Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/85 E. 2020/256 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/85 Esas
KARAR NO : 2020/256
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/01/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine 860,00 TL bedelli bonoya istinaden 750,00 TL asıl alacak tutarında kambiyo senetlerine mahsusu icra takibi başlatıldığını, takibe konu senedin taraflar arasında imzalanan 20/03/2011 tarihli sözleşmeye dayandığını ve haksız yere aldatılmasına rağmen senet bedelinin müvekkili tarafından ödendiğini, ancak senedin geri alamadığını, senet üzerinde tahrifat yapıldığını beyanla icra takibine konu bedel için müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ve davalının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının senet bedelini ödediğine dair beyanının asılsız olduğunu, müvekkilinin ödenen miktarı düşerek takip başlattığını, senet üzerinde değişiklik yapıldığı iddiasını da kabul etmediklerini beyanla davanın reddini savunmuştur.
GEREKÇE:
Dava; … İcra Müdürlüğünün 2017/41291 esas sayılı dosyasında takibe konu senet nedeniyle davacı yanın davalı yana borçlu olmadığının tespiti talebinden ibarettir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115. maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafın da tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yapılan incelemede, bedelinin ödenmesine rağmen senedin takibe konu edildiği ve senet üzerinde tahrifat yapıldığı iddiaları ile eldeki menfi tespit davasının açıldığı, dosyada alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmekle, senet üzerine sonradan ödeme tarihinin eklendiği, düzenleme tarihinin ise 20.03.2011 tarihi yerine 20.03.2014 tarihi olacak şekilde tahrif edildiği ve senetteki bir kısım yazıların farklı kalemlerle yazıldığının anlaşıldığı, davacı yanın senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası bulunmadığı gibi ödeme tarihindeki eksikliğin TTK’nun 776. ve devamı maddelerinde düzenlenen bononun zorunlu unsurlarından olmadığı, sonradan yapılan eklemenin senedin kambiyo vasfına halel getirmeyeceği, yine düzenleme tarihinin değiştirilmiş olmasının da imzası inkar edilmeyen senedin kambiyo vasfını ortadan kaldırmayacağı, böylece davacı yanın tahrifat iddiasının senedin kambiyo vasfını etkileyecek noktalara ilişkin olmadığı anlaşıldığından TTK’nun 4. ve devamı maddeleri uyarınca mahkememizin görevli olmadığı, ayrıca davacı yan davalı ile aralarındaki 20.03.2011 tarihli kurs sözleşmesi gereğince senet bedelinin ödenmiş olmasına rağmen senedin iade edilmeyerek takibe konulduğundan bahisle de dava açtığından, taraflar arasındaki ilişkinin TKHK hükümleri uyarınca tüketici-sağlayıcı ilişkisi olduğu, nitekim davaya konu senet üzerinde taraflar arasındaki sözleşme ile belirlenen bedele ve takside ilişkin “860 TL” ve “8 taksit” kayıtlarının bulunduğu ve tahrifat öncesi senedin düzenleme tarihinin yine sözleşmenin imza tarihi ile aynı olduğu tespit edilmekle, eldeki davada Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, açılan davanın HMK’nun 114/l-c maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince usulden reddine dair aşağıdaki hükmü kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 30/06/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza