Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/714 E. 2018/739 K. 01.08.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/609 Esas
KARAR NO : 2018/366
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/05/2016
KARAR TARİHİ: 19/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize sunmuş dava dilekçesinde özetle; müvekkil ile davalı şirket arasında elektrik kullanımına abonelik sözleşmesi mevcut olup, müvekkilinin davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, davalı şirketin mevzuata ve hukuka aykırı olarak faturalara ödenen kayıp kaçak, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi ve yine katma değer vergisi gibi yasal olmayan bedelleri yansıttığını, bu bedellerin müvekkili tarafından ödendiğini beyanla, ödenen bedellerin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası olarak şimdilik 10.000 TL’nin fatura ödeme tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalıya yapılan usulüne uygun tebligata rağmen davaya yanıt vermemiştir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda Prof. Dr. … marifetiyle Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 29/12/2016 gün 2016/6993 Esas-2016/17081 Karar sayılı ilamı doğrultusunda ilamda belirtilen hususların değerlendirilmesi babında rapor istenilmiş ve konuya ilişkin 26/04/2017 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişi anılı raporunda özetle;
““4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ”, “EPDKKurul Kararları ”, “6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, “Yargıtay 3.H.D.’nin 29/12/2016 gün, 2016/6993E., 2016/17081K, sayılı ilamı”, diğer ilgili mevzuatlar ile dosya içeriğindeki bilgi, belge ve deliller üzerinde yapılan inceleme kapsamında;
4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 4’üncü maddesinin 2. Fıkrası’nda; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ’nun bu kanunda yer alan, bir elektrik faturası içeriğini meydana getiren kalemlerin, fiyatlandırma esaslarını tespit etmekten sorumlu olduğunun belirtildiği, buna göre, EPDK’nun elektrik faturalarında bulunacak ve ücretlendirilecek tarife unsurlarını belirleme yetkisine sahip olduğu,
Kurulca düzenlemeye tabi tarifelerin de;
a) Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifeleri,
b) İletim Tarifesi,
c) Toptan Satış Tarifesi,
d) Dağıtım Tarifeleri,
e) Perakende Satış Tarifelerinden oluştuğu, dolayısıyla EPDK’nın düzenleyebileceği tarifeler arasında; “Kayıp-Kaçak Bedeli Tarifesi” adı altında bir tarifenin bulunmadığı, rapor”da, somut olayla ilgili olan kısmı dahil, mevzuat ve ona dayalı uygulamanın anlatımı yapılmış, “De lega fer anda (Olması gereken hukuk)” yönünden de, somut çekişmedeki durum değerlendirilmiş ve ayrıca/genel, mer’i mevzuat ile ona dayalı uygulamaların bilhassa kayıp-kaçak bedelinin tahsili kapsamında tarafımdan benimsenmeyen yönlerine değinilmiş ve fakat mevzuatın değişmediği durumda ona uyma gereğinden hareketle; “Kaçak elektrik kullanımının suç olduğu, elektrik dağıtım şirketleri, kaçak elektrik enerjisi tüketimini elemanları ile tutanakla saptayıp, derhal elektrik enerjisini keserek, bir yandan Cumhuriyet Başsavcılıkları ’na “Kaçak Elektrik Kullanmak, Elektrik Hırsızlığı Suçu ” isnadı ile suç duyurusunda bulunduğu, öte yandan kaçak elektrik tüketimi ve elektrik enerjisinin sayaç değerlerinin düşmeye başladığı ihtilafsız dönemden tutanak tarihine kadar, ek tahakkuk (Noksan Elektrik=Revizyon) tahakkuku ile, tüketici aleyhine icra takibi başlattığı ” gerçeği de düşünülerek; elektrik enerjisi tüketim bedellerine her ay %(9-10) oranında artış getiren (Kayıp-Kaçak Bedeli” içerisinde yer alan “Kayıp (Teknik) Bedeli”nin tüketiciden talep edilmesinin hukuksal açıklamaları yapılabilir ise de, tüm ülkemizi kapsar şekilde; “Kaçak Elektrik Enerjisi Bedeli”nin tüm tüketicilere yansıtılmasının hukuka uygunluğunun ileri sürülmesinin, olanaksız olduğu, teknik ve hukuki gerekçelere dayandırılarak açıklaması yapılan kayıp-kaçak bedelleri dışında faturaya yansıtılan diğer bedellerin (İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmeti (PSH)Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli) alınmasının 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde EPDK’nm yasal mevzuatına uygun olduğu, bu mevzuat değiştirilmedikçe kayıp-kaçak bedeli dışındaki bedellerin tahsil edilebileceği, ancak kayıp-kaçak bedelinin 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanunla ilgili diğer mevzuatlarda alınma gerekçesini açıklayan tam bir yasal karşılığı olmadığı, zira; özellikle alçak gerilim hatlarının iyi işletilmemesinden dolayı meydana gelen teknik kayıpların bir türlü istenilen düzeye indirilememesi ve buna ek olarak kaçak olarak kullanılan elektrik enerjisinin fiili kullanıcısı ve hukuki abonesinden değil tüm dürüst kullanıcılardan tahsil edildiği, oysa hatların iyi işletilmesi ve kaçağın önlenmesi dağıtım şirketlerinin sorumluluğunda olduğu, buna rağmen; 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “6719 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”nun rapor içeriğinde açıklanan maddeleri ile kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciye yansıtılmasının yasal kılınıldığı, bu kararın (3).H.D.’nin; 29/12/2016 gün, 2016/6993 E., 2016/17081 Karar sayılı ilamı ile tescillendiği, dava konusu yapılan aboneliğe dair dosyaya sunulan TL bazında Tüketim Ekstreleri v.b., belgeler incelendiğinde, yapılan uygulamanın 3’er aylık periyotlar halinde EPDK tarafından onaylanmasını takiben yayımlanarak yürürlüğe giren tarifelerle örtüştüğü, dolayısıyla EPDK tarafından yayımlanan tarifelere dayanılarak dava konusu faturalar üzerinde yapılan kontrollerde dağıtım ve perakende satış şirketlerince bu bedellerin tahsil edilmesinin“6719 Sayılı Kanun’un 20.Maddesi Uyarınca Kurumun Düzenleyici İşlemlerine (EPDK Tarifelerine)” uygun olduğu, Sonuç olarak 17/06/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan 6719 sayılı Kanun’un; 21.Maddesi( 6446 sayılı Kanunun 17.Maddesine 10.fıkra olarak eklenen) 17/06/2016 tarihinden sonra, 26.Maddesi de (6446 sayılı kanuna geçici madde olarak eklenen 20. Maddeyi öngören) 17/06/2016 tarihine kadar, açılan takip ve davalar ile başvuruları kapsadığından, davacı tarafın ödediği kayıp-kaçak bedellerini ve diğer fatura bileşenlerini geri isteyemeyeceği” şeklinde mütaalada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce; davacı vekilinin yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasaya yönelik … ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.sayılı dosyasında vaki Anayasa’ya aykırılık iddiasının bekletici mesele yapılmasına ilişkin talebi doğrultusunda anılı iptal başvurusu bekletici mesele yapılmış ise de; yasal bekleme süresi içinde iptal başvurusu Anayasa Mahkemesi’nce görüşülmediğinden, bizzat dosyamız açısından yapılmış iptal başvurusu da bulunmadığından, ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı doğrultusunda bekletici meseleye yönelik ara karardan rücu edilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Dava; davalı firma ile akdedilen elektrik aboneliği kapsamında taahhuk ettirilen elektrik kullanım faturalarına yasal dayanağı olmaksızın hukuka aykırı olarak yansıtılan ve ödenen kayıp kaçak, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi ve yine katma değer vergisi bedelinin tespiti ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Yanlar arasındaki ihtilaf; kayıp kaçak, TRT payı, enerji fonu, belediye tüketim vergisi ve yine katma değer vergisi bedellerinin elektrik tüketim faturalarına yansıtılıp yansıtılamayacağı hususuna ilişkindir.
Kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedeli, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Mahkememizce icra edilen yargılama aşamasında 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun bazı maddelerini de değiştiren 6719 sayılı yasa kabul edilerek yürürlüğe girmiştir.
Mahkememizce Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na ve … Elektrik Dağıtım AŞ’ye 6446 sayılı yasanın 17.maddesini değiştiren 6719 sayılı yasanın 21.maddesi gereğince düzenlenen tarife belirleme yönteminin geçmiş faturalara etkisi olup olmayacağı hususunda yazılan müzekkerelere verilen cevabi yazılarda ”faturaları etkileyeceği” yönünde bir yanıta yer verilmediği görülmüştür.
Mübrez raporda 6446 sayılı yasanın 17.maddesini değiştiren 6719 sayılı yasanın 21.maddesi gereğince düzenlenen tarife belirleme yönetiminin geçmiş faturaları etkileyeceği tespitine yer verilmediği gibi yapılan yasal düzenleme karşısında kayıp kaçak bedelleri ve sair bedellerin yasal altyapılarının oluştuğundan bahisle iadesinin talep edilemeyeceği mütalaa edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunla yapılan değişiklikler kapsamında anılı kanunun 15.maddesi ile 6446 sayılı kanunun ”tanımlar ve kısaltmalar” başlıklı 3.maddesinin 1.fıkrası ”şş” bendi eklenmiş ve bu bendde ”teknik ve teknik olmayan kayıp; dağıtım sisteme giren elektrik ile dağıtım sisteminden tüketicilere taahhuk ettirilen enerji miktarı arasındaki farkı oluşturan ve maliyeti etkileyen teknik kayıp ve/veya kaçak kullanım gibi sebeplerden kaynaklanan ve teknik bir sebebe dayanmayan kaybı ifade ettiği” hüküm altına alındığı, yine 6446 sayılı kanunun 14.maddesinde değişiklik yapan 6719 sayılı kanunun 21.maddesi ile 17.maddesinin 4.fıkrasında ilgili faaliyete ilişkin tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onayı tarifenin hüküm ve şartları bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar hükmüne yer verildiği, 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile kurum tarafından gelir ve tarife kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyeti ile mahkemelerin bu delilleri kurumun düzenlediği işlemlere uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun düzenlendiği, 6719 sayılı kanunun 6446 sayılı kanuna eklenen geçici 20.madde ile kurul kararına uygun şekilde taahhuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında 17.madde hükmünün uygulanacağı hususunun düzenlendiği, yine 6446 sayılı kanunda yapılan 6719 sayılı kanunun değişikliği ile kurul tarafından belirlenen esaslara göre hazırlanıp kurul tarafından onaylanan tarifelere uygun şekilde taahhuk ettirilen faturalarda yer alan kayıp kaçak, perakende satış hizmet maliyeti ve benzeri gibi kanunda sayılan kalemler bakımından 17.maddeye eklenen 10.fıkra ile mahkemece yapılacak incelemenin kurumun düzenleyici işlemlere uygunluk denetimi ile sınırlı olduğunun ifade edildiğinin geçici 20.madde ile de bu hükmün mevcut davalarda uygulanmasının kararlaştırıldığı görülmekle davaya konu kayıp kaçak ve sair bedellerin faturalara yansıtılmasına ilişkin yasal düzenlemenin yapıldığı, yasanın herkesi bağlayıcı ve emredici nitelikte olduğu, kazanılmış hak kavramından bahsedilmesinin mümkün olmadığı, 6719 sayılı yasanın 21.maddesindeki tarife belirleme yönetiminin geçmiş faturaları da etkileyeceği hususunun tespit edilemediği gibi davacının da bu yönde iddiasının bulunmadığı görülmüştür.
Dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca davacının dava açmakta haklı olduğu anlaşılmıştır. HMK’ nın 331. Maddesi; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmünü içermektedir. Dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden, dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması olanaklı değildir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/2534 Esas ve 2017/3956 Karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
Yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 18/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda; dava konusu faturalar üzerinde yapılan incelemeler sonucunda EPDK’ nın düzenleyici işlemlerine ve yayımlanan tarifelere uygun olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17. maddesine eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanununun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici 20. maddesi hükümlerine istinaden davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:
1-Dava konusuz kalmakla karar tesisine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından yatırılan peşin ve ıslahla yatırılan 13.925,78 TL harçtan 35,90 TL harcın mahsubu ile 13.889,88 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı yan kendisini vekilli temsil ettirdiğinden ve dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden A.A.Ü.T.’nin 6.maddesi gereğince belirlenen 2.180,00TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davalı vekili kendisini vekille temsil ettirmiş ise de; dava yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa nedeniyle dava konusuz kaldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Dava, yargılama aşamasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa gereğince konusuz kaldığından, davalı yan davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden ve davanın açılış tarihi itibariyle dava haklı görüldüğünden davacı tarafça yapılan 707,00 TL masrafın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/04/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …