Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/83 E. 2019/170 K. 05.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/83
KARAR NO : 2019/170
DAVA : MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 22/01/2018
KARAR TARİHİ : 05/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Maddi ve Manevi Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile müvekkili arasında 06/04/2017 tarihli Franchising Sözleşmesi imzalandığını, işin konusunun Bankacılık, İletişim, Abonelik, Sigortacılık, Turizm, Reklam, Emlak Hizmetleri gibi çeşitli başlıklar altında; Bağ-Kur, MTV, Trafik Cezası, Kredi Kartı, …, Telefon gibi çeşitli fatura tahsilatlarının yapılması olduğunu, bahse konu Franchising Sözleşmesi doğrultusunda müvekkili tarafından yerine getirilmesi gereken edimlerin ifa edildiğini, işbu edimlerden ilkinin Franchising Sözleşmesi’nin 5.maddesine konu edilen 35.000,00 TL’lik ücretin davalı yana ödenmesi olduğunu, davacı yanca bu edimin yerine getirildiğini, müvekkilinin edimlerinden bir diğerinin ise Franschise sözleşmesine konu işin yerine getirileceği adresin belirlenmesi ve faaliyete bir an evvel başlanması olduğunu, bu edimin de derhal yerine getirildiğini ve … ili Merkez ilçesi … Mahallesi … Caddesi … Pasajı No: … adresinde “Fatura Ödeme Yeri” faaliyet konulu işyeri açma yönünde gerekli tüm hazırlıkların yapıldığını, müvekkilinin 06/04/2017 tarihli Franchising Sözleşmesi ile tarafına yüklenen tüm edimleri ifa etmesine karşın, Franschise veren davalı yan tarafından yerine getirilmesi gereken edim/edimlerin ifa edilmemesi sebebiyle faaliyetlerini durdurmak dolayısıyla Franchising sözleşmesinin feshini istemek zorunda kalmıştır. Müvekkilin … Belediye Başkanlığına yaptığı işyeri açma ve çalışma ruhsat başvurusunun;
1.6493 Sayılı Ödeme Ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanunun 14.maddesi “Bu Kanun kapsamında ödeme hizmetleri alanında faaliyette bulunmak isteyen ödeme kuruluşu Kuruldan izin almak kaydıyla faaliyette bulunabilir” hükmüne göre Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan alınmış olan iznin ibraz edilmesinin,
2.Ödeme Hizmetleri Ve Elektronik Para ihracı İle Ödeme Kuruluşları Ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 5.maddesinin 6.fıkrası “Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılan fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetlerin yürütülmesinde, kuruluşun fatura üreten kurumlar ile adlarına tahsilat yapılabilmesi konusunda sözleşme yapması şarttır.” Ve 7.fıkrası “Kanunun 12 nci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılan fatura ödemelerine aracılık edilmesine yönelik hizmetlerin yürütülmesine ilişkin olarak bir bankadan dış hizmet alan kuruluşun, banka ile fatura üreten kurumlar arasında yapılacak sözleşme ile fatura üreten kurumlar adına tahsilat yapılabilmesi hususunda açıkça yetkilendirilmesi durumunda altıncı fıkra uygulanmaz.” Hükmüne göre fatura üreten kurumlar ile yapılan sözleşmelerin Belediye’ye ibraz edilmesinin istenerek reddedildiğini,
Müvekkili tarafından mail ve yazılı olarak gerekse telefon ile sözlü olarak müteaddit kereler yukarıda anılan belgelerin ve BDDK izni ile fatura üreten kurumlarla yapılan sözleşmelerin, iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatının alınmasını sağlamak amacıyla … Belediye Başkanlığına ibraz edilmek üzere kendilerine gönderilmesinin istendiğini, ancak davalı yana yapılan tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını, Feranschise veren davalı yanın, bahse konu belgeleri temin etmek ve davacı yana teslim etmek yükümlülüğünde olduğunu bildiğini ve bu belgelerin uhdelerinde yer aldığını da gerek maile verdikleri cevap gerekse internet sitelerindeki açıklamalarla vaad ettiklerini, müvekkilinin iş yeri açma ve çalışma ruhsatını alabilmesinin davalı yanın cevabi mailinde belirttiğinin aksine beşeri ilişkiler ile mümkün olmadığını, resmi kurumlardan resmi belge talep edilmesinin asıl olduğunu, beşeri ilişkilerin bir yere kadar geçerli olacağının açık olduğunu, davacı müvekkil tarafından işyeri açma ve çalışma ruhsatı alınabilmesi için … Belediye Başkanlığı tarafından talep edilen BDDK izni ile fatura üreten kurumlarla yapılan sözleşmelerin kendilerine gönderilmesi ve söz konusu mağduriyetlerinin giderilmesi için tüm yapılan sözlü ve yazılı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine bir kez daha bahse konu belgelerin gönderilmesini sağlamak ve aksi halde sözleşmeyi haklı nedenle feshedeceklerine dair … Noterliği’nin … yevmiye nolu ihtarnamesi ile ihtarname gönderildiğini ve işbu ihtarnamenin 23/06/2017 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamenin tebliğ edilmesine karşın davalı tarafından ihtarnameye cevap dahi verilmediğini, davalı tarafın işbu ihtarnamenin tebliğ edilmesi ile mütemerrid duruma düştüğünü, davalı tarafından davacı müvekkilin tüm bu iyiniyetli ve sözleşmeyi devam ettirmeye yönelik çabalarına kayıtsız kalındığını, davalı tarafça faaliyetin devam ettirildiği sürede zaman zaman hizmet kesintisine de sebebiyet verildiğini ve çeşitli tahsilat ekranlarına giriş ana birimden engellenerek müvekkilinin tahsilat yapmasının imkansız kılındığını, müvekkili tarafından müşterilerin fatura tahsilatlarının yapılmasına karşın borcun sistemden düşmemesi sebebiyle müşterilere “…….numaralı faturanız ödenmediğinden hizmetiniz kesilecektir” şeklinde mesajlar gittiğini, müşterilerin haklı ve olumsuz dönüşleri karşısında davacı müvekkilin zaman zaman zor anlar yaşadığını, davalı tarafın müvekkili tarafından gerçekleştirilen uçak bileti ve sigorta satışı işlemlerine dair hak edişlerinin de ödenmediğini, davalı tarafın sözleşmenin adeta güçlü tarafı gibi hareket ettiğini, tabiri caiz ise umursamaz ve zorlayıcı bir tavır sergilemekte olduğunu, müvekkilinin … Belediye’sine yaptığı iş yeri açma ve iş yeri faaliyetlerinin devam etmesi için gerekli çalışma ruhsatı başvurusunun davalı yanın edim borcunu ifa etmemesi sebebiyle reddedildiğini ve davacı yanın bu itibarla mağdur edildiğini, müvekkili tarafından davalının kusurlu hareketleri ile sebep olduğu bu olumsuz durum karşısında güven ilişkisinin sarsıldığını ve sözleşmenin devamının davacı müvekkil açısından çekilmez hale geldiğini, nitekim müvekkilinin … Belediyesi’nden iş yeri açma ve çalıştırma ruhsatı alınması konusundaki haklı baskıya dayanamadığını, iş yerine mühür vurulduğunda ortaya çıkabilecek şahıs ve davalı şirket itibar kaybına engel olmak amacıyla ihtarnamenin tebliğini ve sürenin dolmasını takiben sözleşme konusu iş yerini kapatmak zorunda kaldığını, sözleşme île kurulmuş bir hukuki ilişkide taraflardan birinin kendisine yüklenen borçları gereği gibi yerine getirmemesinin akde aykırı olduğunu, bu durumda yükümlülüğünü yerine getirmeyen tarafın tazminat ödemesi gerektiğini, akde aykırılık nedeni ile alacaklı taraf karşı taraftan müsbet ve menfi zararlarının tazminini talep hakkına sahip olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete itibar ederek ve kendisi için son derece çaplı bir yatırım da yaparak sözleşme konusu işe başladığını, ancak davalı şirketin edim borcunu yerine getirmemesinden kaynaklanan nedenlerle müsbet ve menfi zarara uğradığını, sözleşme konusu iş yeri için kira sözleşmesi yapılarak aylık 850,00 TL karşılığında bir iş yeri kiralandığını, bahse konu iş yerinin elektrik, su tesisatı ve iç tefrişatının düzenlenmesi amacıyla bir usta ile anlaşarak bu düzenlemenin yaptırıldığını, iş yerine tabela astırıldığını, gerekli Vergi Dairesi – … Belediyesi başvurularınının gerçekleştirildiğini, noterden gerekli evrakların düzenlettirildiğini, gerekli makine ve ekipman alımının sağlandığını ve tüm bu işlemler için bedellerin peşinen ödendiğini, dolayısıyla davalının ağır ve tam kusurlu hareketiyle sebebiyet verdiği menfi zararın davalı yandan tahsili talebinin zaruretinin hasıl olduğunu, müvekkilinin, davalı yanın kusurlu ve umursamaz hareketleri ile sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi nedeniyle de kar yoksunluğuna uğradığını, müvekkilinin hali hazırda iş yerindeki faaliyetine devam ediyor olması halinde elde edebileceği muhtemel karın da hesaplanarak davalının ağır ve tam kusurlu hareketiyle sebebiyet verdiği müsbet zararın da karşı yandan tahsili talebinin zaruretinin hasıl olduğunu, bu nedenlerle; sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle fesih hakkı doğduğundan sözleşmenin haklı nedenle feshi ile müvekkili tarafından davalı yana ödenen 35.000,00 TL ücretin, sözleşmedeki edim yükümlülüğünü ifa etmek amacıyla açılan iş yerine yapılan masrafların ( iş yeri için ödenen kira bedelleri, noter masrafları, reklam/tabela masrafları, Belediye ve Vergi Dairesi nezdinde iş yeri açma için ödenen vergi, resim, harç ve ücretler, yazar kasa bedeli, yazar kasa kartuşu, elektrik, su, doğalgaz, iş yeri tadilat ve usta masrafları vb. gibi) ve menfi zararların, aktin davalı yanın ağır kusuru sebebiyle ifa edilmemesinden kaynaklanan kar yoksunluğuna ilişkin müsbet zararların, müvekkilinin satışını gerçekleştirdiği (uçak bileti, sigorta vb gibi) ancak hakkediş ödemesinin yapılmadığı işlemlere ait hak edişlerinin, mevcut ve beklenen menfaatlerin zarar görmesi ile davalı yanın umursamaz ve zorlayıcı tavırlarıyla müvekkilinin maruz kaldığı manevi zararın tazminini talep etme gereği hasıl olduğunu beyan ederek, sözleşmenin davacı müvekkili tarafından haklı nedenle fesih hakkı doğduğundan haklı nedenle feshedildiğine, davacı müvekkili tarafından davalı yana ödenen ücretin, sözleşmedeki edim yükümlülüğünü ifa etmek amacıyla açılan iş yeri için ve iş yeri adına yapılan masrafların, menfi zararların, aktin davalı yanın ağır kusuru sebebiyle ifa edilmemesinden kaynaklanan kar yoksunluğunun, müsbet zararların, davacı müvekkilin satışını gerçekleştirdiği (uçak bileti, sigorta vb gibi ) ancak hakkediş ödemesinin yapılmadığı işlemlere ait hak edişlerinin, mevcut ve beklenen menfaatlerin zarar görmesi ile davalı yanın umursamaz ve zorlayıcı tavırları sonucu davacı müvekkilinin maruz kaldığı manevi zararın tazmini amacıyla fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyen/işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilin karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekilinin 25.04.2018 tarihli dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan franchise sözleşmesi uyarınca davacıdan 35.000 TL’nin tahsil edildiğini, bunun karşılığında vezne kurulumlarının yapıldığını, demirbaş, yazıcı tarayıcı faks özellikli cihaz, masaüstü bilgisayar seti, 82 ekran led tv, telefon sistemi ve cihazı, tabela ve iç dış reklam giydirmelerinin temin edildiğini, işletmenin müvekkili şirket tarafından aktif olarak çalışabilecek duruma getirildiğini, işyeri ruhsatı için gereken belgelerin temini için çözüm ortaklarından birinin sözleşmesinin davacı tarafa gönderildiğini, hiçbir ücret ödenmeden bu sözleşmenin imzalanması gerektiğini, bu şekilde yasal olarak bayiliğe devam edeceğini ve ruhsat alacağını, bu durumun davacı ve davalı taraf arasındaki sözleşme imzalanmadan önce bildirildiğini, davacının babasının müvekkili şirkete değişik iletişim araçları ile hakaret ettiğini, davacıya 28 kalem hizmeti kullanma hakkının verildiğini ve davacının 3 ay boyunca bu hizmeti kullandığını, buna rağmen davacıya aynı hizmeti alacağı yetki değişikliğinin önerildiğini ve davacının kabul etmediğini, müvekkili şirketin uzun yıllardır bu işi yaptığını, 100’e yakın bayisi olduğunu, bu zamana kadar ruhsat konusu ya da diğer konularda aleyhine dava bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Her ne kadar davalı vekili tarafından cevap dilekçesi adı altında dilekçe ibraz edilmiş ise de 09.08.2017 tarihli dilekçe ile süre uzatım talebinde bulunulduğu, bu dilekçe ile mahkemenin yetkisine itiraz edildiği ancak esasa ilişkin cevap verilmediği, dava dilekçesinin tebliğ tarihi itibarıyla cevap dilekçesinin süresinde ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava; franchising sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporunda; davacının dava konusu franchising sözleşmesi kapsamında 20/04/2017 tarihinde işe başladığını, 31/12/2017 tarihi itibari ile dönem zararının 1.944 TL olarak saptandığını, sözleşme gereği davacı tarafça ödenen 34.850 TL tutarındaki ödemeye ilişkin olarak davalı tarafça düzenlenmiş bir faturanın ibraz edilmemiş olduğunu, davacı tarafça davalının sebep olduğunu ileri sürdüğü nedenle sürdürülebilirliğin kalmadığı ve … Belediyesinden ruhsat alamadığı gerekçesi ile işi sonlandırmak zorunda kaldığını, davalı tarafın da kendilerine düşen görevleri yaptıklarını, davacı tarafın işi sürdürmek istemediğinin beyan edildiğini, … Belediyesinin … sayı ve 15/06/2017 tarihli davacıya bildirimde bulunduğu yazısında işyeri ruhsatı için ödemeye yetkili kuruluş olunması ve bu kapsamda BDDK’dan izin alınması ya da bu kuruluşlar tarafından temsilcilik verilmesi gerekliliğinin vurgulandığını, dosyada mübrez bilgi ve belgelerin incelendiğinde; davalı şirketin fatura ödemelerinde aracılık edebilecek kuruluş olabilmesi için BDDK izninin olduğuna dair bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, ayrıca BDDK izni almış olan aracı kuruluşların da temsilcisi olduğuna dair bir bilgi ve belgeye rastlanmadığını, davacı tarafından tahsilatı yapılarak davalıya ödenen müşteri faturalarının tutarları ve ödenmediğine dair bilgi ve belgeye de rastlanmadığını, bu nedenlerle davacının banka yoluyla ödediği 34.850 TL’nin ve iş yerini sürdüremediği için katlandığı 1.944 TL ticari zararını davalıdan tahsil talebinin yerinde bulunabileceği hususunda mütalaada bulunmuştur.
Davacı vekili tarafından 26/09/2018 tarihinde ıslah dilekçesi ibraz edilerek, maddi tazminat talebi 36.794 TL olarak ıslah edilmiştir.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın, taraflar arasındaki franchising sözleşmesi gereğince davalı tarafın edimlerini yerine getirip getirmediği, davacı tarafça yapılan feshin haklı olup olmadığı, sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafın tazminat talebinin haklı olup olmadığı, davacının manevi zararının doğup doğmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Bu kapsamda yapılan inceleme ve yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; taraflar arasında 06.04.2017 tarihli franchising sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince davacının franchise alan bayi, davalının franchise veren olduğu, bayiden 35.000 TL alınacağının kararlaştırıldığı, 31.03.2017 tarihinde 17.250- TL’nin, 24.04.2017 tarihinde 17.600-TL’nin davalının banka hesabına “… Online Bayilik İçin Göndr.” ve “…/…” açıklamalarıyla iki kere EFT yapıldığı, davacı tarafından frachise sözleşmesi gereğince işyeri olarak kullanılmak üzere üçüncü kişi ile kira sözleşme imzalandığı, işyeri açma ve çalışma ruhsatı almak üzere gerekli başvurularda bulunulduğu, … Belediye Başkanlığına yapılan başvurunun 15.06.2017 tarihli yazı ile özetle 6493 Sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkındaki Kanun’un 14. maddesi gereğince Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşundan izin alındığına dair belge ile ayrıca Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Kuruluşları ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesi gereğince banka ile fatura üreten kurumlar arasında fatura üreten kurum adına tahsilat yapabilme yetkisi veren sözleşmenin ibraz edilmesinin gerektiği gerekçeleriyle “fatura ödeme yeri” konulu işyeri açma ve çalışma ruhsatı talebinin reddedildiği, BDDK’nun 31.10.2017 tarihli fatura ödemelerinde aracılık hizmetlerine dair basın açıklamasının dosya içerisinde mevcut olduğu, davacı tarafça davalı taraftan … Belediyesinden istenen evrakları gönderilmesinin e-posta aracılığıyla istenildiği, 18.05.2017 tarihli davalı şirket e-posta adresinden gönderilen cevapta ilgili bilgi ve belgeleri ileteceklerine dair açıklama yapıldığı, davacı tarafından davalı tarafa 21.06.2017 tarihinde noter ihtarı keşide edildiği, ihtarnamede … Belediyesinin istediği evrakların gönderilmesi için 7 günlük süre verildiği, aksi takdirde taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenle feshedileceğini ve ödenen franchaising bedeli ile birlikte sözleşme gereğince yapılan tüm masrafları tahsili için yasal yollara başvurulacağının söylendiği, ihtarnamenin 23.06.2017 tarihinde davalı şirketin daimi çalışanı imzasına tebliğ edildiği, süresinde cevap dilekçesi ibraz etmeyen davalının tüm bu vakıaları inkar etmiş sayıldığı ve gerekli belgelerin davacı tarafa teslim edildiğine dair dosyada delil bulunmadığı, 23.06.2017 tarihinde davalı tarafa tebliğ olan noter ihtarnamesinde verilen 7 günlük sürenin sonrası olan 01.07.2017 tarihi itibariyle davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiş olduğu, TBK’nun 125. maddesi gereğince sözleşmenin feshi halinde ancak uğranılan menfi zararların, yani sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek iyiniyetle yapılmış giderler ve yine sözleşmenin ifa edileceğine güvenilerek kaçırılan daha elverişli fırsatlardan dolayı uğranılan menfi zararların istenebilmesinin mümkün olduğu, 10.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle davacı tarafın işletme hesabı defterinden 1.944- TL dönem zararı verdiğinin görüldüğü, 17.250- TL ve 17.600- TL den oluşan toplam 34.850- TL’nin davalı taraf EFT yapıldığının tespit edildiği, frachising bedeli olarak yapılan 34.850- TL ödemenin davacının sözleşmenin ayakta kalacağına olan inanç ile yapılmış iyiniyetli masraf olduğuna dair şüphe bulunmadığı, sözleşmenin hükümsüz kalmasıyla davacının bu bedeli talep edebileceği ancak 1.944- TL’nin sözleşmenin devam ettiği dönem içerisinde uğranılan zarar olarak kabulünün gerektiği, sözleşmenin hükümsüz kalmasıyla uğranılan bir zarar kalemi olmadığı, 18.09.2018 tarihli celse 4 nolu ara kararı ile davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları doğrultusunda davacının uğradığı diğer zararlarının tespiti amacıyla ek bilirkişi raporu alınmasına dair ara karar oluşturulduğu ancak davacı vekilinin ilk bilirkişi raporu ile tespit edilen bedel kadar talebini ıslah ederek, daha fazla yargılama masraflarının müvekkili tarafından karşılanamayacağı beyan ettiği ve bilirkişi ücretinin yatırılmadığı, dolayısıyla ilk bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlar yönünden hüküm kurulmak durumunda olunduğu, TBK’nun 58. maddesi anlamında davacı tarafın kişilik hakkının zedelendiğini dair dosyadan bir kanaat elde edilemediği, bu sebeple manevi tazminat talebinin reddedildiği, maddi tazminat talebi açısından kısmi dava olarak açılan 10.000- TL için davalı taraf davadan önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihi olan 24.07.2017 tarihinden, bakiye 24.850- TL için temerrüt ıslah tarihi bakımından söz konusu olacağından 26.09.2018 ıslah tarihinden itibaren, avans faizi istenilmediğinden taleple bağlı kalınarak yasal faize hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile,
A-Davacı tarafın manevi tazminat talebinin reddine,
B-34.850 TL nin 10.000 TL lik kısmına dava tarihi olan 24/07/2017 tarihinden itibaren, 24.850 TL lik kısmına ıslah tarihi olan 26/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
2-Harçlar:
a-Maddi Tazminat yönünden; alınan 714,17 TL peşin ve ıslah harcından, alınması gereken 2.380,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.666,43 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
b-Manevi Tazminat yönünden; alınması gereken 44,40 TL ret harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Yargılama Giderleri:
a-Davacı tarafça yapılan 745,57 TL başvurma, peşin ve ıslah harcı ile 1.218,00 TL yargılama gideri toplamı olan 1.963,57 TL’nin, kabul ve red oranına göre 1.761,38 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
4-Vekalet Ücretleri:
a-Maddi tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 4.182,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine;
b-Maddi tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 13. maddesinin 2. fıkrasına göre 1.944,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
c-Manevi tazminat yönünden; yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’nin 10. maddesinin 3. ve 4. fıkralarına göre 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine;
5-Davacı tarafın yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına;
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/03/2019

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza