Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/607 E. 2023/531 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/607 Esas
KARAR NO : 2023/531
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2018
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 2006 yılında …’un fatura tahsil bayisi olarak çalışmaya başladığını, çalışmalarından dolayı A segment bayiliğine yükseldiğini, 2015 yılında ise … bayiliğini de üstlendiğini, istenen tüm hedefler için gerekli olan yatırımları yaptığını, en başarılı bayiler arasında yer aldığını, başarılarından dolayı müvekkili ile dava dışı … ve … arasında, 01/03/2015 tarihinde “Dağıtım Merkezi Sözleşmesi” yapıldığını, Mart 2015’te münhasıran … ve …’in “Sabit Dağıtım Merkezi” olarak çalışmaya devam ettiğini, “Sabit Dağıtım Merkezleri”, … ve …’e bağlı münhasır satış noktaları dışında kalan noktalara alt bayilikler vererek ve bu alt bayiler ile çözüm ortaklığı yapılarak, müşterilere … ve …’in sabit telefon, Internet ve TV gibi ürün ve hizmetlerini yapan , satış öncesi ve sonrası destek ve hizmetleri veren bir toptancı bayilik yapısı olduğunu, bu şekilde Mart 2015’te 28 adet bayilik oluşturulduğunu, müvekkilinin …, …, Kahramanmaraş, … illerindeki müşterilere hizmet verdiğini, müvekkilinin 343 adet alt bayi oluşturduğunu ve 2,5 yıl içerisinde 30.000 üzerinde yeni müşteri kazandırdığını, bu başarıları çalışmalarına anılan Sözleşmelerden ve mevzuattan doğan tüm yükümlülüklerinin bir tacir olarak gereği gibi yerine getirdiğini, …’un üst yönetimindeki değişikliklerden sonra, karşı taraf taraflar arasındaki sözleşmenin sona ereceğini sözlü olarak beyan ettiğini ve bu görüşme sırasında ekli sunulan Sonlandırma Protokolü ve İbraname başlıklı metnin imzalanması gerektiğini aksi halde teminat mektuplarının iade edilmeyeceğini, bozdurulma riskinin olduğunu beyan ettiğini, yine ibraname imzalanması halinde …, … , Adana’da iki adet mağaza verileceği taahhüt edildiğini, ibraname metninin geçersiz olduğunu, ibraname metninin yürürlüğe girdiği tarih 31/07/2017 tarihinden sonra müvekkile hakediş ödemeleri yapıldığını, müvekkilinin davalı şirketle 11 yıllık bir iş ilişkisinin bulunduğu ve bu işe milyonlarca TL tutarında yatırım yaptığı nazara alınarak kendi isteği ile bu sözleşmeyi sonlandırmak istemesinin mümkün olmayacağını, müvekkilinin iş ilişkisinin sonlanması sonrası hemen bayiliğin AR-BA iletişime verilmesi, ibraname metninin teminat mektubunun bozdurulması tehdidi altında bir çok bayiye imzalatılması, süreç içerisinde ceza faturalarının gelmesi gibi ibraname metninin geçersiz olduğunu ortaya koyduğunu, davalı şirketin yeni yönetiminin yeni firmalarla çalışmak istemesi nedeni ile bir şirket politikası olarak bayilerden alındığını ,01/03/2015 tarihli dağıtım merkezi sözleşmesinin 23.maddesi uyarınca sözleşmenin yerine getirilmesinin teminatı olan 150.000-TL bedelli kesin teminat mektubu haksız yere nakde tahvil edildiğini, 01/03/2015 tarihli sözleşmeye göre , 01/03/2017’den bir ay önce taraflarca sona erdirilmediğinde, sözleşmenin süresinin 01/03/2018’e kadar uzaması gerektiğini , ancak davalı uzun yıllar çalışacağını müvekkile belirtse de sözleşmeyi erken fesih ettiğini, bedellerin iadesine, kesilen tüm ceza faturalarının da hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini, haksız olarak tahvil eden teminat mektubu bedelinin iadesi gerektiğini belirerek, 22/07/2017 tarihli sonlandırma ve ibraname protokolünün geçersiz olduğunun tespitine, 01/03/2015 tarihli Dağıtım Merkezi Sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitini, 1000-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini ve müvekkiline ödenmesini, toplam ceza fatura bedellerinin tespitini, müvekkilinden haksız olarak alınan bedellerden belirsiz alacak olarak 1000-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsilini , ceza faturalarından dolayı müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitini, 150.000-TL tutarındaki teminat mektubu haksız ve hukuka aykırı bir biçimde nakde dönüştürülmesi sebebi ile dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana hükmedilmesini arz ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkiyi düzenleyen sözleşme gereği taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin mevcut olduğunu, söz konusu ticari ilişkideki tüm maddi hareketler, kesilen faturalar neticesinde cari hesaba kaydedildiğini, bunun yanı sıra haksız yere kesildiği söylenilen cezaların hem faturaları hem taraflar arasında imzalanan sözleşmenin eki olan ceza sistematiğindeki tüm ceza tutarlarının açıkça yazdığı, bayinin hakkettiği ve fakat alamadığını iddia ettiği prim miktarlarını hesaplayabileceği ve tüm bayilere duyuru şeklinde iletilen prim sistematiği gibi söz konusu hesaplamanın rahatça yapılabileceği birçok kaynak mevcut olduğunu, davacının belirsiz alacak davasının şartları oluşmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki ibraname ilişkisi, kesinleşmiş yargı kararı ile iptal edilmeden, davaya konu edilen tazimatların talep edilmesi mümkün olmadığını, bu durumda ortada geçerli bir ibraname bulunduğundan, davacının tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, mahkeme aksi kanaatteyse dava konusunun tefriki ile yeni bir dosyada incelenmesini ve bekletici mesele yapılmasını, 22/07/2017 tarihli Sonlandırma Protokolü ve İbraname, taraflar arasında 01/03/2015 tarihli Dağıtım Merkezi Sözleşmesi’nin tarafların mutabakatı sonucunda ve karşılıklı olarak sona erdirilmesine ve dağıtım merkezinin sona erme tarihi itibariyle müvekkili şirket …ve dava dışı …’un fesihten kaynaklı olan tazminat taleplerinde ibra etmesine ilişkin olarak imzalandığını, yapılan protokolün 3.1.maddesinde bayilik sözleşme ve faaliyetinin 31/07/2017 tarihinde sona ereceği açıkça belirtildiğini, bayinin Temmuz ayının sonuna kadar faaliyette bulunabilmesi protokolde yer aldığı ve müvekkilinin bilgisi dahilinde olduğunu, ancak davacının 31/07/2017’ye kadar geçerli olan bayilik faaliyetlerinden dolayı kazanılan bir hakediş var ise tabi ki bu tarihten ileri ki bir tarihte ödemesinin gerçekleşeceğini, ancak davacının ibranamenin geçersizliğine sebep gösterilmeye çalışılması ise davacı bayinin kötü niyetinin göstergesi olduğunu, davacının …, Adana bölgelerinde 2 adet bayilik verilmesi karşılığında sözleşmenin sona erdirilmesinin teklif edildiği, bu hususta whatsapp ve mail yazışmalarının bulunduğunu belirtmiş ise de delil olarak sunulmadığını, taraflarca kabul edilen ceza sistematiği hükümlerine riayet edilerek usulüne aykırı işlem ve faaliyetlerde bulunan bayiye kesilen faturaların iptali ile bedellerinin iadesi talebi haksız olduğunu, Yargıtay’ın görüşü de sözleşme devamında itiraz edilmeyip, bedeli ödenen ceza faturalarına gelinen noktada “Vazgeçilen şeyin geri istenemeyeceği” sebebine istinaden iadesinin söz konusu olamayacağı yönünde olduğunu, rekabetin korunması hakkındaki kanuna dayanarak tazminat talep edilebilmesi için öncelikle rekabet kuruluna başvuru yapılmasının gerektiğini ve 3 kat tazminat talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, cari hesap ekstrelerinden de anlaşılacağı gibi davacı bayi müvekkil şirkete borçlu olduğundan, teminata ilişkin sözleşme maddeleri gereğince de müvekkili şirketin teminat mektubunu uhdesinde bulundurması ve hatta nakde çevirmesi hususunda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, bedelinin iadesi de mümkün olamayacağını belirterek davanın öncelikle usulden reddini, aksi halde esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana hükmedilmesini arz ve beyan etmiştir.
TANIK …:”Ben Kadirli İlçesinde … İletişim merkezinde 2009/2017 yılının Eylül 1’ine kadar bayiidim. Sonra bayilik sözleşmem feshedildi. Ben Adanada yaşadığımı için bayiliğimin feshedileceğini söylediler sonra da feshettiler. Ben söz konusu bayiliği devretmek zorunda kaldım çünkü … tarafından verilen cihazlar(cep telefonu) borcumuz olmamasına rağmen tarafımıza teslim edilmiyordu. İş yerinin devri için tarafıma ibraname imzalatıldığı, müşteriyi kendileri seçeceklerini söylediler. Biz müşteri seçemiyoruz … bölge müdürü … davacı şirket temsilcisi … ile beni tanıştırdı. … kadirliyi bilmediği için benimle bayilikle ilgili gelir durumunu sordu bu hususları konuştuk. … Tanrıcı da tamam dedi ve bir daha da … Beyi görmedim. Sonradan öğrendiğimde bayi başkasına verilmişti. Ben sadece … Tanrıcı’yı gördüm aramızda bayilik bıraktığım yerle ilgili görüş alış verişi oldu. Taraflar arasında varsa ibraname benim bilgim yoktur ,Bayiliği tarafıma …dan cihazlar gönderimediği için ve cihazlar gönderilmediği takdirde de kar elde edemeyeceğim için bırakmak zorunda kaldım. Zorla herhangi bir ibraname imzalatılmadı. Ancak dolaylı yoldan cihaz satışı yapılmayarak ve sistem desteği sağlanmayarak ve teminat mektubunu paraya çevrileceği konusunda zorlama yapımıştır, söyleyeceklerim bunlardan ibarettir”demiştir.
TANIK … : ” Ben … Orta Ölçekli Müşteriler Satış Yöneticisi olarak görev yapmaktayım. Belirtilen tarihlerde Perakende Satış Gaziantep müdürü olarak görev yapmaktaydım. Davacıya kesinlikle sonlandırma protokolü zorla imzalatılmamıştır. Teminat mektubu prosedörünün sonlandırma protokolü ve bu konuyla bir ilgisi bulunmamaktadır. Sonlandırma protokolünün imzalanması ile ilgili olarak hiçbir unsur dayatma ve zorlama söz konusu değildir. Böyle bir durum yoktur. Davacıya teminat mektubunun nakde çevrilmesi hususunda herhangi bir korkutma ve dayatma uygulanması söz konusu değildir. Davacı bayinin devredildiği ve devreden bayinin devralandan bayilik faaliyetini sürdürmek için kullandığı araç ve ofis malzemeleri ile ilgili olarak devir ücreti almıştır. Benim bilgim ve görgüm bundan ibarettir.”demiştir.
TANIK … : ” Ben … ‘un perakende satış yöneticisiyim, taraflar arasında düzenlenen sonlandırma ve ibraname protokolünün imzalandığı esnada bende oradaydım, bu protokol imzalandıktan sonra Davacı … İletişim ofis ve araçlarını başka firmaya ücret karşılığında devretti, ofis malzemeleri ve araçlar için davacı şirket devir ücretini devrelan şirketten almıştır. Hatta davacıya 2 adet Bayilik teklif edildi, kabul edilmedi diye biliyorum, sonlandırma protokolü imzalanırken davacı taraf bayilik teklifini kabul etmişti ancak protokol imzalandıktan sonra bundan vazgeçti, bu protokol davacı tarafça kendi hür iradesiyle imzalandı. Duyduğum kadarıyla davacı taraf … Bayiliği almış, duyduğum kadarıyla bundan dolayı yeni bayilikleri kabul etmek istememiş, Biz sonlandırma ve ibraname protokollerinin imzalanma aşamasında orada bulunuyoruz, imzalamadan önce protokolü okuyorlar, eğer karşı tarafın herhangi bir itirazı olursa biz bunu hukuk servisine iletiyoruz, ben bu tarz protokollerin imzalanmadan önce ilgili tarafa gönderilip gönderilmediğini bilemem, bu hukuk servisinin işidir, davacı şirket normal standartlarda bir bayi olarak hatırlıyorum, aradan uzun zaman geçtiği için afaki bir başarısı olup olmadığını hatırlamıyorum, teminat mektuplarının cari hesap mutabakatından önce bozdurulup bozdurulmadığını bilmiyorum, …’ in yerine geçen firmayı kimin seçip seçmediğini benim bilmem mümkün değildir, benim birimimle alakalı değildir. Davacıya protokolü imzalamaması halinde teminat mektubunu nakde çevrileceği ve carisine ceza faturası yansıtacağı şeklinde tarafımızca herhangi bir beyanda bulunulmamıştır.”demiştir.
TANIK … : ”2012 yılının Şubat ayında davacı şirket bünyesinde çalışmaya başladım. Sonrasında 2015 yılına kadar bireysel bayi olarak faaliyet göstermekteydik. Göstermiş olduğumuz başarıdan dolayı … bize …- … bölgesinin dağıtım merkezliği görevini bize verdi. Bölge bazında yapılan toplantılara şirketin müdürü … bey olmadığından ben katılıyordum. 10/07/2017 yılı itibariyle ziyarete geleceği söylendi. Biz bunu rutin ziyaretlerden biri olarak algıladık ve yaptığımız faaliyetlere ilişkin bir brifing sunacağımızı düşündük. Grup müdürümüz … , o zamanki bölge müdürümüz …, yine o zamanki bölge satış yöneticimiz … ve tanımadığım diğer bölgelerden satış yöneticileri de gelmişti. Söz konusu şahısları tanımıyorum. Toplantıda biz faaliyetlerimiz ile ilgili konuşacağımızı zannederken bize bayiliğimizin iptal edileceğini, bizim görev ve yetkilerimizin Gaziantep’te bir firmaya verileceği söylendi. Buna bağlı olarak imzalaması için … Bey’e ibraname sundular. … Bey imzalamayacağını söyleyince …’un yarı hissesinin devlete ait olduğunu, herhangi bir hak iddia edilmesi durumunda ise davayı kaybedeceğini, kendilerinin yeterince güçlü olduğunu söylediler. … Bey buna rağmen ibra sözleşmesini imzalamadı. Karşılık olarak elimizde teminat mektuplarınız var. Bunları nakte çeviririz. Bu durum aleyhinize olur şeklinde baskı yaptılar. Hak edişlerimizi 2 ay geriden alıyoruz. İçerideki hak edişlerimizin de ödenmeyeceğini söylediler. Devamında …’de Kadirli İlçesinde faaliyetini sürdüren bir bayinin olduğunu bu bayiyi bize vereceklerini söylediler. … Bey bu tekliflerini de reddetti. Bu toplantıdan sonra … Bey’in Ankara’ya gidip geldiğini biliyorum. 25/07/2017 tarihinde … Bölge Satış Temsilcimiz … yine çalıştığımız ofise geldi. Önceki toplantıda konuşulan şeyleri aleyhimize koz olarak kullanarak ibranameyi imzalamasını istedi. … Bey de o gün benim huzurumda ibranameyi imzalamıştır. Normal rutin ziyaretlerde grup müdürü, bölge müdürü ve satış yöneticisi olmak üzere 3 kişiden oluşan heyet gelmekteydi. Ancak toplantının gerçekleştiği 10 Temmuz günü yukarıdaki beyanımda isimlerini ve sayısını geçtiğim yaklaşık 7-8 kişi vardı. Yine 10 Temmuz günü yapılan toplantıda gelen heyet sistemlerin 1 Ağustos 2017 tarihi itibariyle kapatılacağını da tarafımıza sözlü olarak bildirmişti. Belirtilen tarihte kapatılması halinde bayii olarak sorunlar yaşayacağımızı sözlü olarak ben onlara bildirmiştim” demişitir.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; taraflar arasında düzenlenen 22/07/2017 tarihli sonlandırma ve ibraname protokolün geçersizliğinin ve taraflar arasındaki sözleşmenin haksız olarak feshedildiğinin tespit edilmesi, nakde tahvil edilen teminat mektubu bedelinin iade edilmesi, cezai fatura bedellerinin tespiti, portföy tazminatı ve rekabet korunması hakkındaki kanunun 58.maddesi gereğince maddi tazminat istemlerine ilişkindir.
Mahkememizce taraf delilleri toplanmış, tanıklar dinlenmiş ve bilirkişi raporları alınmıştır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/… Talimat sayılı yazısı ile mali müşavir … … tarafından sunulan bilirkişi raporunda özetle;
”..Mahkeme tarafından istenen hususta davacı tarafın bilirkişi incelemesine defterlerin eksik sunulduğu,
2016 yılı Defteri Kebirin içinin boş olduğu,
2017 Defteri Kebirin incelemeye sunulmadığı,
2017 Yevmiye Defterinin Kapanış Maddesinde davalı tarafın davacı tarafa 61.182,01-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Takdiri yüce mahkemeye aittir.
Bunun dışında mevcut defter ve belgelerden başka bir tespit yapılamadığını, istenen hususlar hakkında mevcut koşullarda tespit yapılamamıştır.
Takdir Yüce Mahkemeye ait olmak üzere iş bu bilirkişi raporu düzenlenmiştir. ” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.”
Bilirkişiler … tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda özetle;
”..Dava dosyasına ibraz edilen bilgi ve belgeler ile davalının ibraz edilen Ticari defterin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda;
A) Sayın Mahkeme davacının tehdit iddiası yönünden eğer davalıların teminat mektubunun paraya çevrilmesi tehdidi ile dava konusu sözleşmeyi yapmaya ikna olduğu , davalının böylece aşırı menfaat elde etmiş oldukları kanaatinde ise ve davacının davaya ilişkin dilekçelerindeki beyanlarının işbu Sözleşmeyi iptal beyanı olarak yorumlanması halinde, taraflar arasındaki dava konusu hukuki işlemin yapıldıkları tarihten itibaren hükümsüz olacağı, davalının Bayilik Sözleşmesine aykırı davrandığı kanaatine varılması halinde ise işbu raporda belirlenen zararlarının giderilmesinin talep edebileceği; ancak tazminat şartları açısından dosyadaki bilgi ve belgelerin yetersiz olduğu;
B) Sayın Mahkeme aksi kanaatteyse ve davacının diğer geçersizlik iddialarının da varit olmadığı kanaatinde ise sözleşmenin hüküm doğuracağı ve sözleşmedeki ibra hükmü uyarınca davacının tazminat vs. Taleplerde bulunamayacağı;
C) Sayın Mahkeme tarafından davalının banka teminat mektubunun para çevrilmesi bakımından sözleşmeye aykırı davrandığı – şartları gerçekleşmediği halde para çevirdiği kanaatine varılması halinde haksız olarak çevrilen miktarın davacıya iade edilmesi gerektiği,
Yönünde bilirkişi görüşüne ulaşılmaktadır.
Bilirkişi raporunun tavsif ve değerlendirme ve takdir münhasıran Sayın Mahkeme’nizin yetkisinde olmak üzere işbu görüş ve tespitlerini arz etmişlerdir. ” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.”
Bilirkişiler … tarafından hazırlanan bilirkişi ek raporunda özetle;
”..Arz edilen tespitler ve değerlendirmeler ışığında,
i. Sözleşmenin haklı sebeplerle sona erdirilip erdirilmediğine yönelik olarak,
a) 22/07/2017 tarihli Sonlandırma Protokolü ve İbraname’nin korkutma ve / veya yanılma sebebiyle akdedilmiş olmasının muhtemel olduğu ve sözleşme geçersiz olduğundan, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin davalı tarafından haksız olarak sonra erdirildiği,
b) Muhterem Mahkeme, taraflar arasındaki Protokol’ün geçerli olduğu kanaatinde ise, taraflar arasındaki hukuki ilişki ikale ile sona ermiş olacağından, haksız fesihten bahsetmenin mümkün olmayacağı,
ii.Teminat Mektuplarının nakde çevrilmesine yönelik olarak,
a) Davacının ticari defterleri esas alınırsa, davacı davalıdan alacaklı olduğundan , teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin haksız olduğu; davalının ticari defterlerini esas alması halinde dahi bu işlemin haksız olarak nitelendirilebileceği,
b) Muhterem Mahkeme, borcun küçük ya da büyük olmasından bağımsız olarak şartların oluştuğu kanaatinde ise teminat mektubun nakde çevrilmesinin haksız olarak nitelendirilemeyeceği ,
iii. Denkleştirme alacağına yönelik olarak,
a) Taraflar arasındaki ticari ilişkinin devam ettiği süre ve davacının bu süre zarfından sunduğun hizmet ile ulaştığı müşteri kitlesi göz önüne alındığında, davacının 1.004.684,93-TL tutarında denkleştirme alacağın hak kazandığının söylenebileceği,
b) Muhterem Mahkeme, davacının tekel hakkında sahip olmaması sebebiyle, denkleştirme alacağını talep edebilmenin koşullarının oluşmadığı kanaatinde ise davacının denkleştirme alacağın hak kazanamayacağı,
İv.Yoksun kalınan kara yönelik olarak,
A) Taraflar arasındaki hukuki ilişki davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinden , sözleşmenin 213 gün önceden sona erdirilmesi sebebiyle davacının 627.928,08-TL tutarında kar mahrumiyetine uğradığı,
B) Muhterem Mahkeme, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin ikale ile sona erdirildiği kanaatinde ise , davacının talep edebileceği bir kar mahrumiyetinin de bulunmadığı,
Sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır. ” şeklinde mütalaada bulunmuşlardır.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi sonucunda; Davacı vekilince bayi olan müvekkilinin davalı ile aralarındaki sözleşmenin haksız olarak sona erdirildiğinin tespiti ve buna bağlı olarak imzaladıkları ibranamenin geçersizliği ile maddi tazminat istemleri ile eldeki davayı ikame ettiği, davacının sözleşmenin 5.1 maddesi uyarınca münhasır yetkili bayi olmadığı, mahkememizce alınan bilirkişi raporları ile tespit edildiği üzere davalının kendi defterleri uyarınca bayinin 2.291,11 TL borcu nedeniyle davacının 150.000 TL bedelli teminat mektubunun nakde çevrildiği, davacı defterlerinde ise davacının davalıdan 61.182,01 TL alacaklı olduğu, davalının ceza bedeli olarak kestiği faturaların açıklamasının ve dayanadığının olmadığı, alınan ibranın geçerli olduğundan bahsedilemeyeceği, zira tanık …’ün beyanlarında geçtiği üzere davacı tarafın teminat mektuplarının nakde çevrilmesi ve içerideki hak edişlerin ödenmemesi baskısı ile ayrıca Kadirli İlçesinde faaliyetini sürdüren bir bayinin kendisine devredileceği inancı ile ibra sözleşmesini imzaladığı, anılan tanık beyanında geçtiği üzere davalı tanıklarının bu konuşmaların yapıldığı toplantıda hazır bulunarak davacı taraftan ibranamenin imzalanmasını istedikleri, ancak davacı tanığının doğrudan ibra eden veya isteyen olmadığı nazara alınarak beyanlarına itibar edildiği, açıklanan nedenlerle davalının, davacı defter kayıtlarınca davacıya borçlu iken senelerce sorunsuz çalıştığı ve davalı defterlerince de sadece 2.000 TL borcu bulunan davacı bayisinin sözleşmesini feshetmekte ve karşılığında 150.000 TL bedelli teminat mektubunu bozdurmakta haksız olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla; davacının bu sebeple uğramış olduğu kar kaybının, bedel arttırım talebinde bulunulmadan son celse davanın kabulü talep edilmiş olmakla taleple bağlı kalınarak kabulüne, yine haksız olarak bozdurulan teminat mektubu bedelinin davacıya iadesine, herhangi bir dayanağı ve açıklaması sunulmayan, ne şekilde hesaplandığı belli olmayan 56.718-TL tutarında ceza faturaları nedeniyle davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, ancak bu faturaların ödendiğine dair bir delil sunulmadığından ödenen bedelin iadesi talebinin reddine, davacı tek satıcı olmadığından portföy tazminatı talebinin reddine, (İstanbul Bam 12. H.D. 2018/1246 esas, 2020/432 Karar) dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1.000-TL kar kaybı tutarının 28.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının 56.718-TL tutarında ceza faturaları nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, ancak bu faturaların ödendiğine dair bir delil sunulmadığından ödenen bedelin iadesi talebinin reddine,
Davacı tek satıcı olmadığından portföy tazminatı talebinin reddine,
150.000-TL teminat mektubu bedelinin 28.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 14.189,22-TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 3.612,86-TL harcın mahsubu ile bakiye 10.576,36-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yapılan 4.883,60-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 4.860,16 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafça yapılan 669,10-TL yargılama giderinden davanın red oranına göre hesaplanan 3,21-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
5- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 33.157,70-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
6-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
8- Davacı tarafça 35,90-TL başvuru harcı ve peşin yatırılan 3.612,86-TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 3.648,76-TL davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/10/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır