Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/214 E. 2021/207 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/214 Esas
KARAR NO : 2021/207
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/04/2019
KARAR TARİHİ : 06/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalıya çeşitli türde atkı ve arma vb. ürünler satıldığını, davalının kısmi ödemeler yaptığını, borcun tamamının ödenmediğini bu nedenle; davalı aleyhine …. İcra Dairesi 2014/… E sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu, … İcra Dairesi 2014/… E sayılı icra dosyasına yapılan haksız itirazın kaldırılmasını, davalının kötü niyetli olarak icra takibine itirazı nedeniyle, en az %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın sunmuş olduğu faturaların kapalı faturalar olduğunu, fatura bedellerinin ödendiğini, bu nedenle haksız davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün 2014/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap- fatura alacağına istinaden faizler dahil toplam 44.782,68 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bilirkişi … … tarafından düzenlenen 04/11/2019 bilirkişi raporunda;
“Sayın Mahkemenin görevlendirmesi kapsamında yapılan inceleme ve değerlendirmeler ile Davacı … SAN TİC. LTD. ŞTİ.’nin incelenen 2013 – 2014 yılına ait kayıtlarında Davalı … LTD STİ’nin tüm faturalarının cari hesabına işlendiği ve tahsilat olarak işlemiş olduğu tutarların ise davalı defter ve kayıtlarınca teyid edildiği tespit edilmiştir.
Davalı … LTD STİ’nin incelenen 2013 – 2014 yılına ait resmi defter kayıtlarında ise özellikle 2013 yıl sonu davalının davacıya borç bakiyesinin davalının iddiasının da üstünde 74,244,96 TL devrettiği ve bu bakiyenin 31.12.2013 tarihinde kaydedilen 30,000,00 TL tutarlı bir kayıt ile 44.477,37 TL tutara indiği ve buna rağmen cari borç bakiyesinin davacının iddiasına konu kayıtlarından yaklaşık 10 bin TL fazla olarak devredildiği ve 2014 yılında 2011 -2012 ve farklı bir ek ile ilişkilendirildiği kastı ile yapılan 3 ayrı kayıt ile cari borç bakiyesinin kapatıldığı tespit edilmiştir.
Yukarıda izah olunan nedenlerle;
Davacı … SAN TİC LTD STİ ’nin incelenen kayıtlarının dava dilekçesine konu iddiaları ile uymlu bir kayıt ve raporlama biçimine haiz ve dosya içeriğine sunduğu delillerle tutarlı olduğu tespit edilmiştir Davalı … LTD STİ’nin incelenen kayıtlarında savunma dilekeçesinde iddia edilen alacak iddiasına konu tutarların kapalı fatura olarak düzenlenen mal teslimlerine ait olduğu iddiasını ispat edecek kayıt ve raporlama nizamına rastlanılmamıştır. Usul olarak kapalı faturalar tutarları itirabiyle kayda alındığı tarihte kasa üzerinden nakit olarak ödendiği varsayımı ışığında kayıtlanır ve adı geçen cari hesap işleyişinde herhangi bir bakiye vermemesi gerekir . Bu açıklama ışığında 2013 yılı hesap devri 74.244,96 TL gibi bir tutar içermekte olup davalının bu savunmasının aksine bir delil niteliği arzetmektedir. Bu düzeydeki bir nakit hareketinin cari hesap ve kasa arasında kayıtlanmamış olması VUK ve Muhasebe Uygulamaları Tebliğlerine ve Raporlama İlkelerine aykın içerik arzetmesi anlamına gelir ki bu da ihticaca salih olmadığını ifade etmektedir.
Hukuki durum ve delillerin takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davalı … LTD STİ’ nin incelenen kayıtlarında savunma dilekçesindeki ifadeleri doğrular nitelikte kayıt ve raporlama ve belge ibrazının varlığı tespit edilememiştir. Davacı … SAN TİC. LTD. ŞTİ’nin ….İcra Müdürlüğünün 2014/… Esas takibini yaptığı 42.640.02 TL anapara alacağının davacı defter ve kayıtlarında aslının bulunduğu tespit edilmiş olup iş bu bilirkişi raporu dosyası ile birlikte saygıyla arz olunur.” şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Bilirkişi … … tarafından düzenlenen 23/03/2020 tarihli ek raporda;
“Sayın Mahkemenin görevlendirmesi kapsamında yapılan ek inceleme ve değerlendirmeler ile Davacı … SAN TİC LTD STİ ’nin …LTD STİ’ den dava konusu yaparak talep etmiş olduğu 42.640,02 TL tutarın 35.387,61.-TL kısmının kapalı faturalardan oluştuğu, 520,00 TL’nin 17.01.2014- … numaralı ihraç kayıtlı faturanın KDV bedelinin sehven cari hesaba işlenen tutar olduğu ve bu tutarlar dikkate alındığında davacının davalıdan 6.732,41 TL anapara alacağı olduğu ek rapor kapsamında yapılan inceleme neticesi tespit edilmiş olup, iş bu bilirkişi ek raporu dosyası ile birlikte saygıyla arz olunur.” şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 05/08/2020 tarihli bilirkişi raporunda;
“Dava dosyası ve inceleme günü tarafların sunduğu; ticari defter belgeleri İle muhasebe hesap ve kayıtlan üzerinde yapılan inceleme neticesinde:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacının ödeme emrinde davalıdan alacaklı olup olmadığı, ödeme emri içeriği faturaların kapalı/açık fatura olup olmadığı, kapalı faturalar için davalı tarafından kısmi ödeme yapılıp yapılmadığı, ödeme emri içeriği faturaların davalıya tebliğ edilip edilmediği, fatura içeriği mal/hizmetin davalıya verilip verilmediği, ödeme emrindeki faiz talebinin yerinde olup olmadığı şeklinde olduğu,
Davacı, 2012 yılı ticari defterlerinin zayii olduğunu iddia ettiği ancak herhangi bir mahkeme kararının dosyada olmadığı, 2013-2014 yıllarına ait kanuni defterleri noter tasdiklerinin zamanında yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı, davacı şirketin 2012 kanuni defterlerini gizlediği, 2013-2014 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği,
Davalı 2012-2013-2014 yıllarına ait kanuni defterleri noter tasdiklerinin zamanında yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, birbiri ile uyumlu olduğu ve doğruladığı davalı şirketin, 2012-2013-2014 takvim yılına ait kanuni defterlerinin; HMK/nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil ettiği.
Tarafların yüce mahkemenize vermiş olduğu dava ve cevap dilekçelerinde; mal/hizmet teslim fiili ya da fatura tebliği konusunda bir uyuşmazlık olmadığı, ayrıca davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı kayıtlarında yer aldığı, bu nedenlerle davacı tarafından davalıya düzenlenen faturaların tebliğ edildiği, fatura içeriği mal/hizmetin davalıya verildiğinin kabulünün gerektiği,
Davacı tarafından davalıya dava konusu 45.375,89.-TL açık, (veresiye) 35.387,61.-TL kapalı (peşin) olmak üzere toplam: 80.763,50,-TL fatura düzenlendiği, bu faturaların tamamının davacı tarafından muhasebe hesap ve kayıtlarına (veresiye) cari hesap borcu olarak kaydedildiği, ayrıca 17.01.2014 tarih … seri numaralı faturada (İhraç kaydıyla teslim edildiği) 520,00.-TL KDV terkin edilmesi gerekirken davacının bu faturayı KDV terkini yapmadan muhasebe hesap ve kayıtlarına aldığı, davalının ise davacıya cari hesaba konu (açık- veresiye) faturalar İçin 38.643,48.-TL ödeme yaptığı, (Davacının bu bedelleri kapalı faturalar için aldığını iddia edemeyeceği çünkü ödenen tutarların veresiye fatura bedelinden daha az olduğu ve veresiye kesilen fatura tarihlerinden sonra ödemelerin yapıldığı kapalı faturaya ilişkin kısmi ödemelere karine olamayacağı) bu şekilde davacının muhasebe hesap ve kayıtlarında davalıdan (45.375,89+35.387,61+520,00=81.283,50-38.643,48=) 42.640,02.-TL alacağının olduğu,
Oysaki davacının 35.387,61-TL peşin fatura ile 17.01.2014 tarih 503332 seri numaralı faturada belirtilen (İhraç kaydıyla teslim edilen ve KDV nin terkin edilmesi gereken) 520,00.- TL KDV yi muhasebe hesap ve kayıtlarına almaması gerektiği, bu durumda davacının davalıdan 42.640,02-(35.387,61+520,00)= 6.732,41 .-TL alacağı olacağı,
Davalı ticari defterleri ile dava konusu muhasebe hesap ve kayıtlarına göre; ödeme emri tarihinde, davalının davacıdan 9.234,93.-TL alacağının olduğu bu hesapların içerisinde:
Davalı tarafından dava dışı … şirketine;
1. 30.01.2014 tarih … seri numaralı fatura ile dokuma atkı ihraç edildiği, fatura bedelinin 11.745,00.-TL olduğu,
2- 02.04.2014 tarih … seri numaralı fatura ile dokuma atkı ihraç edildiği, fatura bedelinin 5.400,00.-TL olduğu,
Bu faturalar için davacıya … şirketi tarafından 19.03.2014 tarihinde 5.164,75.- EUR ödeme gönderildiğinin iddia edilerek bu bedelin davalı tarafından davacı cari hesabına 15.967,34.-TL borç kaydedildiği, bu şekilde 9.234,93.-TL alacağa geçildiği, ancak … tarafından davacıya gönderilen ödemeyle fatura tarihlerinin* fatura bedellerinin uyuşmadığı, gibi davalının bu bedelin davacıya temliki ile ilgili dosyaya bir belge sunmadığı,
Bu nedenle davalı muhasebe hesap ve kayıtlarına göre ödeme emri tarihinde davacının davalıdan 15.967,34-9.234,93=6.732,41 .-TL alacağının olduğu,
Borçlu temerrüdünü düzenleyen Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi uyarınca muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Bu bağlamda ilgili hüküm uyarınca muaccel ve ifası mümkün olan bir borcun, ifayı kabule hazır bir alacağın varlığına rağmen zamanında ifa edilmemesi ve kural olarak alacaklının ihtarıyla borçlu temerrüdü oluşmaktadır. Bu anlamda dosyada herhangi bir ihtarın olmadığı, tarafların aralarında yazılı bir sözleşme olmadığı (sözleşmede borcun ifa edileceği günün taraflarca belirlenmediği) yani belirli bir vadenin söz konusu olmadığı, bu durumda davalının mütemerrid olmadığı, bu nedenlerle; davacının davalıdan ödeme emrindeki faiz talebinin yersiz olduğu,
… İcra Dairesi 2014/… E sayılı İcra takibine davalı tarafından yapılan İtirazın 6.732,41 -TL asıl alacak üzerinden iptali ile icra inkar tazminatı hükmünün yüce mahkemenizin takdirinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.” şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Bilirkişi … tarafından düzenlenen 09/11/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda;
“Tarafların KÖK rapora yaptığı itirazları bu raporun 5. Kısmında ayrıntılı olarak irdelendiği, Kök raporda yapılacak bir değişikliğin bulunmadığı, ancak Yüce mahkemenizin davacı iddiası olan TTK nun 1530 maddesi gereği faiz hakkı olduğuna kanaat getirilirse;
Davacmın asıl alacak olan 6.732,41.-TL üzerinden ödeme emri tarihine kadar 333,67.-TL faiz talep edebileceği, sonucuna ulaşılmıştır.
Beş sayfa üç nüshadan ibaret bilirkişi raporu; hukuki tavsif ve takdir yüce mahkemenize ait olmak üzere, saygıyla arz olunur.” şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Dava; cari hesaba dayalı icra takibine yapılan itirazın, iptali davasından ibarettir.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın cari hesaba dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalının vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapılmakla alacak talebine konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile davacı tarafın 2013-2014 yılına ait ticari defter ve belgelerini, davalı tarafın 2012-2013 ve 2014 yılına ait ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ibraz edilen ticari defterlerin delil vasfını haiz olduğu saptanmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; davacı yanın ticari defter ve kayıtlarına göre takip tarihinde davalıdan 42.640,02 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ticari defter ve kayıtlarına göre ise takip tarihinde davacıdan 9.234,93 TL alacaklı olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafça kesilen faturalara konu malların teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin olmadığı, davacı yanın tüm faturalarının davalı yanca deftere kaydedildiği, taraflar arasındaki ihtilafın davalı yanca borcun ödenip ödenmediği noktasında toplandığı, davacı yanca taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında hem açık hem kapalı faturalar kesildiği görülmekle davacı faturalarından toplam 35.387,61 TL tutarında olanının kapalı faturalar, toplam 45.375,89 TL tutarında olanının açık faturalar şeklinde olduğu, davacının da kabulünde olduğu üzere davalı tarafça 4 seferde toplam 38.643,48 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin 2 tanesinin açık fatura bedelleri ile örtüştüğü, diğer ikisinin ise hem açık hem de kapalı fatura bedellleri ile örtüşmediği, ancak gerekçenin devamında açıklanacağı üzere kapalı fatura karinesine bağlanan sonuçlar sebebiyle bu ödemelerin de açık faturalar karşılığı yapıldığının mahkememizce kabul edildiği, davacı yanca KDV terkini yapılarak kaydedilmesi gereken 17.01.2014 tarihli faturadaki 520 TL KDV bedelinin talep edilmesinin davacı tarafından ihracatın gerçekleşmediğinin ispat edilememiş olması karşısında yerinde olmadığı, toplam 45.375,89 TL tutarında açık faturalardan davalı yanca yapılan 38.643,48 TL tutarındaki ödeme ile mahkememizce kabul edilmeyen 520 TL’lik KDV bedelinin düşümü sonrası davacının açık faturalardan kaynaklı ödenmeyen alacak bakiyesinin 6.732,41 TL olduğu, her ne kadar davalı yanca dava dışı … firmasına yapılan ödemelerin davacı alacağından düşülmesi gerektiği beyan edilmiş ise de, davacı ticari defterlerinde bu ödemelere ilişkin herhangi bir kayıt yer almadığı gibi ödemelerin davacıya yapıldığına dair verilen kesin süreye rağmen davalı yanca delil sunulmadığından savunmanın ispata muhtaç kaldığı, açık faturalar yönünden davacının kısmen alacaklı olduğu anlaşılmakla 35.387,61 TL tutarındaki kapalı faturalara ilişkin mahkememizce emsal alınan Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2018/… Esas, 2020/… Karar sayılı ilamının “…tartışılması gereken husus takip konusu kapalı faturanın ödemeye karine teşkil etmesi hususunun ispat yükünün hangi tarafa ait olacağıdır. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 30/09/2003 tarihli, 2002/… Esas, 2003/… Karar sayılı ve aynı dairenin 13/05/2003 tarihli, 2002/… Esas, 2003/… Karar sayılı emsal kararlarında, kapalı faturanın ödemeye karine teşkil edeceği ifade edilmiştir. Yine aynı dairenin, 18/01/2001 tarihli, 2000/6236 Esas, 2001/300 Karar sayılı emsal ilamında ise, kapalı faturanın ödemeye karine teşkil ettiği ve bu karinenin aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığının gözetilerek hüküm kurulması gerektiği belirtilmiştir. Şu halde, kapalı faturanın mahkemeninde kabulünde olduğu üzere, ödemeye karine teşkil ettiğinin kabulü ile bu karinenin aksinin yani fatura bedelinin ödenmediği iddiasının davacı tarafça kanıtlanması gerekmektedir.” şeklinde olduğu, karine olarak kapalı faturanın ödendiğinin kabulünün gerektiği, kapalı faturaya dayanan tarafın ayrıca herhangi bir ödeme belgesi ibrazına gerek bulunmadığı, karinenin aksini iddia edenin iddiasını yazılı delille ispatla mükellef olduğu, somut olayda kapalı fatura karinesine dayanan davalı yanın savunmasını ispat kapsamında üzerine yüklenmiş bir külfetin bulunmadığı, aksine kapalı faturaların ödenmediğini iddia eden davacı yanın iddiasını ispatla mükellef olduğu, dosya kapsamında davacı yanın iddiasını ispata yeterli delilleri bulunmadığından mahkememizce hatırlatılmasına rağmen yemin deliline de başvurulmadığından davacı iddiasının ispatlanamaması nedeniyle kapalı faturalar yönünden ileri sürülen talebin reddine, açık faturalar yönünden ödenmediği anlaşılan 6.732,41 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne, davalı yan takipten önce temerrüde düşürülmediğinden ve TTK’nun 1530. maddesi koşulları somut olayda bulunmadığından işlemiş faiz talebinin reddine, lakin takip faturaya dayanmakla alacak davalı yanca da belirlenebilir yani likit olduğundan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
…. İcra Müdürlüğünün 2014/… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 6.732,41 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacak 6.732,41 TL’ye takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacağın % 20’si oranındaki 1.346,48 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacının peşin yatırdığı 764,78 TL harçtan alınması gerekli 459,89 TL karar harcın mahsubu ile fazla yatan 304,89 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 459,89 TL peşin, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 504,29 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre davanın kabul kısmı üzerinden hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davanın ret kısmı üzerinden hesaplanan 5.707,54 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 93,50 TL tebligat vs.posta masrafı olmak üzere toplam 1.693,50 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranına göre hesap edilen 254,59 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haklı çıkmış olsa dahi mazeretsiz olarak toplantıya katılmayan tarafça karşılanması gerekmekle, 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır