Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/882 E. 2019/120 K. 13.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/882
KARAR NO : 2019/120
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/09/2018
KARAR TARİHİ : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; takip konusu fatura bedellerinin ödenmesi amacıyla müvekkil şirket tarafından başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunan davalı/borçlunun itirazının iptalini, takibin devamını, 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden hesaplama yapılmak üzere asıl alacağa gecikme faizi uygulanması ve işleyecek gecikme faizine %18 KDV oranı uygulanması ile alacağın tahsilini, haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunan davalı/borçlu aleyhine alacağın %20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, müvekkili şirketin, yüksek planlama kurulunun 233 sayılı kararı ile …’a bağlı olarak hizmet veren elektrik enerjisinin; perakende satışından sorumlu olan bir Anonim şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı/borçlu şirket arasında 02.07.1973 tarihli … tesisat numaralı ”abonman sözleşmesi” düzenlendiğini ve iş bu sözleşme kapsamında davalı/borçlu, müvekkili şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı/borçlu ” … Sok. No:… Fatih/İstanbul” adresinde mukim işyerinde elektrik kullanmakta ancak elektrik kullanımına bağlı fatura borçlarını ödemediğini, ödenmeyen fatura borçlarının tahsili amacıyla müvekkili şirket tarafından 27.05.2018 tarihinde … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası üzerinden davalı/borçlu aleyhine takip başlatılmış ancak davalı/borçlu tarafından 12.06.2018 tarihinde iş bu takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğinden ilgili İcra Müdürlüğü tarafından takibin durdurulduğunu, davalı/borçlu tarafından yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı/borçlu, her ne kadar borca itiraz etse de ekte sunulu sözleşmenin bir tarafı olması ve sözleşme kapsamında elektrik tüketimine ilişkin fatura borçlarını ödememesi sebebiyle bu itirazında tamamıyla haksız ve kötü niyetli olduğunu, esasen alacağın tahsilini uzatmak gayesi ile borca itiraz ettiğini, müvekkili şirketin eksiksiz ve tam bir şekilde elektrik hizmeti vermesi karşısında davalı borçlunun elektrik kullanımına bağlı doğan fatura borçlarını ”kesin vade” içerisinde ödemeyip borca itiraz etmesi haksız ve mesnetsiz olduğunu, zira davalı/borçlunun sözleşmesel bir sorumluluğu mevcut olup buna göre adına tahakkuk eden fatura borçlarının tamamında sorumlu olacağının açık olduğunu, açıklanan hususlar eşliğinde, müvekkil şirket Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri yönetmeliğine uygun olarak dağıtımını yaptığı elektriği; verimli, kesintisiz ve hiçbir tüketici yahut tüzel kişilik ayrımı yapmaksızın tüm kullanıcılara ulaştırmak için eksiksiz hizmet vermekte iken aynı sorumluluğu davalı/borçlu göstermediğini ve bu durumu suistimal ederek sözleşmesel çerçevede tüketimini gerçekleştirdiği elektriğe ilişkin borçlarına sadık kalmadığını, bu durum ise sözleşmesel yükümlülüğünü eksiksiz yerine getiren müvekkil şirket mağdur etmekte ve güç duruma düşürmekte olduğunu, dolayısıyla davalı tarafça itiraz dilekçesinde ileri sürülen itiraz sebeplerinin tümünün geçersiz olduğunu, davalı/borçlunun itiraz dilekçesi usule aykırı bir şekilde müvekkili şirkete tebliğ edilmemiş olduğunu, yapılan itiraz ilgili icra dosyasının incelenmesi sırasında taraflara haricen görüldüğünü, davalı/borçlu … ‘nin elektrik aboneliği (ticarethane) olup … Sicil numarası ile faaliyet göstermekte olduğunu, buna göre davalı yan bir vergi mükellefi olduğunu, bilindiği üzere 01.07.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 6335 sayılı kanun ile değişik 4. Maddesinde ticari davaların tanımlandığını, buna göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirildiğini, bu itibarla, gerek mutkal ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği tartışmasız olduğundan mahkeme nezdinde iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, bununla birlikte ortada yargılamayı gerektirmeyen likit bir alacak söz konusu olup davalı/borçlu şirketin borçlu olup olmadığını ve borçlu ise miktarını bilecek durumda olduğunun kabulü gerektiğini, dolayısıyla likit bir alacak için başlatılan icra takibine yapılan itirazın haksızlığına karar verilmesi durumunda haksız olarak takibe itiraz eden davalı/borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere İcra İnkar Tazminatına hükmedilmesi gerekeceğini, bu husus Yargıtay ve öğretide de oy birliği ile varılan bir görüş olduğunu, Yargıtay … H.D E: …, K: … sayılı kararını tekrar ettiğini, tüm bu sebeple de davalı/borçlunun takibe yaptığı haksız ve yersiz itirazının iptaline karar verilmesi halinde alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı/borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, itirazın haksız olup kötü niyetli hareket etmekte olduğunu, aleyhinde başlatılan icra takibini uzatmak gayesiyle borca itiraz ettiğini, davalının sabit olan borcuna rağmen herhangi bir ödeme yapmamasını, takibe itiraz etmesi ve bu hususta yapılan görüşmelerde de ödeme yapmayacağının anlaşılmış olması sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranarak borcunu ödemeyip icra takibine haksız ve kötü niyetle itirazda bulunan davalı/borçlunun haksız itirazının iptali, takibin devamı, 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden hesaplama yapılmak üzere asıl alacağa gecikme faizi ( yıllık %24.00) uygulanmasını ve iş bu işleyecek gecikme faizine %18 KDV oranı uygulanarak alacağın tahsilini, borçlunun kötü niyetli itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, mahkeme huzurunda iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, sonuç olarak taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı davranarak borcunu ödemeyip icra takibine haksız ve kötü niyetle itirazda bulunan davalı/borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamını, 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlar üzerinden hesaplama yapılmak üzere asıl alacağa gecikme faizi (yıllık %24.00) uygulanmasını ve iş bu işleyecek gecikme faizine %18 KDV oranı uygulanarak alacağın tahsilini, haksız ve kötü niyetli olarak itiraz eden davalı/borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın dava dilekçesinde, müvekkili ile aralarında 02.07.1973 tarihli … tesisat numaralı abonman sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin … Sok. No:Fatih/İstanbul adresinde mukim işyerinde elektrik kullandığını ancak bu elektrik kullanımına bağlı fatura borçlarını ödemediğini, bu sebeple icra takibi başlattıklarını, müvekkilinin haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, zira abonelik sözleşmesinin tarafı olduğunu ve bu sebeple elektrik borçlarını ödemek zorunda olduğunu, söz konusu aboneliğin ticarethane aboneliği olduğunu, müvekkilin de vergi mükellefi olduğunu, belirtilen sebeple davanın ticari dava olduğunu, takip konusu alacağın likit olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini ve takip konusu asıl alacağa yıllık %24 faiz uygulanması gerektiğini belirttiğini, dava dilekçesine yer alan iddiaların ve takip konusu alacağın kabulünün mümkün olmadığını, itiraza konu icra takibi ile talep edilen alacak miktarları ile ilgili olarak … A.Ş. Tarafından … Borçlu gösterilerek … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden evvelce takip yapılmış olup borcu kabul anlamına gelmemek üzere aynı alacak kalemleri ile ilgili olarak evvelce başlatılmış bir icra takibi bulunması sebebiyle derdestlik ve mükerrerlik itirazında bulunduğunu, belirtilen sebeple davanın esasına girilmeksizin derdestlik sebebiyle davanın usulde reddine kadar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemek üzere işbu davanın Tüketici Mahkemelerinde açılması gerekirken mahkememizde açılmış olması usul ve görev kurallarına aykırı olduğunu, dava konusu alacağı kabul anlamına gelmemek üzere Ticaret Mahkemeleri dava konusu alacak bakımında görevsiz olduğunu, davanın esasına girilmeksizin görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ödeme emrinde ve dava dilekçesinde görüleceği üzere müvekkilinin adresinin İzmir’de olduğunu, belirtilen sebeple ve kabul anlamına gelmemek üzere yetkili icra dairesi İzmir icra daireleri olduğunu, İstanbul İcra Daireleri yetkisiz olduğundan mahkemenin yetkisiz olduğunu, hem … İCra Müdürlüğü’nün yetkisine hem de mahkemenin yetkisin itiraz ettiğini, icra takibinin … İcra Dairesinde açılmasına karşın, iş bu davanın … Adliyesinde açılması gerekirken … Adliyesinde bulunan mahkemede açılmış olmasının da usule ve yetki kurallarına aykırı olduğunu, yetkisizlik sebebiyle davanın esasına girilmeksizin yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, itiraza konu icra takibinde borcun sebebi kısmında ödenmeyen gecikmiş enerji bedelinin dökümü yapılmış olup takipte olan toplam 10.115,07.-TL olarak talep edilen enerji bedelinin: 9.103,20.-TL’sinin 15.10.2007 son ödeme tarihli faturadan 758,33.-TL’sinin 17.02.2011 tarihli faturadan, 231,00.-TL’sinin 18.04.2011 tarihli faturadan, 22,54.-TL’sinin ise 10.09.2014 tarihli faturadan kaynaklandığı belirtilmiş olup hiçbir şekilde borcu kabul anlamına gelmemek üzere ödeme emrinde borcun sebebi olarak gösterilen faturaların son ödeme tarihleri göz önünde bulundurulduğunda takip konusu edilen borcun zaman aşımına uğradığı görülmekte olduğunu, davanın esasına girilmeksizin zaman aşımı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacı şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin takibe konu edilen alacakla ilgili bir aboneliği de bulunmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulduğu belirtilen abonelik sözleşmesi ve faturalar uyap sistemine taranmadığından ve tarafa tebliğ edilen dava dilekçesinin ekinde de yer almadığından, abone kısmında ne yazılı olduğu görülmediğini, evvelce başlatıldığı belirtilen … İcra Müdürlüğü … sayılı icra takibinde borçlu kısmında ”…-” isminin yer almış olması, abonelik sözleşmesinde yer alan abone isminin de ”…- …” şeklinde geçtiğinin düşündürmekte olduğunu, ”…-…” şeklinde geçen abone ismi de … , …, … ve …’nin tamamını ifade ettiğini, zira abonelik sözleşmesinin imzalandığı belirtilen 1973 tarihinde … Birliklerinin tamamı müştereken ve birlikte faaliyet gösterildiğini, öte yandan … Mah. … Sok. Eminönü Vefa-İstanbul adresinde bulunan taşınmaz yalnızca müvekkilinin birliğe ait bir taşınmaz olmayıp müşterek mülkiyete konu bir taşınmaz olduğundan elektrik aboneliğinin de yukarıda isimler belirtilen toplam 4 adet … ‘ne ait bir abonelik olması gerekmekte olduğunu, bu sebeplerle ve hiçbir şekilde borcu kabul anlamına gelmemek üzere icra takibine konu borcun yalnızca müvekkilinden değil, diğer … birliklerinden de talep edilmesinin gerektiğini, borcun yalnızca müvekkilinden talep edilmiş olmasının usule ve hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde, dava konusu elektrik aboneliğinin … Sok. No:24/A zemin dükkan beyazıt Fatih/İstanbul adresinde mukim işyerine ait olduğu belirtilmiş olduğunu, müvekkilinin birlik, diğer … birlikleri olan …, …, … ile müştereken maliki olduğu … Mah. … Sok. No: … İstanbul adresinde bulunan taşınmazı, tüm müşterek maliklerle birlikte 10.06.2008 tarihinde …Ticaret’e 10.03.2009 tarihinde de … Ltd. Şti.’ne kiralandığını, 23.12.2010 tarihinde de son kiracı olan … Ltd. Şti’ne satıldığını, her iki kira kontratının 8. Maddesinde kiralananın elektrik giderlerinin kiracıya ait olduğunun yazılı olduğunu, belirtilen sebeple davaya konu elektrik aboneliğinin bu adrese ait olması durumunda, mecurun kiracıların kullanımında olduğu dönemler için müvekkilinden ödeme talebinde bulunması yasal olarak mümkün olmadığını, belirtildiği üzere söz konusu taşınmaz 23.12.2010 tarihinde … Ltd. Şti.’ne satılmış olup satışın gerçekleştiği tarihten sonrası için de müvekkilinden talepte bulunulması mümkün olmadığını, borcu kabul anlamına gelmemek üzere icra takibine konu elektrik borçlarını zamanında tahsil etmeyen, alacağını tahsil edememesine rağmen elektrik hizmeti vermeye devam eden alacaklı şirketin kusurlu olduğunu, üzerinden yıllar geçmiş olan elektrik borçlarını hiçbir ihtar vs. Konu etmeden doğrudan müvekkilinden icra takibi yoluyla talep eden ve borcun doğduğu tarihlerden bu yana fahiş oranda faiz işletmek suretiyle bunu yapan alacaklı şirketin haksız olduğunu, alacaklı yanın kendi kusurlu davranışlarının sonuçlarının müvekkile ödetilmesi yasal olarak mümkün olmadığını, davacı şirket alacağını tahsil edemediğinde, elektrik hizmeti vermeyi durdursa idi borcun bu kadar artması söz konusu olmayacağını, aynı şekilde eğer varsa bir alacağı bu alacağını makul bir süre içinde talep etse idi faiz alacağı da doğmayacağını, bu sebeplerle müvekkilinden dava ve takip konusu alacakların ve faiz alacağının talep edilmesinin mümkün olmadığını, talep edilen faiz oranının da fahiş olduğunu, bu şekilde bir faiz oranı talep edilmesinin yasal bir dayanağının bulunmadığını, sonuç olarak, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; abonman sözleşmesi ve elektrik tüketiminden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından abonelik sözleşmesi ve fatura suretlerinin ibraz edildiği görülmüştür.
… İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davaya konu takip dosyası incelendiğinde; davalı takip borçlusu vekilinin icra dairesinin yetkisine süresinde itiraz ettiği, yetkili icra dairesinin İzmir İcra Dairesi olduğunu ileri sürdüğü, bu sebeple İİK’nın 67. maddesi çerçevesinde görülen işbu davada öncelikli olarak davalı takip borçlusunun takip dairesinin yetkisine vaki itirazının incelenmesi gerektiğinin anlaşıldığı, bu yoldaki itirazın yapılan tetkikinde; İİK’nın yetkiyi düzenleyen 50. maddesinde para veya teminat borcuna ilişkin takiplerde 6100 sayılı HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla uygulanacağının belirtildiği, ilgili atıf nedeniyle HMK’nın 6.maddesinin yetkiye ilişkin ön sorunlarda uygulama alanı bulduğu, işbu maddeye göre takibin başladığı tarihte davalı takip borçlusunun yerleşim yeri icra dairesinin genel yetkili icra dairesi olduğu, TBK’nın 89. maddesi uyarınca ise para borçlarının alacaklının yerleşim yerinde ödeneceğinin hüküm altına alıdığı, somut olayda davalı takip borçlusunun merkezinin İzmir olduğu, davacı takip alacaklısının yerleşim yerinin ise Çağlayan/İstanbul olduğu, taraflar arasındaki sözleşmede herhangi bir yetki şartının bulunmadığı, davalı takip borçlusunca icra dairesinin yetkisine vaki itirazında yetkili icra dairesinin ayrıca belirttiği, takibin İzmir yahut İstanbul icra müdürlüğü bünyesinde başlatılması gerekli iken … Müdürlüğünde başlatıldığı, bu itibarla icra dairesinin yetkisine usulünce yapılmış itirazın yukarıdaki yasal düzenlemeler ışığında yerinde olduğu, yetkili icra dairesinde yapılmayan takip nedeni ile dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla; davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Takibin yetkili icra müdürlüğünde yapılmadığı anlaşılmakla, dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40-TL ret harcından peşin alınan 568,70-TL harcın mahsubu ile artan 524,30-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı vekili yararına karar tarihindeki AAÜT 7/2 maddesi gereğince 2.725-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 13/02/2019

Katip …

Hakim …