Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/162 E. 2020/569 K. 05.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/162
KARAR NO : 2020/569
DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması, Ticari Şirket Yöneticilerin Azline İlişkin)
DAVA TARİHİ : 20/03/2019
KARAR TARİHİ : 05/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması, Ticari Şirket Yöneticilerin Azline İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı limited şirketin iki ortağından birisi olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır şirketin ortağı olmasına rağmen şirketten iş için kullandığı avans ve masraflar dışında başkaca hiçbir ödeme almadığını, şirketin mali durumu ve yönetimi hakkında kendisinin uzun yıllardır bilgilendirilmediğini, davalı şirketin müdürünün şirket kaynakları ve şahsı adına gayrimenkuller aldığını, kendi sahibi olduğu … şirketinin merkezini davalı şirketin merkezi gibi gösterdiğini, davalı şirket adına bu şirketin vergilerini davalı şirket için çektiği kredilerle ödediğini, şirket müdürü … nin şirket kaynaklarını kullanarak piyasada tefecilik yaparak şirketin adını lekelediğini, … Şanlıdere’nin şirketten kullandığı para ve ödemelerin açığa çıkartılması amacıyla … Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/… Esas numarası ile yargılamasının devam ettiğini, davalı şirket müdürünün aleni olarak yetkisini kötüye kullandığını beyanla … ‘nin tüm yönetim ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını, şirket müdürlüğünden azledilmesini, şirket müdürlüğüne şirketin yönetiminde katkıları bulunan …’nin getirtilmesini, tüm yargılama süresince daha fazla mağduriyet yaşanmaması adına davalı şirkete yönetim kayyum atanmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili dilekçesinde özetle; davacının iddialarının haksız olduğunu, davacı tarafından özel denetçi atanmasına ilişkin talebin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri tarafından reddedildiğini, genel kurul kararının iptaline ilişkin davanın halen devam ettiğini, davacının tüm iddialarının soyut nitelikte olduğunu, somuta ilişkin şirket müdürünün azlini gerektirecek bir delil ve belge bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Dosya kapsamına alınan 13/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
“Davalı şirketin defter incelemelerinden şirket ortaklarının cari hesap bakiyelerinin olağan göründüğü, … ‘nın davalı şirkete kira ödemediği ve hatta davalı şirketce … ‘nın tüm ödemelerinin yerine getirildiği, … firmasının şirketten 30.06.2019 tarihi itibariyle 718.137,06 TL alacaklı göründüğü,
Şirketin faaliyet hacmine göre, kullanmış olduğu nakit banka kredilerinin oldukça yüksek olduğu, kullanılan kredilerin Dönen Varlıklar içinde tutulduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, şirketin olağan faaliyetleri dışında bir nakit döngüsü içinde olduğu,
Kasa Hesabının 2018 sonu bakiyesinin 593.965,23 TL gibi oldukça yüksek bir tutar olması, hesabın muavininden açıklamaların tek düzen hesap planına uygun yazılmamış olması nedeniyle, hareketlerin içeriği tespit edilemediği, ancak kasa hesabının bakiyesinin yüksek olduğu,
Mali tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde , somut olayda TTK 630 uyarınca azil yönünden haklı sebeplerin gerçekleştiğinin kabul edilebileceği,
Kayyım tayini yönünden bu konuya cevaz veren Yargıtay içtihatlarının mevcut olduğu ancak sebeplerin ağırlığına göre takdir yetkisinin Sayın Mahkemede olduğu, bu konuda var ise Ceza Yargılaması sonuçlarının değerlendirilmesi gerekebileceği ” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dosya kapsamına alınan 28/11/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; bilirkişiler kök rapordan farklı bir görüşleri bulunmadığını beyan etmişlerdir.
Dava, Haklı nedenlerle şirket müdürünün azli ve şirkete kayyum atanması istemine ilişkindir.
Limited şirketin ortaklarına ait idare ve temsil yetkilerinin kaldırılması istemli olarak açılan davalarda husumetin, idare ve temsil yetkisinin kaldırılması istenen ortağa yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca limited şirkete husumet düşmemektedir.
Davacı yana Mahkememizin 07.05.2020 tarihli celsenin 3 numaralı ara kararı ile; “..Davanın davalı şirkete açılmış olması ve netice- i talep kısmında azli istenen müdürün ismine yer verilmiş olması karşısında husumetin kime tevcih edildiği hususunda HMK.’nın 124. maddesi gereğince açıklamada bulunması maksadıyla davacı yana iki haftalık kesin süre verilmesine, aksi halde husumetin şirkete yöneltilmiş sayılacağının ihtarına,” şeklinde açıklamada bulunması hususunda süre verildiği, davacı yanca dosya kapsamına sunulan 11.06.2020 tarihli beyan dilekçesinde; eldeki davanın şirket tüzel kişiliğine karşı açıldığı ve şirket müdürünün azlinin talep edildiği beyan edilmekle; nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli bir itiraz olduğundan davalı şirket hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerektiği anlaşılmış ve buna ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 25/06/2018 tarihli 2016/13526 E. ve 2018/4741 K. sayılı emsal kararı)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın pasif husumet yokluğu sebebi ile USULDEN REDDİNE;
2-54,40-TL karar ve ilam harcının peşin olarak alınan 44,40-TL harcın düşümü sonucu kalan 10,00-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu konuda hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5- Dava red ile sonuçlandığından davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6- Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair ; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/11/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …