Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/911 E. 2020/246 K. 23.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/911 Esas
KARAR NO : 2020/246
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/10/2018
KARAR TARİHİ : 23/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirkete nakliye hizmeti veren müvekkili şirketin bakiye alacağından dolayı icra takibi başlattığını, takibe ait ödeme emrinin borçlu şirkete 24/09/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, tebliğ üzerine borçlu şirketin süresinde borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra takibine haksız ve zaman kazanmaya yönelik itirazda bulunan davalının toplam borcuna karşılık daha önceden kısmi ödemede bulunduğunu, mevcut borcun davalı ticari defter kayıtlarında da görüldüğünü, tarafların harici görüşmelerde, mail yazışmalarında borç miktarı konusunda mutabık olmalarına rağmen tamamen zaman kazanmak amacıyla yapılan itirazın iptalini, alacaklarının artan oranlarda ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, davalı borçlunun %20 icra-inkar tazminatı, yargılama masrafları ile vekalet ücretine mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ….İcra Müdürlüğünün 2018/3174 esas sayılı dosyasıyla müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığı taraflarınca tespit edilmesi üzerine müvekkilinin alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığından haksız şekilde açılan takibin tamamına, borca ve ferilerine itiraz ettiğini, davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini bildirmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen ….İcra Müdürlüğü’nün 2018/31754 takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine faturaya dayalı alacağa istinaden faizler dahil toplam 104.481,09 TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; meblağın tümüne itiraz ettiğini, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Dava; faturaya dayalı alacağa istinaden başlatılan icra takibine itirazın iptali davası olarak açılmış ise de, yargılama sırasında davalı şirketin iflası nedeniyle kayıt kabul davasına dönüşmüştür.
İstanbul 2. İflas Müdürlüğü’ne yazılan müzekkerelere verilen cevaplarda; … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/943 esas sayılı dosyasında 13/06/2019 tarihinde davalı şirketin iflasına karar verildiği, tasfiye işlemlerinin müdürlük tarafından basit usulde yürütüldüğü ve 2019/14 sayılı iflas dosyasında davacı şirket tarafından müflis şirket masasına alacak kayıt başvurusunda bulunulduğu, alacağın 119. sırada kaydı yapılarak 29/01/2020 tarihli sıra cetvelinde kabul edildiği, itiraz edilmeyerek alacaklı yönünden kesinleştiği anlaşılmıştır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığının 2017/14240 Esas 2017/15777 Karar sayılı ilamında da değinildiği üzere;
”Kural olarak, İİK’nın 191. maddesi gereğince borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüz olup, müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi iflâs ile kısıtlandığından, aynı Kanun’un 226. maddesinde de masanın kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu hükmü kabul edilmiştir. Diğer anlatımla, iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nın 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına, şayet basit tasfiye (İİK’nın m. 218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğü’ne (İflas Dairesine) aittir.
Müflisin tasarruf yetkisinin kısıtlanmış olması (İİK’nın m.191), müflisin iflâs masasına giren mal ve haklarına ilişkin davaları takip etme yetkisini de etkiler. Müflis, iflâsın açılması ile hak ehliyetini kaybetmediği gibi, dava ehliyetini de kaybetmez. Ancak müflisin masa malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlandığından, masa ile ilgili davalar hakkındaki dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı), artık müflise değil, iflâs idaresine aittir.
İflâs idaresinin bu dava takip yetkisini kullanıp kullanmayacağını (yani davalara devam edip etmeyeceğini) tespit edebilmek için, ilk önce iflâs organlarının oluşması ve her dava hakkında esaslı bilgi sahibi olunması gerekir. Bu ise, zaman isteyen bir husustur. İşte bu nedenle, Kanun, müflisin taraf bulunduğu hukuk davalarının, iflâsın açılması ile belli bir süre için durmasını kabul etmiştir. (md. 194).
İflastan önce açılmış olup da devam eden, müflisin (davacı veya davalı olarak) taraf bulunduğu hukuk davaları, (maddede yazılı istisnalar dışında) iflâsın açılması ile durur. Bu durma, ikinci alacaklılar toplantısından (md. 237) on gün sonraya kadar devam eder; ancak bundan sonra, duran hukuk davalarına devam edilebilir. (md. 194/1)
İflâsın açılması ile duracak olan davalar, iflâstan önce açılmış olup da halen derdest bulunan (görülmekte olan) ve iflâs masasına giren mal, alacak ve haklara ilişkin hukuk davalarıdır. Bunlar, (davacı olarak) müflisin açmış olduğu davalar ile müflise karşı (davalı olarak) açılmış olan davalardır. Somut olaydaki alacak davası da bu tür davalardandır.
Davaların durduğu bu süre içinde, iflâs idaresi, duran davalar hakkında araştırma yapar ve bu davaların geleceği hakkında karar verir.
Burada, müflisin davacı veya davalı olmasına göre, bir ayrım yapmak gerekir:
Müflisin davalı olduğu davalarda: iflâs idaresi, alacakları tahkik ederken, ( md. 230 vd) müflise karşı dava açan alacaklının alacağının mevcut olup olmadığı hakkında bir karar vermez; sadece, bu alacağı davalı (çekişmeli) alacak olarak sıra cetveline geçirir. Bu alacağın, dolayısıyla davanın kabul edilip edilmeyeceği hakkındaki kararı, ikinci alacaklılar toplantısında karar verilir. İkinci alacaklılar toplanması davaya devam edilmesine karar verirse, iflâs idaresi, ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra (müflis yerine) davayı takip eder veya tayin edeceği bir avukat vasıtasıyla davayı takip ettirir.
Bir hukuk davasının kayıt-kabul davasına dönüşmesi için davalının iflas etmesi, iflas idaresinin de dava konusu alacağı iflas masasına kabul etmemesi gerekir. Davalı tarafı dava sırasında iflas eden aleyhine iflastan önce açılan ve İİK’nın 194. madde hükmünde sayılan istisnalardan olmayan bir davaya bakan Mahkemece asıl dava konusu alacağın, ikinci alacaklılar toplanmasında, iflas masasına kaydedilip, alacağın masaca kesin olarak kabul edilip edilmediğinin araştırılması ve şayet kesin suretle kayıt ve kabul edilmiş ise, konusu kalmayan davada hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmesi; masaya kayıt edilmesi istenip de alacak kısmen veya tamamen reddedilmiş ise ve kayıt-kabul davası ayrıca açılmamışsa, davaya alacağın iflas masasına kayıt ve kabulü davası olarak devam edilerek, varılacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.”
Anılı düzenleme ve açıklamalar kapsamında somut olaya bakıldığında; davalı şirketin dava açıldıktan sonra iflasına karar verildiği, davalının iflası ile görülmekte olan itirazın iptali davasının kayıt kabul davasına dönüştüğü, iflas eden şirketin bütün hak ve borçları kanunen iflas masasına intikal ettiğinden ve müflisin bu hak ve borçları üzerinde tasarruf ehliyeti kalktığından iflas açıldıktan sonra masaya giren tüm mal, hak ve alacaklara ilişkin dava açılması ve açılmış davanın takibinin iflas idaresine ait olduğu (İİK m. 194), iflas müdürlüğü tarafından gönderilen yazı cevabında ise davacı tarafından iflas masasına bildirilen ve kaydedilen alacağın tamamının 119. sırada kabul edilerek kesinleştiği, davacının masaya kayıt kabul talebi kabul edildiğinden huzurdaki davanın konusuz kaldığı, İİK’nun 193. maddesi uyarınca takip düşmekle dava türü değişmiş olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, vekalet ücretinin de maktu vekalet ücreti olarak hükmedilmesinin gerektiği anlaşıldığından açıklanan şekilde esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilerek mahkememizce açıklanan hususlara uygun hüküm fıkraları ihdas edilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kalmakla ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Peşin alınan 1.260,92 TL harçtan alınması gerekli 54,40 TL harcın mahsubu ile arda kalan 1.206,52 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 195,00 TL tebligat posta masrafının iflas masasından tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ye göre hesaplanan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin iflas masasından tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/06/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza