Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/725 E. 2019/765 K. 17.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/725 Esas
KARAR NO : 2019/765
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2018
KARAR TARİHİ : 17/09/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin sözleşmesiz elektrik kullanıcısı olduğunu, 17/04/2009, 12/05/2009, 30/09/2009, 22/01/2010, 19/03/2010, 12/04/2010,08/06/2010, 13/09/2010 tarihlerinde kaçak elektrik kullanmaları nedeniyle davalı hakkında tutanak tutulduğu, tutanağa istinaden tahakkuk eden bedeli ödemediklerini, tahakkukun tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını beyanla takibe vaki davanın haksız itirazını iptalini, takibin devamını ve davalının %20 den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulması talep ve dava etmiştir.
Davalı yan vasisi usulüne uygun tebligata rağmen davaya karşı herhangi bir yanıt vermemiş ancak, 22/02/2018 tarihinde vekalet sunan davalı vasi vekili ibraz ettiği rapora beyan dilekçesinde zamanaşımı defini ileri sürmüştür.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen …. İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosya örneğinin yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap ve fatura alacağına istinaden 8.047,92 TL enerji bedeli, 8.956,37 TL gecikmiş gün faizi ve 1.617,57 TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 18.651,86 TL alacağın yasal faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce iddia, savunma/itiraz, deliller ve tüm dosya kapsamı irdelenerek Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve EPDK Kurul kararları doğrultusunda davalının kaçak elektrik kullanıp kullanmadığı, davacının talebine konu kıldığı dönemde talep edilen miktarların yine aynı dönemde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine ve kurul kararlarına göre denetimi yapılarak bu kararlara uygun olup olmadığı, tahakkuk ettirilen miktarların belirtilen mevzuat çerçevesinde tetkiki ile takip tarihi itibariyle takip dosyası ile bağlantısının sağlanarak davacının mevcut ise talep edebileceği alacak miktarının tespiti için elektrik mühendisi bilirkişi … marifetiyle bilirkişi incelemesi icra edilerek konuya ilişkin 15/04/2019 tarihli bilirkişi raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle;
“Müşteri hizmetleri yönetmeliği madde 13 gereği davalı tarafça 17/04/2009, 12/05/2009, 30/09/2009, 22/01/2010, 19/03/2010, 12/04/2010,08/06/2010, 13/09/2010 son ödeme tarihli tutanaklarda ” yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek, mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi’nin” kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilmesi gerektiği, kaçak taahhuk tutanaklarının EPDK 622 sayılı karar gereği, 3000 watt güç değeri x mükerrer tutanak tarihlerinden itibaren geçen gün sayısı x 8,33 günlük çalışma saati (abonelik bulunmadığından %20 arttırılmış (10 saat/gün) çarpımı ile hesap edildiği, yapılan hesaplamaların tutanak tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan EPDK 622 sayılı kurul karar hükümleri doğrultusunda tahakkuk ettirilmiş oldukları tespit edilmiştir.
Kurum kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde; dava konusu tutanak tarihleri itibariyle normal tüketim kaydı bulunmadığı, tutanaklardan önce davalı adına düzenlenmiş abonelik sözleşmesi ve kayıt altına alınmış sayaç bilgisi bulunmadığı, bu nedenle de dava konusu kaçak elektrik tespit tutanaklarının düzenlenmesine sebebiyet verildiği, açıklanan nedenlerle tutanak içeriklerinin kurum kayıtları ile uyumlu olduğu çelişki bulunmadığı tespit edilmiştir.
Davalı tarafça tutanak tarihleri itibariyle yasal şekilde elektrik kullandığını belgeleyecek deliller dosya kapsamına sunulmamıştır.
“Kaçak tespit tutanakları aksi sabit oluncaya kadar geçerli sayılmaktadır. Kaçak Elektrik kullanımı haksız fiil olup, sonuçlarından haksız fiili işleyen kişi sorumludur. Sözleşme vasıtasıyla faydalanayacağı yerde sözleşme yapmaksızın karşılıksız ve kaçak olarak elektrik enerjisinden yaralanan davacı idarenin belirlediği kurallara uygun bedeli ödemekle yükümlüdür.” içtihati de dikkate alınarak, bu hususta nihai karar sayın mahkemeye ait olmak üzere, 8.047,92 TL asıl alacak; Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 06/02/2009 tarih, 2008/946-2009/122 sayılı ilamı gereği 8.976,75 TL gecikmiş gün avans faizi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2012/7 -502 E. 2012/707 K sayılı 10/10/2012 tarihli emsal ilamdaki içtihatına göre 1.615,82 TL faiz KDV’si olmak üzere, takibin toplam 18.640,49 TL tutar üzerinden davalı … -… adına devam etmesi gerektiği” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Dava; kaçak elektrik tahakkukundan kaynaklı alacak talebi ile başlatılan icra takibine dayalı itirazın iptali davasından ibarettir.
Yasal süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmayan davalı tarafın, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü görülmekle bu savunma öncelikli olarak irdelenmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı 141. maddede hüküm altına alınmış olup, anılan maddenin 1. fıkrasında “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez” düzenlemesine; 2. fıkrasında ise “iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan bu yasal düzenlemelere göre, yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. Savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe (davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilecektir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın istisnaları yine maddenin son fıkrasında açıklanmış ve karşı tarafın açık muvafakati ya da ıslah suretiyle iddia ve savunmanın genişletilip, değiştirilebileceği kabul edilmiştir. Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının yargılamanın ilerleyen aşamalarında zamanaşımı def’inde bulunabilmesi ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkündür. Anılı düzenlemeler gereğince karşı tarafın açık muvafakati olmadığı sürece iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden, davacının açık muvafakati olmadığı sürece zamanaşımı savunması dikkate alınamayacaktır. Tüm bu nedenle huzurdaki davada cevap dilekçesi sunmayan davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımı savunmasına, davacı yanın muvafakat göstermemesi nedeni ile itibar edilmeyerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat sonucunda; 2009 yılından 2010 yılına kadar toplamda 8 adet davalı aleyhine düzenlenen Kaçak/Usulsüz Elektrik Tahakkukunda davalının kayıtsız sayaçtan elektrik kullandığının tespit edildiği, davalının bu belgenin aksini ispat edecek herhangi bir savunma ileri sürmediği, bu noktada herhangi bir belge vs. gibi aksine bir delil de ibraz etmediği, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesine göre “Gerçek veya tüzel kişilerin dağıtım sistemine veya sayaçlara veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale ederek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, eksik veya hatalı ölçüm yapılması veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi tüketmesi kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.”
Böylece, kaçak elektrik tüketimi yapılan davalının iş yerinde düzenlenen tutanakta tespit edilen güçler esas alınarak hesaplama yapıldığı, hükme esas alınmaya elverişli bulunan rapor kapsamında davacı yanın 8.047,92-TL asıl alacak isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Kaçak elektrik tüketim bedelinin, süresi içerisinde ödenmemesi durumunda, 6183 sayılı yasa gereği olarak gecikme bedelinin (Gecikme Faizi) tahakkuk ettirilmesinin gerektiği, bu hali ile 8.976,75-TL gecikme faizinin hesaplandığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/7-690 esas, 2011/617 sayılı kararında da benimsendiği üzere, konuya ilişkin yasal mevzuat uyarınca kaçak kullanım bedeline KDV eklenmesinin yasal bir zorunluluk olduğu kanaatine varılmış ve neticeten 1.615,82-TL’nin faizin KDV’si olarak hesaplandığı tespit edilmiştir. Tüm bu nedenlerle davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 8.047,92-TL asıl alacak, 8.976,75-TL gecikme faizi 1.615,82-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 18.640,49-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının haksız olduğu anlaşılmakla; davanın kısmen kabulüne dair karar vermek gerekmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekmektedir. Alacağın gerçek miktarının belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte olup borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü gerekecektir. Somut uyuşmazlıkta ise dava konusu alacak miktarının açıklığa kavuşturulması yargılamayı ve bilirkişi incelemesini gerektiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 8.047,92 TL asıl alacak, 8.976,75 TL gecikme faizi ve 1.615,82 TL faizin KDVsi olmak üzere toplam 18.640,49 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak 8.047,92 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
İcra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 1.273,33 TL karar harcından 253,53 TL peşin harcın mahsubu ile 1.019,80 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 253,53 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 289,43 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 2.725 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı vasisi kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 11,37 TL (reddedilen miktarı geçemeyeceğinden) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı vasiye verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 90,70 TL posta masrafı, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 690,70 TL yargılama giderinin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 690,27 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/09/2019

Katip …
E-İMZA

Hakim …
E-İMZA