Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/971 E. 2019/158 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/971 Esas
KARAR NO : 2019/158
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 26/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ya ait alacağın tahsili amacıyla şirket aleyhine Trabzon İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya ile ilamsız takip yoluna başvurduğunu, borçlunun yetki itirazı üzerine dosya yetkili …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine davalı yeniden itiraz ederek takibi durdurduğunu, bunun üzerine bu davayı açma zarureti hasıl olduğunu, davacı müvekkili ünlüler camiasında tanınan başarılı bir uzman ve diyetisyen olup, … Eczacılık Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı’nda “Beslenme ve Biyokimyası” yüksek lisans eğitimine sahip olduğunu, aynı zamanda …’da yıllarca beslenme ve diyet hizmetleri, mutfak yönetimi, klinik vaka takipleri ve poliklinik hizmetleri sorumlusu olarak çalıştığını, … Merkezi’ndeki Beslenme ve Diyet Poliklinik Hizmetleri’ndeki görevini hastanedeki göreviyle birlikte sürdürdüğünü, davalı şirket “… Markası için Diyabetlilere Özel Yemek Kitabı” işine ilişkin davacı müvekkile teklif sunduğunu, yetkililerinin e-mail aracılığı ile yapmış olduğu, “… Markası için Diyabetlilere Özel Yemek Tarifi Kitabı” işine ilişkin teklif, müvekkili tarafından da kabul gördüğünü, gerek mail aracılığı ile gerekse de tarafların yapmış olduğu toplantı ile sözleşmenin şartlarında mutabık kalındığını ve Borçlar Kanunu madde 1/I’e göre akit kurulduğunu, müvekkili edimini yerine getirdiğini ancak alacağını alamadığını, davalı şirket yetkilileri tarafından sürekli oyalandığını, uygun olmayan bir dille ödeme yapılamayacağı sözlü olarak davacı müvekkile iletildiğini, davacı müvekkili başarılı bir Beslenme Uzmanı ve Diyetisyen olup, pek çok alanda görevi bulunduğunu, özel olarak hasta kabul ettiğini halen … Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nde yarı-zamanlı öğretim görevlisi olarak ders verdiğini, dosyaya sunulu mail akışındaki davacı müvekkile ait “… firmasının tıp dünyasındaki saygınlığı, projenin önemi ve kapsamının dikkate aldığımda, bu projenin bir parçası olmanın beni oldukça heyecanlandırdığını bilmenizi isterim. Bu bağlamda hizmet bedeli olarak net 10.000,00 TL’yi sembolik bir rakam olarak belirtmek isterim” şeklindeki beyandan anlaşılacağı gibi bedeli çok çok daha fazla olan çalışmayı, … gibi büyük bir firmanın adının geçmesi ve kitabın diyabetli hastalarak dağıtılıp fayda sağlayacağı düşüncesi ile sembolik bir rakam belirleyerek tamamlandığını, bu nedenlerle davanın kabulünü, ipitazın iptalini, takibin devamına ve davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın hukuki dayanaktan yoksun tüm iddia ve beyanlarını kabul etmediğini, mesnetsiz davanın davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmekte olup, Borçlar Kanunu 471 ve devamı maddeleri gereği davacı yüklendiği işi yerine getirmediğini ve müvekkili şirkete teslim etmediği bu yüzden bedel talep etmesi kanunen ve hukuken mümkün olmadığını, davalı müvekkili şirketi reklam sektöründe bilinen ve özellikleri ilaç firmalarının tanıtım ve ürün pazarlamasında tercih ettikleri güvenilir ve saygın bir firma olduğunu, müşterilerinden … AŞ’nin bir adet şef (mutfak), bir adet diyetisyen ve bir adet endokrinolog’dan oluşan bir ekip ile diyabetlilere özel bir yemek kitabının hazırlanması konusunda müvekkili şirkete başvurduğunu ve müvekkili şirket çalışanı da ekipte yer alacak diyetisyen kadrosu için davacı ile iletişime geçtiğini, müvekkili şirket çalışanı vasıtasıyla 22/12/2016 tarihinde elektronik posta yoluyla davacıya ulaştığını, projede yer alacak uzmanlar belirttiğini, davacının yapacağı işlemin “tariflerin hazırlanmasında, röportaj verilmesinde ve yemeklerin kalori, karbonhidrat, glisemik indeks hesaplanması” olacağı belirtilerek bütçe teklifi talep ettiğini, davacı tarafından bütçe bildirilmiş olup işin bedeli olarak 10.000,00 TL talep ettiğini, bu aşamalardan sonra müvekkili şirket tarafından ekip oluşturulup, şef (mutfak) kısmında Dr. …, diyetisyen kısmında davacı, Endokrinolog kısmında ise Doç. Dr. … ile anlaştığını, işin dağılımı, paylaşımı ve yapılması konusunda gerek müvekkili şirket gerekse de davacının Şef (mutfak) Dr. … ile yapmış olduğu yazışmalar mevcut olduğunu, dava konusu olay hakkında hiçbir şekilde resmi bir fatura kesilmediğinden gerek vergi usul kanunu gerekse de genel hükümler çerçevesinde davacı tarafın alacağı doğmadığını, müvekkili şirket resmi kayıtlar ile kurulmuş ticari faaliyette bulunan bir firma olduğunu, davacı taraf da işyeri sahibi ve uzman diyetisyen ünvanı ile çalışan bir tacir olduğunu, bir ticari işlem yapması ve ticari işlem kapsamında alacağının doğabilmesi için ilk koşul yaptığı işin ve talep ettiği bedelin karşılığında fatura düzenlemesi ve müvekkili şirkete teslim edilmesi gerektiğini, davacı taraf herhangi bir şekilde fatura düzenlemediğini, müvekkili şirkete göndermediğini, sadece elektronik postalarda belirttiği 10.000,00 TL için doğrudan icra takibi başlatmış olup hiç bir şekilde belge veya dayanak sunmadan yaptığını, dolayısıyla müvekkili şirket kayıtlarında davacı tarafın kayıtlarında talep edilen bedele ilişkin işlem bulunmadığını, davacı tarafın müvekkili şirket defterlerinde herhangi bir kaydı bulunmadığına göre müvekkili şirketten de bir bedel talep etmesi hukuken mümkün olmadığını, dava konusu yapılan olaylara dayanak projeye henüz işlemler yapılamadan sonlandığından sadece davacı değil projede yer alan diğer kişiler Şef (mutfak) Dr. … ve Endokrinolog Doç. Dr. …’a da herhangi bir ödeme yapılmamış olup kişilerin de müvekkil şirketten herhangi bir talepleri olmadığını, itirazın kabulüne, haksız davanın ve davacı tarafın tüm taleplerinin reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; davacı taraf alacağın tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; Davacı taraf alacağın tahsili amacıyla borçlu aleyhine … icra müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile takip başlatıldığı, borçlunun yetki itirazı üzerine dosya yetkili …. İcra müdürlüğüne gönderildiği, davacı tarafından davalı aleyhine 10.000,00-TL asıl alacak ve 1.245,84 faiz olmak üzere toplam 11.245,84-TL alacağın takipten itibaren (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) işleyecek %19,50 avans faizi ile takip başlatıldığı, davalı takip borçlusunun borca ve borcun ferilerine itiraz ettiği görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davalar; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Anılı düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafın da ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’nun 4/2 maddesinde yer alan “a-f” bentlerindeki hususlara ilişkin olmayıp ticari işletme esası bakımından yapılan incelemede; davalı taraf tüzel kişi tacir olmakla birlikte davacı taraf yönünden Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Vergi Müdürlüğüne yazılan müzekkereler ile kayıtların incelenmesi sağlanmış, müzekkere cevaplarından davacının gerçek kişi ticari işletme kaydının olmadığı ve dava tarihi itibari ile GVK’nun 37. maddesine göre tacir sıfatının bulunmadığı anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle mahkememizin iş bu davada görevli olmadığı, uyuşmazlığın niteliğine göre davanın Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde
karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/02/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza