Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/985 E. 2019/1162 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/985 Esas
KARAR NO : 2019/1162
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirket ile davalı borçlu arasında ticari iş ilişkisi bulunduğunu, bu ticari iş ilişkisi kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı borçlu şirkete sunulan hizmetler karşılığında davalı borçlu şirketçe bir kısım ödemeler yapılmışsa da cari hesaptan kaynaklanan 18.650,00 TL tutarındaki asıl alacağın müvekkili şirkete ödenmemesi üzerine bu cari hesap alacağına dayalı olarak borçlu davalı şirket aleyhine …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçlu yan tarafından haksız ve kötüniyetli bir biçimde işbu takibe itiraz edildiğini, davalı borçlu şirketin …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla başlatılan icra takibine karşı yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalı borçlu şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı itirazı nedeni ile en az %20 icra inkar tazminatının hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, cari hesap ilişkisinin ancak sözleşme ile kurulabileceğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığı gibi tarafların üzerinde mutabık kaldığı bir cari hesap bakiyesinin de söz konusu olmadığını, davacı tarafından müvekkili şirket adına düzenlenmiş ve tarafların üzerinde mutabık kaldıkları fatura bedellerinin müvekkili şirket tarafından tam ve eksiksiz olarak ödenmiş olduğunu, davacı tarafça sunulan cari hesap ekstresindeki kayıtların müvekkilinin defterlerindeki kayıtlarla örtüşmediğini, davacı tarafın dayandığı kayıtların müvekkili şirkete ait kayıtlara aykırı olduğundan bu kayıtların HMK m.222/3 uyarınca davacı lehine delil olarak kabul edilemeyeceğini, davacının takip dayanağı olarak sunduğu belgede belirtilen tüm fatura bedellerine konu hizmetin tam/eksiksiz/ayıptan ari olarak yerine getirildiğini ispat etmek yükünün karşı taraf üzerinde olduğunu, cari hesap ekstresinde yer alan tüm alacak kayıtları bakımından bu ispat yükünün yerine getirilmesinin zorunlu olduğunu, dava dosyasına bu kapsamda sunulan yazılı delil bulunmadığını, davacının ayıplı hizmeti nedeni ile 07/07/2017 tarihli fatura ve içeriğinin kabul edilmediğini, bu fatura bedeli üzerinde tarafların mutabık olmadığını, davacının yerine getirdiği basım faaliyetinin ayıplı olduğunu, basıma konu edilen Temmuz-Ağustos 2017 sayılı dergi konusunda uzman sektör bilirkişisi tarafından incelendiğinde hizmetin ayıplı olduğunun kolaylıkla tespit edilebileceğini, davacının ayıplı hizmeti nedeni ile müvekkilinin kendi müşterilerine karşı ticari açıdan zor durumda kaldığını ve bu ayıplı hizmetin müvekkilinin ticari itibarını sarstıığını, bu konuda uğranılan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi konusunda her türlü dava ve talep haklarını saklı tuttuklarını, icra inkar tazminatına hükmedilmesi için alacağın likit olması gerektiğini, davaya konu edilen alacak tutarı likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, faturaya/cari hesaba dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce celp edilen … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap alacağına istinaden faizler dahil toplam 18.650,00 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda yeminli mali müşavir bilirkişi …, matbaacılık konusunda sektör bilirkişisi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 02/05/2019 bilirkişi kök raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
“Davalı … Ltd.Şti.defter kayıtlarında davacı … A.Ş.’ne takip tarihi 03/08/2018 tarihi itibariyle 8.620 TL borçlu olduğu görülmektedir. İki şirket arasındaki cari hesap farkı, davacı tarafından davalı adına düzenlenen 07/07/2017 tarih … nolu 10.030 TL’lik faturadan kaynaklanmaktadır. Davalı, bu fatura kapsamında teslim aldığı malların ayıplı olduğunu iddia ederek faturayı kayıtlarına almadığını beyan etmektedir.
Ayıp gözle görülebilir açık ayıp niteliğindedir. Dava dosyasına eklenmiş olan e-postalarda davacı tarafından emtianın baskısı öncesinde prova amaçlı ozalit çıkışı davalıya kontrol ve onay amaçlı verilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Fakat dava dosyasındaki e postalardan kapak detaylarında mevcut olduğu ozalit çıkışın detaylı incelenmesi aşamasında davalı iş sahibinin üzerine düşen sorumluluğu tam olarak yerine getirmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Kapak fotoğrafında baskı kalitesi bakımından açık ayıp olduğu ve bu sorumluluk tamamen davacı matbaaya aittir. Bu bahsi geçen tüm ayıplar açık ayıplar olup, sorumluluk baskı sürecini gerçekleştiren davacı matbaaya aittir. Dava konusu emtialarda basılmış olan fotoğrafların çözünürlüklerinde ise bir ayıbın söz konusu olmadığı kanaatindeyiz.
Dava konusu olan emtiadan baskı kalitesi bakımından hem kapakta hem de iç sayfalarda ayıbın mevcut olduğu, ayıbın açık ayıp olduğu ve davacı matbaacının sorumlu olduğu, derginin kurumsal kimliğini etkileyen önemli bir ayıp olan kapak sırt kısmındaki mevcut ayıptan davalı şirketin sorumlu olmasından dolayı emtialardaki ayıbın sorumluluğunun %30’unun davalı şirkete ait olduğu, %70’nin ise davacı matbaaya ait olduğu kanaatindeyiz. Taraflar arasındaki ihtilafın Temmuz-Ağustos sayısına ilişkin düzenlenen 07/07/2017 tarih … nolu 10.030 TL’lik faturaya ilişkin olduğu, davacı tarafından basımı yapılan bu sayının açık ayıplı olduğu, bu nedenle icra takibinin ilgili faturanın %70’lik kısmı olan 7.021 TL düşüldükten sonra kalan 3.009 TL ve ihtilaf konusu fatura haricindeki önceden devreden cari hesap bakiyesi olan 8.620,00 TL’nin eklenmesi ile (8.620 TL + 3.009 TL) =11.629 TL üstünden devamı, 7.021 TL’lik kısmının ise kısmi iptali gerektiği yönündeki görüşümüzü içeren işbu 5 sayfadan oluşan raporumuz nihai takdiri ve hukuki değerlendirmesi sayın mahkemeye ait olmak üzere saygı ile sunulur. ” şeklinde rapor yazmışlardır.
Heyete bilirkişi Baki İlkay Engin’in eklenmesiyle düzenlenen ek raporda;
“Bir derginin yayınlanmak üzere çoğaltılmasına ilişkin sözleşme hukuken TBK m.470 vd.hükümlerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Bu sözleşmeyle yüklenici bir eser meydana getirmeyi iş sahibi de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlenir. Söz konusu sözleşmenin geçerliliği hukukumuzda yazılı şekil şartına bağlanmış değildir. Yüklenicinin herhangi bir şekilde kullanmaya elverişli olan değil, somut sözleşmedeki kullanma amacına elverişli bir eser teslim etmekle yükümlü olmasıdır. Eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmesi gerekir. Aksi halde eseri örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Kök raporda eserdeki ayıpların açık ayıp niteliğinde olduğu sonucuna varıldığından, iş sahibinin TBK m.474 I hükmüne göre uygun bir süre içinde ayıp ihbarında bulunmuş olması gerekir. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı değildir, ayıplar bildirilirken iş sahibinin aynı zamanda hangi hukuki yolu tercih ettiğini (sözleşmeden dönme/bedel indirimi/ayıbın düzeltilmesi) bildirmesi de gerekli değildir. Dava dosyası içinde yer alan yazışmalarda yer alan (elektronik posta mesajları) ve kök raporda da tespit edilen aksaklıklara ilişkin irade beyanları da açıklamalar ışığında değerlendirilmelidir. Eserdeki ayıbın iş sahibinin talimatından veya ona isnadı kabil bir sebepten ileri gelmemiş olması gerekir. …m.476 hükmüne göre eserdeki ayıbın iş sahibinin vermiş olduğu bir talimattan kaynaklandığı ihtimallerde dahi, yüklenicinin sorunluluktan kurtulabilmesi iş sahibini uyarmış ve fakat sonuç alamamış olmasına bağlıdır. Kanun bu hükümle, konunun uzmanı olan yükleniciyi, iş sahibinin verdiği emir ve talimatlar konusunda uyarma, bu talimatlara uyulması halinde eserin ayıplı olacağı konusunda iş sahibinin dikkatini çekmekle mükellef kılmıştır. Eserin ayıplı olması halinde yüklenicinin sorumluluktan kurtulamayacağı, iş sahibinin ayıba karşı tekeffül hükümlerine başvurabileceği kabul edilmektedir. Ancak iş sahibinin de kusurlu olduğu bu gibi ihtimallerde, yüklenicinin tazminat borcu bakımından müterafik kusurun bir indirim sebebi olarak dikkate alınması mümkündür. Kök raporda yapılan hesaplama da buna ilişkindir. Eserin ayıplı olması halinde, eser, iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa iş sahibi sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Kök raporda belirtilen kapak resmine ve iç baskıya ilişkin aksaklıkların, iş sahibinden böyle bir eseri kabul etmesinin beklenemyeceği, onun kabule zorlanamayacağı bir ölçüde olduğu sonucuna varılması halinde iş sahibinin sözleşmeden dönebileceği kabul edilebilecektir. Bu durumda kök rapordaki hesaplama yöntemine göre davacı alacağı belirlenecektir. Davalı iş sahibinin ozalit çıkışını detaylı incelememesinden kaynaklandığı kök raporda belirtilmiştir. Kök raporda ayrıca derginin diğer iki sayısına göre baskıların daha koyu olduğu ve dergi sayfalarındaki detayların kaybolduğu açıkça görüldüğü belirtilmiş ve bunların açık ayıp niteliğinde olduğu ve sorumluluğun davacı matbaaya olduğu belirtilmiştir.
Kök raporda da belirtildiği üzere dava konusu olan emtiada açık ayıplar olduğu, derginin kapak sırt kısmındaki mevcut olan açık ayıptan, davalı şirketin sorumlu olduğu, ürünün açık ayıplı olmasına rağmen dağıtımının yapılmış olması göz önünde bulundurularak emtialardaki ayıp sorumluluğunun %30’unun davalıya ait olduğu, %70’nin ise davacı matbaaya ait olduğu kanaatinin yerinde olduğu ve kök raporda da belirtilmiş olan “Taraflar arasındaki ihtilafın Temmuz-Ağustos sayısına ilişkin düzenlenen 07/07/2017 tarih … nolu 10.030 TL,’lik faturaya ilişkin olduğu, davacı tarafından basımı yapılan bu sayının açık ayıplı olduğu, bu nedenle icra takibinin ilgili faturanın %70’lik kısmı olan 7.021 TL düşüldükten sonra sonra kalan 3.009 TL ve ihtilaf konusu fatura haricindeki önceden devreden cari hesap bakiyesi olan 8.620,00 TL’nin eklenmesi ile (8.620+3.009 TL)= 11.629 TL üstünden devamı, 7.021 TL’lik kısmının ise kısmi iptali gerektiği yönündeki görüşümüzün” sabit olduğu kanaatindeyiz. ” şeklinde ek rapor yazmışlardır.
Eldeki dava; cari hesap ve 07/07/2017 tarihli 10.030 TL bedelli faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali isteminden ibaret olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık 10.030 TL’lik faturaya konu hizmetin ayıpsız/eksiksiz olarak yerine getirilip getirilmediği hususunda toplanmaktadır.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık noktalarında icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı tarafın faturaya/cari hesaba dayalı alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği, her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi marifetiyle inceleme yapıldığı, tarafların alacak talebine konu faturaların ait olduğu dönem itibari ile 2017 yılına ait ticari defter ve belgelerini ibraz ettiği, ibraz edilen ticari defterlerin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı ve her bir defter bazında defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, ibraz edilen ticari defterlerin ibraz edenler lehine delil vasfını haiz olduğu saptanmıştır. Davacı yanın ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 18.650 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ticari defter ve kayıtlarına göre davacıya 8.620 TL borçlu olduğu, kayıtlar arasındaki farkın 07/07/2017 tarihli 10.030 TL’lik faturadan kaynaklandığı, davalı tarafın iş bu faturaya konu hizmetin ayıplı olarak yerine getirildiğinden bahisle faturayı kabul etmediği, taraflar arasındaki fatura konusu işin davalıya ait derginin davacı yanca basılması olup niteliği itibarıyla TBK’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olduğu, eserin kararlaştırılan ve lüzumlu vasıfları taşımaması halinde eserin ayıplı olarak kabul edileceği, sektör bilirkişisince yapılan incelemede davaya konu derginin renk ayrım işleminin sağlıklı olarak gerçekleştirilmemesi ve baskı sürecinde yüksek densitede baskı gerçekleştirilmesi nedeniyle koyu baskı görüntüsü alınarak fotoğraflarda istenen görsel detayların kaybolmasına sebep olunduğu, fotoğraflarda aşırı kontrastlıklar olduğu, fotoğraflardaki insan yüzlerinde açık tondaki detayların kaybolduğu tespit edilmekle bu hususların açık ayıp teşkil ettiği, bu ayıptan doğan sorumluluğun davacı matbaaya ait olduğu, baskı öncesinde kontrol edilmesi amacıyla davacı matbaa tarafından davalıya denginin kapak ve iç sayfalarının mevcut olduğu ozalit çıktısının gönderilmiş olduğu, davalı tarafça onay verilmesi ile baskıların gerçekleştirildiği, ayıpsız baskılar ile faturaya konu baskı karşılaştırıldığında dava konusu emtiaların sırt yazılarının birbiri ile görsel anlamda tutmadığı ancak bu ayıbın davalı iş sahibinin ozalit çıkışı detaylı olarak incelememesi sonucu ortaya çıktığı, grafik çalışmasına ilişkin bu ayıpta davacı matbaacının ayıbı fark etmesinin sektörel teamüller dışında olduğu, her iki tarafın davranışları ile eserde meydana gelen ayıpta davacıya %70 ve davalıya %30 oranında kusur verilmesine ilişkin bilirkişi tespitlerine iştirak edildiği, eserdeki davacıya ait ayıpların açık ayıp olması nedeniyle TBK’nun 474/1 maddesi gereğince uygun sürede ayıp ihbarında bulunulması halinde davalının ayıp nedeniyle davacıdan talepte bulunabileceği aksi halde eseri kabul etmiş sayılacağı, ayıp ihbarı herhangi bir şekle tabi olmamakla birlikte her türlü delille ispatının mümkün olduğu, taraflar arasındaki mail yazışmalarından davalının makul sürede esere ilişkin ayıpları davacıya bildirerek ayıp ihbarında bulunduğunun anlaşıldığı, davalının da eserin ayıplı olarak meydana gelmesinde %30 kusurlu olduğu, davalının müterafik kusurunun davacının sorumluluğunu TBK’nun 476. maddesi vd. gereğince etkilemeyeceği hususları gözetildiğinde; her iki tarafın da ticari defterinde kayıtlı olmakla birlikte ihtilafsız olan 8.620 TL’ye ihtilaflı fatura bedelinin davacının kusuruna isabet etmeyen %30’luk kısmının (10.030 x%30) 3.009 TL eklenmesiyle bulunan 11.629 TL üzerinden takibin devamına karar vermek gerektiğinden davanın kısmen kabulüne, faturaya dayalı alacak davalı yanca belirlenebilir olup likit olduğundan takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 11.629,00 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak 11.629,00 TL’ye takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2- Alacağın % 20’si 2.325,80 TL oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 794,38 TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 225,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 569,13 TL harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 225,25 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 261,15 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
7- Davacı tarafça yapılan 1.950,00 TL bilirkişi ücreti ve 88,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.038,00 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 1.270,77 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/12/2019

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza