Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/193 E. 2021/476 K. 30.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/193 Esas
KARAR NO : 2021/476
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/04/2019
KARAR TARİHİ : 30/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından … numaralı nakliyat abonman sigorta poliçesi ile sigortalanan … ve Tic. Ltd. Şti sorumluluğundaki 240 adet kahve makinesinin Çerkezköy’den Gebze’ye nakliyesi işinin davalılar tarafından üstlendiğini, emtiaların 2 nolu davalı firma sorumluluğu altında taşınmak üzere 2 nolu davalının sürücüsü olduğu … plakalı araca tam ve sağlam olarak yüklendiğini, 240 adet emtianın 204 adedini sefer esnasında çalınmak suretiyle zayi olduğunu, fatura ve yapılan tespitlere göre müvekkili sigortalının 127.159,08-TL’lik zararının tazmin edildiğini, TTK ve poliçe hükümleri gereğince sigortalısının hakkını devralan müvekkilinin davalılardan rücu hakkının doğduğunu, davalıların vaki itirazı üzerine duran icra takibinin devam edebilmesi için itirazın iptali ile işbu davayı açmak zaruretinin doğduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Hasar miktarının yüksek olduğunu, hasar miktarın ve kusur durumuna itiraz ettiklerini, talep edilen alacak bedelinin nasıl oluştuğunu, mal faturası, birim fiyatı, toplam fiyat ve çalınan mal adedi ile toplam bedelinin belli olmadığını, buna ilişkin hiçbir fatura, belge ve tutanak olmadığını, malların tesliminden itibaren süresi içinde yapılan bir hasar ihbarının olmadığını, TTK 889’a göre teslim anında veya en geç teslimden 7 gün sonra malların hasarlı olduğunun bildirilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin aracının güvenlikli, aydınlatması olan bir alanda park halindeyken hırsızlığa uğradığını, diğer davalı şoförün aracın içinde olduğunu, aracın sallanması üzerinde müdahale ettiğini, malların tamamının çalınmasını engellediğini, taşıyıcının önlenmesine imkan olmayan bir durumun var olduğunu, bu nedenle müvekkilinin olayda herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, davacının dava açmadan önce müvekkillerine herhangi bir ihbarda bulunmadığını ve temerrüde düşürmediğini, davacının faiz talep edemeyeceğini herhangi bir hasar ihbarı ve talebinin olmadığını, bu nedenle faiz talebinin reddi gerektiğini, talep edilen faiz miktarının ise fahiş olduğunu, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; nakliyat abonman sigorta poliçesine dayalı rücuen tazminat istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali istemine konu …. İcra Müdürlüğünün 2019/… esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Poliçe ile hasar dosyasının ibraz edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … marifetiyle hazırlanan 19/12/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Şikayetçi ifade tutanağında çalınan malların 202 adet olduğunu, … tarafından düzenlenen depolama ve dağıtım yöneticiliği nakliye hasarı ve kayıp tutanağı formunda ise eksik çıkan ürün adedinin 2014 adet olduğunu ve bu tutanağın şoför … tarafından imzalandığını, eksik çıkan ürün sayısı ile ifade tutanağındaki ürün sayısı arasında 2 adet bir fark olduğunu, hırsızlık hadisesinin sigorta teminatı kapsamında girdiği varsayımı altında, ödenmesi gereken tutarın 202 adet ürün karşılığı olması gerektiğini, sigorta şirketi tarafından 204 adet kahve makinasına karşılık gelecek hasar ödemesi gerçekleştirildiğini, buna göre, 2 adet kahve makinası her şartta nakliyat emtia sigortası teminatı kapsamında girmediğini, buna göre 1.242,45-TL’lik ödeme sigorta teminatına girmemekte olduğunu, yükleme ve teslim yeri açısından teslime kısa bir süre kala geceleyerek uzun süre mola verilmesinin seyahatin olağan akışına uygun olmadığını, mola yerinin sigorta poliçesinde belirtilen güvenlik hizmeti veren ve benzin istasyonu hizmeti veren bir tesis niteliğinde olmadığını, bu kapsamda sigorta poliçesinin gerek nakliyat emtia gerekse de taşıyıcının sorumluluğu sigorta poliçesi olması durumunda, gerçekleşen hırsızlık hadisesinin sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğu ve bu nedenle sigortacının rücu hakkının doğmadığını, taşınan malın mülkiyetinin sigorta poliçesi üzerinde sigortalı ettiren … Nakliyat’a ait olmadığını, bu nedenle nakliyat emtia sigortası genel şartlarına göre, davacı sigortacı … Sigorta tarafından malın mülkiyetine sahip olmayan … Nakliyat’a yapılan tazminat ödemesinin ex-gratia ödemesi hükmünde olduğu ve bu nedenle sigortacının rücu hakkının doğmadığını…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … marifetiyle hazırlanan 04/12/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; ”…Yükleme ve teslim yeri açısından teslime kısa bir süre kala geceleyerek uzun süre mola verilmesinin seyahatin olağan akışına uygun olmadığını, mola yerinin sigorta poliçesinde belirtilen güvenlik hizmeti veren ve benzin istasyonu hizmeti veren bir tesis niteliğinde olmadığını, bu kapsamda sigorta poliçesinin gerek nakliyat emtia gerekse de taşıyıcının sorumluluğu sigorta poliçesi olması durumunda, gerçekleşen hırsızlık hadisesinin sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında olduğu ve bu nedenle sigortacının rücu hakkının doğmadığını, taşınan malın mülkiyetinin sigorta poliçesi üzerinde sigortalı ettiren … Nakliyat’a ait olmadığını, bu nedenle nakliyat emtia sigortası genel şartlarına göre, davacı sigortacı … Sigorta tarafından malın mülkiyetine sahip olmayan … Nakliyat’a yapılan tazminat ödemesinin ex-gratia ödemesi hükmünde olduğu ve bu nedenle sigortacının rücu hakkının doğmadığını…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Davalılar vekili tarafından cevap dilekçesi içeriğinde zamanaşımı savunması ileri sürülmüş ise de yurt içi eşya taşımasının düzenlediği TTK’nın 850 ve devamı maddelerinde taşıyan ve taşıtanın tüm hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş olup bu kapsamda bu tür uyuşmazlıklarda hasarın oluşması halinde dava zamanaşımının özel olarak düzenlendiği TTK’nın 885.maddesindeki özel düzenlenmeye göre belirlenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Nitekim TTK’nın 885.maddesi; ” (1) Bu Kitap hükümlerine tabi taşımalarda, yolcunun bir kaza sonucu ölmesi veya bedensel bütünlüğü zedeleyen bir zarara uğraması hâlinde istem hakları on yılda; diğer zararlarda ise bir yılda zaman aşımına uğrar.
(2) Bu süre, eşya taşımasında, eşyanın gönderilene teslimi; yolcu taşımasında, yolcunun varma yerine ulaşma tarihinden başlar. Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu gideceği yere ulaşamamış ise, zamanaşımı süresi, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması gereken tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Rücu haklarına ilişkin zamanaşımı, rücu alacaklısının, zararı ve rücu borçlusunu öğrendiği tarihten itibaren, üç ay içinde zarar hakkında rücu borçlusuna bildirimde bulunmuş olması şartıyla; rücu alacaklısına karşı mahkeme kararının kesinleştiği günden, kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmayan hâllerde ise, rücu alacaklısının borcu ifa ettiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” şeklinde düzenleme altına alınmış olup anılan hükme göre, eşya taşımasına ilişkin taleplerin bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu, bu sürenin ise eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi, eşya zayi olmuş ise eşyanın ulaşması gereken tarihten başlayacağı anlaşılmıştır. Somut olayda ise dava konusu hasarın 29/07/2018 tarihinde meydana geldiği, icra takibinin 01/02/2019 tarihinde başlatıldığı, davanın 03/04/2019 tarihinde açıldığı saptanmakla zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmıştır.
Huzurdaki davada davacı sigorta şirketi tarafından nakliyat abonman poliçesi kapsamında sigorta kapsamındaki taşıma kapsamında emtiaların davalı taşıyıcıların sorumluluğunda taşınırken çalındığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, ödeme yapmakla sigortalının haklarına halef olduğunu, meydana gelen hasardan davalıların sorumlu olduğunu, hasar bedelinin tahsili için başlatılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali davasının ikame edildiği görülmüştür. Somut olayda dava dışı sigortalıya ait eşyaların taşınmasının davalılar tarafından üstlenildiği, davacı ile dava dışı sigortalısı arasında düzenlenen nakliyat abonman sigorta poliçesinin cari olduğu, eşyaların bir kısmının davalıların taşıması sırasında 3. kişiler tarafından taşıma aracından çalındığı, hasar bedelinin dava dışı sigortalıya ödendiği hususlarının çekişme konusu olmadığı anlaşılmıştır. Bu noktada yanlar arasındaki uyuşmazlığın sigortalıya yapılan ödemenin sigorta poliçesine uygun olup olmadığı, davacının rücu hakkının doğup doğmadığı noktasında toplandığı saptanmıştır. Saptanan durum ve tüm dosya kapsamı ile delillerin değerlendirilmesi neticesinde; Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesi gereğince sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçmekle birlikte sigortacının sigortalısına halef olabilmesi için davacının sigortalısına yaptığı ödemenin poliçe koşulları ve klozlarına uygun olması gerektiği açıktır. Sigortalının hasarı poliçe koşulları kapsamında olmadığı halde sigortalısına ödeme yapması halinde yapılan bu ödeme lütuf ödemesi olarak kabul edileceğinden böyle bir ödemenin yapılması sigortacıya rücu hakkı vermeyecektir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; Nakliyat Sigortası Abonman Poliçesinin özel şartlar 6. maddesinde; “Şoförün aracı park etmesi gerektiğinde benzin istasyonlarında ya da bekçili park yerlerinde konaklaması, zaruri haller dışında park halinde ise gerekli tedbirlerini almış olması şarttır. Aksi halde her nevi hırsızlık hasarı teminat dışıdır.” düzenlemesi mevcut olup davacı sigortacının dava dışı sigortalısına yapmış olduğu ödemenin sigorta sözleşmesi kapsamında yapılan bir ödeme olup olmadığı ve dolayısıyla davacının rücu hakkının bulunup bulunmadığı hususları sigorta alanında uzman bilirkişi heyeti marifeti ile yapılan inceleme neticesinde de tetkik edilmiş olup tespitlerin dosya kapsamına uygun, ayrıntılı, gerekçeli olması kapsamında itibar edilir olduğu kanaatine varılmıştır. Somut olaydaki dinlenme tesisinin poliçe kapsamındaki şartları taşımadığı gibi yükleme yeri ile teslim yeri açısından teslime az bir süre kala yapılan geceleme sureti ile uzun süreli konaklamanın hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu hali ile davacı tarafından yapılan ödemenin sözleşme ve poliçe koşullarına uygun olmadığından rücu koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla; davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.535,76-TL harçtan 59,30-TL’in mahsubu ile arda kalan 1.476,46-TL nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 16.030,11-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 13. Bendine göre; arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda anlaşamamaları hallerinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiğinde ve bu ücret ve ayrıca adliye arabuluculuk bürosu tarafından yapılmış zaruri giderler de Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılandığından ve bu giderler de yargılama gideri sayıldığından buna göre hazineden ödenen toplam 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.30/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır