Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/22 E. 2019/7 K. 08.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/22 Esas
KARAR NO : 2019/7

DAVA : Hakem Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 08/01/2019
KARAR TARİHİ : 08/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan Hakem Kararının İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Heyeti 11.12.2018 tarihinde verdiği kararında 2014-2015 yıllarına ait KDV alacağı için 100.000 TL ödenmesi kararı verildiği, 2014-2015 yıllarında KDV iadesi yanında özel amaçlı raporların yazıldığı , danışmanlık hizmetinin verildiği, konaklama hizmet giderleri olmak üzere 100.000 TL lik alacak tespit edildiğini, davacının sözleşmenin üzerinde ödediğini, bu ücretin iadesi için üç yıl sessiz kalarak fazla ödeme yapılmasında etkili olduğunu, tahkim dosyasında faturalara itiraz edildiğine ilişkin kayda rastlanmadığını sözleşmede ücretin peşin olduğunu, davacının zararın doğmasına sebebiyet verdiğini, ilişkin kararının hukuka uyarlıktan uzak ve hukuka aykırı olduğunun açık olduğunu, bu nedenlerle açmış olduğu davanın kabulü ile; … Kurulu’nun 11.12.2018 tarihli ve … sayılı dosya- … sayılı kararının iptalini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce dava dosyası öncelikle mahkememizin görevi noktasında irdelenmiştir.
Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
‘un 5. Maddesinde,
“Hukuk mahkemeleri, her il merkezi ile bölgelerin coğrafî durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen ilçelerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.
(Değişik ikinci fıkra: 18/6/2014–6545/45 md.) Sulh hukuk ve asliye hukuk mahkemeleri tek hâkimlidir.
(Mülga fıkra: 9/2/2011-6110/13 md.; Yeniden düzenleme: 18/6/2014–6545/45 md.) Asliye ticaret mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. Konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın;
1. İflas, iflasın ertelenmesi, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan davalara,
2. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara,
3. Şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara,
4. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası, Tahkim Kanununa göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, iptal davalarına, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara, ilişkin tüm yargılama safhaları, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülür ve sonuçlandırılır. Heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere, dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirler de heyet tarafından incelenir ve karara bağlanır. Bu fıkrada belirtilen dava ve işler dışında kalan uyuşmazlıklar mahkeme hâkimlerinden biri tarafından görülür ve karara bağlanır. Başkan ve üye hâkimler arasında dağılıma ilişkin esaslar, işlerde denge sağlanacak biçimde mahkeme başkanı tarafından önceden tespit edilir.
Özel kanunlarla kurulan diğer hukuk mahkemelerinin kuruluşuna ilişkin hükümler saklıdır.
(Değişik beşinci fıkra:17/4/2013–6460/10 md.) İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde hukuk mahkemelerinin birden fazla dairesi oluşturulabilir. Bu daireler numaralandırılır. Özel kanunlarda başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, ihtisaslaşmanın sağlanması amacıyla, gelen işlerin yoğunluğu ve niteliği dikkate alınarak, daireler arasındaki iş dağılımı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır. Daireler, tevzi edilen davalara bakmak zorundadır.” şeklinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361. Maddesinde ” Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar ile hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
(2) Davada haklı çıkmış olan taraf da hukuki yararı bulunmak şartıyla temyiz yoluna başvurabilir.
Hukuk mahkemeleri bulundukları il veya ilçenin adı ile anılır.” şeklinde, yine anılı yasanın 410. Maddesinde ise “
Tahkim yargılamasında, mahkeme tarafından yapılacağı belirtilen işlerde görevli ve yetkili mahkeme tahkim yeri bölge adliye mahkemesidir. Tahkim yeri belirlenmemiş ise görevli ve yetkili mahkeme, davalının Türkiye’deki yerleşim yeri, oturduğu yer veya işyeri bölge adliye mahkemesidir.”şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Ayrıca 1982 Anayasası’nın 36. ve 37. Maddelerinde
adde 36. – (Değişik: 3.10.2001-4709/14 md.) Herkes, meşrû vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.
B. Kanunî hâkim güvencesi
Madde 37. – Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.
Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu mevzuata ilişkin genel açıklama çerçevesinde somut olay irdelendiğinde;
Dava, HMK’nun 407. maddesi kapsamında tahkime ilişkin olup, İstanbul İl Ticaret Müdürlüğü Hal Hakem Heyeti Kararı’nın iptali talebini içermektedir ve 28.03.2016 tarihinde açılmış, İstinaf Mahkemeleri ise 20.07.2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Her ne kadar 6445 sayılı yasanın 45. maddesi ile değişik 5235 sayılı yasanın 5.maddesinde tahkime ilişkin davalara ticaret mahkemesince heyetçe karar verileceği düzenlemesine yer verilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakeme Kanunu’na 6217 sayılı yasa ile eklenen geçici 3. Maddesi ile yapılan ;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/09/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2’nci maddesi uyarınca Resmi Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 Sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454’üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 Sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” düzenleme karşısında istinaf mahkemeleri yürürlüğe girinceye kadar tahkime ilişkin davalara ticaret mahkemelerince karar verilmesi temyize ilişkin hükümlere aykırılık teşkil etmediğinden ve istinaf mahkemeleri de faaliyette bulunmadığından herhangi bir Kanuna ve Anayasaya aykırılık durumu söz konusu olmamıştır.
Ancak 20.07.2016 tarihi itibariyle İstinaf Mahkemeleri faaliyete başlamış olmakla HMK’nın 410. Maddesinde tahkime ilişkin davalarda görevli mahkemenin İstinaf Mahkemesi olduğu yönündeki açık düzenleme ile aynı yasanın 361. Maddesindeki Hakem kararlarının iptali talebi üzerine verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı temyiz yoluna başvurulabileceği açık düzenlemesi karşısında yargılama aşamasında İstinaf Mahkemesi faaliyete başladığından temyize tabi kararın İlk Derece Mahkemesi olan mahkememizce verilemeyeceği, bu durumun açıkça kamu düzenine ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 37. Maddesinde yer alan Kanuni Hakim İlkesine aykırı olacağı, görevli mahkemenin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya mündericatından edinilen vicdani kanaat gereğince; HMK’nın 410 maddesi gereğince hakem kararlarının iptali isteminde görevli ve yetkili mahkemenin Bölge Adliye Mahkemesi olduğu, Bölge Adliye Mahkemelerin, 20.07.2016 tarihi itibariyle faaliyete başladığı, yine HMK’nın 361 ve 439/6 bent gereğince hakem kararının iptali isteminde verilecek hükmün temyize tabi olduğu, ayrıca görevin kamu düzenine ilişkin bulunduğu anlaşılmakla dava dosyasının İstanbul Adli Yargı Bölge İstinaf Mahkemesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 410 maddesi gereğince hakem kararlarının iptali isteminde görevli ve yetkili mahkemenin Bölge Adliye Mahkemesi olduğu, Bölge Adliye Mahkemelerin, 20.07.2016 tarihi itibariyle faaliyete başladığı, yine HMK’nın 361 ve 439/6 bent gereğince hakem kararının iptali isteminde verilecek hükmün temyize tabi olduğu, ayrıca görevin kamu düzenine ilişkin bulunduğu anlaşılmakla dava dosyasının İstanbul Adli Yargı Bölge İstinaf Mahkemesi’ne gönderilmesine,
2-Harç peşin olmakla yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde oy birliği ile karar verildi.08/01/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …