Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/683 E. 2021/12 K. 13.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/683 Esas
KARAR NO : 2021/12
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/07/2018
KARAR TARİHİ : 13/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Müvekkili ile davalı şirket arasında 05.12.2017 tarihinde, sözleşme konusu İstanbul ili, … İlçe İlçesi, … Ofis bloğunda yer alan toplam yaklaşık 700 m2 lik ofis alanının mimari, elektrik, mekanik işlerinin sözleşmede belirlenen hususlar çerçevesinde müvekkil aracılığı ile gerçekleştirilmesine ilişkin olarak Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme konusu iş ve hizmetlerin tamamı, müvekkil şirket tarafından, sözleşmeye uygun ve eksiksiz olarak gerçekleştirilmiş olup, elde edilen sonuç itibariyle, “mimari değeri oldukça yüksek nitelikte bir ofis davalının kullanımına sunulduğunu, ancak davalı şirketçe, müvekkil tarafından üstlenilen edimlerin eksiksiz ve sözleşmeye uygun olarak ifa edilmesine rağmen, sözleşme gereğince ödemekle yükümlü olduğu danışmanlık bedeli müvekkile ödenmemekte olduğunu, bu hususun davalıya noter kanalıyla çekilmiş sair ihtarnamelerde bildirilmiş olduğunu, davalı yanın haksız ve mesnetsiz iddialarla müvekkil şirket alacağını ödemekten imtina ettiğini, müvekkil ile davalı arasında imzalanan 05.12.2017 tarihli hizmet sözleşmesi kapsamında, müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen ofis proje ve uygulama Danışmanlığı hizmetlerine ilişkin hizmet bedelinin, temerrüt tarihi olan 17.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ettiğini, dosya kapsamı ile de sabit olduğu üzere; müvekkil şirket sözleşme konusu iş ve hizmetlerin tamamını sözleşmeye uygun, davalının istekleri doğrultusunda ve eksiksiz olarak gerçekleştirmiş olup, elde edilen sonuç itibariyle, mimari değeri oldukça yüksek, son derece modem ve kullanışlı bir ofis davalının kullanımına müvekkilce sunulduğunu, taraflar arasındaki anlaşma uyarınca, müvekkil şirket kendi üzerine düşen edimleri gereği gibi yerine getirmiş olmasına rağmen, ancak, davalı yan kendi üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmekte başarısız ve müvekkilin hizmet alacağını ödemediğini, müvekkil ile davalı arasında imzalanan 05.12.2017 tarihli hizmet sözleşmesi kapsamında, müvekkil şirket tarafından gerçekleştirilen ofis proje ve uygulama Danışmanlığı hizmetlerine ilişkin hizmet bedelinin, temerrüt tarihi olan 17.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkile ödenmesine karar verilmesini, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket kaliteli hizmet anlayışı ile Türkiye’nin en büyük okullarına ve saygın firmalarına servis hizmeti sağlamakta, kurumsal kimliği, kaliteli hizmet anlayışı ve müşteri memnuniyetine verdiği önemle yerli ve yabancı lider kuruluşlara profesyonel taşımacılık hizmeti vermekte olduğunu, müvekkil şirket, şirket genel merkezinin taşınması planlanırken davacı firmanın kurumsal bir firma olduğunu düşünerek kendisi ile 05/12/2017 tarihli “Hizmet Sözleşmesi” imzaladığını, işbu sözleşme ile “İstanbul İli, … İlçesi, … ofis bloğunda yer alan toplam yaklaşık 700 m2 lik ofis alanının mimari, elektrik, mekanik işlerinin Danışman aracılığı ile işverenin istekleri doğrultusunda ve projesine uygun olarak anahtar teslimi olarak tamamlanması” kararlaştırıldığını, davacı sözleşme ile üstlendiği işi süresi içerisinde teslim etmediğini, taraflar arası imzalı 05/12/2017 tarihli “Hizmet Sözleşmesi”nin 4.SÖZLEŞMENİN SÜRESİ başlığında sözleşmenin süresi; İş bu sözleşme 05/12/2017 tarihinden itibaren, 05/02/2018 tarihinde işin sorunsuz bir şekilde İşverene teslimine kadar geçerlidir.” Denilerek 05/02/2018 olarak belirlendiğini, ancak davalı tarafından iş 05/02/2018 tarihinde tamamlanmadığından müvekkil şirket tarafından 21/05/2018 tarihli, … seri ve sıra numaralı, 132.500,00-TL bedelli fatura keşide edilerek davacı firmaya iletildiğini, davacı firma iş tesliminde yalnızca gecikmemiş, işi hiç teslim etmediğini, bu hususta davacı tarafından kesilerek müvekkil şirkete iletilen ve tarafımızca itiraz edilen 16/05/2018 düzenlenme tarihli, … seri ve sıra numaralı, 458.461.73-TL bedelli fatura tarihi dahi iddialarımızı ispatlar niteliğinde olduğunu, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde de 17/05/2018 tarihi temerrüt tarihi olarak belirtildiğini , işin süresinde (05/02/2018) tarihinde teslim edilmediği ikrar edildiğini, davacının taşeronları müvekkil şirkete yönlendirmediği yönündeki iddiaları gerçek dışı olduğunu, sözleşme gereği tüm taşeron sözleşmelerine taraf olması gereken davacı işbu sözleşmelere taraf olmayarak, iletişimi sağlamayarak ve işin takibini yapmayarak sözleşmeye aykırı davrandığını, taşeronlarla tüm görüşmeler, koordinasyon, iletişim ve planlama müvekkil şirket genel müdürü … tarafından sağlandığını, bu husus mail yazışmaları ile açık olduğu üzere tanık beyanları ile de ispatlanacağını, vekalet ücretinin ve yargılama giderinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; ofis-proje uygulama danışmanlığı hizmet sözleşmesine dayalı olarak hizmet bedelinden kaynaklı alacak istemine yönelik şimdilik 10.000-TL’nin tahsili talebine ilişkindir.
05/12/2017 tarihli ofis-proje uygulama danışmanlığı hizmet sözleşmesi, ihtarname, dekont, mail yazışmaları, hakediş evrakları, fatura suretlerinin ibraz edildiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … marifetiyle hazırlanan 24/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Taraflar arasında 05.12.2017 tarihli Danışmanlık Hizmet Sözleşmesi ile Davacı şirket Davalıya ait … Ofis Bloğunda yer alan toplam yaklaşık 700 m2 lik Ticari Ofis alanının her türlü mimari Projesi ve inşaat işlerinin yaklaşık 45 taşeron tarafından gerçekleştirilmesinde Danışmanlık Hizmetleri için Taşeronların kesin hak ediş bedelleri toplamının 2.284.374.43 TL olarak tespit edildiğini, Kesin hak edişlerin KDV hariç toplamı üzerinden Sözleşme gereği % 15’i ile Proje bedeli olan 45.000 TL Toplamına %18 KDV ilavesiyle bulunacak tutarın DANIŞMANLIK HİZMET BEDELİ OLARAK hesaplanacağı hususunda tarafların anlaştığını, bilirkişi Heyetindeki Teknik Değerlendirmede Taşeronlar tarafından gerçekleştirilen ve kesin hak ediş raporlarından tespit edilen toplam Hak ediş bedeli KDV hariç 2.284.374.43 TL olduğu % 15 ise: 2.284.374.43 TL %15 = 342.656.16 TL olarak hesaplandığını, Dosya kapsamı incelendiğinde, davacıya ödendiği beyan edilen ödemelere ilişkin banka dekontları arasında 19.10.2017 tarihli 10.000 TL ve 11.12.2017 tarihli 43.100.00 TL bedelli dekontların cevap dilekçesi ekinde olmadığı tespit edildiğini, söz konusu iki ödeme dekontu dosyada olmamasına karşılık, davalı tarafından davacıya 215.100.00 TL ödeme yapıldığı beyanı karşısında davacı yanın kendisine 215.100.00 TL ödendiği yönündeki davalı beyanına karşı her hangi bir itiraz bulunmaması hali, söz konusu tutarın davacı tarafından tahsil edildiğinin kabulü gerektiğini, bu halde, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi kapsamındaki Danışmanlık Hizmet bedeli olarak bilirkişilikçe hesaplanan 457.434.27 TL – 215.100.00 TL = 242.334.27 TL bakiye kalan davacı alacağı olabileceği hesaplandığını, taraf beyanlarından ve dosyaya sunulan belgelerden, Sözleşme konusu projenin gecikmeyle de olsa bitirildiği ve halen kullanımda olduğunu, taraflar arasındaki Sözleşmenin 8 Maddesi gereğince, Projede Yüklenici olan taşeronların kesin hak ediş bedelleri toplamının proje maliyetinin 2.284.374.43 TL olarak tespit edildiği ve işbu maliyetin %15’nin 342.656.16 TL + KDV tutarında davacı danışman ücretinin Proje bedeli ile birlikte hak edildiği değerlendirildiğini, davalıdan yapılan 215.100.00 TL’lık kısmi tahsilat sonrasında davacının davalıdan bakiye alacağının 457.434.27 TL – 215.100.00 TL = 242.334.27 TL kaldığı ve işbu tutar için 30.05.2018 temerrüt tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 2/2 maddesi gereğince % 9.75 ve değişen oranlarda (29.06.2018 tarihinden itibaren % 19.75 ) ticari avans faizi talep edilebileceği değerlendirildiğini, tarafların iddia ve savunmaları, taraflar arasındaki Sözleşme, mail yazışmaları, karşılıklı keşide edilen ihtarnameler, Banka ödeme dekontları, Proje kapsamında yüklenici taşeronların hak ediş raporları, dosyaya sunulan deliller ve tüm dosya kapsamı üzerinde yapılan inceleme, tespit ve değerlendirmeler sonucunda: taraflar arasında imzalanan Danışmanlık Hizmet Sözleşmesinden dolayı davacının davalıdan kısmi tahsilatlar sonucunda talep edebileceği danışmanlık hizmet bedelinden bakiye alacağının 457.434.27 TL – 215.100.00 TL = 242.334.27 TL olarak hesaplandığını, işbu alacak için 30.05.2018 temerrüt tarihinden itibaren % 9.75 ve değişen oranlarda ticari avans faizi işletilebileceğini, davalının Sözleşmenin 7 maddesi gereğince işin tesliminin geciktirilmesinde davacının kusuru olduğu kanaatine varılması halinde ise, Davalının davacıdan 132.500 TL cezai şart bedeli talebinin yerinde olduğunu, işbu tutar için de % 9.75 ve değişen oranlarda ticari temerrüt faizi işletilebileceği…” mütalaa ettikleri görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … marifetiyle hazırlanan 16/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Taraflar arasında imzalanan Danışmanlık Hizmet Sözleşmesinden dolayı davacının davalıdan, davalı şirket kayıtlarından tespit edilen PROJE MALİYET BEDELİ TOPLAMI OLARAK 1.147.888.28 TL olarak tespit edilen tutar üzerinden yapılan hesaplama ile : 1.147.888.28 TL x % 15 = 172.183.24 TL + % 18 KDV 30.992.98 TL = 203.176.22 TL Hizmet Danışma bedeli hak edilmiş olabileceği hesaplandığını, taraflar arasında İmzalanan Hizmet Sözleşmesinin Mali Yükümlülükler başılıklı 8 maddesinin ilk fıkrasındaki KDV hariç işin maliyetinin %15+KDV tutarındaki Danışmanlık Hizmet bedelinin tam olarak tespiti için, Projenin gerçekleştirilmesinde yaklaşık 45 dolayındaki yüklenicilerin kesin hakedişleri ve ilgili yüklenicilere davalı tarafından yapılan ödemelerin toplamının kesin ve net olarak tespiti ile bulunacak tutar üzerinden hesaplanması gerektiği, bunun içinde ofis projesinde yüklenici konumundaki şirketler tarafından davalı şirket adına düzenlenen faturalar ve davalıdan yapılan tahsilatların ilgili yüklenicilerden istenilip istenilmemesi hususunun mahkeme takdirinde olduğunu, davalının 2017 ve 2018 yılı ticari defterlerinden PROJE MALİYET BEDELİ TOPLAMI OLARAK 1.147.888.28 TL olarak tespit edilen tutar üzerinden hesaplanan 203.176.22 TL’nın davacının Danışman Hizmet bedeli olarak kabulü halinde işbu tutara 30.05.2018 temerrüt tarihinden itibaren % 9.75 ve değişen oranlarda ticari avans faizi işletilebileceğini, davalının taraflar arasındaki sözleşmenin konu ve kapsamına göre bir danışman ve şantiye şefi niteliği gösterdiği anlaşılmakta olduğunu, malzeme seçimi, danışmanlık, genel kontrol görevleri olan ve şantiye yürütücüsü olarak kabul edilebilecek davalının, dava dışı taşeronların gecikmesinden sorumlu tutulamayacağı, kendi hizmeti bakımından ise bir hizmet kusuru ve gecikmesinin bulunmadığı kanaatinde olduğunu, bu sebeplerle davalının cezai şart tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmadığı kanaatinde olduğunu, bununla birlikte sayın mahkeme aksi kanaatte olur ise, sözleşmenin 7 maddesine göre tazminat yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere 129.603.38 TL olarak hesaplandığını, davalı şirket üzerinde yapılan mali incelemeler sonucu, şirketin TTK 376/3 maddesi anlamında borca batık olduğunu, davalı şirketin tazminat sorumlusu olarak kabul edilmesi halinde işbu Mali tablolar çerçevesinde hesaplanan 129.603.38 TL cezai şart bedelinin tamamını ödeyebilecek varlığının bulunmadığı tespit edildiğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Huzurdaki davanın tarafları arasında 05/12/2017 tarihli ofis-proje uygulama danışmanlığı hizmet sözleşmesinin akdedildiği, sözleşme ile davacı (danışmanın), ofis alanının mimari, elektrik, mekanik işlerinin davalı işverenin istekleri doğrultusunda ve projesine uygun olarak anahtar teslimi olarak tamamlanması işinin üstlenildiği, davacının sözleşmeye dayalı hak edişten kaynaklı faturaya dayalı alacak istemini kısmi dava şeklinde ikame ettiği, davalı yanın geç teslimden kaynaklı mahsup ve ödeme savunmalarını ileri sürdüğü görülmüş olup uyuşmazlığın; 05/12/2017 tarihli ofis-proje uygulama danışmanlığı hizmet sözleşmesine dayalı olarak davacının hak ediş hizmet bedeli alacak istemine ilişkin şimdilik 10.000-TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsili isteminin yerinde olup olmadığı, davacının sözleşme gereğince yüklenmiş olduğu edimlerini ifa edip etmediği, davalı yanın geç teslime bağlı mahsup savunmalarının yerinde olup olmadığı, işin tesliminde gecikme olup olmadığı, mevcut ise gecikmenin hangi tarafın kusurun kaynaklandığı, davalı ödemelerinin yanlar arasındaki alacak/ borç durumuna etkileri noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; ”Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK’nın m. 23/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir.” Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı yanın hak ediş bedeline dayalı olarak tanzim ettiği 458.461,73-TL bedelli faturanın davalı yana tebliğ edildiği ancak davalı yanın 8 günlük kanuni itiraz süresi içerisinde faturayı iade ederek itiraz ettiği görülmekle fatura içeriğinin kesinleşmediği, bu hali ile ispat külfetinin davacı tarafta olduğu saptanmıştır.
Dosyada mübrez kesin hakediş belgesinin imzasız olduğu görülmekle konunun uzmanı inşaat mühendisi ve mimar bilirkişilerden oluşan teknik bilirkişi heyetinden yerinde inceleme icrası ile rapor alınıp projenin imalâtın bedelinin sözleşmede belirtilen kriterler ve ticari defter kayıtları gözetilerek saptanması, belirlenecek bu bedelden davalı yanca yapılan ödemeler de mahsup edilerek davacı alacağının hesaplanması yoluna gidilmiştir. Bu noktada kök rapor kapsamında taraf ticari defterlerinin ibraz edilmemesi nedeni ile kayıtların tetkik edilemediği, yalnızca imzasız kesin hak ediş belgesi üzerinden yerinde inceleme tesis edildiği görülmekle ek rapor alınması yoluna gidilmiştir. Ek inceleme neticesinde her iki taraf şirket ticari defterleri tetkik edilmek sureti ile ortaya çıkan proje maliyet bedeli 1.147.888,28-TL olarak tespit edilmiş olup sözleşmenin 8. maddesi uyarınca bu bedelin %15 + KDV ‘si ile birlikte hesaplanan hak ediş bedelinin 203.176,22-TL olduğu neticesine ulaşılmıştır. Davalı işverenin anılı hak ediş bedeline itiraz etmediği, davacının aksi yöndeki iddia ve itirazlarının ise ispata muhtaç kaldığı anlaşılmıştır. Bu hali ile davacının hak edişten kaynaklı alacağının 203.176,22-TL olduğu sonucuna varılmış olup bir sonraki aşamada davalı yanın 215.000-TL’lik ödeme savunması tetkik edilmiştir. Bu noktada davalı tarafça sunulan dekontlar ve taraf ticari defter kayıtları incelenmiş olup 19/10/2017 tarihli 10.000-TL ve 11/12/2017 tarihli 43.100-TL’lik ödemenin ticari defterlere kayıtlı oldukları gibi aynı zamanda tarafların da kabulünde olduğu görülmüştür. Bununla birlikte bakiye 162.000-TL’lik ödeme savunmasına davacı tarafça itiraz edildiği, ödemenin tüzel kişilik dışında şirket yetkilileri arasında gerçekleştiği ve ödeme kayıtlarında davaya konu sözleşme/borç ilişkisine atıf yapan bir kaydın bulunmadığı gibi taraf ticari defterlerinde de anılı ödeme kayıtlarına rastlanılmadığı anlaşılmakla, 162.000-TL’lik ödemelerin davaya konu hak ediş alacağından mahsup edilemeyeceği kanaatine varılmıştır. Bu hali ile yalnızca 53.100-TL’lik ödemenin davacının hak ediş alacağından mahsup edilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Her ne kadar taraf vekillerinin dilekçelerinde ve sözleşmenin 7. maddesinde teslim süresinin gecikmesinde teslim tarihinden itibaren her gün için 250 Euro ödeneceği cezai şart ifadesi ile kararlaştırılmış ise de betimlenen alacağın cezai şart vasfında olmayıp, niteliği itibari ile gecikme tazminatı olduğu, gecikme tazminatının talep edilebilmesi için de teslim sırasında ihtirazi kayıt konulmasına ve ekonomik yönden mahva sebebiyet verip vermeyeceği araştırmasının yapılmasına yer olmadığı sonucuna varılmıştır. Aynı sözleşmeden kaynaklanan karşılıklı alacakların “mahsuplaşma” olarak kabul edilmesi gerekmekte olup mahsup talebi ise “itiraz” niteliğinde olup, savunmanın genişletilmesi yasağına tâbi olmaksızın davanın her aşamasında ileri sürülebilmesi mümkün olmakla, davalı tarafın geç teslimden kaynaklı gecikme tazminatı alacağına yönelik mahsup savunması tetkik edilmiştir. (Emsal ilam: Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2014/857 esas, 2014/6878 karar sayılı ilamı.) Bu noktada kök ve ek raporun dosya kapsamına uygun tespitleri ışığında sözleşmenin 7. maddesine dayalı olarak gecikmede kusurlu olmadığını ispat edemeyen davacı yanın 06/02/2018- 16/05/2018 arasındaki gecikme gün sayısı kapsamında 129.603,38-TL gecikme tazminatından sorumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Tüm bu gerekçeler ışığında; davacı yanın, hak edişten kaynaklı 203.176,22-TL alacağından, 53.100-TL ödeme, 129.603,38-TL gecikme tazminatının mahsubu ile bakiye 20.472,84-TL alacak isteminde haklı olduğu, davanın kısmi dava olarak şimdilik 10.000-TL üzerinden ikame edilmesi nedeni ile taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile 10.000-TL’nin, Beyoğlu 44. Noterliği’nin 17/05/2018 tarihli ihtarnamesinin tebliğ tarihi ve ihtarnamede belirtilen 7 günlük sürenin sonunda temerrütün 30/05/2018 tarihinde gerçekleşmesi kapsamında anılı tarihten itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
10.000,00-TL’nin 30/05/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 683,10-TL ilam harcından peşin alınan 170,78-TL’nin mahsubu ile bakiye 512,32-TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 170,78-TL peşin harç ve 35,90-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 206,68-TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 5.190,50-TL yargılama gideri davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/01/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır