Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/729 E. 2018/1150 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/729
KARAR NO : 2018/1150

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01/08/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın, davalının … Bölge Müdürlüğü adresi olan … adresinde açıldığını, genel yetki kuralları ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği istanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, huzurda görülmekte olan davanın Sigorta Şirketinden olan alacak hakkının müvekkiline Temiik edilmesi neticesinde ortaya çıktığını, taraflar arasında tüketici ilişkisinin olmaması ve davalı tarafın Sigorta Şirketi olması karşısında Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli hale geldiğini, davalı Şirkete sigortalı … Ltd. Şti.’nin malik ve işleteni olduğu … plakalı araç 12/05/2018 tarihinde …’e ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, davalıya sigortalı araç sürücüsünün dosya kapsamındaki maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, … plakalı aracın 28.08.2017/2018 vade tarihli … Nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi ile davalıya sigortalı olduğunu, davalı hasarın tamamından poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, kaza akabinde hasarın tespiti amaçlı ekspertiz atandığını ve aracın tamir bedeli olarak KDV dahil 3.231,52-TL tespit edildiğini, yapılan ekspertize rağmen davalı tamir bedelini ödemekten imtina ettiğini, davalı … şirketinin, poliçe limitleri dahilinde hasarın tamamından sorumlu olduğu gibi KDV tutarının tamamından da sorumlu olduğunu, meydana gelen hasar neticesinde … plakalı araçta değer kaybı oluştuğunu, hasar alan parçaların tespiti ile hasar bedelinin tespiti için ekspertiz raporu alınmak zorunda kalındığını ve bu rapor için 250,00-TL ekspertiz ücreti ödendiğini, TTK’nın “Giderleri Ödeme Borcu” başlıklı 1426/(1). Maddesi hükmünün; “Sigortacı, sigorta ettiren, sigortalı ve lehtar tarafından rizikonun tazminatın veva bedel ödeme borcunun kapsamının belirlenmesi amacıyla yapılan makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile 6dem«fc zorundadır.” şeklinde olduğunu, yine aynı yasanın “Tazminat İlkesi” başlıklı 1459. Maddesi hükmünün, “Sigortacı, sigortalının uaradıflı zararı tazmin eder.” şeklinde olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlan’nın “Sigortanın Kapsamı” başlıklı A.1. maddesinin; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, … bir zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerin» kadar temin eder” hükmünü ihtiva ettiğini, 2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresinin, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 işgünü olarak belirlendiğini, davalı … Şirketine hasar bedelinin temlik alan taraflarına ödenmesi için 25/06/2018 tarihinde başvuru yapılmışsa da iş bu davanın açıldığı güne kadar taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının 05/07/2018 tarihinde temerrüde düştüğünü, …’ün davalı … şirketinden alacağını Bk. M.183 vd. maddeleri gereği, hukuka uygun olarak ve şekil şartlarım da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkili …’ye devrettiğini, sonuç olarak bu nedenlerle taraflar arasındaki hasar bedeli ve değer kaybına ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edebilecekleri miktarın bilirkişi marifeti ile tespit edilmesinden sonra alacak miktarını belirlenecek miktar kadar arttıracaklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 200,00-TL hasar bedeli, 50,00-TL değer kaybı bedeli ile 250,00 TL ekspertiz ücretinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 05/07/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletümesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davada dava şartı gerçekleşmediğini, huzurdaki dava konusunun hasara ilişkin müvekkili şirkete yapılan başvuru usulüne uygun olmadığını, müvekkili şirketçe dosyanın değerlendirmeye alındığını, sonuçlandırılması için süresinde evrak asıllarının istendiğini, fakat müvekkili şirkete evrak asılları iletilmeden dava açıldığını, dolayısıyla huzurdaki dava konusu hasara ilişkin müvekkili şirkete yasanın zorunlu kıldığı şekilde usulüne uygun bir başvuru yapıldığından söz edilemeyeceğini, anılan sebeple davanın esasına dahi girilmeksizin huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddinin gerektiğini ve taraflarınca talep edildiğini, huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, bilindiği üzere, tüzel kişilere karşı olan davalarda genel yetkili mahkemenin, HMK md.6/1 gereğince tüzel kişinin yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesi olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin genel müdürlük adresinin …’da bulunduğu için huzurdaki davada yetkili mahkemenin, müvekkil şirketin genel müdürlük adresinin bağlı olduğu İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, anılan yasa hükmü ve Yargıtay kararı gereğince huzurdaki davanın İstanbul Anadolu Adliyesinin yetki alanında olduğunun açık olduğunu ve dolayısıyla yetkisiz mahkemede açılmış olan huzurdaki davanın reddinin gerektiğini ve taraflarınca mahkememizden talep edildiğini, davacı yanın delillerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, bu sebeple beyan haklarını saklı tuttuklarını, huzurdaki davada davacı yanın delillerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, HMK md.121 gereğince davacı yanın sunduğu tüm delillerin taraflarına tebliğ edilmesini talep ettiklerini ve tebliğ edilene kadar davanın esasına ve ilgili delillere ilişkin beyanda bulunma haklarını saklı tuttuklarını, huzurdaki dava konusu kaza tarihinde sigortalı … Ltd. Şti. ile müvekkil sigorta şirketi arasında … plakalı araç için 53316311 no’lu ve 29/08/2017 – 28/08/2018 vade tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi bulunduğunu, söz konusu sigortalı araç ile davacı yanın haklarını devraldığı dava dışı…’e ait … plakalı araç arasında 12.05.2018 tarihinde çift taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacı yan tarafından gerekli belgeler müvekkil şirkete sunulmadığından ödeme yapılamadığını, dava dışı …’ün haklarını devralan davacı yanın, müvekkili şirkete başvurusunda evrakların asıllarını müvekkili şirkete sunmadığını, söz konusu başvurudaki belgelerde eksiklikler olduğundan ve evrak asılları müvekkili şirkete iletilmediğinden davacı yanın müvekkili şirkete yapmış olduğu başvurunun inceleme aşamasında kaldığını, bu sebeple, huzurdaki davanın açılmasında müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, anılı yasa ve mevzuat hükümlerinde sigortacının zarar giderim yükümlülüğünün, zararın ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya verildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde olduğunu, trafik sigortacısının, zorunlu mali sorumluluk sigortasının poliçe limiti dahilinde tazminatı ödemekle yükümlü olduğunu, bu sürenin sonunda ödeme yapılmadığı takdirde temerrüt gerçekleşeceğinin öngörüldüğünü, somut olayda, davacı vekili tarafından yapılan ihbarda bulunması gereken belgelerde eksiklikler olduğundan ve evrakların asılları müvekkili şirkete iletilmediği için, Yasa ve Genel Şartlar hükümlerine uygun usulde bir başvuru yapılmamış olduğundan, müvekkili şirketin ödeme yapma hususunda bir sorumluluğu ve dolayısıyla temerrüdünün söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı aracın kusuru oranında ve teminat limitiyle sınırlı olduğunu, bu sebeple öncelikle sigortalı aracın kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, huzurdaki davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, huzurdaki davanın esasına yönelik bir inceleme yapılacaksa müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunun göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu hususun KTK hükümleriyle olduğu kadar, Yargıtay içtihatlarıyla da sabit olduğunu, anılan mevzuat hükümleri ile Yargıtay uygulaması da göz önüne alınarak öncelikle başvuru konusu kazada müvekkil şirketin sorumluluk sınırının belirlenmesi için sigortalı olan … plakalı aracın kusurunun tespit edilmesi gerektiğini, hiçbir bilirkişi incelemesine dayanmadan davacı tarafça müvekkili şirket sigortalısının kusurlu olduğunun iddia edilmesini kabul etmediklerini ve bu nedenlerle, tüm delillerin toplanmasını takiben huzurdaki dava dosyasının kusur tespiti için Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, davacının ekspertiz ücreti talebinin haksız olduğunu, yine davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafça talep edilen ekspertiz ücretini de kabul etmediklerini, zira bilindiği üzere sigorta eksperleri atama yönetmeliği ve bu yönetmelik doğrultusunda çıkarılan Hazine Müsteşarlığının eksper ücret tarifesine göre ekspertiz ücreti tazminat talep edenler tarafından ödendiğini, davacı yanın faiz talebinin de haksız olduğunu, davacı tarafından gerekli evraklar gönderilmediği ve huzurdaki dava konusu aracın ekspertiz çalışmasına engel olunduğu için müvekkili şirkete usulüne uygun bir başvuru yapılmamış olduğundan dolayı müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını ve bu sebeple davacı yanın faiz talebinin de mesnetsiz olduğunu, anılan sebeplerle, huzurdaki dava konusu hasara ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinden huzurdaki haksız ve dayanaksız davanın reddinin gerektiğini ve taraflarınca talep edildiğini, sonuç olarak bu nedenlerle, sair hususlar hakkında cevap ve itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla, fazlaya ilişkin her türlü talep ve dava hakları da saklı kalmak üzere; huzurdaki davanın öncelikle yetkisizlik ve dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, müvekkili şirketin sigortalısı olan … plakalı aracın kusuru olup olmadığının ve var ise oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini, huzurdaki haksız ve dayanaksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; 12/05/2018 tarihli trafik kazasından kaynaklı (… plakalı aracın) hasar bedeli, değer kaybı, ekspertiz ücretine ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
…’nin müzekkeremize cevap vererek ilgili poliçe ve hasar dosyası ile ilgili belgeleri gönderdiği görülmüştür.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunması üzerine iş bu itiraz HMK’nın 117. maddesi uyarınca dava şartlarından sonra inceleme konusu yapılmıştır.
Bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda; davacı yanın huzurdaki davada haksız fiil sorumluluğu kapsamında davalı taraftan tazminat isteminde bulunduğu, davalı tarafça yetki ilk itirazında HMK 6, 16 ve 19. maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak belirtildiği görülmüştür.
HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca; “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde düzenlendiği, bu yetki kuralının kesin olmaması nedeni ile HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içerdiği, HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK’nun 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki halinin söz konusu olmadığı, bu anlamda; dava sebebi olan haksız fiil halinde HMK’nun 16. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de davanın açılabileceği, birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olması gözönüne alındığında, davacının, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu, davacının, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkının davalı tarafa geçeceği açıktır.
Anılı kanuni düzenlemeler ve gerekçeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı temlik alan şirketin merkez adresi (Zeytinburnu) itibari ile Bakırköy Mahkemeleri’nin yetki alanında kaldığı, haksız fiilin gerçekleştiği yerin Bğcılar olup, davalı … şirketinin merkez adresinin Üsküdar/İstanbul olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1092 esas, 2018/463 karar, 14/03/2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere; 2918 sayılı KTK’nın 110/2. maddesinin ”Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” düzenlemesi kapsamında sigorta bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle davalı … şirketinin merkez adresi itibari ile İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetki alanında kalmış olması nedeni ile mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmış ve mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 19/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza