Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/261 E. 2020/639 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/261 Esas
KARAR NO : 2020/639

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 02/05/2019
KARAR TARİHİ : 09/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında …’de yayınlanmak üzere “…” dizisinin 3 bölümünün oluşturulması adına şifahi olarak Post Hizmet Sözleşmesi (kurgu, color, ses miksaj ve tanıtım montajları) ve müvekkili şirketin ortaklarından … ile yazılı olarak Senaryo Yazım Sözleşmesi imzalandığını, İşbu Sözleşmeden kaynaklanan ödemelerin, faturalar aracılığı ile yapıldığını, ancak davalı firmanın ödemelerin birçoğuna sadık kalmadığını, müvekkilinin fatura alacağından kaynaklanan alacaklarını tahsil için davalı borçlu aleyhine İstanbul … İcra Md… E Sayılı dava dosyası üzerinden toplamda 19.365,00-TL bedel üzerinden icra takibi başlattığını, borçlunun takibe vaki itirazı ile takibin durdurulduğunu, taraflar arasında arabuluculuk görüşmeleri gerçekleştirildiğini ancak anlaşmaya varılamaması nedeniyle işbu davanın açıldığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkili şirkete vermiş olduğu hizmetler karşılığı tüm ödemelerin davacıya yapılmış olduğunu, müvekkili şirketin “…” isimli proje için…ile 10 bölümlük Sözleşme imzaladığını, 18.08.2016 tarihinde davacı şirket ortağı …ile projenin senaryosunu yazması için bölüm başı 5.000,00-TL + KDV’ye, davacı şirket ile de kurgu, ses miksaj, renk düzenlemeleri ve tanıtım montajları için sözlü olarak bölüm başı 8.000,00-TL + KDV’ye anlaştıklarını, şifahi sözleşmede gereği halinde dışarıdan günlük personel çalıştırılacağının veya gerekli hizmetlerin alınacağının ve bu halde ilgili personel ve alınan hizmet ödemelerinin davacı tarafından yapılacağının açıkça belirtildiğinin, ancak davacı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyerek bantları teslim tarihlerinde yetiştiremediğini, yanında çalışanlara ödeme yapmadığını, dizinin yayınını tehlikeye attığını, 10 bölüm anlaşması olan dizinin kurgudan kaynaklanan gecikmeden dolayı dizi 3. bölümde yayından kaldırıldığını, bu durumun tanık beyanları ve mail yazışmaları ile de sabit olduğunu, müvekkili şirket senaryo için anlaşılan 3 bölüm yazım ücretinin 15.000,00-TL + KDV olarak banka kanalı ile ödediğini, alınan sınırlı Post hizmet bedeli için elden 2.500,00-TL, banka üzerinden de 6.300,00-TL olmak üzere toplamda 8.800,00- TL olarak ödendiğini, davacının post hizmetini ve diğer taahhütlerini zamanında ve eksiksiz sağlayamadığını ve bu nedenle müvekkilini zarara uğrattığını, davacının yerine getirmediği hizmetlerin başkaca firmalardan 16.750,00-TL bedel karşılığı alındığını, bu durumun ödeme makbuzlarıyla ile adı geçen firmalar incelendiğinde görüleceğini, taraflar arasındaki şifahi sözleşme ve sektör teamüllerine göre dışarıdan alınan hizmetin ödemesini yapmanın davacının sorumluluğunda olduğunu, davacının işbu ödemeleri yapmadığını, vermediği hizmetler için fatura düzenlediğini ve işbu faturalara dayalı olarak icra takibi başlatıldığını, Müvekkili şirket iade faturası kesmeden ve davacı icra takibi başlatmadan çok önce birçok kez davacıyı bu faturaları düzeltmesi konusunda uyardığını ancak sonuç alınmadığını, davacı taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla davanın tüm talepler bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; post hizmet sözleşmesi ve senaryo yazım sözleşme ilişkisi kapsamında hizmet ifasına ilişkin faturalara dayalı alacak talebi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki senaryo yazım sözleşmesi, irsaliyeli faturalar, iade faturası, ihtarname ve mail yazışmalarının ibraz edildiği görülmüştür.
İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 19.365,00-TL cari hesap alacağın takip tarihinden (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) itibaren yıllık %9,75 oranında avans faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, davalı yanın takibe itirazı neticesinde takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 20/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Davacı tarafın davalı adına düzenlenen faturaların davalı yana tebliğ edildiği hususu davalının da kabulünde olduğunu, bu halde, davalının söz konusu faturalar ile ilgili olarak :TTK’nın 23/2. Maddesinde yazılı 8 günlük yasal süre içerisinde faturaya itiraz ve iade ettiğini kanıtlama yükümlülüğü ise, davalı tarafa ait olduğunu, TTK’nın 23/2. maddesi uyarınca tebliğe rağmen faturayı süresinde itiraz ve iade etmeyerek, ticari defterlerine borç kaydeden tacir, fatura münderecatını aynen kabul ettiğini ve faturayı gönderen taraf, faturaya dayalı bu alacağının varlığını TTK’nın 84. ve 85. madde hükümleri ( HMK 222 ) uyarınca ispatladığını, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 19.365.00 TL’lık İade faturasının düzenleneme gerekçesi olarak davacının Post Hizmetlerinin eksik yapıldığı iddiasına dayandığını, işbu eksik hizmet verildiğine ilişkin davalı tarafından davacıya yönelik her hangi bir itirazi, ihbar ve ihtarda bulunulmadığı da birlikte değerlendirildiğinde, davalı tarafa tebliğ edilen ve her hangi bir itirazda bulunulmayan faturalardan kaynaklanan ve bakiye kalan 19.365.00-TL tutardan davalının davacıya borçlu olduğunun kabulü gerektiğini ve davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul …İcra Md….E Sayılı dosyasında yapılan 06.02.2018 tarihli İLAMSIZ icra takibinde 19.365.00 TL alacak talebinin yerinde olduğu değerlendirildiğini, mahkemeniz takdirinde olduğunu, davacı, takipte bakiye kalan 19.365.00 TL asıl alacak üzerinden takip yaptığını, takip öncesi işlemiş faiz talebinde bulunmadığını, tarafların tacir olduğu ve takipten itibaren 19.365.00 TL asıl alacak için 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi uyarınca % 9.75 ve değişen oranlarda Ticari temerrüt faiz talebinin yerinde olduğunu, tarafların… Tv dizisi için bölüm başına Senaryo Yazım ücreti olarak 5.000 TL +KDV = 5.900 TL, Post Hizmetleri karşılığında da bölüm başı 8.000 TL + KDV = 9.440.00 TL ücret ödeneceğinin taraflarca kabul edildiğini, Tv. Dizinin 3 bölüm için davacı tarafından davalıya hizmet verildiği hususunda da tarafların mutabık olduğunu, dava dışı …TV’nin web sitesinde dava konusu 3 bölümün yayınlandığının tespit edildiğini, basında yer alan haberlere göre projenin 3 bölüm olarak hazırlandığının anlaşıldığını, bu bağlamda davacının dava konusu hizmetleri vermiş olduğu kanaatinin oluştuğunu, davalı dosyaya her hangi bir delil sunmamış olduğundan dolayı davalının iddialarının ispata muhtaç olduğunu, davacı tarafından davalı adına düzenlenen tüm faturaların davalıya tebliğ edildiği hususun davalı tarafın da kabulünde olduğunu, davalı yanın, davacının düzenlediği ve kabulünde olan faturalara yönelik TTK 23/2 maddesine göre herhangi bir itirazda bulunmadığını, davalının, davacının eksik hizmet verdiğine ilişkin her hangi bir itiraz, ihbar veya ihtarda da bulunmadığını, davacının davalı adına düzenlediği en son fatura tarihinden 7 ay 24 gün sonra 29.12.2017 tarihinde davalının bakiye borç tutarında iade faturası düzenleyerek taraflar arasında borç/alacak kalmadığı yönündeki savunmasının hukuki takdirin mahkemede olduğunu, Tüm bu inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda: Davacı tarafından davalı aleyhine girişilen İstanbul .. İcra Md….E Sayılı dosyasında yapılan 06.02.2018 tarihli İLAMSIZ icra takibinde: Davacının Davalıdan 19.365,00-TL Asıl alacak talebinin yerinde olduğunu, takip tarihinden (06.02.2018) itibaren 19.365,00 TL asıl alacak için 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince % 9.75 ve değişen oranlarda Ticari temerrüt faizi talep edilebileceğini, Tarafların diğer taleplerinin (icra inkar tazminatı vs. de dâhil olmak üzere…) münhasıran mahkeme takdirinde olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 23/09/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ”…Dava tarafları arasında, davada adı geçen programların post prodüksiyon hizmetleri için, sözlü bir anlaşma yapılmış olduğunu, bu durumun her iki tarafın da kabulünde olduğunu, ancak yazılı bir sözleşme mevcut olmadığı için projenin şartlarının ve sınırlarının kesin olarak bilinemediğini, bu sebeple de eksik ya da kusurlu hizmet verilip verilmediğinin kesin olarak tespit edilemediğini, davacının davalıya hizmet verirken bir takım aksaklıkların ve/veya gecikmelerin olduğunun dosya kapsamında delil olarak sunulan e-postalardan anlaşıldığını, söz konusu gecikmelerin davalının hem bu projesinin devamını hem de ileride olası iş ortaklıklarını olumsuz yönde etkilemiş olabileceğini, zira kuruluşların prestijlerinin etkilenmemesi için anons ettikleri tarih ve zamanda anons ettikleri programları yayınlamalarının sektörde kabul görmüş bir kural olduğunu, davalı tarafından sunulan dekontlardan dava dışı …a ve …’e de ödemeler yapıldığını, bu ödemelerin toplam tutarının 12.680,00-TL olduğunu, bu ödemeler arasında sadece iş bankasına ait dekontta “montaj hizmeti” açıklamasının yer aldığını, ayrıca ödeme yapılan montaj hizmetinin hangi projeye ait olduğunun da kesin olarak tespit edilemediğini, diğer taraftan davada adı geçen programın jeneriğinde …’ın isminin kurgu başlığı altında yer aldığının göründüğünü, ancak …’ün ismine jenerikte rastlanılamadığını, dosyadaki e-posta yazışmalarından, 3. Şahıslara yapılmış olan ödemeleri gösteren dekontlardan ve davalı tarafın göndermiş olduğu ihtarnameden davacının davalı şirkete bazı hizmetleri gecikmeli ve/veya eksik vermiş olabileceğinin anlaşıldığını, bu bağlamda sektör teamüllerine göre davalı tarafından dava dışı şahıslardan alınan hizmetler karşılığı ödenmiş olan bedellerin davacıdan talep edilebileceğini, dava dışı yayıncı kuruluş ile davalı arasında imzalanmış olan sözleşmenin üç bölüm için imzalanmış olduğunu, ancak yayıncı kuruluşun aksi bir beyanı olmadığı takdirde projenin ilk etapta 10 bölüme çıkartılabileceğini, fakat dava dışı yayıncı kuruluş tarafından davalıya gönderilmiş olan epostada projeye devam etmek istemediklerinin belirtildiğini, ancak yayıncı kuruluşun bir gerekçe sunmadığının da göründüğünü, dolayısıyla sözleşmenin devam etmeme sebebinin sorumluğunun tek başına davacıya yüklenmemesi gerektiğini, zira sözleşmenin ilgili maddelerine göre dava dışı yayıncı kuruluşun hiçbir neden yokken projeyi sonlandırabileceğinin imza altına alınmış olduğunu, taraflar arasındaki Sözleşme gereği davacı tarafından davalı şirkete verilmesi gereken hizmetlerin eksik olarak verildiğine ve işbu eksik hizmetler karşılığında davalı tarafından 3.kişilere dosyaya ibraz edilen ödeme dekontlarından 12.680.00 TL ödemede bulunduğunu, davalının işbu ödemeden, davacıya olan 19.365.00-TL bakiye bedelden mahsubu ile kalan 19.365.00 TL – 12.680.00 TL = 6.685.00 TL ‘nın davalı tarafından davacıya ödenmesi gerektiğini, takip 06.02.2018 tarihinden itibaren 6.685.00 TL alacak için % 9.75 ve değişen oranlarda Ticari faiz işletilebileceğini, davacının İcra takibinde 6.685.00 TL’den fazla talebin ise yerinde olmadığını, diğer hususlarda 20.12.2019 Uyap Tarihli Kök Rapordaki görüş kanaatin değişmediğini…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; … dizisinin oluşturulmasına adına (şifahi) post hizmet sözleşmesi ve (yazılı) senaryo yazım sözleşmesi gereğince davacı tarafça yerine getirildiği iddia olunan hizmete ilişkin faturalara dayalı alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptaline karar verilip verilemeyeceği, fatura içeriklerinin kesinleşip kesinleşmediği ve fatura konusu hizmetlerin ifa edilmediği savunmalarının yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez davalı/ borçluya geçtiği kabul edilmelidir.”
Anılı kanuni düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olaya bakıldığında; ”…” isimli dizinin oluşturulmasına adına yanlar arasındaki (şifahi) post hizmet sözleşmesi ve (yazılı) senaryo yazım sözleşmesi gereğince düzenlenen faturalara dayalı alacak istemi ile davacı tarafından takip başlatıldığı görülmüş olup davacı faturalarının davalı tarafa gönderildiği ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde (takibe dayanak 7 adet) faturalara itiraz edilmediği, ancak 7 ay sonra davalı tarafça düzenlenen iade faturası ile faturalara itiraz edildiği hususu dosya kapsamında sabit olup bu hali ile fatura içeriklerinin kesinleştiği, ispat yükünün ise fatura içeriklerinin sözleşmeye uygun olmadığını savunan davalı tarafa geçtiği anlaşılmıştır. Ayrıca taraf ticari defterlerinin ibrazı için mahkememizce çıkarılan meşruhatlı tebligatın tebliğine rağmen davalı yanın ticari defterlerini dosyaya ibraz etmediği tespit edilmiştir. Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 222. maddesi; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi gerekir… (22/07/2020) ” hükmünü içermekte olup yargılama sırasında yürürlüğe girmekle derhal uygulama ilkesi kapsamında tatbiki gereken usul düzenlemesi gereğince davalı tarafın mahkememizce ibrazdan kaçınılmış sayılacağı ihtarı ile verilen süre içerisinde ticari defterlerini ibraz etmemekle davacı ticari defterlerindeki kayıtların davacı lehine delil teşkil ettiği anlaşılmıştır. Bu sebeple yalnızca davacı tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılabildiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu, davacı tarafın takibe konu alacak istemine dayalı faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yanın ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibari ile faturalardan kaynaklı 19.365-TL alacaklı göründüğü tespit edilmiştir.
Yanlar arasında yazılı olarak akdedilen senaristlik sözleşmesi ile şifahen tesis edilen post prodüksiyon sözleşme ilişkisi nezdinde dilekçe ve ihtarname içerikleri kapsamında senaryo yönünden 5.000TL+KDV, post prodüksiyon yönünden 8.000TL+KDV bedel üzerinden anlaşıldığı, davacının 3 bölüm üzerinden anlaşıldığını ve hizmetin ifa edildiğini, davalının ise 10 bölüm üzerinden anlaşılmasına rağmen davacının post prodüksiyon hizmetlerini gereği gibi, zamanında ifa etmemesi nedeni ile başkaca firmalardan hizmet alındığını, dizinin 3 bölüm sonra yayından kaldırılması nedeni ile uğranılan zararın da takas mahsup savunması kapsamında değerlendirilmesini talep ettiği görülmüştür. Bununla birlikte basında çıkan haber görselleri ile dizinin 3 bölüm yayınlandığı … web sitesindeki ekran görüntülerinde ve davalı ile dava dışı (yayıncı kuruluş) … yapım arasındaki program yapım sözleşmesi kapsamında ”…” isimli dizinin 3 bölüm süresince geçerli olacağının ifade ve ilan edildiği görülmüştür. Her ne kadar sözleşmede dizinin dava dışı yayıncı kuruluşun olumsuz bildirim yapmaması halinde 10 bölüme kadar uzayacağı düzenlenmiş olsa da dava dışı yayıncı kuruluşun herhangi bir gerekçe göstermeksizin sözleşme ile anlaşılan 3 bölüm sonunda projeye devam edilmeyeceğini bildirdiği görülmüştür. Bu hali ile davanın tarafları arasında 3 bölüm üzerinden anlaşıldığına yönelik davacı beyanının dosya kapsamı ile örtüştüğü, 10 bölümlük opsiyonun davalı ile dava dışı yayıncı kuruluş nezdindeki ikili ilişkide geçerli olup davacının sorumluluk alanından kaynaklı herhangi bir menfi etkinin tespit edilemediği anlaşılmıştır. Bu nedenlerle davalının 10 bölüm üzerinden anlaşılmasına karşın 3 bölüm sonra dizinin yayından kaldırılmasına yönelik zarara dayalı takas mahsup savunmalarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Devamında davalının davacı yanın hizmet vermediği ve böylece dava dışı firmalardan hizmet alındığı savunması tetkik edilmiş olup bu yönde bir kısım ödeme dekontlarının ibraz edildiği görülmekle birlikte ödemelerin hangi proje kapsamında ve projenin hangi hizmetine yönelik olduğu noktasında net bir bağlantının kurulamadığı gibi davalı defterlerinin ibraz edilmemesi nedeni ile ödemelerin defter kayıtları ile örtüşüp örtüşmediği hususları da ispata muhtaç kalmış olup fatura içeriklerinin sözleşmeye uygun olmadığını ispatla yükümlü olan davalının, dosya kapsamındaki deliller kapsamında kesinleşen fatura içeriklerinin aksini ispatlayamadığı anlaşılmıştır.
Tüm bu gerekçelerle; davacının takip tarihi itibari ile davalıdan 19.365-TL alacaklı olduğu, bu noktadan sonra anılı fatura bedellerinin ödendiğinin ispat yükünün davalı/alıcı üzerinde bulunduğu, davalı şirketin ise fatura bedellerini ödediğini HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği anlaşılmıştır. Anılı gerekçeler ışığında davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 19.365-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu tespit edilmiştir. Son olarak alacağın faturaya dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı yararına %20 icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 19.365 TL asıl alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 19.365 TL’ye takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile ve yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2- Alacağın % 20’si (3.873 TL) oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 1.322,82-TL ilam harcından peşin alınan 330,71-TL’nin mahsubu ile bakiye 992,11-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 330,71-TL peşin harç ve 44,40-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 375,11-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan 1.502,00-TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
8-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/12/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır