Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/702 E. 2018/809 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/702
KARAR NO : 2018/809

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 24/07/2018
KARAR TARİHİ : 18/09/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkilerin … şirketlerinin Irak Şantiyelerinde işçi olarak çalıştığını, müvekillerin iş akdinin feshi nedeniyle tazminatları ödenmediğini, bu sebpele iş mahkemelerinde dava açıldığını, davalı şirket olarak … AŞ gösterildiğini, davacı müvekkiller tarafından açılan davalar kabul edilerek ilama bağlandığını, davacı müvekkiller tarafından ilamlar tahsil için icraya konulduğunu, icra müdürlüğü dosyalarında haciz işlemleri tamamlandığını ve borçlu … AŞ’nin herhangi bir mal varlığına rastlanılmadığını, ayrıca şirketin alacağı karşılayacak herhangi bir gayrimenkulü olmadığını, şirket hali hazırda sadece tabela şirketi olarak bulunduğunu, … AŞ’nin borçlarını ödeme kabiliyetinin olmadığını, kesin aciz vesikası alınma şartlarının doğmuş olduğunu, davacı müvekkillerin hak ve alacaklarının ödenmesinde TTK 176.madde gereği, kısmi bölünme nedeniyle … AŞ’nin ikinci dereceden ve müteselsilen sorumlu olduğunun tespitini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile borçlu diğer davalı … Anonim Şirketi farklı tüzel kişiliklere sahip iki ayrı şirket olduğunu, işbu dava açısından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 176.maddesi zaman bakımından uygulanamayacağını, 6762 sayılı eTTK’da 6102 sayılı TTK’nın 176.madde hükmünü karşılayan herhangi bir hüküm bulunmadığını, hiçbir kabul anlamına gelmemekle beraber işbu davada diğer davalı … Anonim Şirketi açısından kesin aciz vesikası verilmesi koşulları oluşmadığını, kesin aciz belgesi verilmesinin bir diğer koşulu da borçlunun satışı yapılan malla dışında haczi kabil malı bulunmadığını, 6102 sayılı TTK madde 176’nın zaman bakımından işbu davaya uygulanamadığını, ayrıca müvekkil şirket ile diğer davalı şirket … ve Anonim Şirketi’nin müteselsil sorumluluğu için öngörülen zamanaşımı süresinin geçmiş olduğunu ve borçlu diğer davalı … Anonim Şirketi hakkında, kesin aciz vesikası verilmesi şartları da doğmadığını, bu nedenle davacılar tarafından tespiti talep edilen hususlar hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, öncelikle dosyadaki usul eksiklikleri tamamlanması için davacılara kesin süre verilmesini, söz konusu süre içerisinde eksiklikler tamamlatılmazsa davanın açılmamış sayılmasını, 6102 sayılı TTK’nın işbu davaya zaman bakımından uygulanması mümkün olmadığından kısmi bölünme nedeniyle müvekkil şirket ile diğer davalının müteselsilen sorumlu olmadığının tespit edilmesini, müvekkil şirket ile diğer davalının davacıların alacaklarını tahsil etmek amacıyla müteselsil sorumluluğu için öngörülen zamanaşımı süresinin dolduğunun tespit edilmesini, diğer davalı açısından kesin aciz vesikası alınması şartları oluşmadığının tespitini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ve AŞ vekilinin cevap dilekçesinde özetle; İcra İflas Kanunu madde 143’te açıkça düzenlenen kesin aciz vesikası alınmasının şartları davalı müvekkil şirket … ve AŞ yönünden oluşmadığını, kesinlikle kabul etmemek kaydıyla müteselsil sorumlu olduğu iddia edilen şirketin takip edilebilmesi için TTK 176/2-C bendinde aleyhinde yapılan bir icra takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğduğu şeklinde belirtilen koşulun gerçekleşmiş olması gerektiğini, kesin aciz belgesinin verilmesi içn satış ve satış bedelinin paylaştırılması safhasının sona ermiş olması gerektiğini, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanunun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanun uyarınca 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanununun davada zaman bakımından uygulanabilirliği söz konusu olmadığını, müvekkil şirket yönünden aciz vesikası alınması şartları oluşmadığından ve dava ile aciz vesikası alınması şartlarının oluştuğunun tespiti talebi usul ve yasaya aykırı olduğundan davanın usul ve esastan reddini, 6102 sayılı TTK zaman bakımından uygulanamayacağının kabulü ile zamanaşımı ve diğer tüm itirazların kabulü ile davanın hukuki yarar menfaat yokluğundan tüm yönleri ile reddini, tüm yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 2016/ 803 Esas ve 2017/498 Karar sayılı dosyasından yapılan yargılama sonucunda; “Davanın her iki davalı yönünden usulden reddine” dair verilen kararın davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine; … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 11/07/2018 tarihli kararında HMK’nun 353/1.a.3 maddesi uyarınca, kararı veren İlk Derece Mahkemesinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ilişkin karar verildiği anlaşılmış olup, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanılan deliller ve … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı ilamının bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davaya konu olayda İş Kanunu anlamında işyeri devrinin söz konusu olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 6.maddesinde, iş yerinin kısmen veya tamamen devrinin sonuçlarının düzenlendiği, bu bağlamda davalıların sorumluluğunun anılan 6.maddeye göre tayini gerektiğinden ve talep İş Kanunu kapsamında kaldığından iş mahkemeleri görevli olması sebebiyle açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş buna dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul İş Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul İş Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 18/09/2018

Katip …

Hakim …