Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/510 E. 2021/412 K. 15.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/650 Esas
KARAR NO:2021/470

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:27/11/2019
KARAR TARİHİ:29/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … …. A.Ş.’nin maliki olduğu, davalı … …. Şirketinin kiralayanı olduğu, davalılardan …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 01/10/2016 tarihinde yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçmek isteyen yaya …’a çarpması sonucunda gerçekleşen trafik kazası neticesinde …’ın ağır yaralandığını ve hastanede tedavisi devam ederken 16/10/2016 tarihinde vefat ettiğini, müvekkilinin müteveffanın tek mirasçısı olan torunu olduğunu, davalının uymakla yükümlü olduğu trafik kurallarını ihlal ettiğini, kazaya karışan aracın kaza tarihinde … sigorta tarafından sigortalı olduğunu, müvekkilinin dedesinin ölümünden sonra maddi manevi destekten yoksun kaldığını beyanla 100 TL destekten yoksun kalma, 100 TL cenaze giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini ve 100.000 TL manevi tazminatın davalı … Sigorta haricindeki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; öncelikle zamanaşımı itirazlarının olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, davacının destekten yoksun kalma tazminat talep hakkının bulunmadığını, kaza ve ölüm arasında illiyet bağının olup olmadığının tespitinin gerektiğini, cenaze ve defin giderleri ile ulaşım giderlerinin poliçe teminatı içerisinde değerlendirilemeyeceğini, davacının avans faizi talebinin yasal dayanağının bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
… A.Ş. (Devrolunan … A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun kusur ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının müteveffa ile fiili destek ilişkisinin kanıtlanmasının gerektiğini, kanıtlanması halinde de aktüer uzmanı bilirkişi tarafından tazminat miktarının hesaplanması gerektiğini, manevi tazminat konusunda önce sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ispatlanması, davacıların sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması gerektiğini, müvekkilinin avans faizinden sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı …. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle husumet itirazlarının olduğunu, kazaya karışan aracın 09/12/2014 tarih ve … numaralı Uzun Dönem Otomobil Kiralama ve Hizmet Sözleşmesine istinaden 36 ay süreyle diğer davalı … … Ltdi. Şti.’ni kiraya verildiğini, müvekkilinin kazada sorumluluğunun bulunmadığını, davacının davalı müvekkil şirketin mal varlığına ihtiyati tedbir konulması yönündeki taleplerinin hukuka aykırı olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davacı vekili bila tarihli ıslah dilekçesi ile; 100 TL destekten yoksun kalma tazminatını 4.990,45 TL arttırarak toplamda 5.090,45 TL’ye yükseltmiş, 100 TL cenaze gideri talebini 12,50 TL arttırarak toplamda 112,50 TL’ye yükseltmek suretiyle ıslah etmiştir.
TAHKİKAT , DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce delillerin ibrazısın müteakip celbi gerekli delillerde celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememiz dosyasının delillerini, hasar dosyaları, ceza dosyası, SGK kayıtları, trafik tescil kayıtları, sosyal ve ekonomik durum araştırması yönünde yazılan müzekkere cevabı, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan tazminat hesap uzmanı … ve kusur uzmanı bilirkişi …’dan alınan bilirkişi raporu ile tüm cevabi yazılar oluşturmaktadır.
Mahkememizin 22/09/2020 tarihli celsesinde dinlenen davacı tanığı …’nın tanık beyanında;
Tanık beyanında; ben davacının annesiyim, 2015 yılı şubat ayından beri rahatsızlığım nedeniyle çalışamıyorum, zaten davacı olan oğlumun babası, oğlum 2 yaşındayken 2002 yılında vefat etmişti, oğlumun dedesi, eşim vefat ettiğinden beri özellikle ben çalışmayı bıraktığımdan beri bize maddi anlamda yardımcı olmaktaydı, benim çalıştığım dönemde dedesi davacıya haftalık 200 TL civarında harçlık vermekteydi ve özel ihtiyaçlarını karşılamaktaydı, ben çalışmayı 2015 yılında bıraktıktan sonra dedesi harçlığını haftalık 250-300 TL civarına çıkarmıştı ve evin market ihtiyaçlarını da dedesi karşılıyordu, okul masraflarını ve oğlumun futbol klübündeki aidatını da dedesi veriyordu, oğlum geçen dönem 2 yıllık üniversitesini bitirmiştir ve dedesi öldükten sonra part time işe başlamıştır, oğlum dedesinin kazasını gördüğünden psikolojik olarak çok yıprandı, okula ve spor klübüne gitmek istemedi, manevi olarak çok yıprandı, geceleri hıçkırarak ağlıyordu, dedesinin yoğun bakımda ziyaretine gittiğimiz günler üzüntüden hiç kimseyle konuşmazdı, oğlumun babası çok küçükken vefat etmiş olduğundan ve amcası da vefat ettiğinden dedesinin kazadan sonraki hastalığı ve kaza geçirmiş olması onu çok yıpratmıştı” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizin 22/09/2020 tarihli celsesinde dinlenen davacı tanığı …’ın tanık beyanında özetle;
“Tanık beyanında; ben davacının yakın arkadaşıyım, aynı zamanda yan komşusuyum, … 13 senedir arkadaşım, dedesi … evine iki günde bir gelirdi, evin ihtiyaçları ile daha çok …’in özel ihtiyaçlarını karşılardı, özellikle okulda gerekli olan araç gereçleri alırdı, yol parasını ve kıyafetlerini temin ederdi, … lise döneminde profesyonel futbol oynuyordu, klup biraz uzaktı dedesi götürüp getiriyordu, klup ile ilgili masraflarını da dedesi karşılardı, ortaokul çağında harçlık vermeye başlamıştı, lise döneminde harçlığını biraz daha arttırmıştı, tam bilmemekle beraber dedesi haftalık 200-300 TL …’e harçlık veriyordu, her hafta düzenli veriyordu, dedesi daha fazla ihtiyacı olduğunu anladığında da …’e harçlık veriyordu, dedesinin ölümünden sonra klubü maddiyat yüzünden bırakmak zorunda kaldı, çünkü dedesi okul ve klup masraflarını karşıladığından ikisini birden kendisi ödeyemediği için futbol klubünü bıraktı, dedesinin ölümü sebebiyle … 1 hafta kendisine gelemedi, çok üzüldü çünkü … çocukluğundan beri babası olmadığından dedesinin ölümü onu çok etkiledi” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde, tüm kayıtlar incelenmek suretiyle ayrıntılı ve denetime elverişli rapor aldırılmak üzere dosyanın kusur bilirkişisi … ile aktüerya bilirkişisi …’a tevdii ile rapor alınarak konuya ilişkin 06/01/2021 tarihli kök rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı kök raporunda özetle;
“Yerleşim yeri içinde meydana gelen kazanın olduğu mahalde yaya geçidi olup, “yaya geçidi” trafik işareti mevcut, hız limiti 30 km/saat olarak levha ile belirtilmiş, yol iki yönlü, 8,40 metre genişlikte, iki şeritli, asfalt ve kuru, vakit gece, mahal aydınlatılmış, görüş ve hava açıktır.
Dava dosyasında bulunan Trafik Kazası Tespit Tutanağında kaza anlatılmış ve kazanın oluşumu ile ilgili olarak davalı sürücü …’ın birkaç metre ötesinde yayaya çarpmış olduğu yaya geçidinin gerisinde “30 km/saat” hız sınırı ve “yaya geçidi” levhalarına rağmen araçtaki maddi hasar ve yayadaki bedeni hasar dikkate alındığında hızının yüksek olduğu anlaşılmakla 2918 sayılı KTK madde 52/1-a ile tanımlanan “yaya geçitlerine yaklaşırken hızını azaltma” kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle birinci dereceden kusurlu olduğu, davacı murisi yaya …’ın ise nizami olarak yaya geçidini kullanmayıp biraz ilerisinden yolu geçmesi ve sürücünün ifadesine göre yolun ortasına geldiğinde duraksayıp sonra yoluna devam etmiş olması nedeniyle KTK’nın madde 68/1-c ile tanımlanan “taşıt yolunda trafiği tehlikeye sokacak davranışlarda bulunmama” kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle ikinci dereceden kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir.
Tutanak ekinde bulunan kaza yeri krokisinde aracın yaya geçidini geçtikten hemen sonra yayaya sağ şerit içinde çarpmış olduğu, çarpmadan önce sola kaçış manevrası denediği ve çarpma sonrası durduğu noktanın yaya geçidinden 13 m mesafede olduğu görülmektedir.
Dava dosyasında bulunan tutanak, rapor ve belgelerin incelenmesi sonucunda yerleşim yeri içinde, öncesinde 30 km/saat hız sınırı levhası ve “yaya geçidi” levhası bulunan yaya geçidinin hemen birkaç metre ötesinde yolu soldan sağa geçen yayaya çarpmış olan davalı sürücü …’ın mahal şartlarını dikkate almadan yola gereken dikkati vermemiş olması, yolun solundan sağına geçen yayanın yolun ortasında durakladığını fark etmiş olmasına rağmen yolu geçmesini beklemek yerine yoluna devam etmiş olması, yaya yoluna devam ettiğinde etkili fren ve direksiyon tedbiri alamamış olması ve 2918 sayılı KTK’nın 52/1-a maddesinde belirtilen “aracın hızını kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemin geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken azaltmak” kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı murisi …’ın ise yolu yaya geçidinden geçmek yerine geçidin birkaç metre ötesinden geçmek istemesi ile 2918 sayılı KTK’nın yayaların uyacakları kurallarrı tanımlayan MADDE 68’e “(…)
b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır.
Yayalar, bu yerlerden geçerken;
3.Işıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak zorundadırlar.” Hususlarına aykırı olarak yolu tedbirsiz ve dikkatsiz geçmek istemesi nedeniyle %25 oranında tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Tazminat Hesabı Yönünden İnceleme:
a)Dava dilekçesinde davacı … …’ın dedesi …’ın vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma, cenaze gideri ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Müteveffa … 19.09.1936 doğumlu vefat tarihinde 80 yaşındadır.
Müteveffanın torunu olan davacı … … 11.04.1999 doğumlu olup, dedesinin vefat tarihinde 17 yıl, 6 ay, 5 günlüktür.
SGK Hizmet cetveline göre davacı … …’ın 20.06.2016 tarihinden itibaren sigortalı çalışmaya başladığı ve bu sigortalı çalışmasının dava tarihi ve sonrasında devam ettiği gözükmektedir.
Davacı … … 2019 yılında 2 yıllık meslek yüksek okulunun 1. Sınıfında eğitim görmekte olup, annesinin beyanına göre 2020 yılında üniversiteden mezun olduğu anlaşılmaktadır.
b)Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, desteğini yitiren kimsenin, ölümle sonuçlanan olaydan önceki sosyal-ekonomik yaşam düzeyinin devamını sağlayacak bir paranın ödetilmesidir. Bu hakkın, mirasçılık sıfatı ile ve miras hukuku ile bir ilgisi yoktur. Destek sayılabilmek için, yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterlidir(YHGK. 25.05.1984 T., E.9-301, K.619).
Fiili destek kavramı, yardımlarda düzenlilik ve devamlılık halinde söz konusu olur. İlerde destek olma ihtimali bulunan durumlarda ise “farazi destek” hali söz konusudur. Küçük çocukların ölümünde durum budur.
Diğer bir durumda destek tazminatının söz konusu olabilmesi için yardım yapılacakların “bakım ihtiyacı” içinde bulunmaları gerekir (Bkz.Turgut Uygur-Borçlar Kanunu I, sh.590).
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1986/1585 E. Sayılı ilamında “…Bakım ihtiyacı ise, davacının zaruret ve sefalet haline düşmesini değil, sosyal seviyesine uygun olan hayat tarzını devam ettirmek için gerekli imkanlardan yoksun kalmasına ifade eder ( Tekinay, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İst. 1963, S.49 )…” demektedir.
Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında da “BK. nun 45. maddesi anlamında “destek” kavramı, hukuki bir ilişkiyi ( yasa veya sözleşme ) değil, fiili durumu amaçlar” “B.K.’nun 45. maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ve ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanmaz, sadece ona eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulunmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse de destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için bakımın ( yardımın ) eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür” demektedir. Yine Yargıtay kararlarına göre hak sahipleri bakımından destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılabilmesi için hak sahiplerinin bakım ihtiyacının bulunması ve müteveffanın sağlığından fiilen ve eylemli olarak destekte bulunması gerekmektedir.
Yine bu konudaki Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında; anne ve babanın ölümü halinde erkek çocuklar için destek yaşının rüşt ve aktif olarak çalışma yaşı olan 18 yaşının esas alınması gerektiği, kız çocuklar bakımından ise muhtemel evlenme ve muhtaçlık yaş sınırı olarak kabul edilen 22 yaşın esas alınması gerektiği, çocukların orta öğenim görmeleri halinde destek süresinin 20 yaşına kadar, yüksek öğrenim görmesi halinde ise okulu bitireceği tarihe kadar veya azami 25 yaşına kadar süreceği kabul edilmektedir.
Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 1981/906 E. Sayılı kararında özetle; “….Bir kimseyi başkası için destek haline getiren yardımlarda düzenlilik ve devamlılık unsurları vardır. Yapanın keyfine göre gelişi güzel zamanlarda sağlanan yardımlar ( örneğin, olayımızda ölen annenin, torununun bakımını yaşamış olsaydı, bir süre üstleneceği şekildeki yardımları düzenli olmadıkları için destekten yoksun kalma tazminatına esas alınamazlar. Bunun gibi; her gün, her hafta, her ay düzenli bir şekilde yapılmış olmakla beraber ancak sınırlı bir süre için yapılmış veya ilerde yapılması umulan yardımlar da destek olarak nitelenemez…. olayımızda, ölen destek torununa bakmakla yükümlü olmadığına göre, böyle bir bakmanın gerçekleşeceği kuvvetle umulsa dahi, bu bakma olgusu ölenin ihtiyarına bağlı ve insani bir duygu ve ahlaki bir vazifeden kaynaklanan, bu itibarla da para ile değerlendirilmeyecek ve bu niteliği ve özelliği bakımından destek zararı olarak kabul edilemeyecek olan bir kayıptır. Diğer bir anlatımla, ölüm vukua gelmeseydi ölenin torununa bakmasından dolayı bu hizmetine karşılık kızından bir hak talep etmesi BK.nun 62. maddesinin son fıkrası uyarınca mümkün de olamayacağına göre, ölenin sağlığından yasaca talep edemeyecek olan bir karşılığın destek zararı kapsamında düşünülmesi ve bu yardımdan yoksun kalındığından söz edilerek tazmini yönüne gidilmesi düşünülemez.” demektedir.
Ekte sunulan Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2016/11837 E. sayılı emsal kararında özetle ” ölenin torunu olması nedeni ile … nin giderlerini karşılama yükümlüğünün anne ve babasına ait olduğu” bu nedenle dedenin toruna destek olduğundan söz edilemeyeceği belirtilmektedir.
c)Yukarıdaki hususlar birlikte değerlendirildiğinde somut olayda davacının müteveffanın torunu olması, Yargıtay kararlarına göre kural olarak torunun destek tazminatı talep hakkının bulunmaması, davacının 2018-2020 yılları arası yüksek öğrenim görüyor gözükmesine karşın bu dönemde sigortalı olarak bir işte çalışıyor olması, tanık beyanlarına göre davacının müteveffa dedesi ile değil annesi ile birlikte aynı evde yaşıyor olması, dedesinin ara sıra verdiği harçlıkların Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının bakım ödevinin annesinde olması, buna rağmen davacının sigortalı olarak çalışıp kazanç sağlaması nedeniyle kendi ihtiyaçlarını giderebilecek kazanca sahip olması, müteveffanın olay tarihinde 80 yaşında olması ve aktif olarak çalışıp kazanç sağladığına ilişkin bir belgenin bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacının dedesini vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmaması nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılması mümkün olmamıştır.
Sayın Mahkemece aksi kanaate varılması ve … içinde destek tazminatı hesabı yapılacağının kabulü halinde ise; … için yapılacak hesaplamalarda destek payının ne olacağına ilişkin oluşmuş bir Yargıtay kararı ve uygulama bulunmadığından, Sayın Mahkemece … için hesaplanacak destek zararında, destek payının ne olacağının bildirilmesi halinde buna göre de yeniden hesap yapılması mümkündür.
c)Dava dilekçesinde ayrıca cenaze gideri talep edilmiştir. Davacının hem dedesinin desteğinden yoksun kaldığının belirtilmesi hem de dedesinin vefatı nedeniyle cenaze gideri için bir kısım giderleri sarf ettiğinin ileri sürülmesi kendi içinde çelişki oluşturmaktadır.
Buna rağmen bir an için müteveffanın cenaze giderlerinin davacı tarafından karşılandığının kabulü halinde ise bu giderleri gösterir bir belge dava dosyasında bulunmadığından bu hususta bir hesap yapma imkanı bulunmamaktadır.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/11295 E. sayılı kararında özetle; “..Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Bu bağlamda; taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri vs gibi zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istemin reddi gerekirken bu taleplerinde içinde bulunduğu meblağın toplamı üzerinden belirlenen rakama göre yüksek miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” demektedir. Bu durumda;
Davacının cenaze giderlerini gösterir bir belge ibraz etmemiş olması, davacının yaşadığı İstanbul’da zorunlu cenaze ve defin giderlerinin Belediyeler tarafından ücretsiz yerine getirilmesi, ilgililerden sadece 150,00 TL civarında yer bedeli alınıyor olması dikkate alınarak zorunlu cenaze ve defin giderine 150,00 TL esas alınacaktır. Buna göre;
Davacının talep edilebilir cenaze gideri zararı (150x%75 kusur)= 112,50 TL. olacaktır.
Davalıların Sorumluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi:
a)… plakalı aracı zorunlu trafik sigortası ile sigortalayan davalı … Sigortanın kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre sorumluluk limiti 310.000,00 TL.dır.
Sayın Mahkemece davacının cenaze gideri talep hakkının bulunduğunun kabulü halinde 112,50 TL.lık cenaze giderinden davalı … Sigorta, sürücü ve işleten ile birlikte sorumlu olacaktır.
b)… plakalı aracı davalı … kasko sigorta poliçesi ile sigortalamış olup, manevi tazminat dahil 5.000,00 İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı bulunmaktadır.
Davacının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aşan maddi zararı bulunmadığından Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın 5.000,00 TL.sına kadar sürücü ve işleten ile birlikte davalı … sorumlu olacaktır.
c)Davalı … …Tic.A.Ş tarafından … plakalı araç uzun süreli kira sözleşmesi ile …Ltd.Şti’ne kiralanmış gözükmektedir. Bu durumda davalı … …Tic.A.Ş’nin işleten sıfatının bulunup bulunmayacağı ve buna göre işbu dava kapsamında sorumlu olup olmayacağı hususundaki hukuki durumun takdiri Sayın Mahkemeye aittir.
d)Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “…Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir. Bu durumda;
Davacı tarafından davalı … Sigortaya 07.08.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, buna göre araya bayram tatilinin de girmesi nedeniyle … bakımından temerrüt 22.08.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
Davacı tarafından davalı … Sigortaya 08.08.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, buna göre araya bayram tatilinin de girmesi nedeniyle … bakımından temerrüt 23.08.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
Sigorta şirketleri dışındaki araç sürücüsü ve işleten bakımında ise temerrüt tarihi 16.10.2016 ölüm tarihi olacaktır.
e)Sigortalı araç hususi nitelikte olup, olaya avans faiz oranlarının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
Sonuç olarak;
Delillerin ve hukuki durumların takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; 01.10.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında;
1-Davalı sürücü …’ın %75 (yüzde yetmişbeş) kusurlu,
2-Davacı murisi yaya … %25 (yüzde yirmibeş) oranında tali kusurlu olduğu,
3-Müteveffan …’ın olay tarihinde 80 yaşında olması, davacının müteveffanın torunu olması, kaza tarihinde ve akabinde davacının SGK’lı olarak bir işte çalışarak kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kazanca sahip olması, kaza tarihinde 18 yaşında olan davacının tanık beyanlarına göre müteveffa dedesi ile değil annesi ile birlikte aynı evde yaşıyor olması, kural olarak davacıya bakım ödevinin annesinde olması, Yargıtay kararlarına göre kural olarak torunun destek tazminatı talep hakkının bulunmaması, dedesinin ara sıra verdiği harçlıkların Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün gözükmemesi nedenlerine dayalı olarak; Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
Davacının dedesinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmaması nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılmasının mümkün olmadığı, buna göre de davacının destek zararının belirlenemediği,
4-Davacı tarafından cenaze giderlerini gösterir bir belge ibraz edilmediği, zorunlu cenaze ve defin giderlerinin %75 kusura isabet eden tutarı 112,50 TL olarak belirlenmiş olup, anılan tutarın hüküm altına alınıp alınmayacağının takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
5-Sayın Mahkemece 112,50 TL.lık cenaze giderinin hüküm altına alınacağının kabulü halinde bu tutardan aracı zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalayan davalı … Sigorta ile birlikte araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olacağı,
6-Davacının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aşan maddi zararının belirlenememesi nedeniyle;
Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminat tutarlarından 5.000,00 TL.ye kadar olan kısmında kasko sigorta poliçesindeki İMM teminatına istinaden davalı …, araç sürücüsü ve işletenin birlikte sorumlu olacağı, 5.000,00 TL.yı aşan manevi tazminat tutarından ise sadece araç sürücüsü ve işletenin sorumlu olacağı,
6-Davalı … …Tic.A.Ş tarafından … plakalı araç uzun süreli kira sözleşmesi ile …Ltd.Şti’ne kiralanmış gözüktüğünden, davalı … …Tic.A.Ş’nin işleten sıfatının bulunup bulunmayacağı ve buna göre işbu dava kapsamında sorumlu olup olmayacağı hususundaki hukuki durumun takdirinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu,
7-Temerrüt tarihi davalı … bakımından 22.08.2019, davalı … bakımından 23.08.2019 olarak belirlenmiş olup,
Araç sürücüsü ve işleten bakımından temerrüdün 16.10.2016 vefat tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
8-Sigortalı aracın kullanım amacının hususi gözükmesi nedeniyle avans faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın raporu sunan bilirkişi heyetine tevdii ile, rapora itirazların değerlendirilmek, Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 esas, 2020/40 karar sayılı, 09/10/2020 tarihli kararı ile, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların KZMSS Genel Şartlarda belirlenen usul ve esaslara tabi olduğuna dair Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde geçen “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ve ikinci cümlesinde geçen “…ve genel şartlarda…” ibarelerinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş olduğu hususu nazara alınarak müteveffanın muhtemel yaşam süresi belirlenmek ve nihai takdir mahkememize ait olmak üzere tanık beyanları uyarınca alternatifli olarak destekten yoksun kalma tazminatı hesaplaması yapılmak suretiyle ayrıntılı, hüküm kurmaya ve İstinaf ile Yargıtay denetimine elverişli ek rapor düzenlenmesi istenilmiş ve konuya ilişkin 24/02/2021 tarihli ek rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı ek raporlarında özetle;
“Kusur durumuna ilişkin tespitler ilk raporda dosyada mevcut belgelere göre tarafların kusur durumu belirlenmiştir. Bu hususlarda yeni bir bilgi ve belge ibraz edilmediğinden kusur yönünden bir değişikliğe gidilmeksizin ilk rapora atıf yapılmakla yetinilecektir.
Tazminat hesabına ilişkin tespitler
İlk raporda; Müteveffan …’ın olay tarihinde 80 yaşında olması, davacının müteveffanın torunu olması, kaza tarihinde ve akabinde davacının SGK’lı olarak bir işte çalışarak kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kazanca sahip olması, kaza tarihinde 18 yaşında olan davacının tanık beyanlarına göre müteveffa dedesi ile değil annesi ile birlikte aynı evde yaşıyor olması, kural olarak davacıya bakım ödevinin annesinde olması, Yargıtay kararlarına göre kural olarak torunun destek tazminatı talep hakkının bulunmaması, dedesinin ara sıra verdiği harçlıkların Yargıtay kararlarına göre destek tazminatı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün gözükmemesi nedenlerine dayalı olarak; Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere davacının dedesinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talep koşullarının bulunmaması nedeniyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi zarar hesabı yapılmamıştır. Bu kere Sayın Mahkemenin ara kararı doğrultusunda bir an için davacının dedesinin desteğinden yoksun kaldığı esasına göre talep edilebilir destek zararı belirlenerek takdire sunulacaktır.
Tazminat Hesabı
A)Sorumluluk Durumu
a)Kusur değerlendirmesinde; araç sürücüsünün %75, davacı desteğinin %25 oranında kusurlu olduğu belirlenmekle işbu raporda davalıların %75 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır
b)Davalı … …Tic.A.Ş tarafından … plakalı araç uzun süreli kira sözleşmesi ile …Ltd.Şti’ne kiralanmış gözüktüğünden, davalı … …Tic.A.Ş’nin işleten sıfatının bulunup bulunmayacağı ve buna göre işbu dava kapsamında sorumlu olup olmayacağı hususundaki hukuki durumun takdiri Sayın Mahkemeye aittir.
B)Müteveffanın Yaşı Ve Bakiye Ömrü
a)19.09.1936 doğumlu olan müteveffa …, 16.10.2016 vefat tarihinde (80)yıl, (0)ay, (27) günlük olup, (80)yaşında kabul edilerek P.M.F. tablosuna göre bakiye ömrü (5) yıl ve muhtemelen (85) yaşına kadar yaşayacaktır. b)Yargıtay kararlarında aktif olarak çalışabilme yaşı 60 kabul edilmektedir. İşbu somut olayda, olay tarihinde kazalının aktif çalışma yaşını geçmiş ve emekli olması nedeniyle bakiye ömür süresi olan 5 yılın tamamı pasif dönem kabul edilecektir.
c)Hak Sahipleri Ve Destek Süreleri
a)Dosyada mevcut SGK hizmet dökümüne göre davacının 24.08.2016 tarihine kadar geçen dönme normal çalışmaya dayalı sigortalılığının bulunduğu, 09.12.2016-06.07.2018 tarihleri arası stajyer öğrenici olarak sigortalılığının bulunduğu, 06.07.2018 tarihinden itibaren normal çalışmaya dayalı sigortalının bulunduğu gözükmektedir. Davacı vekili tarafında verilen beyan dilekçesinde de davacının Temmuz 2018 tarihine kadar çalışmadığı beyan edilmiştir. Bu durumda; b)Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere; davacının dedesinin vefat ettiği 16.10.2016 tarihinden, normal çalışmaya dayalı olarak sigortalı olduğu 06.07.2018 tarihine kadar destek göreceği kabul edilecektir. Buna göre davacının müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı süre aşağıdadır.
Hak sahibi Doğum tarihi Vefat T.Yaşı Destek Süreleri … 11.04.1999 18 (06.07.2018 vefat tar.kadar) 1,5 yıl
d)Paylar
Torunun destek görmesi halinde destek paylarının ne olacağına ilişkin Yargıtay kararına rastlanılmamıştır. Bu durumda; Davacının annesinin yaşıyor olması ve davacının annesi ile birlikte ikamet ediyor olması, tanık beyanlarına göre, müteveffanın torununa yaptığı yardımların tutarı dikkate alındığından müteveffanın gelirinin tamamı aşağıdaki oranlarda hak sahipleri arasında paylaştırılacaktır.
Hak sahipleri 1,5 yıl süresince Müteveffa 3/4… 1/4
e)Kazanç Durumu
a)Müteveffa emekli olup, bu konudaki Yargıtay kararlarına göre her hangi bir efor sarf etmeksizin elde edilen emeklilik gelirinin destek zararı hesabında dikkate alınması mümkün gözükmemektedir. Yine bu konudaki Yargıtay kararlarında kişi emekli olarak herhangi bir işte çalışmasa da yaşamsal faaliyetini devam ettirmek için sarf edeceği emek ve mesainin kamu düzenine ilişkin bulunan yasal asgari ücretlerin altında almayacağı, hesaplamaların asgari ücretlere göre yapılması gerektiği belirtilmektedir. Bu durumda da hesaplamalar yasal asgari ücretlere göre yapılacaktır. Ancak; olay tarihinde aktif çalışma yaşını geçmiş olan müteveffanın hesaba esas alınan geliri ücretli bir çalışmayla elde edilen kazanca dayanmadığından, asgari ücretler netleştirilirken asgari geçim indirimi dikkate alınmayacaktır. Buna göre;
b)Davacı desteğinin vefat ettiği 16.10.2016 tarihinden davacının destekten çıkacağı 06.07.2018 tarihine kadar geçen dönemdeki net kazanç toplamı aşağıdaki gibidir;
Tarihler Brüt Asgari ücret Net Asgari ücret Süre Net kazanç tutarı
16.10.2016 01.01.2017 1.647,00 TL 1.177,46 TL X 2,47 AY = 2.904,40 TL 01.01.2017 01.01.2018 1.777,50 TL 1.270,75 TL X 12 AY = 15.249,00 TL 01.01.2018 06.07.2018 2.029,50 TL 1.450,91 TL X 6,2 AY = + 8.995,64 TL Toplam = 27.149,04 TL.’dir.
2)Maddi Tazminatın Hesaplanması:
Davacının destek süresinin tamamı bilinen dönemde kaldığından, yukarıda bu dönem için belirlenen kazanç tutarları her hangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmadan aynen zarar hesabına esas alınacaktır. Buna göre;
a)…’ın Destek Zararı:
27.149,04 TL x 1 / 4 pay x 75% kusur = 5.090,45 TL .’dir.
b)Dava dilekçesinde ayrıca cenaze gideri talep edilmiştir. Davacının hem dedesinin desteğinden yoksun kaldığının belirtilmesi hem de dedesinin vefatı nedeniyle cenaze gideri için bir kısım giderleri sarf ettiğinin ileri sürülmesi kendi içinde çelişki oluşturmaktadır. Buna rağmen bir an için müteveffanın cenaze giderlerinin davacı tarafından karşılandığının kabulü halinde ise bu giderleri gösterir bir belge dava dosyasında bulunmadığından bu hususta bir hesap yapma imkanı bulunmamaktadır. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/11295 E. sayılı kararında özetle; “..Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereği davalı taraf davacıların meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu değildir. Bu bağlamda; taziye teşekkür giderleri, yemek giderleri, mevlit gideri vs gibi zorunlu olmayan cenaze merasimi giderlerine yönelik istemin reddi gerekirken bu taleplerinde içinde bulunduğu meblağın toplamı üzerinden belirlenen rakama göre yüksek miktarda cenaze ve defin giderine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” demektedir. Bu durumda; Davacının cenaze giderlerini gösterir bir belge ibraz etmemiş olması, davacının yaşadığı …’da zorunlu cenaze ve defin giderlerinin Belediyeler tarafından ücretsiz yerine getirilmesi, ilgililerden sadece 150,00 TL civarında yer bedeli alınıyor olması dikkate alınarak zorunlu cenaze ve defin giderine 150,00 TL esas alınacaktır. Buna göre;
Davacının talep edilebilir cenaze gideri zararı (150x%75 kusur)= 112,50 TL. olacaktır.
Davalıların Sorumluk Kapsamı Ve Temerrüt Tarihi:
a)… plakalı aracı zorunlu trafik sigortası ile sigortalayan davalı … Sigortanın kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre sorumluluk limiti 310.000,00 TL.dır. Davacının yukarıda belirlenen cenaze gideri ve destek zararı poliçe limitleri içinde kalmaktadır.
b) … plakalı aracı davalı … kasko sigorta poliçesi ile sigortalamış olup, manevi tazminat dahil 5.000,00 İhtiyari Mali Mesuliyet teminatı bulunmaktadır. Davacının zorunlu trafik sigorta poliçesindeki limiti aşan maddi zararı bulunmadığından Sayın Mahkemece takdir edilecek manevi tazminatın 5.000,00 TL.sına kadar sürücü ve işleten ile birlikte davalı … sorumlu olacaktır.
c)Davalı … …Tic.A.Ş tarafından … plakalı araç uzun süreli kira sözleşmesi ile …Ltd.Şti’ne kiralanmış gözükmektedir. Bu durumda davalı … …Tic.A.Ş’nin işleten sıfatının bulunup bulunmayacağı ve buna göre işbu dava kapsamında sorumlu olup olmayacağı hususundaki hukuki durumun takdiri Sayın Mahkemeye aittir.
d)Karayolları Trafik Kanunun 99.maddesinde; “…Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir. Bu durumda; Davacı tarafından davalı … Sigortaya 07.08.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, buna göre araya bayram tatilinin de girmesi nedeniyle … bakımından temerrüt 22.08.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır. Davacı tarafından davalı … Sigortaya 08.08.2019 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, buna göre araya bayram tatilinin de girmesi nedeniyle … bakımından temerrüt 23.08.2019 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır. Sigorta şirketleri dışındaki araç sürücüsü ve işleten bakımında ise temerrüt tarihi 16.10.2016 ölüm tarihi olacaktır.
e)Sigortalı araç hususi nitelikte olup, olaya avans faiz oranlarının uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Dava; 01/10/2016 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sebebiyle dedesi olan desteğini kaybeden davacı yanın uğradığı destekten yoksun kalma maddi tazminatın tüm davalılardan, manevi tazminatın ise … sigorta haricindeki tüm davalılardan tahsili istemleri ile açılmıştır.
Kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibarıyla davalı …. Şirketi tarafından davalı …. Şirketine 09/12/2014 tarihli uzun dönem operasyonel kiralama ve hizmet sözleşmesi ile 36 aylığına kiralandığı ve 23/12/2014 tarihi itibarıyla aracın davalı …. Şirketine teslim edildiği tüm dosya kapsamı ile sabit olduğundan, aracın davalı …. Şirketinin fiili hakimiyetinde bulunması ve işleten sıfatının davalı …. Şirketine geçmiş olması sebebi ile davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine dair karar vermek gerekmiştir. Dava dilekçesi içeriğine göre aracın davalı …. Şirketine kiralandığının bilindiği anlaşılmakla, davanın davalı … şirketine de açılmasında davacı yanın kusursuz olduğundan bahsedilemeyecek olup bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delilerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda; her ne kadar bilirkişi kök raporunda davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının mevcut olmadığı ifade edilmiş ise de, hukuki değerlendirme ve yorum hakime ait olup, bilirkişi raporu serbestçe değerlendirilebilecek delil mahiyetinde olduğundan ve yol gösterici nitelikteki Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2019/1954 Esas, 2020/8376 Karar sayılı ilamının” Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse 6098 sayılı BK’nın 53/3.(818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Borçlar Kanunu’nun 53.(818 sayılı BK madde 45) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür.” şeklindeki hükmü nazara alındığında, davacı yanın dedesinin eylemli ve düzenli olarak geçimine yardım ettiğini ispatlaması halinde davalılardan talepte bulunabileceği, bu hususun ispatı kapsamında dinlenilen davacı tanıklarının davacı dedesinin vefatından önce davacıya düzenli olarak haftalık 200-300 TL maddi yardımda bulunduğu ve davacının bir kısım masraflarını karşıladığını beyan ettiklerinden, davacı yanın dedesinin trafik kazası sebebiyle vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma maddi tazminatı talep edebileceği, desteğin vefatına neden olan trafik kazasında … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın dikkatsiz ve tedbirsizce araç kullanarak KTK’nun 52/1-a maddesini ihlal etmek suretiyle kazada %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı desteğinin ise yaya geçidini kullanmayarak KTK’nun 68. maddesini ihlal etmek suretiyle kazada %25 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmekle, hesaplanacak tazminattan araç sürücüsü davalı …’ın haksız fiil faili sıfatıyla, aracın uzun dönem kiralama sözleşmesi ile kiralayanı davalı …. Şirketinin işleten sıfatıyla ve davalı … Sigorta’nın aracın ZMSS sigortacısı sıfatıyla sorumlu olduğu, ZMSS sigortası poliçesini aşan maddi zarar olmadığından davalı …’nın kasko poliçesi kapsamındaki ihtiyari mali mesuliyet teminatına başvuru imkanı bulunmayıp bu davalının davacının destekten yoksun kalma tazminatı istemi yönünden sorumlu olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı yanca, … Sigorta dışındaki diğer davalılarla birlikte …’dan manevi tazminat isteminde bulunulmuş olup, …’nın kasko poliçesinde manevi tazminatın 5.000 TL’ye kadar teminat altına alındığı görüldüğünden manevi tazminatın bu meblağ ile sınırlı olarak istenebileceği görülmüştür.
Mahkememizce dosya kapsamına alınan ek raporda davacı desteğinin asgari ücret nispetinde sahip olduğu gelirin dörtte biri destek payı olarak hesaplamaya dahil edilmekle, bu şekilde yapılan hesaplamanın tanık beyanlarında geçen maddi yardım miktarı ile uyumlu olduğu, yine raporda davacının destek süresinin çalışmaya başlamadan önceki 1,5 yıl olarak belirlenmesinin de yerinde olduğu, böylece davacının destekten yoksun kalma tazminatının davalı yanların sorumlu oldukları %75 kusura denk gelen kısmının 5.090,45 TL olarak bulunduğu, yine cenaze gideri zararının da desteğin kusursuz olduğu kısım yönünden 112,50 TL olarak tespit edildiği görülmekle, davalılar …, …. Şirketi ve … Sigorta’nın bu zararı tazminle mükellef oldukları, davalı … Sigorta dışındaki davalılar yönünden temerrüdün 16/10/2016 desteğin vefat tarihi itibarıyla gerçekleştiği ancak davalı … Sigorta yönünden KTK’nun 99. maddesi uyarınca başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası olarak hesaplanan 22/08/2019 tarihi itibarıyla temerrüdün söz konusu olduğu saptanmıştır.
Davacı yan TBK’nun 56/2. maddesi uyarınca manevi tazminat isteminde bulunmakla, ülkenin ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikler göz önünde tutularak, olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, manevi tazminat isteyen davacının sosyal ve ekonomik durumu ile davalı gerçek kişinin sosyal ve ekonomik durumu, diğer davalıların ticaret şirketi olması, olayın meydana gelişindeki kusur durumları ve destek ile davacı arasındaki akrabalık/yakınlık durumuna göre davacının duyduğu acı ve elemin yoğunluğu nazara alınarak manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5.000 TL manevi tazminatın davalı … dışındaki davalılardan desteğin vefat ettiği 16/10/2016 tarihinden itibaren, davalı … yönünden KTK’nun 99. maddesine göre başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası olarak hesaplanan 23/08/2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesi gerekmiştir.
Kazaya karışan 34 JD 1568 plakalı aracın kullanım amacının hususi olması nedeniyle davacı yanın avans faizi talebi yerinde olmayıp, hükmedilen maddi ve manevi tazminata temerrüt tarihlerinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğinden, açıklanan gerekçelerle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
A)Davalı … …Ticaret A.Ş. yönünden açılan maddi ve manevi tazminat davalarının pasif husumet yokluğu nedeniyle HMK’nun 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
1-Alınması gerekli 59,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
2-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
3-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)… A.Ş. (…) dışındaki diğer davalılar yönünden maddi tazminata ilişkin davanın KABULÜ İLE, 5.090,45 TL destekten yoksun kalma ve 112,50 TL cenaze gideri olmak üzere toplam 5.202,95 TL tazminatın, davalılar … ve …Ltd. Şti. yönünden 16/10/2016 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş. yönünden 22/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı … A.Ş. (…) aleyhine açılan maddi tazminat davasının esastan REDDİNE,
Talepte bulunulan diğer davalılar yönünden manevi tazminata ilişkin davanın KISMEN KABULÜ İLE, 5.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …Ltd. Şti. yönünden 16/10/2016 tarihinden, davalı … A.Ş. (…) yönünden 23/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Maddi tazminat yönünden, alınması gerekli 355,41 TL karar harcından 0,69 TL (maddi tazminata ilişkin) peşin harç ve 90 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 90,69 TL’nin mahsubu ile 264,72 TL’nin davalılar …, …Ltd. Şti. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
2-Maddi tazminat yönünden, davacı tarafından yatırılan 0,69 TL peşin harç, 90 TL ıslah harcı ve 22,20 TL başvurma harcının yarısı olmak üzere toplam 112,89 TL’nin davalılar …, …Ltd. Şti. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Maddi tazminat yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davalılar …, …Ltd. Şti. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat yönünden, davalı … A.Ş. (…) kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
5-Maddi tazminat yönünden, davacı tarafından yapılan (bilirkişi ücreti, tebligat v.s. posta masrafı) 2.178 TL yargılama giderinin yarısı olan 1.089,00 TL’sinin davalılar …, …Ltd. Şti. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin maddi tazminat yönünden yarısı olan 660 TL’nin davalılar …, …Ltd. Şti. ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,
7-Manevi tazminat yönünden, harç peşin alınmış olmakla yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
8-Manevi tazminat yönünden, davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harç, 22,20 TL başvurma harcının yarısı olmak üzere toplam 363,75 TL’nin davalılar …, …Ltd. Şti. davalı … A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Manevi tazminat yönünden, davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davalılar …, …Ltd. Şti. davalı … A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Manevi tazminat yönünden, davalılar …, …Ltd. Şti. davalı … A.Ş. (…) kendilerini vekille temsil ettirmiş olduğundan A.A.Ü.T. gereğince hesap ve taktir olunan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine,
11-Manevi tazminat yönünden, davacı tarafından yapılan (bilirkişi ücreti, tebligat v.s. posta masrafı) 2.178 TL yargılama giderinin yarısı olan 1.089,00 TL’nin ret ve kabul oranına göre hesap edilen 54,45 TL’sinin davalılar …, …Ltd. Şti. davalı … A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
12-Manevi tazminat yönünden, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-14. maddesi ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 26. maddesine göre; Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan arabuluculuk ücretinin davada haksız çıkan taraftan karşılanması gerekmekle, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin maddi tazminat yönünden yarısı olan 660 TL’nin davalılar …, …Ltd. Şti. davalı … A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, davacı asil ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, maddi tazminat yönünden miktar itibarıyla kesin, manevi tazminat yönünden gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/06/2021

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza