Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/719 E. 2021/85 K. 16.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/719 Esas
KARAR NO : 2021/85

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/07/2018
KARAR TARİHİ : 16/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından 05-08 Eylül 2018 tarihinde …merkezinde düzenlenecek “ … İstanbul-…’’ … Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı’na katılmak için davalı şirket ile imzalanan “Katılım Sözleşmesi” ne dayalı müvekkilin alacağının tahsili, için takibe vaki davalının haksız itirazını iptalini, takibin devamını ve davalının %20 den az olmamak üzere tazminat ile sorumlu tutulması talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazlarının olduğunu, yetkili mahkemenin Gaziantep Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin 2017 yılında … tarafından organize edilen … İstanbul fuarına katıldığını ve memnun kaldığını, 2018 yılında ise fuar organizasyonları için henüz … tarafından fauar organize edilip edilmeyeceği belli olmadığı bir dönemde davacı şirket ile 26/12/2017 tarihinde fuar katılım sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin yıllardır katıldığı … fuarı ile davacının fuarı aynı tarihlere denk geldiğini, iki fuardan birini tercih etmek zorunda kalan müvekkilinin 23/02/2018 tarihli Müdürler Kurulu kararı gereğince davacı ile imzalanan katılım sözleşmesini noter aracılığı ile gönderdiği ihtarname ile feshettiğini, buna rağmen davacının katılım sağlanmamış fuarın bedelini haksız olarak talep ettiğini, davacının davasına dayanak yaptığı tek hususun sözleşmeden fesih yahut cayma durumunda sözleşme bedelinin aynen ödeneceğine ilişkin sözleşme hükmü olduğunu, ancak sözleşme hükmünün açıkça genel işlem şartı niteliğinde olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce celp edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı icra dosyasının yapılan tetkikinde; takibin davacı tarafça davalı aleyhine fuar katılım sözleşmesi alacağına istinaden toplam 26.520,50 TL alacağın avans faizi ile birlikte tahsili için yapılan ilamsız icra takibinden ibaret bulunup davalının vekili marifetiyle yasal süre içerisinde sunduğu itiraz dilekçesi ile; ödeme emrine, borca, ferilerine ve icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, takibin durduğu ve davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde, iddia ve savunma doğrultusunda SMMM bilirkişisi … ve fuar sektör bilirkişisi … marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 18/02/2019 tarihli bilirkişi kök raporu teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler anılı kök raporunda özetle;
“Davacı ticari defterleri; incelenen davacı şirkete ait 2017 yılı özel hesap dönemine ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu görülmüştür.
Davacı ticari defterlerinde tespit edilenler; davacı şirket ticari defterlerinde, davalı şirket ile mevcut ticari ilişkiye ait muhasebe hareketlerinin 120 alıcılar ve 128 numaralı şüpheli ticari alacaklar hesabında takip edildiği, anılan hesabın 11/07/2018 takip tarihi itibariyle bakiyesine göre davacı şirketin davalı şirketten 26.520,50 TL alacaklı olduğu görülmüştür.
Davalı ticari defterleri; davalı yan istanbul dışı bir ticari işletme olduğundan incelemeye gelmemiş, ticari defterlerini ibraz etmemiştir.
Değerlendirme;
Dava dosyasında taraflar arasında imzalanan 26/12/2017 tarihli “…2018 katılım sözleşmesinin sunulu olduğu, anılan sözleşmede katılım ücretinin toplam 26.520,50 TL olduğu, ödeme şartlarının 05/01/2018-05/05/2018 tarihleri arası her biri 5.250,00 TL olmak üzere 5 takside bölündüğü, ilk ödemenin 05/01/2018 tarihinde 5.250,00 TL havale, kalan ödemeler için 2018 Şubat/Mart/Nisan/Mayıs ayları 5.250,00 TL çek ile ödeneceği, çeklerin 7 gün içerisinde tahsil edileceğinin belirlendiği görülmüştür.
Dava dosyasında davalı yanın davacı yana keşide ettiği, Gaziantep … Noterliğinin 19/03/2018 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname ile” müdürler kurulu kararı gereğince 05-08 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleşecek… İstanbul fuarına katılmama kararı aldığından, muhataf ile imzalanmış olunan katılım sözleşmesinin feshi ve müvekkil şirketin söz konusu fuara katılmayacağının bildirilmesi ve işbu sözleşmenin genel işlem şartı sayılan maddelerinni yazılmamış sayılacağı ile müvekkil şirketin muhataba iş bu katılım sözleşmesinden kaynaklanan muaccel/müeccel hiçbir borcunun olmadığını ihtar ettiği görülmekle, davacı yanın Beyoğul … Noterliğinin 23/03/2018 tarih, … yevmiye numaralı cevabi ihtarname ile “Müvekkilimiz şirket tarafından 05-08 Eylül 2018 tarihleri arasında düzenlenecek olan … İstanbul-… Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı için fuara katılmak üzere müvekkilimiz şirket ile 26.12.2017 tarihinde sözleşme akdetmiş, ancak bu sözleşmede ödeme planında taahhtü ettğiiniz borcunuzu sözleşmede tespit edilen vade ve tutarlarda ödemediğiniz gibi taahhüt ettiğiniz borcunuzu sözleşmede tespit edilen vade ve tutarlarda ödemedğiniz gibi halen bu güne kadar yapılan şifahi uyarı ve taleplere rağmen 26.520,50 TL borcunuzu ödememiş bulunmaktasınız. Sözleşmede kararlaştırılan vadelerde katılım ücreti ve varsa diğer (elektrik, su, ilave malzeme gibi) servis ücretinin ödenmemesi halinde fuara katılmamınızın mümkün olmayacağını keza taksitlerden birisinin ödenmemesi durumunda borcunuzun tamamının muacceliyet kesbedeceği, sözleşme tarafından feshedilecek olursa bu halde de yine sözleşme bedelinin tamamını ödemek zorunda olduğunuzda malumunuzdur. Hal böyle iken vekiliniz sayın Av. … tarafından keşide edilen 19/03/2018 tarihli ve … sayılı ihtarname ile fuara katılmama kararı alındığından bahisle sözleşmenin feshedildiğini bildirmiştir. Fesih haksız ve sözleşmeye aykırıdır. Müvekkilimiz şirketin her türlü talep ve dava hakları ile fazlaya ve faize ilişkin keza sözleşmeye dayalı sair yasal hakları saklı kalmak ve temdit anlamına gelmemesi kaydıyla; uş bu ihtarnamemizin tebliğinden itibaren 2 gün içerisinde ödenmesini”ihtar ettiği, anılan ihtarnamenin muhatap gösterilen adreste tanınmıyor olması, adresin işyeri olduğunu gösteren tebliğ mazbatısının sunulu olduğu görülmüştür.
Dava dosyasında, davacı yanın taraflar arasında akdedilen sözleşme çerçevesinde davalı yana keşide ettiği 12/09/2018 tarih, …numaralı, KDV dahil 25.399,50 TL “kayıt ücreti Standsız alan” açıklamalı ve 12/09/2018 tarih, … numaralı, KDV dahil 1.121,00 TL”…” açıklamalı faturaların sunulu olduğu, anılan faturaların davalı yana tebliğ edilip edilmediğini gösteren herhangi bir belgenin sunulu olmadığı görülmüştür. Bu hususta takdir sayın mahkemeye aittir.
Sektörel Değerlendirme;
Fuarlar katılımcıların ürünlerini tanıttıkları, yeni müşterilerle bağlantı kurdukları, rakip marka ve ürünleri izleyebildikleri ve satış imkanı bulabildikleri organizasyonlardır. Fuar katılımcı olan firmalar ve ziyaretçiler bir tarafsız bölge olan fuarlarda bir araya gelirler. Fuar katılımcıları, mevcut rekabetin analizini yapabilme, yeni ürünlerini tanıtabilme, dağıtım ve satış organizasyonu geliştirme, rakip firmaların müşterileri ile kurdukları ilişkileri takip edebilme, hedef kitlenin firmanın ürün ve hizmetleri ile ilgili izlenimlerini öğrenme ve sektörle ilgili bilgi toplama açısından son derece önemli çalışmalar yürütülebilmektedir.
Fuar organizatörleri açısından ele alındığında ise, katılım kararlarının katılımcılar tarafından iptal edilmesi veya katılımın sağlanmaması nedeniyle olumsuz etkilenen ve olumsuzluğunda ileriki fuarlara da yansıyabileceği, kiralanan yerlerin başka firmalar olumsuzluğunda ileriki fuarlara da yansıyabileceği, kiralanan yerlerin başka firmalar tarafından talep edildiğinde ret cevabının verilebileceği, bu noktada kiralanan yerlerin boş kalması fuara katılanlar açısından yanlış algılanabileceği ve önümüzdeki yılki fuar organizasyonlarına katılmama kararı alabilecekleri organizasyonlardır. Bu nedenle fuar organizatörü olan işletmeler belirli bir zaman aralığında katılımcıların sağlıklı karar vermesini sağlamak amacıyla sözleşmelerini çok önceden yapmaktadır. Fuara katılım kararını önceden alan firmalar, fuar alanında daha iyi yerleri seçebilme hakkına sahip olabilmektedir.
… tarafından düzenlenen…istanbul – Gıda ve İçeçek Ürünleri, Gıda İşleme Teknolojileri fuarının ilk defa 2017 yılında ve 20-23 Eylül 2017 tarihlerinde gerçekleştirildiği görülmektedir.
2018 yılında ise tarafından düzenlenen… İstanbul – Gıda ve İçecek ürünleri, Gıda İşletme Tekn. Fuarı 05-08 Eylül 2018 tarihinde,…A.Ş. tarafından düzenlenen … istanbul Fuarı ise yine aynı tarihlerde 05-08 Eylül 2018 tarihlerinde düzenlenmiştir. Diğer bir değişle fuar tarihlerinde bir çakışma yaşanmıştır.
Ancak bir seneki fuarların tarihleri, fuar bitiminden hemen sonra belli olmaktadır. Zira yapılan anlaşma tarihine bakıldığında 26/12/2017, fuar tarihinin ise 05-08 Eylül 2018 olduğu görülmektedir.
Her iki fuar raporu da incelendiğinde … tarafından düzenlenen… fuarının ziyaretçi sayısının 36.319 olduğu, yabancı katılımcı sayısının ise…A.Ş. tarafından düzenlenen … İstanbul Fuarının ise ziyaretçi sayısının 16.085 yabancı katılımcı sayısının ise 2785 olduğu görülmektedir. Davalının katılmayı tercih ettiği fuar olan … tarafından düzenlenen …İstanbul fuarı daha büyük bir fuardır.
Davalı ile davalı arasında yapılan anlaşmanın 4.1. maddesinde “ Bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzasından sonra cayma iradesi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz. Ayrıca katılımcı fesih sebebiyle EUF’un uğrayacağı zararları ödemekle yükümlüdür’ demektedir.
Bu maddenin konulmasının nedenleri yukarıda açıklanmaya çalışılmıştır. İlk defa … tarafından düzenlenen… İstanbul fuarlarının 2017 yılındaki tarihlerinde yapılan değişiklik sonucu fuar tarihlerinin çakıştığı ve davalı tarafın daha büyük ve kapsamlı bir fuar olan…tarafından düzenlenen…İstanbul fuarına katıldığı görülmektedir.
Sonuç olarak;
İncelenen davacı şirkete ait 2017 yılı özel hesap dönemine ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu, incelenen davacı şirket kayıtlarına göre 11.07.2018 takip tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan 26.520,50 TL alacaklı göründüğü, davalı yan İstanbul dışı bir ticari işletme olduğundan inceLemeye gelmeyip, ticari defterlerini ibraz etmediğinden, davalı ticari defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılamadığı, sözleşme hükümleri ve sektör uygulamaları dikkate alındığında davacı yanın sözleşmeye dayalı alacağını talep hakkının bulunduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafça fuara katılım sağlanmayacağının bildirildiği ihtarname tarihinden itibaren fuar tarihi arasındaki sürenin davacı tarafın başka bir katılımcı ile anlaşma sağlayabileceği makul bir süre olup olmadığının değerlendirilmesi babında bilirkişilerden ek rapor alınarak konuya ilişkin 22/04/2019 tarihli 1. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı 1. Ek raporlarında özetle;
“Davalı yanın kök rapora karşı beyan dilekçesinde, davadan ve icra takibinden sonra düzenlenmiş bir faturanın esas alındığını, bununla birlikte raporda, 12/09/2018 tarihli faturalardan kaynaklı olarak davacı tarafın takip tarihi olan 11/07/2018 itibariyle alacaklı olduğunun tespit edildiğini, faturaların tarihi takipten sonra olup, takip tarihinde var olmayan bir faturadan kaynaklı olarak alacaklı olunmasının düşünülemeyeceğini beyan etmektedir.
Davalı yanın itiraz ettiği faturalar, davacı yan tarafından inceleme günü sunulmuş olmakla, davalı yan incelemeye gelmediğinden, bu faturaların sunulduğunu rapordan önce bilmiyor olması son derece doğaldır. Diğer yandan davacı yan takip alacağını fatura ya da cari hesap bakiyesine dayandırmamış, fuar katılım sözleşmesine dayandırmış durumdadır. Dolayısıyla yapılan incelemelerde davalı yanın faturalara dayalı olarak borçlu olduğu ifade edilmemiştir. Faturalara atıfta bulunulmasının nedeni ise incelemeye ibraz edilmiş olmalarıdır. Faturalara atıfta bulunulmasının nedeni ise incelemeye ibraz edilmiş olmalarıdır. Kaldı ki açıkça bu faturaların davalı muhataba tebliğ edilip edilmediği hususunun belli olmadığı da vurgulanmıştır. Nitekim taraflar arasında imzalanan sözleşmede davalı yanın ödeme yükümlülüğü toplamda 26.520,50 TL olup, davacı yanın ibraz ettiği fatura tutarları ile örtüşmektedir. Bu anlamda sözleşmenin geçerli olduğu ve davacı yanın sözleşmeden doğan haklarını talep edebileceğinin kabul edilmesi halinde, davacı yanın takip tarihi itibariyle sözleşmeden kaynaklı 26.520,50 TL alacaklı olacağı tartışmasızdır.
Sektörel Değerlendirme; kök raporumuzda belirtildiği üzere, katılım kararının iptal edilmesi fuar organizatörlerini, hem maddi hem de prestij açısından etkileyen unsurlardır. Bu nedenle organizatörler katılımcılarla sözleşme imzalamakta ve garanti sağlamaktadır. Bu noktada katılımcıların bir fuara katılmadan önce fuar hakkında ciddi araştırma yapmaları gerekmektedir. Dava dosyası incelendiğinde davacı tarafın organizatörlük noktasında daha önce de aynı fuarı düzenlediği, bu konuda tecrübe sağladığı ve fuar organizasyonunda bir eksikliği bulunmadığı görülmektedir. Davacı tarafından davalının fuar yerinin boş kaldığına dair fotoğraf dava dosyasına eklenmiştir. Davalı tarafından da bu yerin başka bir firmaya kiralandığına dair yerleşim planı ve fotoğraflar sunulmuştur. Her ne kadar sunulan yerleşim planı ve fotoğraflar net olarak görülememekte ise de anlaşma ekinde sözleşme sırasında belirlenen stant yeri dava kapsamında sunulmadığı için, davacı tarafından davalıya ayrılan yerin başka bir firmaya kiralanıp kiralanmadığı anlaşılamamaktadır. Yukarıda açıklananlar kapsamında davalı tarafın fuara katılımını sağlaması gerektiği kanaati oluşmuştur.
Sonuç olarak;
Davacı yanın takip talebini fatura veya cari hesap bakiyesine dayandırmadığı, taraflar arasında imzalan fuar katılım sözleşmesi ödeme şartlarına dayandırdığı açık olup, sektörel değerlendirmeler de dikkate alınarak, davacı yanın sözleşmeye dayalı alacağını talep hakkının bulunduğu hususunda takdirin sayın mahkemeye ait olduğu, davacı yanın sözleşme ile belirlenen alacağının KDV dahil 26.520,50 TL olduğu görülmekle, davacı yanın takip ve dava tarihinden sonra düzenleyerek incelemeye sunmuş olduğu faturaların bu tutarla örtüştüğü, davacı yanın takip ve dava tarihinden sonra düzenleyerek incelemeye sunmuş olduğu faturaların bu tutarla örtüştüğü, davacı yanın bu faturaları düzenlememiş olması halinde KDV talebinde bulunamayacağı, davacı yanın sözleşme kapsamında talepte bulunamayacağının benimsenmesi durumunda ise, kök raporda da yer verildiği şekilde davacı yana tebliğ edilmemiş faturalara dayalı olarak davacı yanın alacak talebinde bulunamayacağının da tartışmasız olduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce Gaziantep Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılarak, talimat mahkemesince seçilen mali müşavir bilirkişi … marifetiyle davalı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme icra edilmesine karar verilmiş ancak Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davalının defterlerini inceleme günü ibraz etmediğine dair rapor hazırlandığı görülmüştür.
Mahkememizce raporu sunan bilirkişi heyetinin yanına bilirkişi … eklenerek tarafların iddia ve savunmaları, özellikle taraf vekillerince sunulan 21/03/2019 ve 28/03/2019 tarihli dilekçe eklerinde yer alan fuar krokileri ve tüm dosya üzerinde inceleme yapılarak davalı tarafça fuara katılım sağlanmayacağının bildirildiği ihtarname tarihinden itibaren fuar tarihi arasındaki sürenin davacı tarafın başka bir katılımcı ile anlaşma sağlayabileceği makul bir süre olup olmadığı, fuarda davalıya ayrılan standın başka bir katılımcıya tahsis edilip edilmediği ile talep edilen bedelden tenkisi gerektiren bir hususun bulunup bulunmadığı hakkında ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilerek konuya ilişkin 17/03/020 tarihli 2. Ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı 2. Ek raporlarında özetle;
“Yapılan incelemeler sonucunda, davalı şirketin ticari defterlerini ve ilgili belgeleri sunmamış olması nedeni ile davacının sunmuş olduğu e-beratlar, yevmiye defteri, fatura ve tarafların dosyaya sunmuş oldukları delillerde inceleme yapılarak TBK ve TTK çerçevesinde bir alacağın var olup olmadığı, var olması halinde miktarı yönünden hesap bilirkişisi olarak tespit yapılması ve ihtimalli bir bilirkişi raporu hazır edilmesi gerektiği görülmüştür.
Fuarlar katılımcıların ürünlerini tanıttıkları, yeni müşterilerle bağlantı kurdukları, rakip marka ve ürünleri izleyebildikleri ve satış imkanı bulabildikleri organizasyonlardır. Fuar katılımcı olan firmalar ve ziyaretçiler bir tarafsız bölge olan fuarlarda bir araya gelirler. Fuar katılımcıları, mevcut rekabetin analizini yapabilme, yeni ürünlerini tanıtabilme, dağıtım ve satış organizasyonu geliştirme, rakip firmaların müşterileri ile kurdukları ilişkileri takip edebilme, hedef kitlenin firmanın ürün ve hizmetleri ile ilgili izlenimlerini öğrenme ve sektörle ilgili bilgi toplama açısından son derece önemli çalışmalar yürütülebilmektedir.
Fuar organizatörleri açısından ele alındığında ise, katılım kararlarının katılımcılar tarafından iptal edilmesi veya katılımın sağlanmaması nedeniyle olumsuz etkilenen ve bu olumsuzluğunda sonraki fuarlara da yansıyabileceği, kiralanan yerlerin başka firmalar tarafından talep edildiğinde red cevabının verilebileceği, bu noktada kiralanan yerlerin boş kalması fuara katılanlar açısından yanlış algılanabileceği ve önümüzdeki yılki fuar organizasyonlarına katılmama kararı alabilecekleri organizasyonlardır. Bu nedenle fuar organizatörü olan işletmeler belirli bir zaman aralığında katılımcıların sağlıklı karar vermesini sağlamak amacıyla sözleşmelerini çok önceden yapmaktadır. Fuara katılım kararını önceden alan firmalar, fuar alanında daha iyi yerleri seçebilme hakkına sahip olabilmektedir.
Fuar organizatörleri yukarıda belirtilen olumsuzluklardan kendilerini koruyabilmek amacı ile sözleşmelere ilgili madde koymaktadırlar. Dava konusu kapsamında delil olarak sunulan sözleşmede katılımcıların fuara katılmama durumunda ödeme yükümlülüğünün devam ettiğini işaret eden düzenlemeler görülmüş olup aşağıdaki şekilde incelenmiştir.
Bahsi geçen maddenin genel işlem koşulu olarak kabul edilmesi halinde;
Davalı şirketin savunmasında dosyada mukim katılım sözleşmesinde düzenlenen “Bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzasından sonra cayma iradesi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz. Ayrıca katılımcı fesih sebebi ile …’un uğrayacağı zararları ödemekle yükümlüdür.” maddesine genel işlem koşulu niteliğinde olup tek tarafa yükümlülük yükleyen bir madde olduğu için yazılmamış sayılması gerektiğini beyan etmiştir.
Genel işlem koşulları; kanuni düzenlemeler ile doktrinde verilen tanımlar ışığında bir sözleşme kurulurken kullananın benzer niteliği haiz çok sayıda sözleşmenin içeriğini oluşturması maksadıyla önceden tek yanlı olarak hazırlamış bulunduğu ve karşı tarafa müzakere imkanı tanımaksızın münhasıran bu kapsamda kabul etmesi için sunduğu formüler sözleşme normları biçiminde ifade edilebilir. Genel işlem koşullarının sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz. TBK m21 gereği karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, engel sözleşmenin kurulması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açık ve tereddüTe yer vermeyecek biçimde bilgi verip, bunların içeriğini gerçekten öğrenme imkanı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır. Aksi halde koşul yazılmamış sayılır. Bu konudaki ispat yükü de koşulları kullanana aittir. Ancak bunlar TBK’nun kullanım alanı olan işlemler için geçerlidir. Mevcut sözleşmenin iki tarafı da tacir olup iş ticari iş niteliğindedir.
Doktrindeki bir görüş uyarınca, TBK m.20-25 özel kanunlarda yer alan düzenlemeler istisna olmak üzere tarafların gerçek ya da tüzel kişi olmaları fark etmeksizin tüm özel hukuk ilişkilerinde uygulanır. Bu bağlamda tacirlerin de TBK’nun genel işlem koşullarına ilişkin öngördüğü korumadan yararlanabilecekleri savunulmaktadır. Aynı yönde olmakla beraber doktrinde bir görüş ise TBK m. 20-25’in uygulanabilmesini özellikle tüketici işlemleri dışındaki ticari olsun olmasın her türlü sözleşmede düzenleyen karşısında yer alan tarafın talep etmesi şartına bağlamaktadır. Doktrinde aksi yönde olan diğer görüşe göre ise tacirlerin genel işlem koşullarına karşı korunmasının TTK m. 55 vd. Düzenleme altına alınan haksız rekabet hali ile sınırlamıştır. Bunun dışında tacirlerin genel işlem koşullarına karşı korunması söz konusu olmaz. Diğer deyişle TBK m.20-25 hükümlerinin tacirlere uygulanması mümkün değildir.
“Bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzasından sonra cayma iradesi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz. Ayrıca katılımcı fesih sebebi ile EUF’un uğrayacağı zararları ödemekle yükümlüdür.” Maddesine TBK anlamında değerlendirildiğinde davalı şirketin ispatı halinde maddenin yazılmamış sayılabileceği ve sözleşmeden kaynaklanan bir alacağın doğmamış olabileceği, “bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzasından sonra cayma idaresi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz. Ayrıca katılımcı fesih sebebi ile …’un uğrayacağı zararları ödemekle yükümlüdür.” maddesinin TTK anlamında değerlendirildiğinde doktrindeki 3. Görüşe göre sözleşmeden cayma söz konusu olup sözleşme bedelinin ve bu caymadan kaynaklı zarar doğmuş ise ispatı halinde alacak olarak talep edilebileceği, sözleşme bedelinin dosya kapsamında incelenen faturalar ve ihtarnameden 26.520,50 TL olduğunun görüldüğü, davalı şirketin fuara katılmaması sebebi ile kendisine katılım sözleşmesi ile ayrılmış olan alanın kiraya verildiği yönünde iddiasının olduğu ancak iddia edilen bu şirketten müzekkereye cevap verilmediği,… Ticaret Ve Sanayi odası ile mahkemenin görüşmesi üzerine tutulan tutanakta işbu şirketin faal bir şirket olmadığı tespit edildiğinde cayma nedeni ile doğan bir alacak olup olmadığının hesap edilemediği tespit edilebilmektedir.
Bahsi geçen maddenin cezai şart olarak kabul edilmesi halinde;
Cezai şart, tarafların sözleşmeye dahil ettikleri ve sözleşmede kararlaştırılan hükümlere uygun ifanın sağlanması için alacaklının kullanabileceği bir baskı aracıdır. Borçlar kanunun genel hükümlerine göre borçlunun edimini yerine getirmemesi halinde alacaklının aynen ifa ve tazminat talep hakkı olsa da, alacaklı öncelikle uğramış olduğu zarar ve miktarını tespit etmekle yükümlü olacaktır. Sözleşmeler hukukunun hakim olan temel ilkesi sözleşme serbestisi olup, bu serbestinin bir görünümü de tarafların kanunun çizdiği sınırlar içinde kalmak kaydıyla sözleşmenin içeriğini belirleme özgürlüğüdür. Cezai şartın miktarını taraflar gerçekleştiği takdirde borçlu cezai şartı ödemekle yükümlü olacak ve cezai şartın biraz yüksek olması bu yükümlülüğünün ortadan kaldırmayacaktır. Ancak tarafların menfaat durumlarına göre cezai şart miktarının oransız olması, gereksiz malvarlığı değişimine yok açabileceğinden hakkaniyete aykırı görülebilir. TBK md. 182/1 uyarınca taraflar ceza koşulu miktarını belirlemekte serbest ise de md. 182/3 gereğince hakim aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirebilir. Bu konuda istisna TTK md. 22 ile kararlaştırılan tacir sıfatını haiz borçlunun aşırı ceza kararlaştırılmış olduğu iddiası ile cezanın indirilmesinin mahkemeden istenemeyeceği düzenlenmiştir. Somut olayda taraflar tacir olduğundan herhangi bir indirim talep edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu sebeple söz konusu ceza koşulunun ifa yerine istenebilecek ceza sayılmasının uygun olabileceği tespit edilmiştir.
Ceza koşulunun kararlaştırılmasında ve talebinde zarar şartı aranmadığından, somut olayda yapılan incelemeler neticesinde fatura ve ihtarname ile gösterilen 26.520,50 TL dışında başkaca hesaplamaya konu olabilecek bir belge ve bilgi yer almadığından, 26.520,50 TL bedelinin davacı şirket tarafından davalı şirketten talep edilebilmesinin mümkün olabileceği tespit edilmektedir.
Sonuç olarak;
TBK anlamında değerlendirildiğinde davalı şirketin ispatı halinde maddenin yazılmamış sayılabileceği ve sözleşmeden kaynaklanan bir alacağın doğmamış olabileceği,
TTK anlamında değerlendirildiğinde doktrindeki 3. Görüşe göre sözleşmeden cayma söz konusu olup sözleşme bedelinin ve bu caymadan kaynaklı zarar doğmuş ise ispatı halinde alacak olarak talep edilebileceği, sözleşme bedelinin dosya kapsamında incelenen faturalar ve ihtarnameden 26.520,50 TL olduğunun görüldüğü, davalı şirketin fuara katılmaması sebebi ile kendisine katılım sözleşmesi ile ayrılmış olan alanın kiraya verildiği yönünde iddiasının olduğu ancak iddia edilen bu şirketten müzekkereye cevap verilmediği, … Odası ile mahkemenin görüşmesi üzerine tutulan tutanakta işbu şirketin faal bir şirket olmadığı tespit edildiğinde cayma nedeni ile doğan bir alacak olup olmadığının hesap edilemediği,
Ceza koşulu olarak kabul edilmesi halinde; ceza koşulunun kararlaştırılmasında ve talebinde zarar şartı aranmadığından, somut olayda yapılan incelemeler neticesinde fatura ve ihtarname ile gösterilen 26.520,50 TL dışında başkaca hesaplamaya konu olabilecek bir belge ve bilgi tespit edilemediğinden, 26.520,50 TL bedelinin davacı şirket tarafından davalı şirketten talep edilebilmesinin mümkün olabileceği şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; 05-08 Eylül 2018 tarihinde davacı firmaca düzenlenen fuar organizasyonu için 26/12/2017 tarihinde davacı ile sözleşme imzalayan davalı yanın fuar katılım bedelini ödemediğinden bahisle İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının iptali isteminden ibarettir.
Davalı yan, aynı tarihlerde … fuarının da düzenlendiğini, şirket müdürler kurulunca … fuarına katılma kararı verilerek davacı ile imzalanan sözleşmenin fuar tarihinden yaklaşık 6 ay önce feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, katılım sağlanılmayan fuar için bedel talep edilmesinin genel işlem şartı niteliğindeki madde nedeniyle haksız olduğunu beyanla davanın reddini talep etmektedir.
Davalı yan, icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisine itiraz ettiğinden dosya öncelikle bu hususlarda ele alınmıştır. Davaya konu 26/12/2017 tarihli sözleşmenin 13. maddesi ile taraflarca İstanbul Mahkemeleri yetkili kılındığından, taraflar tacir olmakla yetki şartı geçerli bulunduğundan icra müdürlüğünün ve mahkememizin yetkili olduğu anlaşılmış, davalı yanın yetki itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda; davalı yanca aynı tarihlere denk gelen farklı bir fuara katılım yapılması tercih edildiğinden davacının kusurlu davranışları gibi bir fesih sebebi gösterilmeksizin davacı ile imzalanan sözleşmenin feshedildiği, davalı yanın fuara katılım sağlamadığı konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamakla birlikte, davalı yan fuara katılmadığından davalı için ayrılan stand alanının boş kaldığının dosyaya ibraz olunan fotoğraflar ile ortaya konulduğu, davalı yan kendileri için ayrılan stand alanının … adlı firmaya verildiğini savunmuş olmakla, dosya kapsamında davacı ve davalı tarafça sunulmuş iki ayrı fuar krokisinin bulunduğu, davacı yanın sunmuş olduğu krokide davalı firmanın stand alanının farklı bir yer olarak belirlendiğinin göze çaptığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 3. maddesinde bu yetkiye yer verilmekle fuar organizatörlerinin sözleşme gereğince firmaların stand yerlerini değiştirebilecekleri hususu dikkate alındığında, davalı yanın kendilerine tahsis edilen ve boş kalan alanın başka bir firmaya kiralandığını ispatla mükellef olduğu, davacı yanca ibraz edilen fuar krokisinde hem davalıya hem de dava dışı … firmasına farklı stand alanlarının ayrıldığı, aynı fuarda davalının savunmasına konu … firması ile davalı firma için iki ayrı standın yer aldığı, bu nedenle davalı yana tahsis edilen stand alanın dava dışı firmaya kiralandığından bahsedilemeyeceği, davacı ile sözleşme imzalayan ancak sonrasında feshettiğini bildiren davalı yanın “Bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzasından sonra cayma iradesi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz.” şeklindeki sözleşmenin 4.1. maddesi gereğince fuar bedelini davacı firmaya ödemekle mükellef olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davalı yan sözleşmenin genel işlem koşullarına aykırı olduğu savunmasında bulunmuştur. Huzurdaki davanın her iki tarafı da tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18/2. maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekmektedir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK’nın 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilir ise de TTK 18/2. maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir. Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirilmesine gelince, sözleşme yapma özgürlüğüne ilişkin TBK. m. 26 hükmüne göre, “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler’’, yine TBK. m. 27/1 hükmüne göre, “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür”, nihayet TBK. m. 28/1 hükmüne göre de “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir”; söz konusu hükümler dikkate alındığında, taraflar arasındaki sözleşme imzalandıktan sonra cayma iradesi gösterilse dahi sözleşme bedelinin ödeneceğine dair hükmün sözleşme yapma özgürlüğü çerçevesinde kararlaştırıldığı, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı bir durumun söz konusu olmadığı, farklı fuarlara katılım sağlamakla sektör konusunda tecrübeli olan davalının tacir olduğu da göz önünde bulundurulduğunda basiretli davranma yükümlülüğü nedeniyle sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu hususunu ileri sürmesinin de olanaksız olduğu sonucuna varılmakla, böylece taraflar arasında sözleşmede fuar bedelinin ödeneceğine ilişkin hükmün, matbu sözleşmede yer alması sonucu, geçersiz olduğu bir başka deyişle genel işlem şartlarına aykırı olduğu hususlarının ileri sürülemeyeceği, anılı düzenlemenin geçerli olduğu tespit edildiğinden, fuar bedelinin tahsili amacıyla başlatılan takibe davalı tarafça yapılan itirazın iptalinin gerektiği anlaşıldığından, davanın kabulüne, alacak sözleşme ile belirlenmiş yani likit olduğundan, takibe haksız itiraz nedeniyle alacağına geç kavuşan davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 26.520,50 TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %19,50 oranını geçmemek üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
Alacağın % 20’si oranındaki 5.304,10 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gerekli 1.811,61 TL karar harcından 320,31 TL peşin harcın mahsubu ile 1.491,30 TL’nin davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 320,31 TL peşin harç ve 35,90 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 356,21 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.894,28 TL (bilirkişi ücreti, tebligat v.s posta masrafları) yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.16/02/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza