Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/684 E. 2018/1158 K. 19.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/684
KARAR NO : 2018/1158

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 19/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 20/07/2008 tarihinde müvekkilinin … plakalı aracıyla seyir halindeyken hiçbir kusuru yokken, … plaka sayılı aracın doğrudan arkadan çarpmak suretiyle aracına hasar verdiğini, bu hususun ilgili icra dosyasında bulunan faturalardan da anlaşılacağını, şöyle ki; … plaka sayılı aracın tamir faturasında yer alan ön tampon, tampon çıtası, tampon ızgarası, far, motor kaputu, ön panel, hava filtresi ve sair onarımlardan da anlaşılacağı gibi müvekkilinin aracına arkadan çarptığının sabit olduğunu, kazanın akabinde Jandarma Trafik Şubeye müvekkil tarafınca haber verildiğini fakat araca çarpan araç sürücüsünün Jandarmayı beklemeden olay yerini terk ettiğini, bu hususun da Jandarma Trafik Şube görevlilerinin düzenlemiş olduğu tutanakta da görüleceği gibi sabit olduğunu, araca, arkadan çarpan aracın sigorta şirketi tarafından müvekkili hakkında haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlatıldığını, TK. md. 35 e göre hakkındaki takibin kesinleştirildiğini, fakat bu takibe, müvekkilinin taşınmazı üzerindeki haczi e-devlet üzerinden yaklaşık 2 ay öncesinde görmesi ile ıttıla olunduğunu, iş bu hususlar doğrultusunda huzurdaki davayı açma zorunluluğunun hâsıl olduğunu, sonuç olarak bu sebepler ve mahkemece re ‘sen tespit edilecek hususlar doğrultusunda haklarında açılan haksız ve kötü niyetli takibin iptali, alacaklı tarafa herhangi bir borcun olmadığının tespiti, %20’ den aşağı olmamak koşuluyla kötü niyet tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafa usulüne uygun olarak tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi ibraz etmedikleri anlaşılmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; davacıya ait araç ile davalı … şirketinin sigortaladığı aracın karıştığı trafik kazası nedeni ile davalı … şirketinin rücuen tahsil talepli başlattığı icra takibine vaki menfi tespit istemine ilişkindir.
… İl Emniyet Müdürlüğü’nün müzekkeremize cevap vererek araç tescil kayıtları ile ilgili belgeleri gönderdiği görülmüştür.
… İl Emniyet Müdürlüğü’nün müzekkeremize cevap vererek araç tescil kayıtları ile ilgili belgeleri gönderdiği görülmüştür.
Yargılama kapsamında öncelikli olarak irdelenmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı saptanmıştır. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür.
Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Ayrıca 6102 sayılı TTK’nın “Halefiyet” başlıklı 1481. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra hukuken sigortalısının yerine geçer. Bu bir kanuni halefiyettir. Sigortalının, gerçekleşen zararın tazmininden sorumlu olanlara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel tutarında sigortacıya ait olur. 22/03/1944 tarih 37/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında, bu noktada ilişkinin “Halefiyet” ilişkisi olduğu ve sigortacının, açacağı davanın, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu açıklanmıştır.
Huzurdaki dava sigorta şirketi tarafından karşılanan zararın rücuen tahsili istemi ile başlatılan icra takibine vaki menfi tespit istemine ilişkin olup davalı … şirketinin dava dışı sigortalının haklarına halef olduğu ve bunun sonucu olarak sigortalının haklarına tabi olduğu, dava dışı sigortalının ve davalı gerçek kişinin tacir olmadığı, aracın ticari niteliğinin bulunmadığı, bu hali ile dava kapsamında haksız fiil hükümlerinin tartışılmasının gerektiği anlaşılmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarih 37 Esas, 9 Karar …03/07/1944 sayılı kararında da ifade edildiği üzere; sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Halefiyete dayanan davaları ticari dava olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bu dava, sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibidir. Somut olayda davalı … olup, halefi olduğu sigortalısı gerçek kişi olup uyuşmazlığın niteliğine bakıldığında haksız fiilden kaynaklandığı görülmektedir. Bu nedenlerle mahkememiz görevsiz olup uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair, davacı ve davacı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza