Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/603 E. 2019/351 K. 07.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/603
KARAR NO : 2019/351
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2018
KARAR TARİHİ : 07/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin Yargıtay Genel Kurulu Kararı ve emsal Yargıtay kararları ile Anayasa’ya aykırı olarak tüketim ve hizmet bedeli karşılığı olmaksızın kayıp kaçak bedeli ve bu bedel üzerinden hesaplandığı vergilerle davacı şirkete fazla miktarda faturalar tahakkuk ettirdiği beyan edilerek arz olunan nedenlerden dolayı davacının 01/01/2011 ile 30/11/2014 tüketim dönemlerine ait faturalarında tahakkuk ve tahsil edilmiş olan kayıp kaçak bedelinin ve bu bedel dahil edilerek hesaplanmış %1 enerji fonu, %2 TRT payı, %5 belediye vergisi ve %18 KDV içindeki kayıp kaçak bedeline isabet eden en az 60.172,99 TL farkın ödeme tarihi itibariyle yürütülecek avans faizi oranında faizi ile birlikte borçludan tahsilini ve dava tarihinden itibaren dava konusu bedellerin faturalara yansıtılmamasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasında 14/06/2010 tarihli “Elektrik Enerjisi Tedariki ve Tüketime ilişkin Sözleşme ” ve 01/07/2011 tarihli “Ek Protokol Sözleşmesi” akdedildiğini, işbu sözleşmenin 4.ve 5. Maddeleri gereğince davalı şirketçe yapılan tüm işlemlerin mevzuatlara uygun olduğu Kayıp/Kaçak tahakkuklarının doğrudan 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu kanuna dayanarak düzenlendiği mevzuat kapsamından belirlendiğinden EPDK’nın belirlediği işbu tarife ve birleşenler haricinde davalı şirketçe herhangi bir uygulama yapılmasının mümkün olmadığı beyan edilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan … A.Ş’nin cevap dilekçesinde özetle; Zamanaşımı, husumet, görev, hak düşürücü süreye yönelik itirazları tekrarla öncelikle bu yönlerden davanın reddine karar verilmesini, davaya bakmakla görevli mahkeme Danıştay olduğundan davanın görev yönünden de reddini, husumetin müvekkil şirkete yönlendirilmiş olmasının doğru olmadığını, dava dilekçesi usul hukuku bakımından kabul edilemediğini, 6100 sayılı HMK’nun 107.maddesinde belirsiz alacak davasının açılabilme koşulları belirtildiğini, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açılabildiğini, davanın esastan reddi gerektiğini, yargılama sırasında re’sen tespit edilecek nedenler karşısında haksız ve yersiz davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 07/01/2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Dava konusu uyuşmazlıkla ilgili olarak Esas No: 2013/7-2454 karar no: 2014/679 karar tarihi: 21/05/2014 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı ve diğer emsal Yargıtay kararları çerçevesinde dosyaya sunulmuş olan inceleme konusu faturalarda kayıp-kaçak bedelleri yanıstılmadan yapılan hesaplamalara istinaden, davalı şirketin davacı adına; toplam 61.015,35 TL tutarında fazla fatura bedeli düzenlediği tespit edildiğini, fatura ödeme tarihinden dava tarihine kadar toplam 9.981,10 TL yasal faiz hesabıyla birlikte; davacının davalı şirketten toplamda 70.996,45 TL bedel talep edebileceğini mütalaa etmiştir.
Mahkememizin 2015/75 Esas ve 2016/195 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; Davacının davasının kabulüne karar verilmiş, kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/11378 Esas ve 2018/4373 Karar sayılı 24/04/2018 tarihli bozma ilamı ile; “1-) Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak bedelinin istirdatı istemine ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 Karar Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın Vergi ödevi Başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar ücret ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile kayıp-kaçak bedelinin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, uyuşmazlığın temyiz yolu ile Dairemize geldiği aşamada 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve dava konusu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedel maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Hal böyle olunca, karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişikliklerinin, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiğinden, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17., geçici 19. ile 20. maddelerinin, somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının yerel mahkemece tartışılıp değerlendirildikten sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekmektedir.
2-) Bozma nedenine göre, davalı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir. ” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiş, işbu dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Dosya kapsamın alınan 27/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı taraf talebinde Anayasa Mahkemesi’nin kararına atıf yapılarak mükerrer kayıp kaçak tahsilatlarda, fazladan tahsilat yapan kısmın tahsil edilene geri ödenebileceği belirtildiğini, Mahkememizce faturalarda yer alan kayıp kaçak bedelinin EPDK’mn yayınladığı yıllık yüzde oranlarında kayıp kaçak oranlarının aşılıp aşılmadığı hususlarında bilirkişi raporu düzenlenmesi istendiğini, dosyada Yargıtay Bozma ilamından önce düzenlenmiş bilirkişi raporunda hesaplanan kayıp kaçak bedelinin bileşenlerine ayrıştırılmadığını, bu raporda ise davacı taraftan tahsilatı yapılan kayıp kaçak bedelleri ayrıştırıldığını, hesaplama tabloları ve tabloların oluşturulmasında kullanılan formüller verildiğini, yapılan tespitlere göre faturalarda kayıp kaçak bedeli ayrı bir maliyet kalemi olarak davacıdan tahsil edildiği gibi, enerji bedeli içinede kayıp kaçak dahil edilerek davacıdan İskonto oranlarında mükerrer kayıp kaçak bedeli tahsil edildiği tespit edildiğini, formüllerde verilen 6 no’lu formülden de görüleceği üzere EF, TRT Payı ve BTV içinde de enerji bedelinden ve kayıp kaçaktan gelen iki farklı oranlarda kayıp kaçak olduğu görüldüğünü, bu bedel içinde K/K x (1-iskonto) x 0,08 formülüyle hesaplanan mükerrer kayıp kaçak bulunduğu hesaplandığını, …’ın [… A.Ş.) 2014 yılı faaliyet raporunda alınma sorumlu olduğu bölge görüldüğünü, EPDK’mn kamuoyu hedef kayıp kaçak oranlan tablosuna göre, …’ın sorumlu olduğu bölge için bu oranlar 2011 için %9,12, 2012 yılı için %8.69, 2013 yılı için %8,28 ve 2014 yılı için %7,90 olarak hesaplandığını, bu bölgeye elektrik enerjisi taşıyan 380 ve 154 kV’luk Enerji İletim hatları mevcut olduğunu, bu hatlar Teiaş’nin indirici tesislerinde 34,5 kVluk gerilim seviyesine indirildikten sonra, …’ın sorumlu olduğu hatlara verildiğini, …’ta bu hatları sanayi, ticarethane, organize sanayi bölgesi ve mesken tüketicilerinin olduğu yerlere kadar götürerek elektrik enerjisini dağıttığını, …’ın sorumlu olduğu bölgede bulunan tüm tüketicilerin sayaçlarında okunan kWh elektrik tüketimlerin toplamı ile Teiaş’nin indirici tesislerinde … hatları öncesinde bulunan sayaçlardan okunan kWh tüketimlerin toplamı arasındaki fark bize kWh biriminde gerçekleşmiş kayıp kaçak miktarını vereceğini, eğer bu miktar Teiaş’nin …’a ilettiği toplam kwh sarfiyata bölünürse … için gerçekleşmiş % cinsinden kayıp kaçak oranı elde edileceğini, EPDK’nın yayınladığı bu oranlar olduğunu, bu % oran … ‘ın sorumlu olduğu bölgede çok büyük olduğunu, bu oranın büyüklüğü nedeniyle oluşan kayıp kaçak maliyetini tüm Türkiye genelindeki tükeciler paylaştığını, bu da ulusal tarife adı altında hesaplanan TL/kWh biriminde kayıp kaçak birim fiyatı ile tahsil edildiğini, hedef kayıp kaçak oranları ise gerçekleşmiş oranlardan çok daha az olup sabit olan brüt kâr marjından geriye dönük yapılan hesaplamalar neticesinde elde edildiğini, EPDK, … ve diğer dağıtım şirketlerinden her sene gerçekleşmiş kayıp kaçak oranlarını alarak o sene için öngörülen hedef kayıp kaçak oran ile mukayese ederek dağıtım şirketinin perfomansını belirlediğini, EPDK tarafından hedef kayıp kapak oranlarının anılması durumunda dağıtım şirketine ceza kesileceği söylenmekte ise de, şimdiye kadar hangi dağıtım şirketinin ne kadar ceza ödediği bilinmediğini, burada önemli olan bu ceza kesilmiş ise bu bedelin faturasını zamanında ödeyen tüketicilerin elektrik faturalarından mahsup edilmesi gerektiğini, zaten davacı tarafında talebinin bu olduğunu, D halde, hedef kayıp kaçak ve gerçekleşmiş kayıp kaçak oranları dağıtım şirketleri ve … tarafından hesaplanarak EPDKya rapor olarak bildirildiğini, faturalar üzerinde yazan TL/kWh bazındaki kayıp kaçak birim fiyatıda dağıtım şirketleri ve … tarafından hesaplanmaktadır. Bu birim fiyatlar tüm Türkiye için geçerli olup, senede 3 defa belirlenmekte ve …’ın 4 no’lu tarifesinde sanayi, ticarethane ve mesken tarifeleri arasında farklılıklar gösterdiğini, bu tür dava dosyalarına girmiş bazı bilirkişi raporlarında gerçekleşmiş kayıp kaçak oranlarının fatura bilgilerinden hesaplandığı görüldüğünü, oysa bu oranlar gerçekleşmiş kwh tüketimlerden hesaplanabilir ve bu tüketim bilgileri sadece dağıtım şirketlerinde ve …’ta bulunduğunu, herhangi bir fatura üzerinde yazan birim fiyatları ya da meblağları kendi aralarında oranlıyarak % olarak gerçekleşmiş kayıp kaçak oranı belirleme gibi bir yöntemin doğru olması kanaatimce mümkün olmadığını, örneğin bazı bilirkişi raporlarında Kayıp/Kaçak birim fiyatı 0,049727TL/kWh, çıplak perakende enerji fiyatı 0,2183l9TL/kWh olduğundan tüketicinin Kayıp/Kaçak oranı; 0,049727/0,218319=%22,77 olarak hesaplandığını, EPDK’nın tablosunda ise hedef kayıp kaçak oranı %7,90 olarak görüldüğünden ve 22,77>7,90 gerçekleştiğinden dolayı tüketicinin alması gereken kayıp kaçak farkı hesaplandığını, teknik olarak, bu hesabın hiçbir anlamı yoktur ve tüm faturalarda bu oramn hedef orandan büyük çıkacağı aşikâr olduğunu, oysa Mahkememizce sadece …’ın sorumluluk bölgesi için hesaplama yapılmasını istemediğini, bu bilgilerde sadece … ve …’ta bulunmadığını, yapılan oranlamada kullanılan birim fiyatlar tüm Türkiye için geçerli olduğunu, hesaplama yapılması durumunda kayıp kaçak bedellerinin tüm tüketicilere geri ödenmesi gerekirken Anayasa Mahkemesinin aldığı kararda eğer fatura bileşenleri EPDK kararlarına uygun ise ödenemeyeceğine karar verildiğini, bu raporda kayıp kaçak ayrıştırıldığında davacıdan mükerrer kayıp kaçak tahsil edildiği tespit edildiğini, bilindiği üzere dağıtım şirketleri ve görevli perakende şirketleri EPDK kararlarına harfiyen uymakta olup, her faturada kayıp kaçak bedelini ancak 1 kere alabilmekte, ayrıca ilgili kanunlar ile de EF, TRT Payı ve BTV içinde belirli oranda ilave edebileceğini, davalı tarafın düzenlediği faturalarda kayıp kaçak bedeli ayrıştırıldığında aşağıdaki nihai hesaplama tablosu elde edildiğini, yıllar kayıp kaçak (TU) Enerji bedeli içindeki K/K (TL.) Akedaş’ın uyguladığını EF, TRT Payı ve BTV içindeki K/K (TL.) Dağıtım şirketlerinin uyguladığını;
2011 10,119,94 7.249,48 1.389,55 809,59
2012 10.203,25 8.380,85 1,493,13 822,66
2013 14,650,94 11.940,52 2,127,32 1.172,08
2014 12.842,22 9.467,64 1.784,77 1,027,38
47.896,35 37,038,49 6.794,77 3.831,71
Kayıp kaçak açısından yukarıda yapılan hesaplamalar ve tespitler neticesinde davalı …’ın bölgeden sorumlu dağıtım şirketinin fatura düzenleme şekli dışında kayıp kaçağı enerji bedeli içine dahil ettiğinden ve bu şekilde EPDK kararlarında fatura düzenleme yöntemi bulunmadığından, davalı tarafın mükerrer tahsilat yaptığı tespit edildiğini, bu durumda davacıdan mükerrer tahsil edilen bedel 37.038,49+ (6.794,77 – 3.831,71) – 40,001,55 TL. Hesaplandığını, Mahkememizce uygun görmesi durumunda bu bedele %18 KDV ilave edilmesi gerektiğini, çünkü KDV içinde de mükerrer yapılan tahsilat olduğunu, bunun bedeli de 7,200,28 TL olduğunu, davacı tarafın geri iadesini talep edebileceği toplam bedel 47.201,83 TL hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Dava; Elektrik abonesi olan davacıdan tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedelin davalıdan tahsiline ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan deliller bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Taraflar arasında Elektrik Abone Sözleşmesi düzenlendiği ve sözleşmenin halen geçerli olduğu anlaşılmıştır.
Kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E.- 2014/679 K. sayılı kararı ile Anayasa’nın “Vergi Ödevi” başlıklı 73.maddesinde “Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp-kaçak, perakende satış hizmet, PSH sayaç okuma, iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelleri uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinden sonra, 17.06.2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun’un 21.maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bent ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca, 6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen Geçici 19.madde de; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve Geçici 20.madde de ise, “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17.madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre; Tüketici Hakem Heyetleri’nin ve mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Mevcut yasal değişikliklerin Anayasa’ ya aykırılığına ilişkin olarak bir çok Mahkemece Anayasa Mahkemesine iptal talebi ile başvurulduğu, Anaya Mahkemesince 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddelerinin Anayasaya aykırılık başvurularını incelediği ve nihayetinde, Elektrik Piyasası Kanunu’nun (EPDK) kayıp-kaçak bedellerinin tüketiciden tahsil edileceğine dair tüm hükümlerin iptal istemini reddederken, EPDK tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin sadece kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu öngören kural, hak arama özgürlüğüne ölçüsüz bir müdahalede bulunduğundan, bu kuralın iptaline, kayıp kaçak bedellerine ilişkin dava konusu düzenlemelerin büyük çoğunluğunun Anayasaya’ ya aykırı bulmayarak iptal talebinin reddine karar verildiği, Anayasa Mahkemesince 28 Aralık 2017 tarihinde yapılan müzakere sonucu verilen ret ve bazı hükümlerin iptal kararının, 15/02/2018 tarih ve 30333 sayılı Resmi Gazete’de yayımlandığı (E.2016/150, K.2017/179, T.28/12/2017), böylece iptal kararının 15.02.2018 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak, hüküm doğurduğu anlaşılmıştır.
Bu bağlamda; dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin Kanunun 17.06.2016 yürürlük tarihinden önceki dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak tahsil edilmiş dava konusu kayıp kaçak ve sayaç okuma bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden alacak davalarında da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca davanın devamı sırasında, dava konusu alacağın ödenmesi, menkul malın davacıya teslim edilmesi, gayri menkulün tahliye edilmesi gibi nedenlerle veya davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun ya da Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davanın konusuz kalması mümkündür. Davanın konusuz kaldığının tespit edilmesi halinde, mahkemece; esas (asıl talep) hakkında “Davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir. Bu tür kararlar, hükümler gibi (eda, tespit, inşai) nihai kararlardandır. Mahkeme kararı, aynı zamanda dava konusu hakkın mevcut olmadığını da tespit ettiği için tespit hükmü niteliğindedir.
Davanın konusuz kalması halinde, mahkemece; davanın açıldığı tarih itibariyle hangi tarafın haklı olduğunun tespit edilmesi, o taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesi gerekir. Başka bir deyişle, yürürlüğe giren yeni yasa nedeniyle konusuz kalan davada, yeni yasanın yürürlüğe girmemiş olması halinde, davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olan ve davasını avukat ile takip eden taraf lehine “maktu vekalet” ücretine hükmedilerek, yargılama giderlerinin ise karşı taraftan tahsiline karar vermek gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” belirtilmiştir.
Somut olayda; Hem dava tarihi itibariyle HGK kararı uyarınca talep edilebilecek kayıp kaçak bedelleri ile yargılama sırasında dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yasa gereğince tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygunluk denetimi yönünden de bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş, dosya kapsamına ve hükme esas alınan 27/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davalı Akedaş’ın bölgeden sorumlu dağıtım şirketinin fatura düzenleme şekli dışında kayıp kaçağı enerji bedeli içine dahil ettiğinden ve bu şekilde EPDK kararlarında fatura düzenleme yöntemi bulunmadığından, davalı tarafın mükerrer tahsilat yaptığı tespit edildiği, bu durumda davacıdan mükerrer tahsil edilen bedel 37.038,49+ (6.794,77 – 3.831,71) – 40,001,55-TL olarak hesaplandığı, KDV içinde de mükerrer yapılan tahsilat olduğunundan bu bedele %18 KDV ilave edilmesi gerektiği, KDV bedelinin ise; 7,200,28-TL olduğu, davacı tarafın geri iadesini talep edebileceği toplam bedelin ise 47.201,83-TL olarak belirlendiği, bu bağlamda; 47.201,83-TL bedelin dava tarihi olan 21/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar vermek gerekmiş, kalan kısım yönünden ise; yukarıda anlatılan nedenlerle; mevcut yasal düzenlemeler dikkate alınarak konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş; konusuz kalan kısma ilişkin; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle davacının dava açmasında haksız sayılamayacağından; davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
2-47.201,83 TL bedelin dava tarihi olan 21/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 3.224,35-TL ilam harcından 369,83-TL ıslah harcı, peşin alınan 1.027,61-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.826,91-TL’nin ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 369,83-TL ıslah harcı, 1.027,61-TL peşin harç ve 27,70-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 1.425,14-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen kısım yönünden hesaplanan 5.542,20-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan konusuz kalan kısım yönünden hesaplanan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan toplam 1.745,00-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8- Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyizi kabil olmak üzere yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/05/2019

Katip …

Hakim …