Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/824 E. 2019/1195 K. 24.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/824 Esas
KARAR NO : 2019/1195
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 24/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 27/11/2016 tarihinde …plakalı motosikleti ile seyir halinde iken, davalı şirket tarafından sigortalı … plakalı araç ile çarpışması sonucun yaralanmalı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada müvekkilinin ağır yaralandığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000 TL maluliyet tazminatının, sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapmadığını, davanın dava dışı sigortalı araç sürücüsü …’a ihbarının gerektiğini, müvekkilinin geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerine ilişkin hiç bir sorumluluğunun bulunmadığını, ATK aracılığı ile maluliyet oranının ve kusur oranının tespiti gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, hastahane evrakları, emniyet müdürlüğü müzekkere cevabı, hasar işlem dosya örnekleri, ceza dosya örneği, poliçe, trafik tescil kaydı, makine mühendisi … ve hesap uzmanı …’dan alınan bilirkişi heyet raporu, talimat yoluyla alınan ATK raporu ve tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Muğla Ortaca Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne yazılan talimat sonucu alınan ATK raporunda özetle;
” Kişinin değerlendirme sonucu tespit edilen sekellerinin 27/11/2016 tarihli kaza ile nedenselliğinin bulunduğu, özürlülük ölçütü, sınıflandırması ve özürlülülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkında yönetmelik kapsamında kişinin tüm vücut engellilik oranının % 62 olduğu, kişinin olay sırasında oluşan arızaları ve tedavi süreci dikkate alındığında, iyileşme süresinin 540 güne kadar uzayabileceği, kişinin sürekli bakıma muhtaç olduğu, Borçlar kanunu hükümleri çerçevesinde, yerleşik yargısal kararlara göre, tedavi giderlerinin, yalnızca “hastane ve hekim masrafları” ile sınırlı olmayıp yaralanan kişinin bütünüyle iyileşip eski sağlığına kavusuncaya kadar geçecek sürede yaptığı ve ilerde yapacağı doğrudan veya dolaylı tüm masrafları kapsadığı, bu çerçevede hastane, hekim, ameliyat, ilaç gibi SGK kapsamındaki tedavi giderlerinin yanı sıra, sağlık hizmetlerine ulaşım, yeme-içme, özel diyet konaklama, evde özel bakım, pansuman, fizik tedavi, rehabilitasyon, özel hastane muayene farkı v.b. SGK kapsamı dışında kalan giderlerin iyi niyet çerçevesinde yapılan tedavi ve bakım giderleri olarak değerlendirileceleği göz önüne alındığında, ortaya çıkan bu kaçınılmaz masraflarnı hepsinin belgelenmesi güç olduğundan, ayrı ayrı hesaplamak yerine hakkaniyete uygun bir şekilde toplu olarak belirtilmesinin daha bilimsel olacağı, bu çerçevede 27/11/2016 tarihli trafik kazasında yaralanan Feridun Karaduman’ın kaza yeri, ikametgahı, tedavi olduğu sağlık kuruluşu, yaralanmasının ağırlık ölçüsü ve tedavi süreci dikkate alındığında, SGK kapsamı dışında kalan, kaçınılmaz masrafların tarafımızca 18.000 TL olarak kabul edilmesinin uygun görüldüğü” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda kusur uzmanı … ve aktüerya uzmanı…marifetiyle denetime elverişli rapor almak üzere inceleme icra edilerek konuya ilişkin 30/10/2019 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişiler anılı raporlarında özetle;
“Yerleşim yeri içinde meydana gelen kazanın olduğu mahalde yol bölünmüş, iki şeritli, hız sınırı 50 km/saat, asfalt ve kurudur. Vakit gündüz, hava açıktır.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında bulunan kaza yeri krokisinden, otomobilin iki şeritli yolun orta şerit çizgisi üzerinde arkadan çarpmış olduğu ve otomobilin 10 m’si çarpma öncesi olmak üzere toplam 48 m uzunluğunda fren izi bırakmış olduğu ve motosikletin de önce sola yönelip orta refüje çarptıktan sonra sağa doğru, otomobilin durduğu noktanın 34 m ötesine kadar sürüklenmiş olduğu görülmektedir. Çarpışma noktasının tali yol köşesine 20 m uzaklıktadır. Fren izinin boyu otomobilin fren yapmadan önceki hızının en az 85 km/saat olduğunu göstermektedir.
Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza anlatılmış ve davacı motosiklet sürücüsü …’ın 2918 sayılı KTK madde 57/1-a ile tanımlanan “kavşaklara yaklaşırken kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak ve ilk geçiş hakkı olan araçlara yol vermek” kuralını ihlal ettiği için kusurlu olduğu, otomobil sürücüsü…’in ise madde 52/1-a ile tanımlanan kavşağa yaklaşırken hızını düşürme kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle kusurlu olduğu ifade edilmiştir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde otomobil sürücüsü … kaza mahallinde hızının yaklaşık 100 km/saat olduğunu, yan yoldan önüne üzerinde iki kişi olan bir motosikletin çıktığını, kendisinin sağ şeritte giderken sola geçtiğini ancak motosiklet de sola geçince frene bastığını ve duramayarak çarptığını belirtmiştir.
Dava dosyasında bulunan ifadesinde kaza sırasında motosikletin arkasında yolcu olarak bulunduğu anlaşılan tanık … kaza mahalli kavşağa geldiklerinde davacı motosiklet sürücüsünün sola bakarak araç gelip gelmediğini kontrol ettiğini ve yola çıktığını, sağ şeritte ilerlerken arkalarından çok hızlı gelen otomobilin motosikletlerine çarpmış olduğunu belirtmiştir.
Fren izinin boyu ve sürücünün ifadesi otomobilin hızının mahal limitlerinin çok üzerinde olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla kaza üzerinde yapılan inceleme sonucunda; otomobil sürücüsü …’in yerleşim yeri içinde mahal limitlerinin üzerinde, tedbirsiz ve dikkatsiz seyretmesi, kavşağa yaklaşırken yavaşlamamış olması ve tali yoldan çıkan motosikleti gördüğünde hemen fren tedbirine başvuracak yerde önce sol şeride yönelmiş, motosikletin de o tarafa yöneldiğini fark edince fren yapmış olması ile etkili tedbir almakta gecikmiş olması ile 2918 sayılı KTK madde 52 ile tanımlanan:
“Sürücüler;
a) Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken, hızlarını azaltmak,
b) Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak… Zorundadırlar.”
Kuralına aykırı araç kullanması nedeniyle kazada %60 oranında asli kusurlu,
Davacı motosiklet sürücüsü …’ın ise tali yoldan ana yola çıkışında ana yolda seyreden trafiği kontrol etmesi ve yaklaşan araçlara geçiş önceliği tanıması gerekirken, tedbirsiz ve dikkatsiz davranarak yeterli kontrol yapmadan ana yola çıkmış olması ve hatalı olarak sol şeride yönelmiş olması ile 2918 sayılı KTK madde 57 ile tanımlanan kavşaklarda geçiş hakkı ile ilgili:
“Kavşaklarda aşağıdaki kurallar uygulanır.
a) Kavşağa yaklaşan sürücüler, kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar.
b) Trafik zabıtası veya trafik işaret levhası veya ışıklı trafik işaret cihazları bulunmayan kavşaklarda;
(…)
4. Bölünmüş yola çıkan sürücüler bu yoldan geçen araçlara,
5. Tali yoldan ana yola çıkan sürücüler ana yoldan gelen araçlara,
(…)
Geçiş hakkını vermek zorundadırlar”
Kuralına uymamış olması nedeniyle kazada %40 oranında tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır. 
Yukarıdaki incelemeye göre olayda;
1.Otomobil sürücüsü … %60 (yüzde altmış) oranında kusurlu,
2.Davacı motosiklet sürücüsü … %40 (yüzde kırk) oranında kusurludur.
Davalı tarafından keşide edilen trafik sigorta poliçesinin düzenlenme tarihi 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarındaki değişiklikten sonrasına ait olduğundan bu konudaki Yargıtay kararlarına göre 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartları ve ekleri dikkate alınarak … yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre davacının maddi zararı belirlenecektir.
Kusur değerlendirmesinde davacının %40, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %60 oranında kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla işbu raporda davalının %60 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
Muğla…Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen raporda davacının geçici iş göremezlik süresinin 540 güne(18 aya ) kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu durumda;
Davacının 18 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanarak takdire sunulacaktır.
Davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı ise geçici iş göremezlik süresinin bittiği tarihten itibaren maluliyetiyle orantılı olarak hesaplanacaktır.
Muğla …Tıp Anabilim Dalı tarafından 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenen raporda davacının engellilik oranı %62 olarak belirlenmiş olup, anılan oran üzerinden sürekli iş göremezlik dönemindeki zararı belirlenecektir.
08.01.1989 doğumlu davacı, olay tarihinde, 27 yıl, 10 ay, 19 günlük olup, 28 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (46)yıl ve muhtemelen (74)yaşına kadar yaşayacaktır.
Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-28)= 32 yıl ve pasif devresi 14 yıldır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni poliçe genel şartlarının 1.maddesinede “…(Değişik:RG-2/2/2016-29612)(1) Bu Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür…” demektedir. Genel şartların EK:3 maddesinde sürekli sakatlık tazminatlarının hesaplamalarda kişinin vergilendirilmiş gelirinin esas alınması, gelire ilişkin bir belge sunulmaması halinde ise asgari ücrete göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda;
Dava dosyasında davacının elde ettiği vergilendirilmiş kazançları gösterir yazılı belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar asgari ücretlere göre yapılacaktır.
Kazalının 27.11.2016–27.11.2019 tarihleri arası 3 yıllık bilinen dönemdeki net kazançları toplam 33.409,96 TL .’dir.
Kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabına esas kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirlenecektir. Formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacaktır.
Kazalının işleyecek devre başındaki net bir yıllık geliri ise;
2.020,90 x 12 Ay = 24.250,80 TL. olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan;
Kazalı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına agi dikkate alınmaksızın belirlenen net asgari ücretin yıllık tutarı olan (1.829,02×12=) 21.948,24 TL esas alınacaktır. Buna göre;
Bilinmeyen dönem başında 31 yaşında olan kazalı bakımından 43 yılık bilinmeyen dönemdeki iskontolu kazanç tespiti toplam 259.371,11 TL.’dir.
27.11.2016 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı … şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti ölüm, sakatlık ve sağlık giderleri bakımından ayrı ayrı 310.000,00 TL.dır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde “…Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir…” demektedir. Bu durumda;
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarının A.5/b maddesinde açıkça geçici iş göremezlik dönemindeki zararın sağlık gideri teminatı kapsamında olduğuna dair bir ibare yer almamaktadır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/16455 ile 2013/2073 E sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2015/7731 E. sayılı başka bir kararında ise geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında, tedavi gideri klozundan talep edilebileceği belirtilmektedir.
Davacının yukarıda belirlenen maddi zararları poliçe limitini aşmaktadır.
Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir.
Bu durumda;
Davacı tarafından davalıya 04.05.2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 16.05.2017 tarihinde mesai saati bitimi sona ermektedir. Bu durumda davalı bakımından temerrüt bir sonraki iş günü olan 17.05.2017 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.” şeklinde mütaala ettikleri görülmüştür.
Davacı vekili 07/11/2019 tarihli dilekçesi ile, 2.000 TL olan geçici iş göremezlik talebini 8.885,82 TL ve 8.000 TL olan sürekli iş göremezlik tazminatını 8.885,82 TL’ye yükselterek toplam alacağını 268.256,93 TL olarak ıslah etmiştir.
Dava; Trafik kazasından kaynaklı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı davanın reddini savunmuştur.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; 27/11/2016 tarihinde davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motorsiklet ile seyir halinde iken …plakalı sigortalı araç ile çarpışması sonucu meydana gelen çift taraflı trafik kazası sonucunda davacının yararlandığından bahisle eldeki tazminat davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Dava tarihi itibarıyla KTK’nun 97. maddesi gereğince sigorta şirketine başvuru dava şartı düzenlemesi yürürlükte olup, hastane raporları, kaza tespit tutanağı, kolluk evrakları vs. evrakın başvuru dilekçesine eklenerek davacı vekilince dava tarihinden önceki 04/05/2017 tarihinde sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulduğu görülmüştür.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinin “Sağlık Giderleri teminatı” başlıklı (b) maddesinde; tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ve çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık giderleri kapsamında sayılarak Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğunun düzenlendiği, oysa 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunun üniversite hastaneleri ile resmi ve özel sağlık kurumları tarafından trafik kazası sonucu yaralanan kişilerin tıbbi tedavi ile sınırlı sağlık hizmeti giderleri ile sınırlandırılmış olduğu, bu düzenleme gereğince ZMSS Genel Şartlar A.5 (b) maddesi ile yaralının tedavisine başlanmasından maluliyet raporu alınıncaya kadarki süre içindeki; bakıcı giderleri, çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler (geçici iş göremezlik kayıpları) sağlık hizmeti giderleri kapsamında sayılarak 6111 sayılı torba Kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98.maddesi ile sınırları belirlenen sağlık giderleri teminatı kapsamının genişletildiği, bir kanun maddesinin kapsamının idarenin bir düzenlemesi olan genel şartlar ile genişletilmesi ve daraltılması düşünülemeyeceğinden kanuna aykırı genel şart maddesi, tebliğ vs.nin uygulanmasının kanunun ilgili maddesine aykırılık teşkil edeceği, Zorunlu Sigorta Mali Sorumluluk Sigortası poliçesinin bir anlamda mütemmim cüzü olan eki niteliğindeki genel şartların, hazırlanma ve bağıtlanmada taraf olmayan Sosyal Güvenlik Kurumu’na idari bir düzenleme ile kanuni düzenlemenin aksine bir sorumluluk yüklenmesinin de düşünülemeyeceğinden davalı vekilinin geçici iş görmezlik tazminatının teminat dışı olduğuna yönelik savunmalarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan …Fakültesinin Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığından alınan 25/04/2019 tarihli raporda; davacının 27/11/2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası nedeniyle meydana gelen kafa travması ve patella kırığı arızası sebebiyle tıbbi iyileşme süresinin 540 güne kadar uzayabileceği ve bu sürede %100 malul sayılması gerektiği, beden çalışma gücü kaybının %62 oranında olduğunun mütalaa edildiği görülmüş, raporda kaza tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü ve Özürlülere Verilecek Sağlık Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre maluliyet hesaplamasının yapıldığı anlaşılmıştır. 30/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda sigortalı araç sürücüsünün KTK’nun 52. maddesini ihlal etmek suretiyle kazada %60 oranında asli kusurlu olduğu, davacının KTK’nun 57. maddesini ihlal etmek suretiyle %40 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmekle; maluliyet oranı ve kusur durumu esas alınarak yapılan aktüer hesabında SGK tarafından davacıya yapılan rücuya tabi 11.325,40 TL’lik geçici iş göremezlik ödeneğinin davacı kusuruna isabet eden kısmı çıkarıldığında 6.795,24 TL’sinin tenzili sonucu, davacının 8.885,82 TL geçici iş göremezlik, 259.371,11 TL sürekli iş göremezlik zararının tespit edildiği, davalının kişi başına ölüm ve sakatlık teminatının 310.000 TL olduğu, hesaplanan tazminatın davalı teminat limitlerini aşmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça davacının kazada müterafik kusurlu olduğu ileri sürülmüş ise de kazaya ilişkin ceza dosyasının tetkikinde, davacının kask takmadığına dair dosyaya yansıyan bir beyan, tespit vs.’nin bulunmadığı anlaşıldığından hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmamıştır.
04/05/2017 tarihinde sigorta şirketine yapılan başvurudan itibaren 8 iş günü içinde davacının talebinin karşılanmaması nedeniyle 17/05/2017 tarihi itibarıyla davalının temerrüde düştüğü anlaşılmakla; davanın kabulüne, alacağa 17/05/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davanın KABULÜ İLE,
8.885,82 TL geçici iş göremezlikten ve 259.371,11 TL sürekli iş göremezlikten kaynaklanan toplam 268.256,93 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 17/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafın adli yardım talebi 30/01/2019 tarihli celse 3 nolu ara kararı gereğince kabul edilmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanununa göre alınması gerekli 18.324,63 TL karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisine vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinden yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 22.045,36 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 1.579,58 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
24/12/2019

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA