Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/142 E. 2019/1163 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/142 Esas
KARAR NO : 2019/1163
DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 11/03/2019
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Ünvanın Korunması davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 01/08/2008 tarihinde ticaret siciline tescil edilerek faaliyetine başladığını, faaliyet alanın inşaat sektöründe ve aynı adla tescil ettirdiği markasıyla özellikle enerji sektöründe elektrik alt yapı ve üst yapı tesislerinin inşasında olduğunu, davalı şirketin İstanbul ilinde kurmuş olduğu limited şirketi “… Ticaret Ltd. Şti” unvanı ile 30/03/2017 tarihinde tescil edildiğini, durumun ticari dürüstlüğe aykırı olduğunu, ticaret ünvanın TTK 52. maddesi uyarınca başkası tarafından kullanılmasının yasaklanması gerektiğini beyanla davalının ticaret ünvanı tescilinin iptali ile kanuna uygun şekilde değiştirilmesi veya silinmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ve vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin İTO kayıtlarına göre 46 koduyla İnşaat Taahhüt grubunda faaliyet gösterdiğini, müvekkil şirketin İTO kayıtlarına göre 29 kodlu Mimarlık ve Mühendislik meslek grubunda enerji projelerine yönelik mühendislik ve danışmanlık faaliyeti gösterdiğini, müvekkilinin enerji sektöründe faaliyet gösteren bir mühendislik şirketi olduğunu, müvekkel şirketin isim kararı alma sürecinde aynı isimde kurumsal internet sitesi varlığı sorgulandığında ….com veya ….com.tr adlarında internet sayfalarının mevcut olmadığını, ticaret unvanı terkinini talep eden davacının davasını belirli ve makul bir süre içinde açması gerektiği halde uzunca bir zaman dava açmadığından bu davanın dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığı, zamanaşımı itirazlarının bulunduğu ayrıca 14.02.2014 tarihli Ticaret Unvanları Hakkında Tebliğ’in 5. maddesinin 3. fıkrasına göre “Daha önce tescil edilmiş ticaret unvanının eki ile kendi eki aynı olan, ancak ekten sonra gelen işletme konusunu gösteren ilk ibaresi farklı olan ticaret unvanı, ayırt edici bir ek yapılmadan tescil edilebilir” denildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davacı vekili replik dilekçesinde özetle; davalının zamanaşımı itirazlarının TTK 60. maddesi uyarınca dikkate alınmaması gerektiğini, müvekkil şirkete ait unvanın kullanılması aynı zamanda haksız rekabete sebebiyet verdiği kabul edilse dahi, kullanım devam ettiği sürece haksız rekabete ilişkin zamanaşımı süresinin işleyemeyeceğini beyanla davalının haksız kullandığı unvanının tescilinin iptali ile kanuna uygun bir şekilde değiştilmesi ya da silinmesini talep etmiştir.
Davalı vekili düplik dilekçesinde özetle; müvekkilinin şirket isim kararını İngilizce sanat manasına gelen … ve mühendislik manasına gelen … kelimesinin kısaltmasını kullanarak … ismini ticaret unvanı olarak tescil ettirdiğini, mühendislik sanatı anlımanı gelen şirket ismini tüm kurumsal tanıtım, broşür, web sayfası, sözleşme, rapor ve diğer belgelerde kullandığını, davacı şirketin ihtarnamesi ile varlığından haberdar olunduğunu, şirketlerin inşaat ve enerji gibi birbirinden farklı sektörlerde faaliyet göstermeleri nedeniyle karışıklık yaşanmasının mümkün olmadığı, her iki şirketin mrka logolarının birbirinden farklı olduğu, davacı şirketin internet sitesinin …com.tr olduğu müvekilin internet sitesinin … olduğu, açılan davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Dava, davalının ticari ünvanının davacının ticari ünvanına tecavüz oluşturduğu iddiası ile davalının ticari ünvanının tescilinin iptali ile davalının ticari ünvanındaki “…” sözcüğünün davalı ünvanından terkini istemine ilişkindir.
Davalı yan her ne kadar davacı tarafça noter ihtarından sonra uzunca bir zaman dava açılmamasının dürüstlük kuralına aykırı olduğundan bahisle davacının davasının reddi gerektiğini ileri sürmüş ise de, bu konuya ilişkin örnek gösterilen … Bölge Adliye Mahkemesi’nin … E … K sayılı kararında davalı şirketin tescil kararından 7 yıl sonra davanın açıldığı, nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin … E … K sayılı ilamında da davanın 9.5 yıl sonra açılmasının makul süre olarak kabul edilmediği anlaşılmakla, eldeki davanın davalı yana çekilen 21.06.2017 tarihli ihtarname tarihi esas alındığında yaklaşık 1 yıl 9 aylık süre sonra 11.03.2019 tarihinde açıldığı anlaşıldığından, bu sürenin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek derecede kötü niyetle geciktirilmiş bir dava olarak kabul edilemeyeceği kanaati hasıl olmuştur.
Yine davalı yan, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de, atıfta bulunduğu TTK’nun 60. maddesinde TTK’nun 56. maddesinde yer alan davalar için zamanaşımı süresi belirlendiğinden, eldeki dava haksız rekabet konu başlığı altında yer almayan TTK’nun 52. maddesi kapsamında ticaret unvanına tecavüz davası olup bu davalarda ayrıca bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir.
Tacir basiretli olmak zorundadır. Yalnızca internet sitesi üzerinden yapılan araştırma ile “…” unvanının kullanılmadığı düşüncesi ile davacı şirketle aynı ibarenin tescili istemi tacirin basiretli olması gerekliliği ile bağdaşmaz. Davalı yan, internet sayfaları üzerinde araştırmayı yaparak davacının ….com vb. isimlerde internet sayfasının bulunmaması nedeniyle bu ibareyi tercih ettiğine dair savunma ileri sürmüş ise de tercih ettiği ibarenin kullanıp kullanılmadığını ticaret sicil müdürlüğü nezdinde yapacağı araştırma ile tespit etmediğinden basiretli tacir gibi davranmamıştır.
TTK’nun 52. maddesine dayalı olarak açılan davalarda Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulaması gereğince, terkini talep edilen şirkete ait ticaret unvanının ayrıca ek alıp almadığı, tacirlerin iştigal sahalarının benzer olup olmadığı, unvanların genel görünüm itibari ile benzer olup olmadıkları ve bu benzerliklerin üçüncü kişiler açısından karışıklığa neden olup olmayacağı hususları incelenip değerlendirilmektedir.
Davacı şirket unvanı, … Sanayi Ticaret Ltd. Şti. olup davalı şirket unvanı … Ticaret Ltd. Şti.’dir. Şirket unvanları ve faaliyet konuları arasında birçok ortaklık bulunduğu ve üçüncü kişiler nezdinde karışıklık yarattığı sabittir.
Davacı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre; 01/02/2008 tescil tarihinde, “…” unvanı ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarası ile kurulduğu, durumun 07/02/2008 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği görülmüştür.
Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde, 30/03/2017 tescil tarihi itibariyle “…” unvanı ile İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarası ile kurulduğu, durumun 05/04/2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiği görülmüştür.
Tarafların inşaat, mühendislik, sanayi, ticaret kolları olmak üzere unvanlarında 4 ticaret kolunun aynı olduğu, iştigal alanları hususunda nüans farkları bulunsa da genel itibarıyla aynı işi yaptıkları anlaşılmıştır. Tarafların unvanlarının bu denli benzer oluşu karışıklığa neden olmaktadır. Davacı şirketin 2008 tarihinde kurulduğu, davalı şirketin 2017 tarihinde kurulduğu, unvanlarında büyük çoğunlukla ortak ibareler bulunduğu, farklı olanların şirketleri birbirinden ayıracak düzeyde bulunmadığı, her iki şirkette “…” ve “ inşaat, mühendislik, sanayi, ticaret” sözcüklerinin ortak olduğu, unvanlarındaki benzerliğin iltibasa yol açacağı anlaşılmıştır. Başkalarının emek ve masraf yapmak suretiyle elde ettiği haklı şöhrete ortak olmak ve bu benzerlikten yararlanma yollarını denemek suretiyle iltibasa neden olmak ticaret unvanına tecavüz teşkil etmekle, TTK’nun 52. maddesi ile unvanına tecavüz edilenler koruma altına alınmıştır.
Dava ve cevap dilekçeleri ile tarafların replik ve düplik dilekçeleri okunmuş, şirketlerin ticaret sicil kayıtları incelenmiştir. Davalı şirketten yaklaşık 9 yıl önce kurulan davacı … Sanayi Ticaret Ltd. Şti.’nin hatırda kalıcı ve sıra dışı olan “…” sözcüğü ile zaman içinde elde etmiş olduğu tanınırlık ve davalı şirket unvanı zikredildiğinde üçüncü kişiler nezdinde davacı şirketin anımsanma ihtimalinin büyüklüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının uzun yıllardır kullandığı ticari unvanındaki “…” ibaresinin davalı yanca kullanılmasının unvan tecavüzünü oluşturduğu, iştigal konuları ile bu ibare yan yana geldiğinde benzerliğin iltibasa yol açacak düzeyde olduğu, TTK’nun 52. maddesi yasal koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
…’nün … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. unvanında bulunan “…” ibaresinin TTK’nun 52. Maddesi uyarınca davalı sicil kaydından terkinine,
2-Harç peşin alındığından, başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Taraflarca yargılama sırasında yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/12/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza