Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/697 E. 2018/1153 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/697
KARAR NO : 2018/1153

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 23/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın, davalının … Müdürlüğü adresi olan … adresinde açıldığını, genel yetki kuralları ve yerleşik Yargıtay içtihatları gereği Istanbul Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, huzurda görülmekte olan davanın, Sigorta Şirketinden olan alacak hakkının müvekkiline Temlik edilmesi neticesinde ortaya çıktığını, taraflar arasında tüketici ilişkisinin olmaması ve davalı tarafın Sigorta Şirketi olması karşısında Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli hale geldiğini, davalı Şirkete sigortalı … Tic. Ltd. Şti. ‘nin malik ve işleteni olduğu … plakalı aracın 12/05/2018 tarihinde … Ltd. Şti. ‘ye ait … plakalı araca çarparak hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, davalıya sigortalı araç sürücüsünün dosya kapsamındaki maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere, kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğunu, … plakalı aracın 30.12.2017/2018 vade tarihli … Nolu Zorunlu Mali Mesuliyet Poliçesi ile davalıya sigortalı olduğunu, davalı değer kaybından poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, meydana gelen hasar neticesinde … plakalı araçta değer kaybının oluştuğunu, 2918 Sayılı KTK’nin 99/1 maddesi ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2 maddesi gereğince trafik sigortacısının zarar giderim yükümlülüğünün süresinin, rizikonun ihbarı ve gerekli belgelerin sigortacıya iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü olarak belirlendiğini, davalı … Şirketine değer kaybı alacağının temlik alan taraflarına ödenmesi için 04/06/2018 tarihinde başvuru yapılmışsa da iş bu davanın açıldığı güne kadar taraflarına herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalının 14/06/2018 tarihinde temerrüde düştüğünü, … San. Ltd. Şti., davalı … şirketinden alacağını Bk. M.183 vd., maddeleri gereği, hukuka uygurı olarak ve şekil şartlarını da sağlamak suretiyle alacağın temliki yoluyla müvekkili … Ltd Şti.’ye devrettiğini, sonuç olarak bu nedenlerle taraflar arasındaki değer kaybı hasarına ilişkin uyuşmazlık sebebi ile talep edebilecekleri miktarın bilirkişi marifetiyle tespit edilmesinden sonra alacak miktarının belirlenecek miktar kadar arttıracaklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 100,00-TL değer kaybı bedelinin poliçe limitleri dahilinde muhatap şirketin temerrüt tarihi olan 14/06/2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini, her türlü başvuru, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya cevap verilebilmesi için öncelikle H.M.K. 121 md. gereği delillerin taraflarına tebliğinin gerektiğini, müvekkili şirkete gönderilen dava dilekçesi ekinde kaza ve zarara ilişkin olması gereken belgelerin yer almadığını, bu nedenle davacının delillerini görüp değerlendirmeden davaya yanıt verebilmelerinin mümkün olamayacağını, öncelikle bu hususların saptanabilmesi, davanın esasına ve usule ilişkin itirazlarının sunulabilmesi için tüm delillerin taraflarına tebliğinin gerektiğini, bu nedenle H.M.K. 121 md. gereğince delillerin şirketlerine tebliği gerektiğinden esasa ilişkin diğer cevap ve delil sunma haklarını saklı tuttuklarını, davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini, müvekkili şirketin müseccel adresinin “…” olduğunu, HMK genel yetki kuralları gereğince davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle öncelikle dosyanın davayı görmeye yetkili İstanbul Anadolu Mahkemeleri’ne gönderilmesini talep ettiklerini, davaya dayanak gösterilen Temlik Belgesinin geçerliliğinin değerlendirilmesi gerektiğini, davacı tarafın tazminatına ilişkin olarak mağdur araç sahibinden temlik belgeleri aldığını beyan ettiğini ancak dava dilekçesi ekinde müvekkiline iletilen evraklar arasında buna ilişkin bir belge yer almadığını, davacı taraftan bu husustaki delillerini sunmasının istenmesini ve mağdur araç malikinin varsa alacağını temlik etme iradesinin hem esasen hem de şeklen irdelenmesi gerektiğini, kaldı ki bir an için araç malikinin temlik iradesini içeren ve şeklen de temlik sözleşmesi niteliğini taşıyan bir belgenin mevcutiyeti kabul edilse dahi hukuken geçerli sayılamayacağını, zira dava konusu alacak mahiyeti itibariyle temlik edilebilir bir alacak olmadığını, davacı tarafın müvekkili aleyhinde bu şekilde temlik alındığını belirtilerek ikame ettiği pek çok dava bulunduğunu ve bunlardan iki tanesinin karara çıktığını, alacak kanuna aykırı bir şekilde temlik edilemediğini, dava konusu temlikin bir sigortacılık faaliyeti olduğunu, davacı, sigorta şirketi olmadığından böyle bir temlik alma işleminin yapılamadığını, bu nedenle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davaya konu hiçbir meblağı kabul teşkil etmemek kaydıyla, poliçeden dolayı müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olmak üzere maddi zararlarda araç başına 36.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, teminat limitinini bildirmelerinin hiçbir şekilde kabul anlamına gelmediğini, bilindiği üzere, maddi zararlardan ötürü sigortacının, poliçede gösterilen limit meblağının tamamından değil, üçüncü kişinin maruz kaldığı gerçek zarar miktarının araştırılıp, saptanması neticesinde bulunacak meblağdan, sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının hiçbir dayanak göstermeden talepte bulunduğu tazminat miktarının fahiş olduğunu, yine davacının, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönündeki iddiasının da kabul edilemez nitelikte olduğunu, zira kusur konusunun; kazanın meydana geldiği yer, kaza şekli ve nedeni hususları konusunda uzman bir bilirkişinin incelemesi neticesinde anlaşılabileceğini, müvekkili Şirketin hasar ve değer kaybı ile ilgili tazminat ödemesini gerçekleştirerek sorumluluğunu yerine getirdiğini, müvekkili şirketin … plakalı araçta meydana gelen 2053,00-TL hasar ödemesini … sigortaya ve 1.487,00-TL değer kaybı ödemesini hak sahibi … ’ya gerçekleştirdiğini, bu nedenle de müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, sonuç olarak bu nedenlerden, esasa ilişkin cevap bilahare delil sunma hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı delillerinin taraflarına tebliğini, dosyanın iş bu davayı görmeye yetkili ve görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri’ne gönderilmesini, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddini, yapılacak yargılamada tüm delillerin toplanmasından sonra sınırlı sorumluluk ilkesi, gerçek zararın giderilmesi ilkesi, kusur oranında sorumluluk ilkesinin gözetilerek, davacının açmış olduğu haksız ve yersiz davanın reddini, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmilini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; trafik kazasından kaynaklı değer kaybına ilişkin tazminat istemine ilişkindir.
….’nin müzekkeremize cevap vererek poliçe ve hasar dosyası ile ilgili belgeleri gönderdiği görülmüştür.
Davalı … vekilinin cevap dilekçesi ile yetki ilk itirazında bulunması üzerine iş bu itiraz HMK’nın 117. maddesi uyarınca dava şartlarından sonra inceleme konusu yapılmıştır.
Bu doğrultuda yapılan değerlendirme sonucunda; davacı yanın huzurdaki davada haksız fiil sorumluluğu kapsamında davalı taraftan tazminat isteminde bulunduğu, davalı tarafça yetki ilk itirazında HMK 6, 16 ve 19. maddeleri uyarınca yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olarak belirtildiği görülmüştür.
HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca; “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde düzenlendiği, bu yetki kuralının kesin olmaması nedeni ile HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içerdiği, HMK’nın haksız fiillerde yetkiyi düzenleyen 16. maddesinde de esasen HMK’nun 7/I-2. cümlesindeki düzenleme anlamında kesin yetki halinin söz konusu olmadığı, bu anlamda; dava sebebi olan haksız fiil halinde HMK’nun 16. maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu, zararın meydana geldiği, zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesinde de davanın açılabileceği, birden fazla mahkemenin yetkili kılınarak davacıya bir seçimlik hak tanınmış olması gözönüne alındığında, davacının, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu, davacının, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açar ise, o zaman seçme hakkının davalı tarafa geçeceği açıktır.
Anılı kanuni düzenlemeler ve gerekçeler ışığında somut olaya bakıldığında; haksız fiilin gerçekleştiği yerin Avcılar olup, davacı temlik alan şirketin merkez adresi (Zeytinburnu) itibari ile de Bakırköy Mahkemeleri’nin yetki alanında kaldığı, davalı … şirketinin merkez adresinin Ümraniye/İstanbul olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/17-1092 esas, 2018/463 karar, 14/03/2018 tarihli kararında da belirtildiği üzere; 2918 sayılı KTK’nın 110/2. maddesinin ”Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” düzenlemesi kapsamında sigorta bölge müdürlüğünün yetkili olduğu yönünde bir düzenlenme bulunmamaktadır. Kanunda bulunmayan bir düzenleme de yorum yolu ile genişletilemez. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 7. maddesi hükmü uyarınca, bölge müdürlüklerin bulunduğu yer mahkemelerinin de yetkili mahkeme olarak kabul edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu nedenle davalı … şirketinin merkez adresi itibari ile İstanbul Anadolu Mahkemeleri’nin yetki alanında kalmış olması nedeni ile mahkememizin yetkili olmadığı anlaşılmış ve mahkememizin yetkisizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza