Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/992 E. 2018/937 K. 23.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/992
KARAR NO : 2018/937

DAVA : Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2018
KARAR TARİHİ : 23/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; Av. … ile Küçükçekmece aile Mahkemeinde görülen bir dava için Avukatlık ücreti olarak 7.000,00-TL’ye anlaşıp aralarında bu rakam karşılığı senet imzaladığını, daha sonra da yapılan ödemeler olmak üzere toplam 11.000,00-TL borcunu geri ödemediğini, buna ilişkin herhangi bir yazı alamadığını, davanın kabulü ile davalıya borçlu olmadığının tespitini, sözleşme gereği verilen senetlerin iptalini, davalı tarafından alacağı olmadığı halde yaptığı … İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyanın takibinin durdurulmaı için dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Tüm dosya kapsamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; Aile Mahkemelerinde görülen bir dava nedeniyle Avukat davalı ile 7.000,00-TL bedelle anlaştığını ve bu bedele ilişkin senet imzaladığını; ancak senet belini ödemesine rağmen senedin davalı tarafça icra takibine konu edildiğinden bahisle borçlu olmadığının tespiti talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6502 sayılı TKHK’nun yürürlüğü ile Kanun’un kapsamı genişletilmiş, mülga 4077 sayılı TKHK döneminde “her türlü tüketici işlemi” olarak sınırları belirlenen kanun kapsamı, yürürlükteki 6520 sayılı TKHK’un 2.maddesi ile; “her türlü tüketici işlemi ve tüketiciye yönelik uygulamalar” olarak belirlenmiştir. Keza, Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3/1 maddesi ile;
Sağlayıcı: Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,
Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, …ifade eder.” şeklindeki düzenlemesiyle de, ” sağlayıcı” ve ” tüketici işlemi” tanımlarını daha kapsamlı bir çerçeveye oturtmuş, uygulama alanını ve sınırlarını başka türlü yoruma yer vermeyecek açıklıkta genişletmiştir. Kanunu’nun 83.maddesi ile “(1) Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır. (2) Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yürürlükteki 6502 sayılı TKHK’da; “Tükeci işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden … gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser,…vekalet,…her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, …ifade eder” şeklinde tanımlandığına göre, artık kanunun bu tanımından hareketle, avukat-müvekkil arasındaki vekalet sözleşmesinden kaynaklı ilişkinin niteliğinin buna göre belirlenmesi gerekeceği açıktır.
Somut olayda; Davacı ile davalı Avukat arasında vekalet ilişkisi bulunmakta olup ihtilafın, vekalet hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. 6502 Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-(l) maddesi ile vekalet sözleşmeleri de Kanun kapsamına alındığından, taraflardan birinin tüketici olduğu vekalet sözleşmelerine ilişkin uyuşmazlıkların da tüketici mahkemesinde çözümlenmesi zorunludur. Anlatılan nedenlerle; eldeki davanın HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki hükmü kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Tüketici Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.23/10/2018

Katip …

Hakim …