Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/506 E. 2020/501 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/506 Esas
KARAR NO : 2020/501
DAVA/BİRLEŞEN DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 30/05/2018
BİRLEŞEN DAVA T: 24/10/2018
KARAR TARİHİ : 14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı – birleşen dosya davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkil şirket nezdinde … numaralı ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, sigortalı aracın 01/05/2010 tarihinde … isimli yayaya çarpması sonucunda yarlanma meydana geldiğini ve alınan tıbbi raporlarla yayada %13 iş gücü kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini, işbu tespitin ardından %13’lük maluliyet oranına göre hesaplanan tazminat bedeli 78.064,00-TL’nin … adına … Yönetimi’nin 07/07/2017 tarihli talebi üzerine, müvekkil şirketi tarafından 13/03/2018 tarihinde … ‘a ödendiğini, müvekkili şirket sigortalı olan araç sürücüsü …’ın ticari araç kullanım SRC ve Psikoteknik belgesine sahip olmadığını, bu belgelerin eksikliği 4925 sayılı Taşıma Kanunu uyarınca mesleğin icrası ile ilgili yeterliliklerini ihlal niteliğinde olduğunu, Trafik Sigorta Genel Şartları’na göre aracın mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi halinde sigorta şirketinin sigortalısın rücu hakkının bulunduğunu, Trafik Sigortası Poliçesi kapsamında müvekkili tarafından yaralanmalı trafik kazasına istinaden ödenen 78.064,00-TL’lik tazminat bedelinin faizi ile birlikte davalı … Tic. Ltd. Şti’den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.CEVAP: Davalı birleşen dosya davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın iddialarının tek dayanağı 21/09/2010 … Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulduğu görülen hukuki mütalaa da yer alan açıklamalar olduğunu, gelen yaralamalı trafik kazasında … plakalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, kazada yaralanan dava dışı …’in ise tali kusurlu olarak gösterildiğini, trafik kazasına ilişkin olarak hiçbir somut değerlendirmeye dayanmayan mütalaanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının yapmış olduğu ödemeyi müvekkili şirketten rücuen talep edebilmesi için gerekli şartların bulunmadığını, kazanın işletenin ve eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareket veya ağır kusuru sonucu olması halinde rücu talep edebileceğini, müvekkili şirketin kastı veya ağır kusuru bulunan bir hareketinin olmadığını, ticari araç sürücülerine SRC ve Psikoteknik yeterlilik belgesi alma zorunluluğunu getiren 4295 sayılı kanunun 19/02/2003 tarihinde yürürlüğe girdiğini, kanun koyucu mağduriyete sebebiyet vermemek için E sınıfı ehliyete sahip kişilerin sadece başvuru ile ilgili belgeleri alabileceğini düzenlendiğini, yani sürücü E sınıf ehliyete sahipse, diğer sınıf ehliyetlere olan sürücülerden farklı olarak sadece başvuru ile SRC ve Psikoteknik yeterlilik belgesi edinebilecekleri, bu sebeple kazanın oluşu ile SRC ve Psikoteknik yeterlilik belgelerinin bulundurulması arasında hiçbir illiyet bağının bulunmadığını, Şoför … davacı yanın sunduğu mütalaa da belirtildiği üzere E sınıfı belgeye sahip bir sürücü olduğundan davacı yanın müvekkili şirketten tazminat talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA TALEP; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalandığını, aracın 01/05/2010 tarihinde … isimli yayaya çarpması sonucunda yaralanma meydana geldiğini, alınan tıbbı raporlara göre yayada %13 iş gücü kaybı meydana geldiğinin tespit edildiğini, tespitin ardından tazminat bedeli olarak 78.064,00 TL’nin … adına … Yönetiminin 07/07/2017 talebi üzerine müvekkili sigorta şirketi tarafından 13/03/2018 tarihinde Av. … ‘a ödendiğini, ödemenin tahsili amacıyla davalı sigortalıya karşı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/506 E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın halen derdest olduğunu belirterek, poliçe kapsamında müvekkili şirket tarafından sigortalı …ye ait aracın karışmış olduğu yaralanmalı trafik kazasına istinaden ödenen 23.130,75 TL’lik tazminatın fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte sigortalı …den tahsiline, davanın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/506 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava ve birleşen dava; trafik kazasından kaynaklı dava dışı şahıslara ödenen tazminatın davalı (sigortalı) şirketten rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı … tarafından poliçe ve hasar dosyasının ibraz edildiği görülmüştür.
Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 28/08/2018 tarihli, 2018/… esas, … karar sayılı dosyası ile … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… sayılı takip dosyası, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… sayılı soruşturma dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 04/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Olayda araç sürücüsünün yol üzerinde oynayan çocukları görünce yavaşladığını, ancak korna ikazı yapmadığı ve çocukların yanından her an durabileceği bir hızda ve kontrollü bir şekilde geçmediği, bu nedenle olayda tali oranda kusurlu sayılmasının uygun olacağını, kaza sırasında 9 yaşında olan mağdure çocuğun ise yol için de arkadaşları ile koşmaca şeklinde oyun oynadığını, yolu ve araç trafiğini kontrol altında tutmadığını, yanlarından geçmekte olan araca doğru hareket edip araca çarparak bir ayağının sağ arka tekerin altına girdiği olayda asli oranda kusurlu olduğu kanaatine, sürücüsünün SRC ve Psikoteknik belgelerinin bulunmaması kazda etkili görülmemiş olduğunu, sürücü 24/12/2008 tarihinde E sınıfı sürücü belgesi aldığını ve deneyimli olduğunu, SRC ve Psikoteknik belgelerinin olmaması para cezasını gerektiren bir durum olduğunu, bu durumun kazanın oluşuna etkili olmadığını belirttiğini, dava dışı sürücünün sahip olduğu ehliyet, kaza anında kullanılan aracı kullanmaya yeterli olduğunu, davalı şirket sürücüsü …’ın %25 oranında kusurlu olduğunu, mağdur …’in %75 oranında kusurlu olduğunu, rücu hakkı, sigorta şirketinin zarar görene ödediği tazminata bağlı olarak sigortacıya tanınan bir hak olduğunu, bu hakkın doğabilmesi için, sigortacının poliçe kapsamındaki zararı ödemiş olması gerektiğini, sigorta şirket, henüz ödeme yapmadan rücu hakkını kazanamadığını, teknik tespitler bakımında sigortacılık tekniği açısından davacının rücu hakkında bahsedilemeyeceğini, uyuşmazlık hakkında yalnızca görüş bildirildiğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 19/03/2020 tarihli kusur raporu tetkik edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler …, … ve … marifetiyle hazırlanan 13/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Sürücünün belgesi ve Psikoteknik yeterlilik belgesine sahip olmaması hususunu, 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununa dayanılarak çıkarılan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları kapsamında değerlendirilmek gerekmekte olduğunu, bu kapsamda, Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları’nın A.7 Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigorta Ettirene Rücu Hakkı başlığında, sigortacının sigortalıya rücu yapabileceği durumlar listelendiğini, bu kapsamda sigortacının gerekli SRC gelgesine sahip olmaması dolayısıyla sigortalıya rücu hakkı doğmuş olduğunu, tazminat ödemesi Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta poliçesi kapsamında değil trafik sigortası kapsamında gerçekleştirildiğini, trafik sigortası kapsamında yapılan ödemenin trafik sigortası genel şartları kapsamına girdiğini, araç şoförünün yeterli ehliyetnameye sahip olduğunu, bu nedenle sigortacının sigortalıya rücu hakkı doğmadığını, araç sürücüsü …’ın %25 oranında tali derecede kusurlu olduğunu, yaya …’in %75 oranında asli derecede kusurlu olduğunu, davalnın ise Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. Maddesi gereğince sürücü ile müştereken ve müteselsilen aynı sorumlu olduğunu, tazminat hesaplamasın PMF yaşam tablosu verileri esas alınarak yapılan hesaplama yönteminin daha uygun olduğunu, dolayısıyla dava dışı …’in %25 kusur oranı üzerinden yapılan proporsiyon hesaplaması sonucunda ödenmesi gereken tazminat tutarının 32.343,83-TL olduğunu, ancak davacı … Sigorta Şirketi tarafından dava dışı …’e ödenmesi gereken 32.353,83-TL tazminat tutarı yerine 78.064,97-TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını, tazminat ödemesinin, sürücü …’ın mevcut trafik sigortasından gerçekleştirilmiş olduğunu, karayolları trafik kanunu ve trafik sigortası genel şartları kapsamında, sigortacının sigortalıya rücu edebileceği şartların oluşmaması sebebiyle davacı … Sigorta Şirketi’nin davalıya rücu hakkının doğmadığını…” mütalaa ettikleri anlaşılmıştır.
Davalı şirket tarafından asıl dava dosyasındaki cevap dilekçesi kapsamında zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de 2918 sayılı KTK’nın 109/4. maddesinde motorlu araç kazalarında tazminat yükümlülerinin birbirlerine karşı rücu haklarının, kendi yükümlülüklerini tam olarak yerine getirdikleri ve rücu edilecek kimseyi öğrendikleri günden başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alındığı gibi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun rücu isteminde zamanaşımını düzenleyen 73. maddesinin; “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” düzenlemesi karşısında tazminatın ödenme tarihi (13/03/2018) ve dava tarihi itibari ile 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla; yargılamaya devam olunmuştur.
Huzurdaki asıl dava kapsamındaki uyuşmazlığın; davacı … şirketine sigortalı olup davalı (sigortalı) şirket adına kayıtlı … plakalı aracın 01/05/2010 tarihinde karışmış olduğu yaralamalı trafik kazası nedeni ile dava dışı şahısa ödenen 78.064-TL’nin davalı sigortalıdan ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile rücuen tahsili isteminin yerinde olup olmadığı, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçe genel şartlarının B.4. (b ) maddesi kapsamında davacı … şirketinin davalı sigortalısına rücu hakkının doğup doğmadığı, birleşen davadaki uyuşmazlığın ise aynı vakaya dayalı olarak Sigorta Tahkim Komisyonu kararı gereğince dava dışı şahısa ödenen 23.130,75-TL’nin davalı sigortalıdan rücuen tahsili isteminin yerinde olup olmadığı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın rücu istemine dayanak gösterdiği Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4.b maddesinde; tazminatı gerektiren olayın, aracın Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevkedilmesi sonucunda meydana gelmesi halinde, sigortacının sigorta ettirenine kusur oranında rücu edebileceği düzenlenmiş olup, rücu hakkının doğduğunun ve madde de sayılan bu hallerin mevcut olduğunu ispat yükünün davacı … üzerinde olduğu saptanmıştır. Bu hali ile davacı … şirketinin, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları uyarınca, sürücünün Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmadığını olduğunu somut delillerle kanıtlaması, buna göre araştırma ve inceleme yapılmasının gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal ilam: HGK’nın 10.12.1997 gün 1997/11-772-1043, HGK.nun 16.12.1998 gün, 1998/11-872-905, HGK’nın 22.12.2010 gün 2010/17-655, 688 sayılı kararları) Somut uyuşmazlıkta davacı …, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün SRC belgesi ve psikoteknik yeterlilik belgesinin bulunmaması halinin genel şartların anılı maddesi kapsamında tarafına rücu hakkı verdiğini iddia etmiş ise de dava dışı sürücünün Karayolları Trafik Kanunu hükümlerine göre ehliyetinin mevcut olduğu gibi SRC belgesi ve psikoteknik yeterlilik belgesinin, Karayolu Taşıma Kanununa dayalı olarak çıkarılan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları kapsamında düzenleme altına alındığı görülmüştür. Oysa somut olayda davacı … şirketinin ZMSS kapsamında ödeme yaptığı ve ödeme yapılan tarafın taşıma faaliyeti kapsamında zarara uğramadığı, kazanın ise olay mahallinde yol üzerinde oynayan dava dışı küçüğün (%75 asli kusurlu eylemi neticesinde) seyir halindeki aracın hareket alanına girmesi sureti ile gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bu tespitler ışığında davacı … şirketinin rücu isteminin yasal şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla; sübut bulmayan davanın ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın ve birleşen … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/… E. sayılı davasının REDDİNE,
a-Davacı tarafından yatırılan 1.333,14-TL harçtan alınması gereken 54,40-TL’in mahsubu ile bakiye 1.278,74-TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 10.948,32-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
2-Birleşen dava dosyası yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan 395,02-TL harçtan alınması gereken 54,40-TL’in mahsubu ile bakiye 340,62-TL’nin hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
b-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.469,61-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
c-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
d-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı/ birleşen dosya davacı vekilinin ve davalı/ birleşen dosya davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır