Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/888 E. 2022/395 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/888 Esas
KARAR NO : 2022/395

DAVA : Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … aleyhinde kefil sıfatıyla İstanbul… İcra Md. …E. sayılı dosyası ile ilamsız İcra takibi açıldığını, takip dosyasına Beşiktaş şubesinin 30.09.2010 tarihli GKS ibraz edildiğini, müvekkilinin anılan sözleşmede kefaleti bulunmadığını, kefalet limiti ve tarihinin sonradan doldurulduğunu, sözleşme içeriği müzakere edilmediğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte müvekkilin evli olduğunu, yasa gereği eş muvafakatinin alınmadığını, bu nedenle kefaletin geçersiz olduğunu, müvekkilin dava dışı şirketteki md’lük görevi 12.11.2010 tarihinde sona erdiğini ve şirketten ayrıldığını, müvekkili şirket müdürü iken sözleşmeyi şirket adına imzaladığını, şirkete şahsi olarak kefalette bulunmadığını, kaldı ki, kefalet tarihi, limiti ve kefalet türünün kendi el yazısı ile yazılmadığını, müvekkilinin kullanılan krediden bilgisinin olmadığını, kefaletin usul ve yasaya aykırı olarak düzenlediği belirtilerek, müvekkilinin yapılan icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine ve icra takibinin iptaline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 24/11/2020 tarihli dilekçesi ile haciz baskısı ile icra dosyasına ödeme yapıldığını ve bu nedenle davaya istirdat davası olarak devam ettiklerini beyan etmiş ve icra dosyasına ödenen tutar üzerinden eksik harç ikmal edilmiştir.
Davalı Vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının şirket yönetici olması nedeniyle eş muvafakatine ihtiyaç duyulmadığını, kefalet sözleşmesinde kefil olunan miktarın açıkça gösterildiğini, tesis edilen kefaletin tüm şartları ihtiva ettiğini, sözleşmedeki kefalet imzası zaten inkarda edilmediğini, imzalanan GKS çerçeve niteliğinde bir sözleşme olduğunu, kefaletten çekilmeye/dönmeye yönelik bir ihbarda bulunulmadığı sürece kefaletin gereçli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER, TAHKİKAT VE GEREKÇE:
Dava; GKS ve kefaletin geçersiz olduğundan bahisle başlatılan takipte borçlu olunmadığının tespiti ve yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı dosyasında özetle; …Bankası AŞ tarafından… Ltd. Şti. İle… aleyhine icra takibi başlatıldığını, 3.534,91 TL asıl alacak, 825,84 TL faiz , 41,29 TL faizin %5 gider vergisi ve 136,73 TL masraf olmak üzere toplam 4.538,77 TL’nin % 94,50 oranında faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği görülmüştür.
Mahkememizce taraf delilleri celp edilmiş ve alacak borç dökümünün yapılması için bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 06/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle;

..
1-Davalı banka ile dava dışı kredi borçlusu/kredi lehtarı…. Ltd.Şti. arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmeyi davacı kefilin de müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemiş oldukları anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı bankanın davacı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği,
2-Kefalet Limiti ve Davacı Kefilin Sorumluluğu: Davacı kefilin sözleşmede gösterilen kefalet limitlerinin 100.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 3.534,91 TL’sının kefalet limitlerinden daha DÜŞÜK SEVİYEDE olması nedeniyle, TAHSİLDE TEKERRÜR ETMEMEK KAYDIYLA davacı kefilin hesaplanan borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının düşünüldüğü (bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebileceği)
3-DAVALI BANKANIN TAKİP TARİHİ İTİBARİYLE ALACAKLARI:
Asıl alacak tutarı……………….: 3.534,91
İşlemiş faiz temerrüt faizi…..: 131,08
Gider Vergisi (BSMV)……….: 6,55
Masraf (delili yok) ………….. : 0,00
TOPLAM ALACAK MİKTARI: 3.672,54 TL’dır.
4- Sayın Mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin
866.23 TL (4.538,77- 3.672,54) reddi durumunda, TAKİP tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 3.534,91 TL tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık 415 ve değişen oranlarda basit usulde işleyecek ticari AVANS faizi ve bunun %5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenitebileceği,
YUKARIDA BELİRTİLDİĞİ GİBİ MEVCUT DELİL DURUMUNA GÖRE DAVACI/KEFİLİN TAKİP TARİHİ İTİBARİYLE 3.672,54 TL DAVALI BANKAYA (… Yönetim A.Ş) BORÇLU OLDUĞU KANAATİNE VARILMIŞTIR.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların itirazları üzerine ek rapor alınmıştır.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan 16.12.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “..Davalı, davaya cevap sırasında sunmadığı delillerini kök rapora itiraz sırasında da sunmamıştır. Yeni bir somut delil sunulmadan kök rapora itiraz edilmiştir. Mevcut delil durumuna göre kök Traporda bir revizyon yapılamamıştır. Bu nedenle kök rapordaki görüş ve kanaatimizle aynen bağlı bulunmaktayız. ” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.

Mahkememizce dosya kapsamına alınan 23.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; “..Davalı, TCMB bildirilen TABELA faiz oranları tablosunu sunmuştur. Ancak, bu faiz oranları krediye bizzat fiilen uygulanan akdi faiz oranları olmadığı için, emsal HGK içtihadı da nazara alınarak bu yönde bir revizyon yapılamamıştır. Mevcut delil durumuna göre kök raporda bir değişiklik yapılamamıştır. Bu nedenle kök rapordaki görüş ve kanaatimizle aynen bağlı bulunmaktayız.” şeklinde mütalaada bulunulduğu görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Dava dışı… LTD.ŞTİ ile ile yine dava dışı…A.Ş arasında 30/09/2010 tarihli GKS imzalandığı, davacının anılan GKS de müşterek müteselsil kefil olarak imzasının bulunduğu, davacı taraf her ne kadar kefaletin geçersiz olduğunu savunmuş ise de kefaletin türü, miktarı, el yazısı ile yazılmış olması hususları ve kefalet sözleşmesinin yapıldığı tarih itibari ile yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri incelendiğinde kefaletin geçerli olduğu, davacının GSK ve kefalet sözleşmesi yapıldığı dönemde asıl borçlu şirketin müdürü olduğu, kefaletin şahsi olmadığına ilişkin bir ibarenin ne GKS ne de kefalet sözleşmesinde yer almadığı, bu nedenle davacının borçtan sorumlu olacağı, bunun dışında davacı tarafça imzanın inkar edilmediği, dava dilekçesinde kat ihtarının adreslerine ulaşmadığına ilişkin bir iddia bulunmadığı, kaldı ki ihtarnamenin Tebligat Kanunu 21/2 ye göre davalıya tebliğ edildiği, bilinen farklı bir son adresin bulunduğu hallerde doğrudan mernis adresine tebligat çıkarılamayacağı, dava dışı bankanın davacıdan olan alacağını davalıya devrettiği ve buna ilişkin belgelerin dosya arasında bulunduğu, mahkememizce alınan kök bilirkişi raporu ile davacının sorumlu olacağı ve olmayacağı miktarların belirlendiği, davalı taraf faiz oranına itiraz etmiş ise de, davalı tarafa fiilen uygulanan faiz oranlarının sunulmasına ilişkin kesin süre verildiği, ancak buna rağmen anılan belgelerin ibraz edilmediği ve dava dışı banka dosyada taraf olmadığı için yerinde incelemenin mümkün olmadığı, davacının iddialarının GKS ve kefaletin geçersiz olduğuna dayandığı, ancak mahkememizce yukarıda belirtildiği üzere GKS ve kefaletin yapıldığı dönem mevzuatına uygun olarak düzenlendiği, bu nedenle davacının iddiasını ispat edemediği ve icra dosyasına ödenen bedel yönünden davanın istirdata dönüşmeyeceği, zira ortada davacının iddia ettiği gibi geçersiz bir kefalete dayalı olarak haciz tehdidi altında yapılan ödemenin olmadığı, davacının geçerli bir sözleşme ilişkisi kapsamında ödeme yaptığı, kefaletin geçersiz olması halinde istirdat isteminin gündeme gelebileceği, o halde davacı, davalının geçerli sözleşme uyarınca ancak fazladan tahsilat yaptığını iddia ediyor ise bu iddianın başka bir davanın konusunu oluşturacağı, mahkememizce sadece davacının geçerli olan GKS ve kefalet sözleşmesi uyarınca sorumlu olmadığı kısmın belirlenmesi gerektiği, alınan kök rapor uyarınca davalı tarafça davacının sorumlu olduğu GKS ye aykırı olarak 694, 76-TL temerrüt faizi, 34,74-TL BSMV, 136,73-TL masraf olmak üzere toplam 866,23-TL fazla miktarda faiz ve masraf üzerinden takip başlatıldığı anlaşılmakla anılan miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, yasal şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin ise reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
İstanbul …İcra Müdürlüğünün …sayılı takip dosyasında davacının davalıya 694, 76-TL temerrüt faizi, 34,74-TL BSMV, 136,73-TL masraf olmak üzere toplam 866,23-TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin ve ayrı davanın konusu olan istirdat talebinin reddine,

Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2- Davacı tarafça peşin yatırılan (77,52 TL peşin harç ve 398,18 TL tamamlama harcı olmak üzere ) 475,70 TL harçtan, kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 80,70 TL karar-ilam harcının mahsubu ile bakiye 395 TL harcın talep halinde davacıya İADESİNE,
3- Davacı tarafça yapılan 1.716,50 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 57,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı taraf yargılama gideri yapmadığından bu hususta bir karar verilmesine yerolmadığına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 866,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6- Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 5.100 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
8- Davacı tarafça peşin yatırılan 80,70 TL harç ile 35,90 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 116,60 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 31/05/2022

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır