Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/745 E. 2019/113 K. 12.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/745
KARAR NO : 2019/113
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 07/08/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket müvekkil hakkında …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla alacak takibi yaptığını, müvekkil tebligattan bihaber olup süresinde itiraz etmediğini, müvekkil bu icra takibini öğrendikten sonra, sözlü olarak alacaklı şirkete kendisinin kimlik bilgilerinden sahte kimlik üretilerek sahte imza atılarak işlem yapıldığını ve sahte kimlik kullanımı nedeniyle gerçek borçlunun … olduğunu beyan ettiğini ve daha sonra bu borç dosyasından hakkında herhangi bir işlem yapılmadığını, sonrasına takipten 3,5 yıl sonra çalıştığı işyerine davalı şirket tarafından maaş hacziyle ilgili tebligat yapılınca davalı şirketin müvekkilin beyanlarını dikkate almayarak alacak talebini devam ettirdiğini farkettiğini, müvekkil davalı şirkete herhangi bir borcu olmadığını, bu şirketle herhangi bir sözleşme ve senet imzalamadığını, müvekkilin davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, yargılama harç ve giderlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı takibe dayanak sözleşmelerde bulunan imzanın kendisine ait olmadığına dayanarak borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, açılan davanın reddine karar verilmesini, görevsizlik kararı verilerek dosyanın İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini, davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası sebebiyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak incelenmesi sonucunda; Davacı tarafça; davacının talebi ve imzası olmaksızın, sahte kimlik üretilerek ve sahte imza atılarak borçlandırıldığından bahisle eldeki menfi tespit talepli davanın açıldığı, somut olaydaki uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığı, bu sebeple taraflar arasında sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceğinden taraflar arasında 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasanın 2.maddesi gereğince “Tüketici işlemi ” ve 3-h maddesi kapsamında “Hukuki işlem” olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle taraflar arasında 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı yasadan kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığı, ayrıca taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ticari davalardan olmadığı gibi, aynı maddede dayanağını bulan nisbi ticari dava niteliğinde de olmadığı, davacı tarafın tacir sıfatının bulunmadığı ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası niteliğinde bulunmadığı da açıktır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığından ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki “haksız fiil”den kaynaklandığından, eldeki davaya genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiğinden açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/02/2019

Katip …

Hakim …