Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/968 E. 2022/292 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/968 Esas
KARAR NO : 2022/292
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2018
KARAR TARİHİ : 19/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari alışveriş nedeni ile cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, bu cari hesap ilişkisi nedeni ile davalının müvekkilinden 3 adet emre muharrer senedi teminat olarak aldığını, son cari hesap bakiyesinin müvekkili tarafından yapılan ödeme ile kapatıldığını ve cari hesap bakiyesinin kalmadığını, davalı elinde bulunan 3 adet senedin bedelsiz hale geldiğini, davalının senetleri müvekkiline verme girişiminde bulunmadığını, müvekkilinin bunun üzerine noter aracılığı ile senetlerin iadesini talep ettiğini, ancak iade edilmediğini beyanla öncelikle dava konusu 3 adet bononun icraya konulmaması ve ciro edilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, senetlerden ötürü borçlu bulunmadığımızın tespiti ile senetlerin iptali ve iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının borcunun hali hazırda devam ettiğini, davacı tarafça gönderilen ihtarnameye cevaben yine tarafımızca gönderilen ihtarname ile vadesi gelmiş ve henüz muaccel olmayan 3 adet bononun, borcun tasfiyesi amacıyla verildiğinden teminat bonusu olamayacağının açıklandığını, davacı şirket tarafından düzenlenen cari hesap mutabakatının tek taraflı hazırlandığını, hukuki ve ticari geçerliliğinin bulunmadığını beyanla davacı şirketin borcunu ödememek için müvekkil aleyhine açtığını davanın reddini ve %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının borcun devam ettiği iddiasının doğru olmadığını, daha önce sundukları uzman raporu ile tasdikli ticari defterlerin incelenmesi ile taraflar arasındaki cari hesabın kapatıldığının ve borcun kalmadığının anlaşılacağını, verilen bonoların teminat amacıyla verildiğini, davalının bonoların teminat değil kur farkının karşılığı olduğu iddiasının da doğru olmadığını, bono bedellerinin toplam 142.495,00 TL olup, kur farkı bedelinin toplamının ise 203.000 TL olarak belirlendiğini, aradaki yaklaşık 60.000 TL’lik bedel farkının davalılar tarafından izah edilmesi gerektiğini beyanla davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davalı tarafça davacı aleyhine 50.000 TL bedelli 31.10.2018 vadeli senet alacağına istinaden toplam 50.909,69 TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili için yapılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan icra takibinden ibaret olduğu, mahkememizin 05/12/2018 tarihli ara kararı ile İİK’nun 72/3. maddesi uyarınca icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmesinin ihtiyati tedbiren engellenmesine karar verildiği ve ihtiyati tedbir kararının icra edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda mali müşavir bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 11/07/2019 tarihli bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişinin anılı raporunda özetle;
“Tüm inceleme, tespit ve değerlendirmeler ile rapor içerisinde yer verilen nedenlere binaen;
İncelenen davacı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış kapanış beratlarının ve noter tasdikinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu,
Davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran, davaya konu senetler ve 8.856,50 TL cari hesap alacağı toplamı olarak davacıdan 151.351,50 TL alacaklı olduğu,
Davacı vekilinin 30.04.2019 tarihli beyan dilekçesinde, Davacı yana ait ticari defterlerin İzmir’deki şirket merkezinde bulunduğu, defter incelemesinin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak İzmir’de yerinde incelenmesini talep ettiği, bu nedenle davacı ticari defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı,
Rapor içerisinde açıklanan nedenlerle, davacının borç ödeme yükümlülüğünün döviz bazında olduğu, yürürlükte mali mevzuat hükümlerine göre dövizli borç/alacak bakiyelerinin kur farkı değerlemesine tabi tutulması ve oluşan olumlu ya da olumsuz kur farkları için fatura düzenlenmesi gerektiğinden, davalı şirketin kur farkı faturası düzenlemesinin yerinde olduğu ve mali mevzuata uygun olduğu,
Bununla birlikte, muavin hesaplarda döviz bazında borç/alacak bakiyelerinin izlenememesi nedeni ile davaya konu olan fatura da dahil olmak üzere kur farkı fatura tutarlarının doğruluğunun tespit edilemediği, bu durumda davalı şirketin, davaya konu kur farkı faturası tutarını ve hesaplama dayanağını izah etmesi gerektiği,
Davaya konu 3 adet senedin davalı şirket kayıtlarında “alınan senetler” hesabına kaydedilerek, cari hesaptan düşülmesine rağmen, dava dosyasına davacı yan tarafından sunulan uzman görüşünde yer verildiği şekli ile bu senetlerin davacı kayıtlarında “verilen depozito ve teminatlar” hesabında yer alması karşısında, söz konusu senetlerin teminat senedi olup olmadığı yönündeki değerlendirmenin mahkemeye ait olacağı” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’ne talimat yazılarak davacı ticari defter ve belgeler üzerinde mali müşavir bilirkişi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 14/11/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Talimat mahkemesince görevlendirilen bilirkişinin anılı raporunda özetle;
“Davacı yanın defter kayıtları etraflıca incelendiğinde; Davalıya teminat olarak verilen davaya konu 3 adet senedin Davacı defterlerinde … HESABI’nın altında … SENETLERİ Hesabına 02.08.2018-04.09.2018 tarihleri arasında 142.495,00.-TL toplam tutarında Borç kaydedildiği, 04.09.2018 tarihi itibariyle Davalının davacıya 142.495,00.-TL Borçlu olduğu ve 31.12.2018 tarihli kapanış fişiyle 142.495,00.-TL tutarındaki Borç bakiyesinin Alacak kaydı yapılarak, borç bakiyesinin 2019 yılına devrettiği görülmüş olup; 226.01.002 … SENETLERİ Hesabına ait 2018 yılı Hesap hareketleri (Muavin Defter) aşağıdaki tabloda detaylandırılmıştır.
226.01.002 … TEKSTİL TEMİNAT SENETLERİ- 2018 YILI MUAVİNİ
FİŞ TARİHİ YEV NO AÇIKLAMA BORÇ ALACAK BAKİYE B/A
02.08.2018 … Makbuz-02.08.2018-31/10/2018 VD … TEK 50.000,00 50.000,00 B
04.09.2018 … Makbuz-04.09.2018-16/11 VD TEMİNAT SENED 46.020,00 96.020,00 B
04.09.2018 … Makbuz-04.09.2018-30/11 VD TEMİNAT SENED 46.475,00 142.495,00 B
31.12.2018 … Kapanış Fişi 142.495,00
TOPLAM 142,495,00 142.495,00
Davacı Defterlerinde; Davalıya ait tüm hesap bakiyeleri birleştirildiğinde;
142.495,00.-TL (226.01.002 … HES.) 04.09.2018 t.itibariyle Davalının davacıya Borcu
+ 166,11.-TL (159.01.014 … HES.) 12.10.2018 t.itibariyle Davalının davacıya Borcu
142.661,11.-TL DAVACI DEFTERİNDE; DAVALININ DAVACIYA BORÇ TOPLAMI
Olduğu; görülmüştür.
İlgili mevzuat gereği; Davacı yan tarafından sunulan 2018 yılına ait Yevmiye Defteri, Defter-i Kebir ve Envanter defterlerinin kanuni süresi içinde açılış tasdikleri ile yevmiye defterinin kapanış tasdikinin yapıldığı, görülmüştür.
Taraflar arasında 2018 döneminde ticari bir ilişkinin var olduğu, Davacı yana ait 2018 yılı Resmi Defter Kayıtları incelendiğinde; 142.495,00.-TL ( … HES.) 04.09.2018 t.itibariyle Davalının davacıya Borcu +166,11.-TL ( … HES.) 12.10.2018 t.itibariyle Davalının davacıya Borcu olmak üzere Davalının davacıya 142.661,11.-TL Toplam tutarında Borçlu olduğu, görülmüştür” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce talimat raporu ve tüm dosya kapsamı üzerinde taraf itirazları karşılanmak suretiyle ek rapor alınmış ve konuya ilişkin bila tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişinin anılı ek raporunda özetle;
“Davalı yan 11.07.2019 tarihli kök rapora karşı beyan dilekçesinde, muavin hesaplarda döviz bazında borç/alacak bakiyelerinin izlenememesi nedeni ile davaya konu olan fatura da dahil olmak üzere kur farkı fatura tutarlarının doğruluğunun tespit edilemediği, bu durumda müvekkil şirketin, davaya konu kur farkı faturası tutarını ve hesaplama dayanağını izah etmesi gerektiği yönündeki tespit ve değerlendirmelere karşılık olarak, inceleme yapılan ticari defterler TÜRK Ticaret Kanunu’na tabi ve Türk Lirası bazında olup, ticari defterlerde herhangi bir döviz cinsi bulunmadığını, döviz hesabının ayrıca takip edildiğini ve kur farklarının dönem sonlarında hesaplandığını, keza raporda belirtildiği üzere 31/03/2018 ve 30/06/2018 tarihleri arasındaki kur farkı faturalarına herhangi bir itiraz gelmediğini, birinci ve ikinci ara dönemlerde olduğu gibi üçüncü ara dönem olan Eylül ayında da aynı şekilde kur farkı faturası kesildiğini beyan etmekle yetinmiş, davaya konu kur farkı faturası tutarını ve hesaplama dayanağını izah etmemiştir.
Bu durumda davalı yanın davacı yana keşide ettiği fakat davacı yanca kabul edilmeyerek iade edilen kur farkı faturasını yerindeliğinin ispat edilemediği değerlendirilmiştir. Nitekim davalı yanın incelemeye ibraz ettiği, dövizli bakiyeleri de ihtiva eden muavin hesap ekstresinde, kur farkı faturasının düzenlendiği tarih itibarıyla davacı yandan 12.187,46 USD alacaklı olduğu görülmekte olup, bu tutarın o günkü kur karşılığı ile alacağın TL karşılığı arasındaki farkın 151.517,61 TL olması olanaklı değildir. Davalı yanın bu hesaplamayı detayları ile izah etmesi ve faturanın yerindeliğini ispat etmesi gerektiği hususu mahkemenin takdirindedir.
Diğer yandan davacı yan dava dilekçesinde sadece dava konusu 3 adet senet yönünden borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup, esasen kur farkı faturasının yerindeliği de huzurdaki davanın konusuna girmemektedir. Zira dava konusu, borç/alacak tespitine yönelik değil, davaya konu 3 adet senedin teminat olarak mı yoksa borca mahsuben mi verildiği noktasında toplanmaktadır.
Bu durumda kök raporda da belirtildiği gibi, davaya konu 3 adet senedin davalı şirket kayıtlarında “alınan senetler” hesabına kaydedilerek, cari hesaptan düşülmesine rağmen, dava dosyasına sunulan talimat bilirkişi raporunda tespit edildiği şekli ile bu senetlerin davacı kayıtlarında “verilen depozito ve teminatlar” hesabında yer alması karşısında, söz konusu senetlerin teminat senedi olup olmadığı, buna dayalı olarak da davacı yanın bu senetlerden dolayı davalı yana borçlu olup olmayacağı yönündeki değerlendirme mahkemeye aittir. ” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın raporu sunan bilirkişiye tekrar tevdi ile taraf ticari defterlerindeki kayıtlar ile davalı vekilince kur farkı faturasına ilişkin rapora itiraz dilekçesindeki açıklama incelenerek rapora itirazlarının karşılanması amacıyla ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli ek rapor hazırlanması istenilmiş ve konuya ilişkin 30/04/2021 tarihli 2. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişinin anılı 2. Ek raporunda özetle;
“Davalı yanın ek rapora karşı beyan dilekçesinde, 30/06/2018 tarihinde MBDA kuru 4,5607 iken 30/09/2018 tarihinde MBDA kurunun 5,9902 olduğunu, 3 aylık dönemde kurda 1,4295 TL’lik bir artış olduğunu, bu dönem içinde yaklaşık 153.000 usd’lik bir bakiyede 220.000 TL’ye yakın bir kur artışının olmasının normal bir sonuç olduğunu, (153.191 USD x 1,4295 -2 18.986,65 TL) Bu tarihler arasında bazı çeklerin kur artışından önce tahsil olmasından ötürü kur farkının bu yaklaşık hesaptan daha az oluştuğunu ve firmaya 151.517,61 TL kur farkı yansıtıldığını (30/09/2018 tarihinde kesilen kur farkı faturası 201.517,61 TL – 02/12/2018 tarihinde yapılan 50.000 TLTik düzeltme kaydı sebebiyledir. 201.517,61 TL – 50.000 TL — 151.517,61 TL’dir) beyan etmektedir. Bu şekilde bir ortalama hesap yaklaşımı ile davalının alacağını ispat etmesi elbette ki mümkün olmayacaktır.
Nitekim davalı yan aynı dilekçesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin döviz bazında düzenlenen faturalar çevresinde oluşmuş ise; düzenlenmiş olan bu faturaların tutarlarının tahsil günü geldiğinde, fatura tarihi ile tahsilat tarihi arasında bir kur farkı oluşması durumunda; iki taraftan hangisinin lehine bir kur farkı oluşmuşsa, bu farktan kaynaklanan tutarın fatura edileceği hususu doğru olarak ifade edilmiş, ancak bilirkişi incelemesi gerçekleştirilirken açıkça kur farkı faturasının düzenlendiği tarihteki davacı yanın alacağına göre inceleme yapıldığını beyan etmiştir.
Davalı yan beyanlarında teorik bilgiyi doğru aktarmış olmasına rağmen, davacı yan ile arasındaki ticari ilişkiye ait hareketleri bu çerçevede takip etmediği anlaşılmaktadır. Zira, yabancı para cinsinden fatura düzenlenmesi ve tahsil edilmesi söz konusu olduğunda (ki huzurdaki davaya konu ilişkinin bu çerçevede olduğu kök ve ek raporda ifade edilmiştir) düzenlenen faturalara ilişkin olarak tahsilat yapılması ile eş zamanlı bir şekilde kur farkının tahakkuk ettirilmesi, 3 er aylık dönem sonlarında da (31.03/30.06/30.09) kur farkı değerlemesi yapılarak oluşan olumu/olumsuz kur farklarının, lehe fark oluşan tarafça muhataba fatura edilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sistematik doğrultusunda, davalı yanın davacı ile arasındaki ticari işlemlere ait cari hesap ekstresi aşağıdaki gibi yeniden düzenlenmiş olup, davalı yanın 24.12.2018 tarihi itibarıyla davacı yandan 36.339,51 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. (dolgulu gösterilen “bakiye” sütunu davalı yanın kendi kayıtlarındaki bakiyeleri, yine dolgulu gösterilen “kur” sütunu ise davalı yanın kendi kayıtlarını oluştururken dikkate aldığı USD/TL kurunu ifade etmektedir)
Talimat yolu ile davacı yan ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye esas teşkil eden bilirkişi raporunun ekindeki davacı cari hesap ekstresi ile davalı yan cari hesap ekstrelerinin karşılaştırılmasında, davacı ekstresinde yer alan tüm hareketlerin (teminat hesabında yer alan toplam 142.495,00 TL tutarındaki çekler dahil) davalı yan ekstresinde yer aldığı görülmektedir. Ancak, davacı yanın teminat ekstresinde yer alan çekler için, dava tarihinden sonra karşılıksız olmaları nedeni ile davalı kayıtlarında tekrar borç kaydı yapıldığı görülmektedir.
Bununla birlikte, yukarıda yer verilen, kur değerlemeleri dahil olmak üzere yapılan hesaplama çerçevesinde, davalı yanın davacı yana keşide etmiş olduğu 30.09.2018 tarihli kur farkı faturasının yerinde olmadığı, 30.09.2018 tarihli kur değerlemesi yapıldığında, davalı yanın davacı yana 103.901,61 TL borçlu olduğu, dolayısıyla yanlış hesaba dayalı kur farkı faturası yerinde olmadığından, yasal mevzuat çerçevesinde yapılan yeniden hesaplamalar sonucunda, davalı yanın 15.10.2018 dava tarihi itibarıyla davacı yana, kur değerlemesi yapılmış hali ile 158.481,93 TL borçlu olacağı, bu anlamda davacı yanın dava tarihi itibarıyla davalı yana herhangi bir borcunun bulunmadığı görülmüştür.
Diğer yandan, dava tarihinden sonra karşılıksız çıkan diğer senetlerin de cari hesaba ilavesi sonucunda, 24.12.2018 tarihi itibarıyla davalı yanın davacı yandan kur değerlemeleri dahil olmak üzere 36.339,51 TL alacaklı duruma geçtiği görülmüştür.” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce önceki raporlar iptal edilmeksizin, bilirkişi değişikliğine gidilerek, dosya ile tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde iddia, savunma ve davalı itirazı doğrultusunda Türkan Özdemir marifetiyle inceleme icra edilmiş ve konuya ilişkin bila tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişinin anılı raporunda özetle;
“Dosya, taraflar arasındaki ticari ilişkiye dair alınan bilirkişi raporlarında kayıtlara ilişkin yapılan tespitler ve raporda ayrıntıları yer alan incelemeler kapsamında,
Davacının alınan bilirkişi raporundan incelenen kayıtları kapsamında 320.01.012 davalıya ilişkin satıcılar hesap bakiyesinde 166,11 TL kalan bakiyenin 159 verilen sipariş avansları hesabına aktarıldığı ve davalıya borç mevcut olmadığı ayrıca verilen depozito ve teminatlar hesabında davaya konu 3 adet senet toplamı 142.495 TL tutarın mevcut olduğu, senetler sebebi ile davalıya borç mevcut olmadığı Davalı tarafa ilişkin 12.07.2019 tarihli bilirkişi raporu ekinde mevcut CD içeriği kayıtlar incelendiğinde davalı faturaları, davacı ödeme ve faturaları, senet iade kayıtları ; iade çek senetlere ilişkin alınan ödemeler neticesinde 2018 yıl sonu hesaplarında … hesabına virman edilen toplam 151.351,50 TL davacı borcu olduğu, Taraflar arasındaki ticari ilişkin USD döviz olarak gerçekleştiğine dair Taraflar arasında ihtilaflı kur farkı faturasından önce 31.03.2018 tarihinde davalının tanzim ettiği 17.139,36 TL tutarındaki kur farkı ve 30.06.2018 tarihinde davalının tanzim ettiği 70.359,83 TL kur farkı faturalarının her iki tarafça kayıtlandığı belirlenmiş olup, yapılan hesaplamalar neticesinde 151.351,50 TL davalıda tespit edildiği şekilde alacak belirlenmiş ve hesaplanmış olup davaya konu 3 adet senet tutarları toplamı 142.495, TL tutardan davacının borçlu olacağına ilişkin veyahut aksinin değerlendirilmesinde nihai hukuki tavsifin sayın mahkemeye ait olacağı” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Dava; 31.10.2018 vadeli 50.000-TL bedelli, 16.11.2018 vadeli 46.020-TL bedelli, 30.11.2018 vadeli 46.475-TL bedelli üç adet bono sebebiyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti isteminden ibarettir. Davacı yan senetlerin cari hesabın teminatı olarak davalıya verildiğini iddia ederek, borç ödendiği halde senetlerin iade edilmediğini ileri sürmektedir. Davalı yan ise senetlerin borcun tasfiyesi amacıyla verildiğini, teminat senedi olmadığını, davalı alacağının halen devam ettiğini savunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta öncelikle, dava konusu senetlerin teminat senedi olup olmadıklarının tespit edilmesi gerekmektedir. Dava konusu senetlerin incelenmesinde, senetlerin üzerinde teminat senedi olduklarına dair kayıt bulunmadığı gibi taraflar arasındaki başka bir sözleşme ile bu senetlerin davalı yana cari hesap borcunun teminatı olarak verildiklerinin ayrıca kararlaştırılmadığı ve davacı yanın yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından davacı tarafça teminat senedi iddiasının ispat edilemediğinin kabulü gerekmiştir.
Davalı yan senetlerin, cari hesap borcunun tasfiyesi amacıyla verildiğini beyan etmekle, senetlerin teminat senedi olmadıklarının ispatlanamamış olması karşısında bu beyana itibar edilerek davacı yanın davalı yana cari hesap kapsamında borçlu olup olmadığının araştırılması gerekmiştir. İhtilaflı kur farkı faturası ve dava konusu senetlerin her iki tarafça farklı hesaplara kayıt edilmiş olması sebebiyle taraflar arasında cari hesap konusunda uyuşmazlık mevcuttur.
Davacı yanca dosyaya sunulan cari hesap mutabakatında davalı imzası yer almadığından, tek taraflı olarak düzenlenen bu belge ile davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının kabul edilmesi olanaksızdır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, taraflar arasında süregelen ticari ilişkide kur farkı faturası düzenlenmesi konusunda teamül oluştuğu, kur farkı faturası kesme uygulamasından dolayı son alınan bilirkişi raporunda kur farkına göre yapılan hesaplama dikkate alındığında davacının davalıya senet bedellerinden daha fazla borçlu olduğu, önceki bilirkişinin ikinci ek raporunda dava tarihi itibarıyla davacının cari hesaptan kaynaklı borcunun bulunmadığı ifade edilmiş ise de, bu sonuca varılırken davacı tarafça verilen 3 adet senedin davacı alacağı/davalı borcu olarak kaydedilerek bu senet bedellerinin de ödeme gibi davalı alacağından düşüldüğü fakat eldeki davada hesaplama yapılırken öncelikle senet bedelleri dikkate alınmaksızın borç alacak durumunun tespiti gerektiğinden dava konusu senet bedelleri çıkarıldığında davacı yanın davalı şirkete borçlu olduğu, nitekim bahsedilen ikinci ek raporun devamında karşılıksız çıkan senetler sonucu davalının davacıdan alacaklı duruma geçtiğinin tespit edilmiş olmasının da kur farkı sebebiyle davacının davalıya borçlu olduğuna dair görüşü desteklediği, böylece 30/09/2018 tarihli ihtilaflı kur farkı faturasının davacı tarafça davalıya iade edilmesinin yerinde olmadığı, sonuç olarak davacı yanın cari hesap ilişkisi kapsamında ve dava konusu senetler sebebiyle davalıya borçlu olmadığını ispatlayamadığından davanın reddinin gerektiği, takibe konulan 50.000 TL bedelli senet sebebiyle ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve karar uygulanmış olduğundan davalı lehine tazminata hükmedilmesinin gerektiği anlaşılmakla, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
İhtiyati tedbir kararının icrası nedeniyle alacağına geç kavuşan davalı lehine 50.000 TL alacağın %20’sine tekabül eden 10.000 TL tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 2.433,46 TL peşin harçtan 80,70 TL’in mahsubu ile arta kalan 2.352,76 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan 108,70 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 17.487,03 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza