Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/154 E. 2020/114 K. 19.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/154 Esas
KARAR NO : 2020/114

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/03/2014
KARAR TARİHİ : 19/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilin TMSF’ye devrinden önce …A.Ş.’nin…şubesine 7/09/1999 tarihinde 42.600 TL parasını %88 faizle vadeli olarak yatırdığını, paraya karşılık birer belge ve banka cüzdanı verildiğini, 22/12/1999 tarihinde … A.Ş. Yönetimine BDDK tarafından el konularak yönetimi TMSF’ye devredilmiş olduğu, bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak önce … A.Ş. İle daha sonra da …A.Ş ile birleştirildiği, davalı bankanın sorumluluğunun hukuki nedenlerinde karz akdi gereğince belirli bir faiz oranı ile geri iade edilmek üzere mevduat toplayan bankanın bu mevduat alacağını işlemiş faizi ile birlikte iade etmekle yükümlü olduğu, sebepsiz zenginleştiği, kanuna karşı hile olduğu, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığı, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve müşterinin kasten yanlış yönlendirilmesi, haksız fiil sorumluluğu olduğu, faiz başlangıç tarihi ve faiz oranı hakkında açıklama ve taleplerinin olduğu, müvekkil tarafından davalı bankanın …şubesine yatırılan 42.600 TL mevduat alacağının davalı bankadan hükmen tahsiline, alacağının 7/09/1999 tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi gereğince yıllık avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanabilecek her türlü borcun TMSF tarafından üstlenmesi sebebi ile ve 5411 sayılı kanun m.107/5b-5 m.107/6 m.140 mucibince ve TMSF nin taraf olduğu sözleşmeler uyarınca bankanın sorumlu olmadığı, davada müvekkil bankanın değil hisse devir sözleşmesinden önceki işlemlerden kaynaklanabileck borçları TMSF üzerlenmiş ve hisse devir sözlemesinden önceki işlemlere ilişkin borçlar yasa gereği TMSF üzerine nakil edilmiş olduğundan sadece TMSF nin davalı sıfatı olması gerektiğinden, bu sebeple öncelikle husumet ve derdestlik itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davada alacaklı olmayan davacıların davalılarının husumet ve derdestlik yönünden reddi olması gerektiğini, hisse devir sözleşmesinin 6.13 ncü maddesi ve yürürlükte olan 5411 sayılı bankacılık kanunu’nun 107. Maddesinin 6. Fıkrası ve eski 4389 sayılı bankalar kanunu’nun 14. Maddesinin 6. Fıkrasının c bendi uyarınca davacı rızası aranmayacağından HMK 124/2 kapsamında mahkemenin res’en taraf değişikliğine hükmetmesi banka açısından davanın husumetten reddi kararının verilmesi gerektiğini, bu itirazlarının reddi halinde dava süresi içinde açılmadığından zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, aksi halde davanın esas yönünden reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretini davacı yana yükletilmesine karar verilmesini istediğini, borcu üstlenmiş olan TMSF’ye ve hisse devir sözleşmesinin tarafı olan …’a HMK. Nun 61nci maddesi gereğince ihbar edilmesini beyan etmektedir.
İhbar olunan TMSF vekili cevap dilekçesinde özetle; … A.Ş. İle yurt … bank limited farklı tüzel kişiliklere sahip kuruluşlar olduğunu, başka bir kuruluş nezdindeki alacak için davalı bankaya husumet yönetilmesi usule aykırı olduğundan davanın öncelikle husumet yönünden reddini talep ettiğini, haksız fiildeki 1 ila 10 yıllık zamanaşımının sona erdiğini, havale tarihi vade tarihi veya bankaya el konulma tarihinden itibaren 10 yıl işletildiğinde zamanaşımının dolduğunu, davacının dava dilekçesindeki beyanlarından olayı bankanın fona devrolduğu tarihte öğrendiği anlaşılmakta olup bu tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre geçtiğini, davacı serbest iradesiyle daha fazla faiz getirisi sağlayan bir yatırım alternatifi olarak kıyı bankacılığını tercih etmiş olup müvekkil banka tarafından bilgisi dışında işlem yapılması ve iradesinin yanıltılması söz konusu olmadığını, davacı dava dilekçesinde yer alan iddialarına yönelik kanıt sunmadığını ve … Bank Ltd.’ye haval edilen paraların kamu güvencesi altında olduğu yolunda bir aldatmanın …A.Ş. Çalışanları tarafından davacıya yönelik olarak yapıldığı ne savlanmadığı ve kanıtlanmadığını, … A.Ş. İle yurt… ltd. Ayrı tüzel kişiliklere sahip olduğunu, … ltd. … a.ş.’nin iştiraki olmadığı gibi, aralarında hiçbir organik bağ olmadığını, davacının parasını yatıracağı finans kuruluşu hakkında gerekli araştırmayı yapmak suretiyle tedbirli bir tutum içerisine girmesi gerekirken kendisinden beklenen bu özeni göstermemiş olmasından ya da riske girmesinden bankanın sorumlu tutulamadığını, davacının niyeti ve zararın meydana gelmesinden kusuru sorgulanması gerektiğini, davalı bankanın … bank limited nezdindeki mevduatlar için herhangi bir garantisi bulunmadığını, dava konusu işlemler tarihinden … bankaların bankalar kanununa tabi olmadıklarını ve bu bankalara yatırılan mevduatların tasarruf sigortası kapsamında olmadğını mudilere bildirmek gibi bir yükümlülükleri bulunduğu şeklinde bir kabul mevcut olmadığını, davalı bankanın vekalet görevini yerine getirdiğini, dava konusu para davalı banka bünyesinden çıkarak ayrı bir tüzel kişiliğe sahip … ltd. Hesaplarına havale edildiğini, davacının … A.Ş. Tarafından dolandırılması sözkonusu olmadığını, davalı banka ve bankaların bankacılık işlemlerini yerine getirirken özen borcunun sınırsız olduğunu söylenmediğini, paranın fiilen Kıbrısa gönderilmediği iddialarının dinlenmesine imkan ve olanak bulunmadığını, ayrı tüzel kişiliğe sahip banka hakkında olumsuz beyanlarda bulunmak bankalar kanununa göre cezai müeyyideyi gerektiren bir eylem olduğunu, davacı off shore hesap cüzdanını aldıktan sonra hiçbir itirazda bulunmadığını, bu durum beraberinde birtakım sonuçlar doğurduğunu, kayden transfer fiktif transfer olmadığını, dava konusu alacağın …ltd. den tahsil edilemediği iddisanıa ilişkin beyanlarını sunmuştur.
İhbar olunan …vekili cevap dilekçesinde özetle; 18/06/2007 tarihli hisse devir sözleşmesi …A.Ş. İle değil şirket merkezi yurt dışında bulunan… N.V ile imzaladığını, 18/06/2007 tarihli sözleşmenin hükümleri müvekkil Kurum’u davalı yanını belirttiği şekilde bir taahhüt altına sokmadığını, sözleşmenin hükümleri çerçevesinde tarafların karşılıklı hak ve borçlarının devam ettiği kuşkusuz olduğunu, davalı yanın bu yöndeki iddilarını kabul etmediğini, borcun TMSF tarafından üstenilmiş olduğu bu ve benzeri onlarca davada hüküm borcu üstlenen TMSF aleyhine kurulduğunu, TMSF nin mahkemeler önünde yapmış olduğu yazılı ikrarla davanın uyuşmazlığın asıl muhatabı olan TMSF e aleyhine açılması gerektiğini, muhatap olan TMSF ye tevcih edilmesini, bu talebin kabul edilmemesi halinde müvekkil kurumun ileride herhangi bir olumsuz durumla karşı karşıya kalmasına engel olabilmek için davalı yan yanında fer’i müdahil olarak davalara kabul edilmesini beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; banka hesabındaki (… hesabındaki) paranın tahsili istemine ilişkindir.
Banka kayıtları, ceza mahkemesi dosyası, müfettiş raporlarının celp edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi… marifetiyle hazırlanan 26/01/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Tarafların iddia ve savunmaları, sunmuş oldukları deliller, talimatlar, yazışmalar, Ceza mahkemesi karan, Yargıtay 11. Hukuk dairesinin benzer davalardaki muhtelif içtihatları birlikte değerlendirildiğini, davacının 07/09/1999 tarihinde Kıbrıs’ta mukim … bank ltd. Şti’ne hitaben 42.600,00 TL mevduatına 12/10/1999 vadeli %88 faiz oranı ile hesap açtırdığını, davacının ve onun durumundaki … hesaplara para yatıran kişilerin … A.Ş. Yöneticileri tarafından iradelerinin fesada uğratılarak, haksız ve hukuka aykırı bir fiilemaruz bırakıldıklarının bankalar yeminli baş murakıp raporu, İstanbul … Ağır ceza mahkemesi karan ve Yargıtay’ın bu konudaki onama kararlarında belirtilmiş olduğunu, taraflar arasında ihtilaf konusu olan olayın hukuki tanımının havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, …A.Ş. Tüzel kişiliğinin… bank ltd. Şti adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu paraların Yargıtay kararında yer aldığı üzere, KKTCD de kurulu … ltd. Ne gönderildiğine dair dekont ya da mahsup belgesi ibraz edemediği, davacının davalı bankadan 07/09/1999 tarihi itibariyle 42.600,00 TL anapara alacaklı olduğu kabul edildiği takdirde, bu tutar anapara alacağına 07/09/1999 hesabın açılış tarihinden, ödeme tarihine kadar TCMB’nin o tarihte yürürlükte olan %80 ve müteakiben ilan edilen avans faizi oranlarında hesaplanacak temerrüt faizi talep edilebileceğini…” mütalaa ettiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … esas,… karar sayılı davanın kabulü ile 42.600,00-TL’nin 07/09/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair vermiş olduğu kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı kapsamında; ”…Davacının iradesi davalı Banka çalışanları tarafından fesada uğratılmış ve …A.Ş’ye yatırdığı paraları, şeklen …Bank Ltd’ye havale edilmiş ve yeni bir hesap açılmış gibi gösterilmiştir. Diğer bir deyişle somut uyuşmazlıkta, davacının dava dışı … Bankası ile mevduat sözleşmesi yapmak konusunda bir iradesi mevcut olmayıp, davacıya karşı davalı banka çalışanlarının bir haksız eylemi söz konusudur. Dolayısıyla davalı banka, davacının parasının dava dışı … Şirketi’ne şeklen havale edildiği tarihlerde temerrüte düşmüş olmaktadır. Yine taraflar arasında bir mevduat sözleşmesi kurulmadığından, davacının faiz alacağı temdit tarihleri sonunda anaparaya dönüşmez. Dosyaya ibraz edilen hesap cüzdanı ve hesap dökümanları ile bilirkişi raporundan; davacının 07/09/1999 tarihinde 42.600,00 TL yatırdığı, zaman zaman işleyen faizlerin bir kısmının çekildiği, bir kısmının ise ana paraya eklenerek hesabın temdit edildiği anlaşılmaktadır. Davanın yasal dayanağını somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 41, 55 ve 6762 sayılı TTK’nın 321. maddeleri oluşturduğundan ve davalı bankanın davacıya karşı olan sorumluluğu akdi ilişkiden kaynaklanmadığından davacı ancak paranın …bankasına gönderildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini isteyebilecek, çekilen bedeller işleyen faiz miktarından düşülerek alacak miktarı belirlenecektir. Bu nedenle mahkemece, davacının yatırdığı meblağlar ile davacıya ödenen meblağlar gözetilerek davalı bankanın sorumlu olduğu miktar belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeyip yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleri ile bozulması üzerine mahkememizin 18/09/2019 tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı gereğince inceleme yapmak üzere mahkememizce görevlendirilen bankacı bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 28/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Güven ve itibar kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda oldukları, objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlardan dahi sorumlu oldukları, objektik özen borcunun müessesesi olan bankalar TTK 18. Maddesine göre de tüm işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda oldukları, mevduat sahiplerinin geri alma hakları hiçbir suretle sınırlandırılmaz şeklinde açık hüküm gereği, davalı bankanın davacının mevduatını koruma borcu altında olduğunu, davalı Kıyı Bankası’nın kuruluş amacı kanuni yükümlülüklerden muaf, tamamen kamu otoritesinin denetimi dışında kaynak toplayıp,… grubu firmalarına fon sağlamak gayesiyle kurulmuş olduğu yönünde çok ciddil buguların bulunduğunu, kıyı bankasının bankacılık lisansının iptal edildiğini, nakde tahvil edebilecek hiçbir mal varlığının bulunmadığının da aşikar olduğunu, bu nedenle dava dışı … Bank’ın davacının alacağını karşılaması ya da tazmin etmesis olanağının zaten bulunmadığını, dava dışı … Bank LTD. Namına, havale görüntüsü adı altında toplanan mevduat yurt dışına çıkarılmadığı için, adeta yurt içi bankalara yatırılan mevduat hesabı gibi değerlendirilmesi gerektiğinin davalı banka kayıt, talimat, dekont, hesap cüzdanı, ekran görüntüsü ve çeşitli hesap ekstresi dökümlerine göre, davacının hesaptan çektiği 744,00-TL ve 748,00-TL olmak üzere toplam 1.492,00-TL anaparadan düşülmek suretiyle kalan 41.108,00-TL hesabın ilk açıldığı 07/09/1999 tarihinden itibaren değişşen oranlarda işleyecek ticari avans faizi ile birlikte istenebileceğini, hesabın en son 16/11/1999 temdit tarihi itibariyle, işlemiş faizden çekilen meblağlar tenzil edildiğinde, bakiye alacak 48.150,85-TL baliğ olduğunu, 48.150,85-TL asıl alacağa, mevduat hesabının en son temdit edildiği 16/11/1999 tarihinden başlamak üzere, değişen oranlarda işeyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istenebileceğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından her ne kadar cevap dilekçesi ile zamanaşımı ve husumet itirazları ileri sürülmüş ise de yapılan inceleme sonucunda; İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası kapsamında yargılanan …ve Banka yöneticilerince … aracılığıyla … hesabı açtıran kişilerin doılandırıldığı kabul edilerek, dolandırıcılık suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği, kararın Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19/10/2006 gün ve 1600-16357 sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, … A.Ş’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onunu durumundaki diğer … hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle …hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarının açıkça ortaya konulduğu belirtilmiş olup, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin benzer konudaki kararları ile de davalının sorumluluğunun BK’nın 41, 55 ve TTK’nın 336. maddelerinden kaynaklanması, davacı zararının off shore bankasından tahsil etme olanağının kalmadığının anlaşıldığından itibaren zamanaşım süresinin başlaması gerektiği kabul edilmekle dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca gerek ceza mahkemesindeki belirlemeler gerekse konuya ait Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin emsal kararları gözetildiğinde davacının alacağını KKTC’de kurulu … Ltd. Şti’inden tahsil olanağı bulunmadığından davanın davalıya yöneltilmesinin husumet noktasında yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/1199 esas, 2019/5885 karar sayılı ilamı ile dairenin emsal kararlarına ilişkin 29/11/2017 tarihli 2016/3439 esas 2017/6738 karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, 26/09/2019 tarihinde görüş değişikliğine gidilmiş ve taraflar arasında bir mevduat sözleşmesi kurulmayıp davacı tarafından davalının haksız fiiline dayalı olarak dava açıldığından, akdi faiz istenemeyeceği gibi davacının faiz alacağı vade tarihleri sonunda anaparaya dönüşmeyeceğinden mahkemece, bu hususlar nazara alınarak ve davacıya yapılan ödemeler düşülmek suretiyle alacak miktarının belirlenmesi gerektiği hususlarına işaret edilmiş ise de Yargıtay İçtihatı Birleştirme Genel Kurulu’nun 09/05/1960 gün 21/9 sayılı kararı uyarınca Yargıtay bozma ilamına uyulmakla bozma ilamında belirtilen hususlar yararına olan taraf için usulü kazanılmış hak oluşturacağından bozma ilamı uyarınca inceleme ve araştırma yapılması ve karar verilmesi zorunlu hale gelmiştir. Bu kapsamda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/15533 esas, 2016/9359 karar sayılı bozma ilamı gereğince davanın yasal dayanağını somut olaya uygulanması gereken mülga 818 sayılı BK’nın 41, 55 ve 6762 sayılı TTK’nın 321. maddeleri kapsamında davalı bankanın davacıya karşı olan sorumluluğu akdi ilişkiden kaynaklanmadığından davacı ancak paranın … bankasına gönderildiği tarihten itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini isteyebilecek, çekilen bedeller işleyen faiz miktarından düşülerek alacak miktarı belirlenecektir. Bu nedenle davacının yatırdığı meblağlar ile davacıya ödenen meblağlar gözetilerek davalı bankanın sorumlu olduğu miktarın belirlenmesi amacı ile bilirkişi incelemesi yapılmış olup bu şekilde yapılan hesaplama gereğince davacının davalı bankadan talep edebileceği alacak miktarı 48.150,85-TL olarak belirlenmiştir. Anılı gerekçeler ışığında; davacının netice-i talebi olan 42.600-TL aşılamayacağından bu miktar üzerinden davanın kabulüne, 3095 sayılı Kanunun 2/3. maddesinde, arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizinin, TCMB’nin kısa vadeli krediler için öngördüğü reeskont faiz oranı olduğu belirtilmiş, 15/12/1999 tarih ve 4489 sayılı Yasa ile 3095 sayılı Yasa’da yapılan değişiklik ile 01/01/2000 tarihinden itibaren ticari işlerde uygulanacak temerrüt faiz oranı, TCMB’nin kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı faiz oranı olarak değiştirilmiş olup bu durumda 42.600,00-TL’nin 07/09/1999 tarihinden 01/01/2000 tarihine kadar reeskont faiz oranı, 01/01/2000 tarihinden itibaren avans faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
42.600,00-TL’nin 07/09/1999 tarihinden 01/01/2000 tarihine kadar reeskont faiz oranı, 01/01/2000 tarihinden itibaren avans faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 2.910,00-TL ilam harcından peşin alınan 727,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.182,45-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 727,55-TL peşin harç ve 25,20-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 752,75-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.338,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.130,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; Davacı vekili , Davalı … BANK vekili, Feri müdahil TMSF vekili, Feri Müdahil … vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/02/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır