Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/601 E. 2019/1099 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/601
KARAR NO : 2019/1099
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/06/2018
KARAR TARİHİ : 10/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil bankanın … şubesi ile borçlu … arasıda imzalanan kredi sözleşmesine istinaden borçluya kredi verildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine sözleşmenin bankaya vermiş olduğu yetkiye istinaden kredi hesabı kesilerek … Noterliğinin 15/05/2009 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 131.176,15-TL tutarındaki borcun ferileriyle birlikte ödenmesi borçlulara ihbar ve ihtar edildiğini, ihtarname neticesinde borçlular tarafından ödemeler yapılmadığını, alacağın tahsili hususunda … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile 141.962,74-TL üzerinden ilamsız icra takibine geçildiğini, borçlu söz konusu dosyaya itiraz ettiğini, itirazın iptaline ve takibin devamına, takibe haksız itirazda bulunan davalıların itiraz konusu borcun %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmiş ise de; davalı tarafça Mahkememize cevap dilekçesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
… İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasında özetle; 141.962,74-TL takip alacağının tamamının hesap tablosunda belirtilen asıl alacak tutarlarına takip tarihinden itibaren tamamen tahsilini talep ettiğini, davalı tarafça borca ve takibe itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamına alınan 18/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı banka ile dava dışı kredi borçlusu/kredi lehtarı … arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmeyi davalı kefilinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, anılan sözleşme kapsamında kullandırılan kredilerin öngörülen süre içinde ödenmemesi nedeniyle, davacı bankanın davalı/kefil hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiğini, davalı/Kefillin Kefalet limiti ve Sorumluluğu: davalı kefilin/lerin, sözleşmede gösterilen kefalet limitleri toplamının 244.519,97 TL olduğunu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan toplam asıl alacak tutarının 113.189,08 TL olduğu nazara alındığında, hesaplanan asıl alacağın, kefalet limitinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin borcun tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının düşünüldüğünü,
– Davacı Bankanın Takip Tarihi İtibariyle Hesaplanan Alacakları:
Alacak kalemleri Talep edilen Hesaplanan Talep edilmesi gereken
Asıl alacak 141.962,74 113.189,08 113.189,08
İşlemiş akdi faiz 0,00 18.202,85 18.202,85
İşlemiş temerüt faiz 0,00 4.237,80 4.237,80
BSMV 0,00 1.122,03 1.122,03
TOPLAM ALACAK 141.962,74 136.751,76 136.751,76
Davacı banka takip talebinde istediği alacağı; anapara, işlemiş akdi faiz, temerrüt faizi ve BSMV’si şeklinde ayrıştırıp tek tek yazmayıp, toplam tutarını tek kalemde takip talebinde gösterdiğini, bu durum talep edilen alacakla, hesaplanan alacak kalemlerini tek tek karşılaştırmakta sorun yarattığını, takip talebindeki isteme göre değerlendirme yapıldığında, taleple bağlılık esası da nazara alındığında, sadece 113.189,08 TL talep edilebileceği gibi bir sonuca ulaşmak mümkün gözüktüğünü, Mahkememizce takip talebindeki alacak kalemlerinin davacı bankaca usulüne uygun olarak gösterilmesinin istenilmesi durumunda, talep edilebilecek toplam alacak miktarı 136.751,76 TL olduğunu, Mahkememizce raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 5.210.98 TL’nın (141.962.74 – 136.751.76=) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren 113.189,08 TL asıl alacak tutarı tamamen tahsil edilinceye kadar yıllık %24,96 oranında sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenilebileceğini, takip tarihinden (22.07.2009) sonra, ipotekli taşınmazın satışı nedeniyle 27.05.2011 tarihinde 76.000,00-TL’lık tahsilat sağlandığını, işbu tahsilatın dosyanın kesin infazı sırasında nazara alınması gerektiğini, dava konusu kredi, tüketici niteliğinde kullandırılan bir konut kredisi olduğunu, bu hususun Mahkememizin takdirinde olduğunu mütalaa etmiştir.
Dava; Davalının, davacı bankadan konut kredi sözleşmesine istinaden kullandığı kredinin ödenmemesi sebebiyle davacı banka tarafından açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. Maddesinde kanunun kapsamı; “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise; tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenlenme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Somut olayda uyuşmazlık, konut kredisi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup; davalı, tacir olmayıp 6502 sayılı Kanunun 3/1-k maddesi uyarınca tüketicidir. Bu haliyle uyuşmazlığın, anılan Kanunun 73/1 ve 83/2. maddeleri uyarınca, tüketici mahkemesi tarafından çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; Mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İstanbul TÜKETİCİ Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul TÜKETİCİ MAHKEMELERİ TEVZİ BÜROSU’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.10/12/2019

Katip …

Hakim …