Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/837 E. 2018/1087 K. 29.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/957
KARAR NO : 2018/1186

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ : 25/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket nezdinde Süper Konut Sigortası kapsamında sigortalının … adresindeki ters dubleks konutta 19/02/2018 tarihinde su baskını gerçekleştiğini, sigortalıya ait konutta maddi hasar meydana geldiğini, sigortalının zararı, davacı sigorta şirketi tarafından anılan sigorta poliçesi kapsamında tazmin edildiğini, müvekkil şirket hasara ilişkin olarak sigortalısına 01/03/2018 tarihinde 2000-TL hasar tazminatı ödemiş olduğunu, sigortalısının uğramış olduğu zararı tazmin ettiğini, bu sebeple TTK’nın 1402 maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000,00-TL alacağın sigortalıya ödemenin gerçekleştiği 01/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yağmur sularıyla müvekkil idarenin sorumluluğu bulunmadığını, davacı tarafın kanal bağlantısı idari mevzuata uygun olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, meydana gelen zarar ile müvekkil İSKİ arasında uygun illiyet bağı olmadığını, davacıdan taraf bilgileri temin edilerek, davanın bina müteahhidi ve binada mal sahibi olan daire sahiplerine (atıksu bağlantı proje onayına uyulmadığı, izolasyon ve drenaj sistemi ve çek-valf yapılmadığından sorumlulukları vardır) davanın ihbarına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Rücuen tazminat talebine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı şirket nezdinde … Sigortası kapsamında sigortalının Sancaktepe/İstanbul adresindeki ters dubleks konutunda 19/02/2018 tarihinde gerçekleşen su baskını nedeniyle sigortalısının konutunda meydana gelen hasara ilişkin zararın sigorta poliçesi kapsamında tazmin edildiğinden bahisle TTK’nın 1402 maddesi uyarınca sigortalının haklarına halef olunduğu ve buna ilişkin 2.000,00-TL alacağın sigortalıya ödemenin gerçekleştiği 01/03/2018 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığından, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Yine; 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde; aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Ayrıca, mutlak ticari davadan başka, nisbi ticari davaların da tanımı yapılmış ve bir davanın nisbi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için her iki tarafın tacir olması ve aynı zamanda uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunması gerektiği kabul edilmektedir.
Somut uyuşmazlık; sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığından mutlak ticari dava sayılamayacağı, ayrıca dava dışı sigortalının tacir sıfatının bulunmadığı gibi uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de bulunmadığı, ayrıca somut olayda dava dışı sigortalı ile davalı İSKİ arasında tüketici işlemi bulunmadığı, davaya konu olayın sigortalı konutun bulunduğu sokakta meydana gelen ana rögarın tıkanması sonucu dava dışı sigortalının dairesine sirayet ettiği savunması kapsamında haksız fiile ilişkin uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu anlaşılmıştır. Yukarıda anlatılan nedenlerle davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul ASLİYE HUKUK MAHKEME’leri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/12/2018

Katip

Hakim