Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/990 E. 2020/93 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/617 Esas
KARAR NO : 2020/143
DAVA : Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 14/11/2019
KARAR TARİHİ : 26/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.03.2013 tarihinde davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, dava dışı Eyüp Kurtuluş sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde çift taraflı ve yaralanmalı trafik kazası meydana gelmiş ve müvekkil bu trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralandığını, davacı müvekkil söz konusu trafik kazası esnasında … plakalı araçta yolcu konumunda olup, şoför koltuğunun yanında oturmakta, davaya konu trafik kazası; dava dışı Eyüp Kurtuluş sevk ve idaresindeki … plakalı araç Haraçcı istikametinden Eski Edirne asfaltını takiben Çilingir Köyü istikametine doğru seyrederken kavşağa geldiği sırada, davalı …’in kullandığı … plakalı aracın tali yoldan anayola kontrolsüzce ve aniden çıkması sonucu meydana geldiğini, mezkur kazanın meydana gelmesinde davalı … tek ve asli kusurlu bulunmuş olduğunu, zira tali yoldan anayola çıkış yapmadan önce anayolda seyir halinde bulunan vasıtaların hız ve yakınlığını etkin bir şekilde kontrol etmesi ve anayoldaki araçlara ilk geçiş hakkını vererek anayola giriş yapması gereken davalı sürücü … bu kurallara riayet etmemiş, tali yoldan anayola kontrolsüz bir şekilde giriş yaparak kazanın meydana gelmesine sebebiyet vermiş, nitekim kaza sonrasında tutulan “Kaza Tespit Tutanağı”nda da kazanın meydana gelmesinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 57/1A maddesini ihlal eden …’in kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, müvekkilin kaza sebebi ile uğradığı zararlardan davalı …’in sorumlu olduğunu, kaza sonrasında meydana gelen kalıcı hasarları nedeni ile ağır pskolojik travmalar yaşayan müvekkil, yaşanan süreçte manevi açıdan çok zor duruma düştüğünü, müvekkilin gerek özel hayatı ve gerekse de sosyal hayatı iş bu kaza sebebiyle fazlasıyla olumsuz etkilenmiş,bu süre boyunca sosyal yaşantısından, işinden ve arkadaşlarından uzak kalan müvekkil pskolojik açıdan da olumsuz etkilendiğini, nitekim müvekkil ellerini ve hatta tüm vucudunu eskisi gibi kullanamamakta, kullanmaya çalıştığında dayanılmaz ağrılar yaşamakta, artık tek başına yürüyemeyen ve hatta tuvalet ve yemek ihtiyaçlarını dahi tek başına gideremeyen müvekkil kızına muhtaç olarak yaşamına devam etmekte, bu durumun mahçubiyeti ve üzüntüsünü fazlasıyla yaşayan müvekkilin yaşadığı elem, acı ve ızdırap sebebi ile 150.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi ekinde kasko sigorta poliçesini ibraz ettiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
Dava tarihi itibari ile yürürlükte olan TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ”Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Anılı kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; huzurdaki davada davacının tacir sıfatının bulunmadığı, bu hali ile dosyanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde olmadığı gibi davanın zorunlu mali mesuliyet sigortacısına yönelik açılmayıp ihtiyari sigorta yapan sigorta şirketine karşı açıldığı, dolayısıyla sigorta poliçesinin TTK’nın 1483. maddesinde düzenlenen Zorunlu Sorumluluk Sigorta poliçesi olmayıp İhtiyari Mali Sigorta poliçesi olduğu tespit edilmiş olup davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan da olmadığı, bu nedenlerle uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup davanın, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli … Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/02/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır