Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/753 E. 2020/540 K. 28.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/753 Esas
KARAR NO : 2020/540
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/08/2018
KARAR TARİHİ : 28/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 2014 yılında davacı tarafından, davalıya mal satışının yapıldığını, karşılığında davalıdan bir kısım nakit ödeme bir kısım çek aldıklarını, ancak davalı tarafından verilen çeklerin karşılıksız kaldığını, bu nedenle davalı aleyhine, …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. Sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığını, davalının yetki itirazında bulunarak … İcra Hukuk Mahkemesi’ne başvurduğunu, mahkemenin yetkisizlik karar verdiğini, takibin … İcra Müdürlüğü 2017/… E. Numarasını aldığını, bu dosya ile ilgili davalının … İcra Mahkemesi’nin 2018/… E. Sayılı dosyası ile takibin iptali davası açtığını dosyanın derdest olduğunu, tahsilde tekerrür olmamak üzere cari hesap alacağına dayanarak, davalı aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… E. Dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını, takipte davalıya ilk gönderilen ödeme emrinin tebliğ tarihi olan 02/11/2016 tarihinden itibaren avans faizi işletildiğini, davalı tarafından bu dosyaya da itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, haksız itirazın kaldırılmasını, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıya gerek takip tarihi itibariyle 31/10/2016 cari hesap ve fatura alacağına karşı bir borçlarının olmadığını, davacının aynı alacağın tahsili için … İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. Sayılı dosyasında halen derdest olan icra takibinin bulunduğunu, bu nedenle derdestlik itirazında bulunduklarını, açılan davanın reddedilmesini, derdestlik itirazının kabul edilmesini, haksız açıdan davandan ötürü en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; cari hesap alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
İtirazın iptali istemine konu …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 104.881,93-TL asıl alacak, 16.497,05-TL işlemiş fazi, olmak üzere toplam 121.378,98-TL’ye alacağın takip tarihinden (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık 104.881,93-TL’ye yıllık %9,75 avans faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, davalı yanın itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
… İcra Müdürlüğünün 2017/… sayılı dosyası ile … İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/… esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davaya konu takip dosyası kapsamındaki cari hesap alacak istemine dayanak fatura ve irsaliyeler ile BA/BS mutabakatlarının ibraz edildiği görülmüştür.
… Vergi Müdürlüğü’ne yazı yazılarak davalıya ait BA kayıtları celp edilmiştir.
Talimat mahkemesi tarafından görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 17/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…08/01/2016 tarihinde bu 4 adet çeklere karşılık her birinde 1.120,00-TL kısmi ödeme olmak üzere toplam 4.480,00-TL ödeme yaptığının görüldüğünü, 109.362,00-TL’lik borcuna karşılık 4.480,00-TL’si ödeme yapması neticesinde 104.882-TL’si asıl borcu kaldığının anlaşıldığını, 17/17/2019 rapor tarihi itibariyle 67.948,96-TL’si gecikme zammı, 10.488,20TL’si %10 tazminatı ve %0,30 komisyonu olmak üzere toplam 1.834.633,81-TL’si borcu olduğunu, 30/09/2019 tarihinde yapılacak duruşma tarihi itibariyle de 72.151,42-TL’si gecikme zammı, 10.488,20-TL’Si tazminat ve 314,65-TL’si komisyon olmak üzere toplam 187.836,27-TL’si borç olduğunu, … Tic. Ltd. Şti’ne ait 2014 ve 2016 yılı cari hesap ekstresi üzerinde yapılan tetkikler neticesinde 2014 yılı ve 2016 yılına ait cari hesap ektresi üzerinde 08/01/2016 tarihinde ve 17/07/2019 rapor tarihi itibariyle 67.948,96-TL’si gecikme zammı, 10.488,20TL’si %10 tazminatı ve %0,30 komisyonu olmak üzere toplam 1.834.633,81-TL’si borcu olduğunu, 30/09/2019 tarihinde yapılacak duruşma tarihi itibariyle de 72.151,42-TL’si gecikme zammı, 10.488,20-TL’Si tazminat ve 314,65-TL’si komisyon olmak üzere toplam 187.836,27-TL’si borç olduğunu, ayrıca masrafların üzerine ilave edileceğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 23/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Taraflar arasındaki uyuşmazlığın 2014 hesap döneminde HMK’nun 222/2 maddesi hükümlerine göre delil teşkil eden davacı ticari defter üzerinde yapılan inceleme sonucu, davacı şirketin davalıya, 08/05/2014 tarihinden 21/07/2014 tarihine kadar 11 adet fatura karşılığı KDV dahili toplam 136.693,93-TL mal/hizmet sattığını, karşılığında davalının Yapıkredi bankası üzerinden davacıya 27.332,30-TL EFT gönderdiğini, ayrıca 09/05/2014 tarihinde 30.000,00-TL 31.522,00-TL, 30.000,00-TL ve 30/05/2014 tarihinde 17.840,00-TL olmak üzere 4 adet toplam 109.362,00-TL çek keşide ttiğini, davalının davacıdan almış olduğu 136.693,93-TL mal hizmete karşılık 27.332,00-TL nakit 109.362,00-TL çek olmak üzere toplam 136.694,00-TL ödeme yaparak cari hesabı kapattığını, davalı tarafından davacıya verilen 4 adet toplam 109.362,00-TL çekin ödenmemesi üzerine davacının davalıdan cari hesap üzerinden 109.361,93-TL alacaklı kaldığını, davacının 4 adet çek için 4.480,00-TL bankalardan tahsil ettiğini, bu durumumda davacının davalıdan ödeme emri tarihinde, 104.881,93-TL alacağının olduğunu, davacı tarafından ilk olarak davalı aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü icra takibinin 104.882,00-TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte 139.438,11-TL üzerinden başlatıldığını, takibin davalı adresinde bulunan Abidin Şentürk’e 31/10/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, bu bağlamda ilk icra takibinin tebliğ edildiği gün temerrüdün başladığı gün olarak kabul edilmesi halinde hesaplamalar neticesinde davacının davalıdan toplam 30.565,90-TL avans faizi talep edebileceği ancak davacının ödeme emrinde 16.497,05-TL talep ettiğini, davalı tarafından ödeme emrine edilen itirazın, 104.881,93-TL asıl alacak ile 16.497,05-TL avans faizi üzerinden iptali ile icra inkar tazminatı hükmünün mahkeme takdirinde olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Talimat mahkemesi nezdinde görevlendirilen bilirkişi Harun Kısacık marifetiyle hazırlanan 09/07/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Dosya ekinde yer alan davalı taraf ticari defterleri, davacı taraf ticari defterlerinin de incelendiği 23.10.2019 tarihli bilirkişi raporu, dava, cevap vb. Dilekçeleri, davacı şirketin 2014 ve 2016 yılı cari hesap ekstresinin de incelendiği 17.07.2019 tarihli bilirkişi raporu, çek fotokopileri vb. İncelenmesi neticesinde; davalının davacıdan toplam 136.693,93 TL tutarında mal/hizmet satın aldığı, karşılığında nakit ödemeler gerçekleştirerek kalan tutar için de 4 adet (30.000 + 31.522 + 30.000 + 17.840) toplam 109.362,00 TL tutarında çek verdiği, ancak davaya konu çeklerin ödenmediğinin tespit edildiğini, davalı ticari defterlerinin (2014) sahipleri lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, cari hesaba dayanak faturaların ve çeklerin 2014 yılına ait davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının davacıdan çeşitli tarihlerde 11 adet fatura ile toplam 136.693,93 TL tutarında mal/hizmet satın aldığı, davalının satın almış olduğu mal/hizmete mukabil bir miktar nakit ödeme gerçekleştirerek kalan tutar için davacıya 4 adet 109.362,00 TL tutarında çek keşide ettiği, davaya konu 4 adet çekin davalı tarafından 2014 yılı içerisinde ödenmediği, davaya konu çeklerin davacı tarafından protesto ettirildiğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacının mal satım ilişkisinden kaynaklı faturaya bağlı cari hesap alacağının mevcut olup olmadığı, neticeten davacının takiple talep ettiği asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Davacı tarafın mal satım ticari ilişkisine dayalı faturaya bağlı cari hesap alacak istemine dayalı olarak başlattığı icra takibinin, davalı şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde vaki itirazı nedeniyle durduğu, itirazın iptali davasının kanuni süre içerisinde ikame edildiği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı tarafça takip dosyaları yönünden derdestlik halinin mevcut olduğu itirazı ileri sürülmüş ise de yanlar arasında ilk olarak davacı tarafından …. İcra Müdürlüğünün 2016/ … sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus takip başlatıldığı, davalının yetki itirazı nedeniyle anılı dosyanın … İcra Müdürlüğüne gönderildiği ve … İcra Müdürlüğünün 2017/… esasını aldığı, anılı takip dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davaya konu …. İcra Müdürlüğünün takip dosyasının başlatıldığı, aynı alacak yönünden tahsilde tekerrür etmemek kaydı ile birden fazla takibin başlatılması hukuken mümkün olmakla derdestlik itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmış ve yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6762 sayılı TTK’nın 23. maddesinin 2. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir. Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.)
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir.”
Uyuşmazlık noktalarının tespiti ile anılı kanuni düzenleme ve içtihatlar doğrultusunda yapılan değerlendirme neticesinde; her iki tarafın ticari defterlerinin açılış ve kapanış taktiklerinin yaptırıldığı böylece usulüne uygun olarak tutulduklarının tespit edildiği, davacı tarafın kendi ticari defterlerine göre cari hesaba dayanak fatura ve çeklerin kayıtlı olup takip tarihi itibariyle 104.881,93-TL alacaklı göründüğü, takibe konu cari hesaba dayanak fatura ve çeklerin davalı ticari defterlerinde de kayıtlı olmakla mal tesliminin sübut bulduğu, davalının ticari defterlerinde yapılan inceleme neticesinde, davalının davacıdan 11 adet fatura karşılığında toplam 136.693,93 TL tutarında mal/hizmet satın aldığı, karşılığında çeşitli tarihlerde toplam 27.332,00 TL nakit ödeme gerçekleştirdiği, kalan tutar için de 4 adet (30.000 + 31.522 + 30.000 + 17.840) toplam 109.362,00 TL tutarında çek vererek cari hesabı kapattığı ancak alacak istemine konu 4 adet çekin davalı tarafından 2014 yılı içerisinde ödenmediği ve davacı tarafından protesto ettirildiği anlaşılmakla; davacının takip tarihi itibari ile 104.881,93-TL asıl alacak, davacı tarafça başlatılan anılı ilk takip dosyası kapsamında davalının 31/10/2016 tarihinde mütemerrit olmakla 16.497,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 121.378,98TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Bu noktadan sonra faturaya/cari hesaba dayalı dayalı alacak bedelinin ödendiğinin ispat yükünün davalı taraf üzerinde bulunduğu, davalı/ takip borçlusunun davacıya ödeme yaptığını HMK’nın 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edemediği, tüm bu nedenlerle davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle toplam 121.378,98-TL tutarında alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlusunun vaki itirazının haksız olduğu, alacağın fatura/cari hesaba dayalı olup likit olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne, davacı lehine icra inkar tazminatına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ ile,
…. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… esas sayılı takip dosyasında, (… İcra Müdürlüğü’nün 2017/… E. Sayılı takip dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 104.881,93-TL asıl alacak, 16.497,05-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 121.378,98-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 104.881,93-TL takip tarihinden itibaren yıllık %9,75 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacağın % 20’si oranındaki 24.275,79-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 8.291,40-TL ilam harcından peşin alınan 1.465,96-TL’nin mahsubu ile bakiye 6.825,44-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 1.465,96 TL peşin harç ve 35,90-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 1.501,86-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 15.481,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 2847,43-TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine
7-Davalı tarafından yapılan 34,00-TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır