Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/15 E. 2019/388 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/15 Esas
KARAR NO : 2019/388
DAVA :Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2015
KARAR TARİHİ : 09/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkil şirketin davalı şirket ile akdetmiş olduğu Elektrik Satış Anlaşması uyarınca gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde Ocak 2011 tarihinden itibaren davalı şirketten tedarik etmekte olduğu, müvekkili şirketin ticarethane abone grubuna dahil olup, müvekkilin tüketmiş olduğu elektrik enerjisi dağıtım şirketlerinin faaliyet bazlı tarifeleri diğer tüm dağıtım sistemi kullanıcıları tek terimli ticarethane tarifesinde belirtilen abone grubuna ait aktif enerji tarifesi üzerinden sözleşme hükümlerine göre faturalandırıldığı, davalı şirket tarafından tanzim edilen faturalarda müvekkil şirketin kullanmış olduğu enerji bedeli haricinde Dağıtım Bedeli, PSH(Sayaç Okuma), Kayıp Bedeli, İletim Bedeli, TRT Fonu, Enerji Fonu, Belediye Tüketim Vergisi kalemlerinin ayrı ayrı belirtilmek suretiyle müvekkil şirketin elektrik faturasına ilave edildiğinin görüldüğü, müvekkili şirket kullanmış olduğu elektrik enerjisinin bedeli haricinde tüm kalemleri de ödeme zorunluluğunda kaldığı, müvekkilinin aboneliğinin başlangıcından beri düzenli olarak faturalarını ödeyen, dürüst bir abone olduğu, ancak kötü niyetli kullanıcılar ile dağıtım firmasının alt yapı eksikliklerinden kaynaklanarak ortaya çıkan kayıp kaçak miktarlarının hiçbir kusuru olmadığı halde müvekkiline yansıtıldığını, kayıp-kaçak miktarının dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı gösterdiği, ilgili bölgedeki dağıtım şirketlerine ait dağıtım sistemini kullanarak toptan elektrik satışını gerçekleştiren davalı şirketin elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliğini kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedelini de kaçak bedeli olar… kullanıcısı abonelere yansıtmakta olduğu, faturada her ne kadar yalnızca kayıp bedeli olarak gözükmekte ise de müvekkili şirketin kullanmış olduğu tarife göz önünde bulundurulduğunda anılan bedelin kayıp-kaçak bedeli olduğunun anlaşılacağı, ayrıca kayıp-kaçak bedelinin kayıp ve kaçak olarak ayrıştırılmış bir bedel olmadığı, tek kalem olarak düzenlendiği, davalı şirketin faturada kayıp-kaçak bedeli yazmak yerine kayıp bedeli olarak belirtmeyi uygun gördüğü, özetle fatura tutarlarının içerisinde yer alan kayıp kaçak bedelinin sistemdeki kötü niyetli kullanıcılar ve teknik alt yapı eksikliği sebebiyle oluşan açığın müvekkili şirket gibi faturalarını düzenli olarak ödeyen kullanıcıların üzerinden sübvanse edilmesi amacıyla alındığı, müvekkil şirketten haksız olarak tahsil edilen kayıp kaçak bedellerinin iadesinin gerektiği, davalı şirketin EPDK Kurul kararları ve tebliğleri çerçevesinde, elektrik kullanan bir abone olan Müvekkil Şirketin faturalarına yansıtarak 01/2011-02/2011-03/2011-04/2011-05/2011-06/2011-07/2011-08/2011-09/2011-10/2011-11/2011-12/2011-01/2012-02/2012-03/2012-04/2012-05/2012-06/2012-07/2012-08/2012-09/2012-10/2012-11/2012-12/2012-01/2013-02/2013-03/2013-04/2013-05/2013-06/2013-07/2013-08/2013-09/2013 fatura dönemlerine ilişkin ekte sunulan faturalar incelendiğinde de görüleceği üzere haksız olarak kayıp-kaçak bedeli adı altında tahsil edilen 2.792.148,87 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte müvekkil şirkete iadesini talep ettikleri, fatura dönemlerine ilişkin faturalar incelendiğinde görüleceği üzere müvekkil şirketten PSH Sayaç Okuma Bedeli adı altında toplam 25.369,84 TL haksız tahsilat yapılmış olduğu, elektrik tüketiminin faturalandırılması amacıyla elektrik sayaçlarının okunması gerektiğinin izahtan vareste olduğu, sayaç okuma hizmetinin davalı şirketin görevleri arasında bulunduğu, müvekkil şirketin ve diğer abonelerin katlanması gereken elektrik enerjisi tüketim maliyetleri arasında sayaç okuma bedelinin yer alamayacağı, davalı şirketin kendi görev alanı içerisinde kendisi tarafından üstlenilmesi gereken bir hizmetin bedelini müvekkili şirket üzerine yansıtmaya çalıştığı, sayaç okuma bedelinin müvekkil şirketin aldığı hizmetin karşılığı olmadığı, müvekkil şirketin almadığı mal ve hizmet bedelinin kendisinden tahsil edilmemesi gerektiği, bu bağlamda haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkil şirketten tahsil edilen sayaç okuma bedellerinin de iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket … A.Ş.’nin davacı şirket ile akdedilen 14.06.2010 tarihli sözleşme uyarınca davacı şirkete gerekli enerjiyi tedarik etmekte olduğu, davacı şirketin “Dağıtım Bedeli, PSH(Sayaç Okuma), Kayıp-Kaçak Bedeli, İletim Bedeli” adı altındaki alacak kalemlerinin usulsüz ve yasaya aykırı olarak tahsil edildiği iddiasının taraflar arşındaki sözleşme ve ek protokol hükümlerine aykırılık teşkil ettiği, sözleşmenin “Faturalamaya Esas Elektrik Enerjisi Miktarının Tespiti ve Faturalandırması” başlıklı 4. Maddesinde “…Ayrıca 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu’nda belirtilen hükümlere göre yayınlanacak yönetmeliklerde yapılacak değişikliklerle getirilen yeni uygulamalarla zorunlu olan elektrik enerjisi tarifesinde bağlayıcı hükümler aynen uygulanacaktır”, “…, Elektrik Piyasası Kanunu, ilgili mevzuat çerçevesinde ve EPDK tarafından uygulanması kararlaştırılan her türlü vergi, resim, harç, vb. kalemleri aylık olarak faturalara ilave edecektir.’’, “…Sistem Kullanım Bedeli ve diğer mevzuat hükümlerine göre ortaya çıkan vergi, harç, fon, pay ve benzeri bedellerde olacak değişiklikleri, değişikliklerin geçerli olduğu tarihten itibaren faturaya yansıtılır.”, denildiği, sözleşmenin “Enerji’nin Birim Fiyatı” başlıklı 5. Maddesinde “…Bu fiyata, Sistem Kullanım Bedeli, Enerji Fonu, TRT Fonu, Belediye Tüketim Vergisi (BTV), Katma Değer Vergisi (KDV) ilave edilecektir”, denildiği, bu hükümlerden anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin gerçekleştirmiş olduğu işlemin taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu, davacı tarafın işbu dava ile tarafımızdan tahsilini talep ettiği kalemler hakkında sözleşme kapsamında kendisine tanınan fesih hakkına ve EPDK kararı gereği kayıp-kaçak bedelinin kapsamına dahil edileceğine dair karar vermesine rağmen sözleşmeyi fesh etmeyerek faturaları ödemeye devam ettiği, Müvekkili şirketin elektrik faturalarına yansıttığı bedellerin tamamının mevzuata ve düzenlemelere uygun olduğu, lisans sahibi şirketlerin tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil etmeme gibi bir inisiyatifinin bulunmadığı, 28994 sayılı EPMHY’nin 2. Maddesinin 2. Fıkrası hükmü gereği Yönetmelik hükümleri sadece “İkili anlaşmalar kapsamında elektrik enerjisi ve/veya kapasite satın alan serbest tüketicilerle tedarikçileri arasındaki, EPDUY ve/veya ikili anlaşmalar ile düzenlenmeyen perakende satış hizmetleri için uygulanabileceği, müvekkili şirketin davacı tarafa ikili anlaşma ile elektrik enerjisi tedarik ettiği ve taraflar arşındaki ihtilafın sırf bu nedenle yönetmelik kapsamı dışında kaldığı, bu nedenle davacı yanın dilekçesindeki iddiaların kabulünün mümkün olmadığı, kabul anlamına gelmemek şartıyla iddia konusu alacak için faizin dava tarihi itibariyle olması gerektiği, konu ile ilgili olarak tüm dağıtım şirketlerinin ihbar şeklinde dava konusuna dahil edilmesi gerektiği, anılı hususların dikkate alınarak usule ilişkin karşı beyanları yönünde karar verilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 18.09.2015 tarihli dilekçesi ile davanın … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş. … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım T.A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., … Elektrik Dağıtım A.Ş., ve … Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye ihbarını talep etmiştir.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili 08.10.2015 tarihli dilekçesinde; idarı yargının görevli olduğunu belirterek yargı yolu itirazında bulunmuş, tahsilatın mevzuata uygun yapıldığını beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; zamanaşımı itirazı ile birlikte belirsiz alacak davasına ve dava şartına ilişkin usule itirazlarını beyanla esasa ilişkin olarak tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; davanın ihbarının usule aykırı oldğuundan bahisle ihbar talebinin reddinin gerektiğini beyan etmiştir.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; Tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; görev ve husumet itirazı ile birlikte tahsilatın hukuka uygun olduğunu beyanla davanın esastan reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; husumet, yetki itirazında bulunarak tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; ihbar talebinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle reddini talep etmiştir.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; Danıştay’da EPDK aleyhine açılan davaların bekletici mesele yapılmasını, tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; husumet, yargı yolu itirazı ile birlikte esasa ilişkin olarak yapılan tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; zamanaşımı itirazı ile birlikte yapılan tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili dilekçesinde; davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev itirazında bulunmuş, esasa ilişkin olarak tahsilatın mevzuata uygun olduğundan bahisle haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
Davaya cevap dilekçesi sunan ihbar olunanlardan … Elektrik Dağıtım A.Ş. Ve … Elektrik Dağıtım A.Ş. Haricindeki ihbar olunanların cevap dilekçelerinin mahiyeti ve bilahare yargılamayı takip etmeleri davalı yanında feri müdahale niteliğnide olmakla, feri müdahale olarak davaya kabul edilmişlerdir.
İhbar olunan … Elektrik Dağıtım A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süre itirazında bulunarak davanın usulden reddini talep etmiş, esasa ilişkin olarak ise talep edilen kayıp kaçak bedelleri ile sayaç okuma bedellerinin mevzuata uygun tahsil edildiklerini beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuş, ayrıca her ne kadar açıkca müdahale talebinde bulunmamış ise de davayı takip ederek bilirkişi raporlarına karşı beyanda bulunduğundan talepleri müdahale talebi olarak değerlendirerek davaya, davalı … yanında feri müdahil olarak kabul edilmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki dava konusu edilen faturalar nazara alındığında 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesi gereğince zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki nazara alındığında mahkememiz görevli olmakla gerek yargı yolu gerekse görev itirazları yerinde gömrülmeyip davanın esasten incelemesine geçilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … ayrıntılı olarak hazırlayıp mahkememize sunmuş olduğu 01/09/2015 tarihli raporunda özetle;
“Dava konusu döneme ait davacı tarafından ödemesi yapılan faturalar ve ödeme makbuzları dava dosyasında mevcuttur. Davacı … A.Ş. davalı … Elektrik Enerji İth. İhr. Ve Top. Tic. A.Ş. ile akdetmiş olduğu Elektrik Satış Anlaşması uyarınca gereksinim duyduğu elektrik enerjisini ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde 14.06.2010 tarihinden itibaren davalı şirketten tedarik etmekte olduğu görülmektedir. Davacı … A.Ş. dava dilekçesi ekinde sunulan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmeleri incelendiğinde de görüleceği üzere ticarethane abone grubunda olup, tüketmiş olduğu elektrik enerjisi Dağıtım Şirketlerinin faaliyet bazlı tarifeleri-1 Diğer Tüm Dağıtım Sistemi Kullanıcıları Tek Terimli Ticarethane tarifesinde belirtilen abone grubuna ait aktif enerji tarifesi üzerinden sözleşme hükümlerine göre faturalandırıldığı anlaşılmaktadır. Dava dosyasından dava konusu uyuşmazlığın davalı … A.Ş. tarafından davacıya elektrik faturaları ile tüketim bedeline ek olarak tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp/kaçak, sayaç okuma, perakende satış hizmetleri (PSH), dağıtım bedeli, enerji fonu, TRT fonu vb. bedellerin yasal olup olmadığı ve geri ödenmesinin gerekip gerekmediği noktasında ortaya çıktığı görülmektedir. EPDK tarafından 07.12.2011 tarihinde ilgili kurumun internet sitesinden kayıp/kaçak bedeline ilişkin olarak kamuoyuna yapılan duyuruda, 2006-2010 döneminde enerji bedeli hesaplanırken EPDK tarafından belirlenen hedef kayıp-kaçak oranlarının maliyet kalemlerinin içine yansıtıldığı (başka bir deyişle kayıp-kaçak bedelinin birim fiyata dahil olduğu), 2011 yılından itibaren ise maliyet kalemlerinin ayrıştırıldığı ve faturada daha önce perakende satış (aktif enerji) bedeli içerisinde yer alan kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması uygulamasına geçildiği, dolayısıyla daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya sokulması değil maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda da gösterilmesinin söz konusu olduğu beyan edilmiştir. EPDK duyurusunda, ilgili uygulamanın (kayıp-kaçak bedelinin) 01.01.2011 tarihinden önce tüketim bedellerinin içerisine ayrı bir başlık altında tanımlanmadan doğrudan yansıtılmakta olduğu belirtilmiştir. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği doğrultusunda EPDK’nın kararı ile onaylanarak yürürlüğe giren tarifelere göre 01.01.2011 tarihi itibarı ile geçerli olacak olan ve 28.12.2010 tarih ve 2999 sayılı EPDK kararı ile onaylanan mevcut tarifelerde yer alan Perakende Satış Bedeli, Perakende Satış Hizmetleri Bedeli, Dağıtım Sistemi Kullanım Bedeli, İletim Sistemi Kullanım Bedeli, TRT Payı, BTV (Belediye Tüketim Vergisi) ve KDV bedellerine ek olarak Kayıp Enerji bedeli ve Perakende Satış Hizmetleri (sayaç okuma) bedeli eklenmiştir. Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp ve kaçak birbirinden tamamen ayrı iki olaydır. “Kayıp”, sistemdeki hat, trafo, kablo vb. elemanların direnci sebebiyle ısı şeklinde atmosfere yayılan ve miktarı abonenin tüketimine bağlı olan elektrik enerjisi kaybını ifade eder. Bu Kayıp teknik olarak olması önlenemeyen ve tamamen sıfırlanamayan, işletme gereği olması doğal olan ve bu şebekeden enerji alan abonenin tüketimi nispetinde bedelini ödemesi gereken bir bileşendir. Kayıp EPDK duyurusunda “teknik kayıp” olarak nitelendirilmiştir. 07.12.2011 tarihli EPDK duyurusunda kayıpların tüm tüketim içindeki oranı %(7-8) olarak tanımlanmıştır. Kaçak ise kötü niyetli abone veya kullanıcıların elektrik tesisatına veya ölçü sistemine, sayaca tüketimin doğru ölçülmesini engellemek maksadıyla müdahale ederek yasal olmayan bir şekilde bedelini ödemeden veya eksik ödeyerek elektrik enerjisi kullanmasıdır. EPDK duyurusunda kaçak “teknik olmayan kayıp” olarak nitelendirilmiştir. Gerekli kontrol ve denetimleri yaparak kaçak elektrik enerjisi kullanımını önlemek dağıtım şirketinin görevidir. Eğer dağıtım şirketi görevini tam olarak yaparsa (yeterli nitelik ve sayıda uzman kaçak takip personeli istihdam etmek, uzaktan izlemeli akıllı sayaç sistemi tesis etmek vb.) kaçak tüketimi tamamen önlemek mümkündür. Abonelerin kaçak bedelini veya bir kısmını ödemekle yükümlü tutulması elektrik mühendisliği uzmanlık alanı açısından kabul edilebilir bir durum değildir. EPDK’nın elektrik dağıtım şirketlerini uygulamakla zorunlu tuttuğu bu işlem; yasa dışı yöntemlerle kullandığı (elektrik enerjisi hırsızlığı yaparak) elektrik enerjisinin bedelini ödemeyen kötü niyetli abone veya tüketicilerin enerji bedelinin faturalarını ödeyen dürüst abonelere yükletilmesi anlamına gelmektedir. Bu haksız uygulama devam ettiği sürece, kaç… bedelinin bir kısmını bu şekilde dürüst abonelerden tahsil ettikleri için elektrik dağıtım şirketlerinin kaçak elektrik takip servislerinde yeterince eleman çalıştırmama, kontrol ve denetim görevinde gerekli gayreti göstermeme ve bu konuda yapacakları masraftan kaçınma riski ortaya çıkabilir. (Nitekim yukarıda detayları verilen emsal Yargıtay ve Danıştay kararlarında da bu hususlar vurgulanmış, tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli ve Perakende Satış Hizmetleri (sayaç okuma) bedeli alınamayacağına hükmedilmiştir.) Davacı abonenin sadece oluşmasına tüketimi nispetinde sebep olduğu teknik kayıp bedelini tüketimi nispetinde ödemesi, buna karşılık oluşmasında herhangi bir sorumluluğunun ve etkisinin bulunmadığı, kendisi dışındaki kötü niyetli gerçek kişi veya tüzel kişilerce gerçekleştirilen kaçak tüketim bedelinden sorumlu tutulmaması Elektrik Mühendisliği uzmanlık alanı açısından teknik olarak olması gereken durumdur.
Emsal Yargıtay ve Danıştay kararlarında elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli (kWh bazlı değişken bedel) adı altında tüketicilerden bedel alınamayacağına hükmedilmiştir. İlgili Yargıtay ve Danıştay kararları gereğince davacıya elektrik faturaları ile tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli ve sayaç okuma bedeli (kWh bazlı değişken bedel) tutarlarının davacıdan alınarak davacı vekilinin dava dilekçesindeki talebine uygun olarak fatura ödeme tarihleri itibariyle davalı aboneye faiziyle birlikte geri ödenmesinin gerektiği kanaati oluşmaktadır.
Ocak 2011-Eylül 2013 dönemleri arasındaki toplam 33 fatura dönemine ilişkin faturalarda davacı şirketten Kayıp-Kaçak bedelleri ile PSH Sayaç Okuma Bedeli (kWh bazlı değişken bedel) olarak tahsil edilen bedellerin tutarlarını 2.817.518,71.TL olduğu anlaşılmaktadır. Davacı … A.Ş’ nin davalı şirket … A.Ş. tarafından tahakkuk ettirilen faturalarda yer alan Kayıp-Kaçak ve PSH Sayaç Okuma Bedellerinin dava konusu dönemsel dağılımı; toplam 2.817.518,71.TL olduğunu ” beyan ve mütalaa etmiştir.
Dava; faturaya yansıtılan kayıp kaçak bedelinin haksız ve hukuka aykırı olduğundan bahisle davalından isdirdadı istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki ihtilaf; davalı yanın kayıt kaçak bedelinin faturaya yansıtmasının hukuki olup olmadığı ve davalıdan isdirdatının mümkün olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Kayıp-kaçak miktarı, dağıtım sistemine giren enerji ile dağıtım sisteminde tüketicilere tahakkuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı göstermektedir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir.
Davalı tarafından elektrik enerjisinin üretiminden, tüketicilere ulaştırılıncaya kadar oluşan elektrik eksikliği kayıp bedeli olarak; enerji nakil hatlarından çeşitli sebeplerle sayaçtan geçirilmeksizin, herhangi bir bedel ödemeden kullanılan elektrik bedeli de kaçak bedeli olarak diğer kullanıcı abonelere yansıtılmaktadır.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinin 1. fıkrasında, bu kanun ile verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “Kurum, tüzel kişilerin yetkili oldukları fâaliyetleri ve bu fâaliyetlerden kaynaklanan hak ve yükümlülüklerini tanımlayan Kurul onaylı lisansların verilmesinden, işletme hakkı devri kapsamındaki mevcut sözleşmelerin bu Kanun hükümlerine göre düzenlenmesinden, piyasa performansının izlenmesinden, performans standartlarının ve dağıtım ve müşteri hizmetleri yönetmeliklerinin oluşturulmasından, tadilinden ve uygulattırılmasından, denetlenmesinden, bu Kanunda yer alan fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten, piyasa ihtiyaçlarını dikkate alarak serbest olmayan tüketicilere yapılan elektrik satışında uygulanacak fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten ve bu fiyatlarda enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyulacak ayarlamalara ilişkin formülleri uygulamaktan ve bunların denetlenmesinden ve piyasada bu Kanuna uygun şekilde davranılmasını sağlamaktan sorumludur…” hükümlerine yer verilmiştir.
Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na tüketicilere yapılacak elektrik satışlarında uygulanacak fiyatlandırmaya esas unsurları tespit etme görevi verilmiştir.
Bu maddede de anlatılmak istenilen hususun 1 kw elektrik enerjisinin tüketicilere ulaşıncaya kadarki maliyet ve kâr payı olup, yoksa Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyatlandırma unsuru belirleme yetkisi ve görevi vermediği açıktır.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu bu maddeye dayanarak 11/08/2002 gün ve 24843 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Perakende Satış Hizmet Geliri ile Perakende Enerji Satış Fiyatlarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”i yayımlamış ve lisans sahibi şirketlerde bu tebliğe uygun olarak tüketicilerden kayıp-kaçak bedeli adı altında bedel tahsil etmişlerdir.
Ancak yukarıda açıklandığı üzere tebliğin dayanağı olan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4. maddesinde, Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu’na sınırsız bir fiyat belirleme hak ve yetkisi verilmemiştir.
Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır.
Hem bu hâl, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davalıya aittir.
Bununla birlikte, nihai tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. (Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarih, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı ilamı ile de benimsenmiştir.)
Yine emsal Danıştay kararları nazara alındığında enerji grubuna ve kw/saat oranına göre değişken oranlı PSH sayaç okuma bedelinin talep edilmesinin tarife metodolojsinin 1.maddesine aykırılık teşkil ettiği ve talep edilemeyeceği anlaşılmıştır.
İzah edilen nedenlerle mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanat gereğince; dosyada mübrez inceleme raporunda belirlendiği üzere davanın kabulü ile 2.792.148,87TL kayıp kaçak bedeli, 25.369,84TL PSH bedeli olmak üzere toplam 2.817.518,71TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardan avans faizi ile davalıldan alınarak davacıya ödenmesine dair verilen hüküm, davalı vekili ve ihbar olunan … vekili ve … A.Ş. Vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 2016/19534 esas, 2018/8327 karar sayılı, 11/09/2018 tarihli ilamıyla ” İhbar olunan vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İhbar olunanın davaya müdahale talebinde bulunmadığı, bu itibarla davada fer’i müdahil sıfatı kazanmayıp ihbar olunan olarak yer aldığı, mahkemece de ihbar olunan hakkında bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla; hükmü temyiz hakkı bulunmayan ihbar olunan vekillerinin temyiz isteminin reddi gerekir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak ve PSH bedelinin istirdadı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 günlü ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar sayılı kararı ve dairemiz kararları ile Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile kayıp-kaçak bedelinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve dava konusu bedelin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedel maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedel ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir. Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. ” şeklindeki gerekçesi ile bozularak dosya mahkememize aktarılmış ve mahkememizce de usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında anılı kanunun 15.maddesi ile 6446 sayılı kanunun ”tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3.maddesinin 1.fıkrası ”şş” bendi eklenmiş ve bu bendde ”teknik ve teknik olmayan kayıp; dağıtım sisteme giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere taahhuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 sayılı kanunun 14.maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21.maddesi ile 17.maddesinin 4.fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onayı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verildiği, 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile kurum tarafından gelir ve tarife kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyeti ile mahkemelerin bu delilleri kurumun düzenlediği işlemlere uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20.madde ile kurul kararına uygun şekilde taahhuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17.madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, yine 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde taahhuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlere uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiğinin geçici 20.madde ile de bu hükmün mevcut davalarda uygulanmasının kararlaştırıldığı görülmekle davaya konu kayıp kaçak ve sair bedellerin faturalara yansıtılmasına ilişkin yasal düzenlemenin yapıldığı, yasanın herkesi bağlayıcı ve emredici nitelikte olduğu, kazanılmış hak kavramından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, 6719 sayılı yasanın 21.maddesindeki tarife belirleme yönetiminin geçmiş faturaları da etkileyeceği hususunun tespit edilemediği gibi davacının da bu yönde iddiasının bulunmadığı görülmüştür.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/2534 Esas ve 2017/3956 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 18/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu faturalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda EPDK’ nın düzenleyici işlemlerine ve yayımlanan tarifelere uygun olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanununun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle;
1-Dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan 48.116,18 TL harçtan 44,40TL harcın mahsubu ile 48.071,78 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı yan kendisini vekilli temsil ettirdiğinden ve dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden A.A.Ü.T.’nin 6.maddesi gereğince belirlenen 2.725,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirmiş ise de; dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden davacı tarafça yapılan 847,50TL masrafın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, tarafların yokluğunda, ihbar olunan … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/05/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …