Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/5 E. 2018/550 K. 05.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/148 Esas
KARAR NO : 2018/487

DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/02/2018 (Bozma öncesi: 10/03/2015)
KARAR TARİHİ : 23/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ile müvekkil belediye arasında halı saha malzemeleri satımı ve yapımı konusunda ticari bir ilişki kurulduğunu, davalı 24.896,30TL teklif vermek suretiyle aldığı ve yapımına başladığı işi tamamlayamadığını, eksik kalan işleri tamamlamayı taahhüt ederek 24.896,30TL üzerinden fatura kestiğini, davalının yaptığı iş karşılığında 01/06/2009 tarihinde 11.896,30TL ödeme yapıldığını, geriye kalan 12.000,00TL’nin eksik işlertamamlandığı takdirde ödeneceğinin bildirildiğini, ancak davalının geriye kalan alacak için … 5. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, müvekkilin sözkonusu takibe itiraz ettiğini ve davalı tarafından itirazın iptali davası açıldığını, söz konusu davanın … 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas … karar sayılı kararı ile itirazın kısmen iptaline ve takibin 12.428,19TL üzerinden devamına 18/12/2010 tarihinde karar verildiğini, karar gereği hesap yapılarak toplam 19.833,06TL ekte sunulan dekonttan görüleceği üzere 17/01/2011 tarihinde borçlunun hesabına havale edildiğini ve kararın temyiz edildiğini, Yargıtay’ın söz konusu kararı bozduğunu ve mahkemesine gönderdiğini, bozma sonrası … 25. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/02/2014 tarih ve … esas … karar sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne ve takibin 10.488,19TL üzerinden devamına karar verildiğini, bu nedenlerle borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptaline, borçlunun takip konusu borcunun takip dosyasında belirtilen %20 faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 15/03/2014 tarihinde müvekkil hakkında … 3. İcra Müdürlüğü’nün .. esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takibe ve yetkiye itiraz edildiğini, davacının süresi içinde dosyası yetkili icra dairesine göndermemiş ve 05/02/2015 tarihinde yetkili icra müdürlüğüne gönderilme talebinde bulunulduğunu, bu talep üzerine dosyanın … 25. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası ile işleme devam edildiğini, süresindensonra yapılan gönderme kararı üzerine işlemler yapılmasının yok hükmünde olduğunu, davacının … 25. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasından 31/05/2015 tarihinde gönderildiğini ve süresi içinde 06/04/2015 tarihinde itiraz edildiğini, dosyanın dava açılma tarihinin 18/03/2015 olduğundan açılan dava da usul ve yasaya aykırı olmadığını, bu nedenlerle davacının davasının öncelikle usulden reddine, davacının icranın iadesi yoluna başvurmadan dava açmasının hukuki yarar yokluğu sebepli reddine, davanın esası hakkıda gerek belirtilen meblağ kadar borcu olmadığı, borca ancak muhtıra tarihinden sonra yasal faiz işleyeceği ve bunun da ayrı bir icra dosyasından yapılamayacağı sebepli davanın reddine, davacının haksız ve kötüniyetli dava açması sebepli kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yarglama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı fazla ödenen iş bedelinin iadesi istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
… 25. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizin … Esas ve … Karar sayılı dosyası kapsamında yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine … 15. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın … Esas ve … Karar sayılı, 27/11/2017 tarihli bozma ilamı ile; “… Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup fazla ödenen iş bedelinin iadesi talebiyle başlatılan takibe vâki itirazın iptâli istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 18.03.2015 tarihinde açılmıştır. Burada öncelikli olarak asliye ticaret mahkemesinin davaya bakmakla görevli olup olmadığının belirlenmesi, davanın ticari niteliğinin ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile getirilen düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.
Somut olayda; uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesinin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davalı yüklenicinin sözleşme konusu işleri ticari işletmesiyle ilgili olarak yaptığında tereddüt bulunmamaktadır. Buna karşılık davacı …, uyuşmazlık konusu işi ticari işletmesiyle ilgili olarak değil, kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirmiştir.
Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesine aittir. Davanın niteliği itibariyle ticaret mahkemesinde görülmesi mümkün bulunmadığından görevsizlik sebebiyle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi….” gerekçeleri ile bozulmasına karar verilmiştir. Bozma üzerine yürütülen yargılama kapsamında mahkememizin 23/05/2018 tarihli celsesinde bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Bozma ilamı doğrultusunda öncelikle tetkik edilmesi gereken meselenin görev noktasında toplandığı görülmüştür. Bu kapsamda yapılan tetkik neticesinde; TTK’nun 4 ve 5.maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı,
Anılı düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafında tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği,
İlgili kanuni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; davacı …’nin eser sözleşmesinden kaynaklı itiraz iptali istemini ileri sürdüğü, iş bu talebin TTK 4/2 maddesinde yer alan “a-f” bentlerindeki hususlara ilişkin olmadığı gibi davacının tacir olmadığı, dava konusunun ticari işletmeye ilişkin olmayıp ticari dava olarak nitelenemeyeceği, tüm bu nedenlerle mahkememizin iş bu davada görevli olmadığı, bu hali ile uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılmasının gerektiği kanaatine varılmakla; HMK’nın 114/1-c ve HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2- Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3- HMK nın 331. Maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4- Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren HMK’ nın geçici 3. maddesi uyarınca 15 günlük süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/05/2018

Katip … e-imza Hakim …e-imza