Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/7 E. 2018/619 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/7
KARAR NO : 2018/619
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 03/01/2018
KARAR TARİHİ: 20/06/2018
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin 20/03/2014 tarihli dilekçesinde Özetle; İstanbul …. icra Müdürlüğünün … E, Sayılı dosya nezdİnde mijvekkilime başlatılan icra takibi île dava dışı /takip borçlusu …nın 29.12.20l0 tarihli, 50.000 TL tutarında sözleşmeye dayanılarak kullandığı kredi kapsamında ödenmejien bakiye bedellerin ferileri ile birlikte borçlu … İle Davalı …’ dan tahsilinin talep edildiğini, ancak davalı …’nın kefil olduğu konu bireysel kredi kullanımı akabinde davalı/borçlu ile dava dışı borçlunun ödeme aczine düştüğünü, bunun Üzerine noter kanalı ile muacceliyet ve hesap kat İhtarnameleri gönderildiğini, sözlü uyanlara rağmen herhangi bir ödeme alınamadığını, dolayısıyla borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçlunun yetki itirazında bulunarak takibin kendi yönünden durdurulduğunu, diğer borçlu …. nın ise yetki İtirazında bulunamayacağı, davalı konu kredi sözleşmesine kefil olarak imza attığını, takibe konu borç miktan yönünden kefalet miktarını kapsadığını, davalının, diğer borçlu üzerinde kayıtlı herhangi bir gayrimenkul ve araç ile SGK kaydı da mevcut olmadığım, iyi niyetli aramaların cevapsız bırakıldığını, davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyasına sunulu mesnetsiz itirazın iptali ve takibin devamına, Davalıya muacceliyet ve hesap kat ihtarnamelerinin bizzat tebliğ edildiği ve itiraz dilekçesinin içeriği göz önüne alınarak aleyhinde takip tutarının %20’sinden az olmamak üzere İcra inkar tazminatı hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin Davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Sayın mahkemenin 25.07.2014 tarihli duruşma tutanağında da görüldüğü üzere taraflara usulüne uygun olarak davetiyenin gönderildiği ancak davalının yanıt vermediği görülmüştür,
Bilirkişi kurulu raporunda ; Taraflar arasından 6102 sayılı YTTK nunu 89. Maddesi hükümleri çerçevesinde 29.12.2010 tarihli “Bireysel Kredi Sözleşmesi” yapıldığı sözleşmenin taraflarca imza altına alındığı, yine sözleşmenin asıl borçlusunun …, müşterek ve müteselsil kefilinin ise …’nın olduğu, davacı tarafından davalı yana … 56 noterliği vasıtasıyla 27.12.2013 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesi keşide edilerek hesabı kat edildiği, davacı banka tarafından 32,200,13 TL asıl alacak, 492,37 TL işlemiş faiz ve 24.62 TL BSMV olmak üzere toplam 32.717,12 TL tutar alacağı için icra takibi yapıldığı, davalı yanın itirazı ile takibin durduğu, davacı yanın sunmuş olduğu dosyada mevcut belgelere, ödeme planına ve tahsilat makbuzlarına göre 16.12.2015 tarihîne kadar asıl borçlu dava dışı …’dan faiz ve masraflar ile birlikte 32,772,13 TL toplam alacak miktarının bulunduğu, ilgili borca …’nın ise müteselsil kefaletinin mevcut olduğu, BK 586-587-589 hükümleri gereğince davalının müşterek ve müteselsili kefil olarak tüm borçların müeyyidelerinden sorumludur. Kal ihtarının 27.12.2013 tarihinde düzenlenmiş tebliğ tarihi 06.01.2014 tarihinde tebliğ edildiğine göre 13.01.2014 tarihinde temerrüt oluşmuştur. Yanlar arasında yapılan sözleşmenin 5 md> akdi faiz oranı yıllık %ll,64 olarak beliklenmiş ve temerrüt faizini de sözleşmenin 12 md. hükmü gereğince %30 fazla talep edebileceği akde bağlanmıştır. O halde temerrüt faizi ise % 11,64 x 1,30 = %15,13 dür. Takip talebi 08.01.2014 olup, 13.01.2014 temerrüt tarihinden önce başlatılmıştır . Davacı 27.12.2013 kat tarihinden 08.01.2014 takip talebine kadar talep etmesi gereken akdi faiz miktarı 31.920,84 TL %11,64 x 11 gün /3600 = 113,53 TL dir. Davacı 08.01.2614 takip tarihi itibari İle 31.920.84 TL asıl atacak ve 113,53 TL işlemiş faiz olmak üzere 32.034,37 TL talep edebilecektir. Davacı yanın 08.01.2014 takip tarihinden bakiye ana para miktarı olan 31.920,84 .-TL üzerinden infaz tarihine kadar 3095 sayılı yasanın 3 md. gereğince basit usut de yıllık % 15,I3 temerrüt faiz oranından faiz talep edebilecektir. 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 2 nci bendinin ” Dönemsel itfa planında yer alan taksit tutarının vadesinde ödenmemesi halinde ; bankanın kabulünde olan ve tüketiciler ile ilgili kanunun 10 ncu maddesinin (f) bendinde yer olan gecikme faizi dışında her hangi bir yükümlülük altına sokulamaz ” Amir hükmü uyarınca , masraf , fon ve vergi tahakkuku yapılmaması gerekmektedir. Davalının kullanmış bulunduğu kredi tüketici kredisi olması nedeni ile 4822 SK.nun 16.maddesiile 4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 10.maddesi ile eklenen 10/A maddesinin 2.bendine göre gecikme faizi dışında, masraf , fon ve vergi tahakkuku yapılmaması gerektiğini bildirmiştir.
Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı 13/11/2017 tarihli bozma ilamı ile;
“1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dahi olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Dosya içerisinde bulunan uyuşmalık konusu sözleşme incelendiğinde, kullanılan kredinin bireysel kredi olduğu anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi bireysel krediler tüketici kredilerinin çeşitlerinden olup, davacı bankanın vermiş olduğu hizmet mesleki ve ticari amaçlı olup, davalı da tüketicidir. O halde, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Mahkemece tüketici mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, belirtilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dava; İtirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı, Yargıtay bozma ilamı ve toplanan delillerin bir bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi ile dava dışı/takip borçlusu …’nın 29.12.2010 tarihinde kullandığı 50.000,00-TL tutarındaki kredinin ödenmeyen bakiye bedellerin ferileri ile birlikte borçlu … ile davalıdan tahsilinin talep edildiğini, davalı/borçlu ile dava dışı borçlunun ödeme aczine düştüğünü, noter kanalı ile muacceliyet ve hesap kat ihtarnameleri gönderildiğini, sözlü uyarılara rağmen de herhangi bir ödeme yapılmadığını, başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu belirterek, itirazın iptaline ve % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti, sağlayıcı; kamu tüzel kişileri de dahi olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye hizmet sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda; dosya içerisinde bulunan uyuşmalık konusu sözleşme incelendiğinde, kullanılan kredinin bireysel kredi olduğu anlaşılmaktadır. Bireysel krediler tüketici kredilerinin çeşitlerinden olup, davacı bankanın vermiş olduğu hizmet mesleki ve ticari amaçlı olup, davalı da tüketicidir. Bu nedenle, davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
Yukarıda anlatılan nedenlerle; Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Tüketici Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/06/2018

Katip Hakim