Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/72 E. 2019/1174 K. 18.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/72 Esas
KARAR NO : 2019/1174
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/01/2018
KARAR TARİHİ : 18/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 30/06/2017 keşide tarihli, 15.000-TL bedelli … seri no’ lu … Bankası A.Ş. Bolu Şubesi’ ne ait çek ile olarak müvekkilim aleyhine haksız ve kötüniyetli olarak …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, takibe konu çek, müvekkilim tarafından tahsil işlemlerinin yapılması amacıyla başka çeklerle birlikte 30/05/2017 tarihinde … A.Ş. İmsan Şubesi’ ne tevdi edildiğini, Tahsil için tevdi edilmiş bulunan bu çekler, banka görevlilerinden, kimliği belirsiz kişiler tarafından çalındığnıı, bunun üzerine … A.Ş. Tarafından takibe konu çekin de aralarında bulunduğu bu çeklerle ilgili olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyası ike “çeklerin zayii ve iptali” için dava açıldığını, … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin … Esas sayılı dosyasından 08/06/2017 tarihinde takibe konu çekin “ödemekten men edilmesine” karar verildiği, öncelikle bu nedenle, ödeme yasağı kaldırılmadan, söz konusu çekin takibe konu edilmesi ve bedelinin tahsil edilmesi mümkün olmadığını, Ayrıca tüm bunlarla birlikte çekin arka yüzü incelendiğinde … tarafından, çeklerin tahsili amacıyla “tahsil cirosu” yapıldığının açıkça görülmekte olduğunu, tahsil cirosu yapıldıktan sonra çekin başka kişilere ciro edilmesi (tahsil cirosu dışında) hukuken mümkün olmadığı, Bu husus TTK’ nın 688.maddesinde ” fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir.” denmek suretiyle açıkça düzenlenmiş olduğunu, ancak alacaklı tarafı tüm bu hususlar bilmesine ve meşru hamil olmamasına rağmen haksız ve kötüniyetli olarak müvekkilim hakkında takibe geçtiğini, …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E numarası ile 13/07/2017 günü, dava konusu takibin iptali için açmış olduğumuz davada tedbir talebimiz tensip zabtıyla reddedilmiş olup, itirazımız üzerine 05/01/2018 günü tekrar ret edildiğini, yukarıda arz ve izah edilen sebeplerle, çalıntı çekle, meşru olmayan hamil tarafından ve borçlu olmayan müvekkilim hakkında takip sebebiyle müvekkilimiz haciz tehdidi altına girmiş olup, iş bu davanın açılması zorunluluğu doğduğunu belirterek borçlu olmadığımızın tespiti ile, … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin iyi niyetli olup davaya konu çeki takas banka aracılığı ile 30.06.2017 ibraz etmiş çek arkasında … Asliye Ticaret … esas sayılı kararına istinaden çek üzerinde her her hangibi işlem yapılamadığını, müvekkil şirket çeki 13.06.2017 tarhinden teslim alındığını, davacı tarafın iddasına göre 31.05.2017 çeklerin çalındığını beyan ettiğnii, tedbir kararı ise muhatatap bankaya 16.06.2017 tarihli mahkeme kararı ile yazılmış 19.09.2017 tarihinde 14:35 bankaya teslim edilmiş olduğu, müvekkil şirket çeki davacının bankaya teslim ettiği tarihten 7 gün önce teslim aldığını, davacı banka şikayet hakkını geç kullanmış olup, davacının şikayet hakkını geç kullanmasından dolayı müvka şikayet hakkını geç kullanmış olup, davacının şikayet hakkını geç kullanmasından dolayı müvekkil şirketin bir sorumluluğu olmadığını, aynı zaman da … yetkili hamil değildir, bankaya ait olduğu ileri sürülen davaya konu çek arkasında ki ciroda tek imza olduğu görülmekte olduğunu ve bu nedenle geçerli bir ciro bulunmamakta olduğu, davacının …ın yetkili hamil olmaması nedeniyle tahsil cirosu da geçersiz olduğunu, müvekkilinin çekten de görüleceği üzere Faktoring Şirket olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; çeke yönelik menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış ve tarafların delilleri toplanmıştır. Davaya konu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davalı vekili tarafından savunmasına dayanak faktoring sözleşmesi, fatura, alacak bildirim formu, çek çıkış bordrosunun ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce 21/03/2019 tarihinde mali müşavir bilirkişi … ‘den alınan raporda özetle; “… Davacı tarafın 2017 yılı ticari defterlerinin 6102 SY 64.md.sinin 3.fıkrası son cümlesi kapsamında 06 Haziran 2013 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 28669’de yapılan değişikliğin 15/a md.si kapsamında tasdiklerinin süresi içersinde yapıldığı, HMK 222.72 maddesi kapsamındaki koşullan taşıdığı belirtilmiş olup Takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu, davalı tarafından incelemeye ticari defter sunulmadığı tüm dosya kapsamı incelendiğinde davacı taraf sunulanları incelenmiş olup, davacının kayıtlarında çeki ticari ilişki kapsamında aldığı ve çeki örtülü tahsil cirosu ile … çek senet tevdii bordrosu kapsamında …’a ciro ederek verdiği, dava dışı …’ın da cirantanın vekil haimili olarak tahsile yönelik tahsil cirosunun mevcut olduğu, tahsil cirosu ile bonoyu devir alan dava dışı …’ın ciranta adına söz konusu hakkı kullanırken çekin zayi edilmesindeki kaynaklı iş bu defa zayi nedeniyle iptal davası açtığı, dava dışı …’m tahsil cirosu bulunan çek üzerinde …’tan sonra davalı faktöring şirketinden Önceki cirantaların ise tahsile yönelik herhangi bir ibare olmadan cirolar bulunduğu, bu cirolardan sonra ise davalı faktöring şirketinin tahsil cirosunun bulunmasının söz konusu durumu değiştirmeyeceği , buna göre dosya ve kayıtlar kapsamında davacının taleplerinin nihai takdirinin Sayın Mahkemeye ait olacağının…” mütalaa edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına dayanak … Bankası’nın … şubesine ait, 30/06/2017 tarihli 15.000-TL bedelli çek yönünden ciro silsilesinin düzgün olup olmadığı, davalının meşru hamil olup olmadığı, davacının menfi tespit isteminde haklı olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Menfi tespit istemine konu çek bakımından uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun TTK 792. maddesi uyarınca; “Çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek sözkonusu olup da hamil hakkını 790. maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” hükmü geçerli olup Kanunun 710/3 c. 2 hükmüne göre ise; ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir silsile bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de; cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir. Bu hükmün ratio legis’i uyarınca, ödeyen kişinin (senet borçlusu gibi), senedi devralan kimselerin de ciro silsilesinde şeklen mevcut gözüken ciroların (imzaların) geçerliliğini (sıhhatini) araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Zira ciro silsilesinin, vadeden önce ödeme hali için TTK. m. 710/2 hükmünde öngörülen istisnai hal hariç olmak üzere, senedi ödeyecek olan kimse için dahi ancak ve sadece şeklen (imzaların teselsül edip etmediği yönünden) incelenmesi yasal bir yükümlülük olarak öngörülmüştür. Davacı taraf her ne kadar dava dışı … tarafından çekin tahsili amacı ile tahsil cirosu yapıldığı ve tahsil cirosu yapıldıktan sonra çekin ancak tahsil cirosu ile ciro edilebileceğini, bu nedenle ciro zincirinin koptuğu iddiasını ileri sürmüş ise de tahsil cirosu, 6102 sayılı TTK’nın 818. maddesinin atfı ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 688.maddesinde düzenlenmiş olup, bu maddenin birinci fıkrasında “Ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre cironun tahsil cirosu olarak kabul edilebilmesi için, ciroda yukarıda belirtilen kayıtlardan birinin bulunması zorunludur. Öte yandan çeki tahsil cirosu ile alan, çekten doğan tüm hakları kullanabilmektedir. Bu kapsamda ” bedeli tahsil içindir”, ” kabz içindir”, ” vekaleten” şeklinde ibare konulmak suretiyle cironun tahsil için yapıldığı konusunda bir açıklık yok ise temlik için yapıldığının kabulü gerekmektedir. Somut olayda ise çekin arka yüzünde çekin davacı (ciranta) tarafından dava dışı bankaya temlik cirosu ile verildiğinin görüldüğü, tahsil için verildiğine dair bir kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, kambiyo hukuku anlamında ciro silsilesinde bir kopukluğun mcvcut olmadığı ve davalının şeklen meşru hamil konumunda bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar genel kural olarak faktoring şirketine yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olmakla şahsi defiler faktoring şirketine karşı ileri sürülebilirse de bu durum ancak lehtar veya ciranta açısından kendisinden sonraki cirantaya karşı sahip olduğu defiler için uygulama alanı bulmakta olup somut olayda böyle bir durum söz konusu olmadığından şahsi defiler davalı … şirketine karşı ileri sürülemeyecektir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m. 710/3 c. 2 hükmüne göre; ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir silsile bulunup bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de; cirantaların imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir. Bu hükmün ratio legis’i uyarınca ödeyen kişinin (senet borçlusu), senedi devralan kimselerin de ciro silsilesinde şeklen mevcut gözüken ciroların (imzaların) geçerliliğini (sıhhatini) araştırma yükümlülüğü mevcut değildir. Bu nedenle, ciro silsilesinde şeklen mevcut gözüken imzalardan birinin temsil yetkisinin bulunmaması sahte imzanın söz konusu olması gibi bir nedenle geçersiz olması, ciro silsilesinde bir kopukluk olarak değerlendirilmez. Zira ciro silsilesinin, vadeden önce ödeme hali için TTK. m. 710/2 hükmünde öngörülen istisnai hal hariç olmak üzere, senedi ödeyecek olan kimse için dahi ancak ve sadece şeklen (imzaların teselsül edip etmediği yönünden) incelenmesi yasal bir yükümlülük olarak öngörülmüştür ve şeklen ciro silsilesi düzgündür. Yine TTK 687 maddesine paralel olarak düzenlenen 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/3 maddesi; “Bir kambiyo senedinin ciro yoluyla faktoring şirketine devri hâlinde, kambiyo senedinden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def ileri faktoring şirketine karşı ileri süremez; meğerki, faktoring şirketi kambiyo senedini iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.” şeklinde düzenlenmiş olup davacı yan davalının iktisapta kötüniyetli olduğunu ve zararına hareket ettiğini kanıtlayamamıştır.
Tartışılması gereken bir diğer husus davalı … şirketinin dava konusu çeki faktoring mevzuatına uygun olarak faturaya dayalı ciro yoluyla devralıp almadığı hususudur ki dava konusu çekin, aralarında faktoring sözleşmesi bulunan dava dışı ciranta Proje İstanbul şirketi tarafından, faturaya dayalı olarak tevdi edildiği tespit edilmekle davalı tarafın çekin meşru hamili olduğu sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususunda davalı tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devralınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, kötü niyetin bulunduğu hususları tüm dosya kapsamında geçerli delillerle ispat edilememiştir.
Son olarak davalı yanın tazminat talebi irdelenmiş olup İİK’nın 72/4 maddesinin; “Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.” hükmü uyarınca mahkememizce verilen tedbir kararının uygulandığı anlaşılmakla; davanın reddine, davacının davalıya karşı İİK’nın 72/4 maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 3.317,20-TL tazminat ile sorumlu tutulmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacının davalıya karşı İİK’nın 72/4 maddesi gereğince alacağın %20’si oranında 3.317,20-TL tazminat ile sorumlu tutulmasına,
3-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 44,40 TL maktu karar ve ilam harcının davacı tarafından yatırılan 283,25 TL harçtan mahsubu ile arta kalan 238,85 TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına
5-Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/12/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır