Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/637 E. 2018/833 K. 25.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/637
KARAR NO : 2018/833

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Banka Garanti Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/10/2012
KARAR TARİHİ : 25/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı banka arasında post cihazına ilişkin olarak işyeri üyelik sözleşmesi bulunmakta olup, davalı bankanın müvekkilinin post cihazı kullanımından kaynaklı alacağından sözleşmeye aykırı olarak fazla komisyon kesintisi yapmış olması nedeniyle, kesintilerin miktarının tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000 TL alacağın ve bu alacağa dava tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile davacı arasında üye işyeri sözleşmesi mevcut olup, müvekkil bankanın post cihazının kullanımı nedeniyle aldığı komisyonun sözleşmeye uygun olduğunu, sözleşme gereğince post cihazının kullanımından komisyon alınmaması için peşin satışlarda 40 gün blokeli, taksitli satışlarda ilk taksidin 40 gün blokeli, devam eden taksitlerin 30,60,90 gün blokeli olması gerektiğini, davacıdan komisyon alınan işlemin bu tanıma uymadığını belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip celbi gerekli deliller de celp edilerek dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde Prof. Dr…. marifetiyle inceleme icra edilerek konuya ilişkin 25.09.2013 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi anılı raporunda özetle;
“Uyuşmazlığın esası, davalı ile davalı banka arasındaki POS makinası kullanım yönündeki adki ilişkiye göre, davalı bankanın komisyon ücreti tahsile hakkının bulunup bulunmadığıyla iliglidir. Davacı şirket davalı bankaca tahsil edilen komisyon ücretinin miktarını ve yüksekliğini uyuşmazlık konusu yapmamakta, komisyon ücretinin hiç tahsil edilmemesi gerektiğini, özellikle taksitli satışlarda tahsil edilmemesi gerekliğini ileri sürmektedir.
Davalı banka bir Anonim Şirket olarak tüzel kişi tacirdir. Davalı şirket de Limited Şirket olarak bir tüzel kişi tacirdir. Mülga TTK md 22, yeni TTK md 20 hülmüne göre, tacirler, tacir olan veya olmayan bir kişiye ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Davacı banka bu anlamda, davacı şirketin kredi kartı ile kendi müşterilerinden ücret tahsil edebilmesi için, daha doğrusu, davalı banka ,davacı şirketin müşterilerinden alması gereken ücreti vadeli veya vadesiz davalı şirkete ödeyerek, bir bakıma da bu ödemeyi garanti ederek ticari işletmesi ile ilgili bir hizmet gördüğünden, bir ücret isteme hakkına sahiptir. Kredi kartı sistemi içerisinde bankaların üye işyerlerine sundukları hizmet karşılığı tahsil ettikleri ücret, uygulamada “komisyon” olarak, yapılan ödeme vadesiz ise, meblağın belirli bir oranı üzerinden tespit edilmektedir.Bankacılık uygulamasında yer aldığı üzere davalı banka yapılan satışlardan belli bir oranda komisyon talep etme hakkında sahiptir. Üye işyerinden talep edilecek komisyon oranı da sözleşme ile kararlaştırılır yada daha sonradan karşılıklı olarak tespit edilir veya bir tarafın (uygulamada bankaların) tüm müşterilerine karşı geçerli olmak üzere çıkardığı tebliğlerle belli edilir.Dosya içeriğinde yer alan üye işyeri başvuru formu s.4 “banka önceden bildirmek kaydıyla POSmatik işyerlerinden yapacakları işlem üzerinden belli bir tutarda komisyon ücreti kesintisi yapabilir. Üye İşyeri Sözleşmesi ve Başvuru formunda okudum, komisyon ve şartların yanı sıra yukarıda verdiğim bilgilerin doğruluğunu kabul ediyorum. ”Davalı banka üye işyeri sözleşmesi m.9;“Satış belgesinin ödenmesi, komisyon alacaklarının tahsili banka, imprinter aracılığı ile üretilen satış belgeleri ve/veya POS tarafından banka bilgisayarına aktarılan satış belgelerinin toplam tutarı üzerinden üye işyerine bildirdiği oranlarda komisyon alır.Banka, imprinter ile üretilen satış belgelerinin tutarlarını ibraz edildiği giw, POS aracılığıyla Banka bilgisayarına aktarılan satış belgelerinin tutarlarını ise transferden sonraki ilk işgünü, komisyon tutarını mahsup yoluyla resen kestikten sonra üye işyerinin Banka nezdindeki cari hesabına alacak kaydeder.”Dosya içeriğinde yer alan taksitli işlem sözleşmesi m.5;“Müşterilerin yaptıkları harcama tutarlarının şirkete ödenmesi: Şirket, Banka kartı ve kredi kartı hamilleri tarafından yapılan harcama tutarlarının banka tarafından ödenmesi esnasında; banka tarafından bildirilen oranda POS komisyonu ödemeyi veya bloke gün sayısı kadar bir sürede blokede tutmayı; …Sözleşmenin imza tarihi itibariyle geçerli oranlar taraflar arasında akdedilecek Fiyatlama Formu ve Ek Sözleşmelerle belirlenecek olup… ”Üye İşyeri Fiyatlama Formu s. 2;“üye işyeri, banka ile akdettiği “taksitli işlem sözleşmesi” süresince ödeyeceyi komisyon oranları, servis komisyonu, ödül oranları ile bloke gün sayısı ve taksit sayısının yukarıdaki şekilde belirlendiğini, taksit sayısı ve ödül oranını Bankaya 30 gün önceden yapacağı yazılı bildirim ile değiştirebileceğini kabul ve beyan eder. ”
Görüldüğü üzere dava konusu olayda; davalı bankanın kararlaştırılması halinde komisyon talep etme hakkı bulunmaktadır. Sözleşmelerde yer aldığı üzere komisyon oranları, üye işyeri sözleşmesi ve başvuru formu ve fıyatlama formunda belirlenecektir. Ancak dosya içeriğinde yer alan sözleşme ve formlarda böyle bir komisyon oranı tespit edilmemiştir. Esasında fıyatlama formu ve başvuru formunda komisyon oranlarına ilişkin bölümler yer almasına rağmen bu bölümler doldurulmamış, boş bırakılmıştır. Bu durumda bir sonuca varabiliriz: taraflar arasında komisyona ilişkin bir anlaşma yapılmıştır fakat tutarı üzerinde bir anlaşma yapılmamıştır.
Bunun yanı sıra dosyada yer alan bankacılık hizmetleri sözleşmesi m.3; “Banka, işbu sözleşme konusu işlemler ve hizmetlerle ilgili olarak işlem anında yürürlükte olan oranlarda ve tutarlarda ücret ve komisyon talep etmeye yetkilidir. ” Davalı banka buna dayanarak komisyon kesintisi yaptıysa da işlem anında yürürlükte olan oranları da dosyaya sunması gerekmektedir.
Taraflar arasındaki “Taksitli İşlem Sözleşmesi” başlıklı ve tarihsiz sözleşmenin (davalı bankaca dosyaya sunulan bu sözleşmenin taraflara arasında kurulmuş geçerli bir sözlşeme olarak kabul edilme olasılığından hareket ederek) 5 inci maddesinin üçüncü parağrafına göre, “POS komisyonları ise, her bir taksit tutarı üzerinden taksit vadelerinde olmak üzere mahsup edilecektir.”
Yine tarihsiz “…&…/… Üye İşyeri Fiyatlama Formu” başlıklı belgede, taksitli satışlarda taksitlerin üye işyerine ödenme şekilleri ve bu ödeme şekilerine göre de üye işyerinin davalı bankaya ödeyeceği komisyon oranlarının düzenlenmek istendiği ancak komisyon oranlarının yazılması gereken yerlerin boş bırakıldığı, bununla birlikte sadece bu belgenin dava dosyasına sunulmasının bile, taraflara arasında taksitli satışların taksitlerinin ödenmelerinin dahi (bloke edilen taksitler hariç) komisyona tabi tutulduğu yönündeki taraf iradesinin kanıtlamaya yeterlidir.
Ayrıca, davalı banka tarafından dava dosyasına sunulan hesap ekstresine göre, davalı banka davacı şirketten, taksit tutarlarının davalı banka nezdinde tutulduğu, sürelere göre farklı oranlarda komisyon ücreti tahsil ettiği, ilk komisyon ücretinin 06.10.2008 tarihinde tahsil edildiği ve 28.05.2012 tarihine kadar komisyon ücreti kesilmeye devam edildiği görülmektedir.
Bu durumda davacı şirketin, her POS makinası kullanımından sonra hesabına aktardığı paralardan davalı banka tarafından komisyon ücreti kesildiğinden haberdar olması gerekir. En azından muhasebesel olarak yıl sonunda bilançosunu ve envanterini hazırlarken hesplarını karşılaştırması ve bu kesintilerden haberdar olması gerekir.
Yargıtay’ın yerleşik kararlarına göre, bir banka müşterisine hesap ekstresi gönderilmemiş olsa dahi, banka müşterisinin banka ile işlem yapması halinde hesabı ile ilgili bilgilere sahip olmuş olacağı, bu işlemlere ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin banka ile hukuki ilişkisini devam ettirmesi durumunda, yapılan işlemlere icazet vermiş olacağı kabul edilmektedir. Bu durumda davacı şirketin davalı bankanın komisyon ücreti kesmiş olduğundan en geç, 31. Aralık 2008 tarihinde (bilanço tarihi) haberdar olmuş olması gerekir.
Davalı banka bir tüzel kişi tacir olduğundan, TTK ticari işletmesi ile ilgili sunduğu hizmetleri karşılığı bir ücret isteme hakkına sahip olduğu (mülga TTK md 20, yeni TTK md 22), POS makinası kullanımında uygulamada bu ücrete “komisyon” denildiği,Taraflara arasındaki hukuki ilişkinin bir parçası olan “…&…/… İşyeri Fiyatlama Formu”nda da taksitli ödemelerde komisyon ödenmesine ilişkin yer bulunmakla birlikte komisyon oranlarının yazılmadığı boş bırakıldığı, ancak davacının davalı bankanın tahsil etmiş olduğu komisyon oranlarının yüksekliği veya düşüklüğü ile ilgili bir talebinin bulunmadığı, davacı şirketin ilk defa 28.05.2012 tarihinde davalı bankaya komisyon ücreti ödediği, bu ödemenin doğrudan davalı banka tarafından davacıya ait hesap üzerinde yapıldığı, her bir POS makinası kullanımından komisyon ücreti tahsil edildiği, bu durumdan davacı şirketin haberdar olmamasının mümkün olmadığı, davacı şirketin komisyon tahsiline dolaylı icazet vermiş olduğu”şeklinde mütalaada bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce davalı bankaya yazılan emsal işlemlerde komisyon alınıp alınmadığı ve alınmakta ise komisyon oranlarının bildirilmesi baabında yazılan müzekkereye verilen cevabı yazıda ilgili işlem komisyonlarının bildirildiği görülmüştür.
Dava; pos cihazı üye işyeri sözleşmesine istinaden taksitli mal ve hizmet satışından alınan komisyonun sözleşmeye aykırı olduğu ve haksız kesinti yapıldığı iddiasına dayalı komisyon bedelinin iadesi işlemine ilişkindir.
Davalı yan; komisyon kesintisinin taraf arasındaki sözleşmeye, bankacılık mevzuatına uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mübrez raporla da belirlendiği üzere taraflar arasında aktedilen üye işyeri sözleşmesi başvuru formunda önceden bildirilmek kaydıyla belli bir oranda komisyon ücretinin kesileceği, yine üye işyeri sözleşmesinin 9. maddesinde bankanın satış belgelerinin toplam tutarı üzerinden üye işyerine bildirdiği oranlarda komisyon alınacağı, taksitli işlem sözleşmesinin 5. maddesinde ise, harcama tutarlarının banka tarafından ödenmesi esnasında banka tarafından bildirilen oranlarda POS komisyonu ödenmesinin veya bloke gün sayısı kadar belli bir süre blokede tutulmasının üye tarafından taahhüt edimesine yönelik, ayrıca üye işyeri fiyatlama formunda ise, taksitli işlem sözleşmesi gereğince, komisyon ödenmesine yönelik düzenlemelere yer verildiği, ayrıca taraflar arasındaki bankacılık hizmet sözleşmesinin 3. maddesi gereğince de bankanın sözleşme konusu işlemler ve hizmetler ile ilgili olarak işlem halinde yürürlükte olan oranlarda ve tutarlarda ücret ve komisyon talep etmeye yetkili olduğunun belirtildiği, taksitli işlem sözleşmesinin 5. maddesinin 3. paragrafı gereğince ” POS komisyonları ise, her bir taksit tutarı üzerinden taksit vadeleri olmak üzere mahsup edilecektir” şeklinde düzenlemeye gidildiği ve her ne kadar taksitli satışlardaki komisyon oranı belirtilmemiş ise de, bu oranların öncesinde bildirilmek kaydıyla banka tarafından belirlenmesi noktasında bankaya yetki tanındığı, sözleşmede komisyon oranının olmamasının komisyon tahsiline imkan veren diğer maddelerin aksine, taksitli satışlarda komisyon alınamayacağı şeklinde yorumlanamayacağı, nitekim taraflar arasındaki önceki işlemlerde de komisyon alınmasına yönelik banka uygulamasına davacı yanın herhangi bir itirazı kaydi veya ihtaratının bulunmadığı, komisyon alınması hususunun sözleşmenin ilgili maddeleri gereğince uygulandığı anlaşılmakla, mahkememizce icra edilen yargılama, tekmil dosya münderecatı ve edinilen vicdani kanaat gereğince; davanın reddine hüküm davacı vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/7442 esas, 2014/14926 karar sayılı ilamı ile;
“Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan inceleme ve alınan bilirkişi raporu uyuşmazlığı çözmeye elverişli olmamıştır.
Davacı taraf, taksitli satışlar için bloke uygulanması nedeniyle artık komisyon tahsil edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Nitekim, davalı banka vekili de, cevap dilekçesinde, taksitli satışların, blokeli veya komisyon tahsili suretiyle ödendiğini açıkca ifade etmiştir. Dosyada mevcut Taksitli Satışlar Sözleşmesi’nin “Müşterilerin Yaptıkları Harcama Tutarının Şirket’e Ödenmesi” başlıklı 5. maddesinin birinci bendinde de kart hamilleri tarafından yapılan harcamaların ödenmesi sırasında, üye işyeri sözleşmesi dahilindeki şirketin banka tarafından bildirilen oranda POS komisyonu ödemeyi veya bankanın parayı bloke gün sayısı kadar bir süre blokede tutmasını kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiştir. Bu durumda, uyuşmazlık, davacının hesabından tahsil edilen komisyonun blokeli satışlardan yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Eğer bloke uygulanmamış ise; komisyon ücreti tahsilinde sözleşmeye aykırılık bulunmamakta, bloke uygulanmasına rağmen komisyon ücreti tahsil edilmiş ise sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaktadır. Bilirkişi raporunda davacının hesabından “davalı banka nezdinde tutulduğu sürelere göre farklı oranlarda komisyon ücreti tahsil edildiği” gibi muğlak bir ifade kullanılmış olup, ne kadar komisyon ücreti tahsilatı yapıldığı da tespit edilmemiştir. Bu durumda, komisyon ücreti tahsil edilen taksitli satışlara ayrıca bloke uygulanıp uygulanmadığı, hangi tarihlerde ve ne kadar komisyon ücreti tahsil edildiği hususunda denetime elverişli ek rapor alınarak, ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak yazılı şekilde davanın reddine dair verilen kararın bozulması gerekmiştir.”gerekçesi ile bozularak mahkememize devrolmuş … esasına kaydedilmiş ve yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Dava dosyası HSYK kararına istinaden mahkemelerin birleştirilmesi nediniyle İstanbul … ATM’den mahkememize aktarılmıştır.
Bozma sonrası yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek diğer bilirkişinin yanına bankacı Zeynal Yanmış’da dahil edilerek bozma ilamında işaret edilen hususlar doğrultusunda 27.07.2015 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır. Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Davacı bankaca davacı şirketin alışveriş taksit bedellerinin ödenmesi için satış bedelleri 24 gün ile 276 gün arasında bloke edilmiştir.Blokede geçen günlerin sonunda satış bedeli davacıya iade edilmesine karşın aynı zamanda komisyon kesildiği görülmüştür.Davacı şirketten haksız olarak kesilen komisyon miktarı 5.357,45 TL olarak hesaplanmıştır.” şeklinde mütalaada bulundukları görülmüştür.
Davacı vekili 30/12/2015 tarihli ıslah dilekçesi ile davasını 5.000 TL’den 5.357,45 TL’ye çıkararak ıslah etmiştir.
İzah edilen nedenlerle mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanat gereğince; davalı bankanın bloke uyguladığı halde komisyon tahsili yoluna gitmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği sübuta ermekle davanın kabulü ile; 5.357,45 TL’nin 5.000 TL’sine dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi, bakiye 357,45 TL’ye 30.12.2015 ıslah tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davanın kabulü ile 150.000 TL’nin 13/01/2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine dair hüküm davacı… ŞTİ. vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/9669 esas, 2018/2367 karar sayılı ilamı ile;
“Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve hükmün gerekçesinde yer alan “150.000 TL” ibaresinin maddi hata niteliğinde bulunmasına ve mahallinde her zaman düzeltilebilecek olmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı tarafça, iş yeri üyelik sözleşmesi kapsamında davalı tarafından kesilen komisyonun iadesi istemi ile açılan işbu davada, yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabülüne karar verilmiştir. Ancak, dava değeri fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 5.000,00 TL olarak belirtilmiş ve bu miktar üzerinden dava harçlandırılmış, mahkemece bozma öncesi yapılan yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 30.09.2014 tarih ve … Esas-… Karar sayılı ilamı ile bozulmuştur. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili 30.12.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 5.357,45 TL’ye yükseltmiş ve mahkemece de ıslahla artırılan bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Islah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. … Esas-… Karar sayılı ve 04.02.1948 tarihli… ile 06/05/2016 tarih ve …Esas- … Karar sayılı …’da açıklandığı üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.”gerekçesi ile bozularak mahkememizin … esasına kaydedilmiş ve mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulü ile; 5.000TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısım yönünden ıslah mümkün olmadığından yerinde görülmeyen istemin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması cihetine gidilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; 5.000 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısım yönünden ıslah mümkün olmadığından yerinde görülmeyen istemin reddine,
2-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 341,60 TL ilam harcından peşin ve ıslah yoluyla alınan 80,36 TL’nin mahsubu ile bakiye 261,20 TL ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, (bozmadan önce harcı yazılmakla yeniden yazılmasına yer olmadığına )
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 357,45 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından bozmadan önce yapılan 1.050,00 TL. ile bozmadan sonra yapılan 76,00 TL olmak üzere toplam 1.126,00 TL’nin davanın kabul-red oranına göre hesaplanan 1.050,60 TL’lik kısmının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/09/2018

Katip …

Hakim …