Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/450 E. 2023/110 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/450 Esas
KARAR NO : 2023/110
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 15/05/2018
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/10/2016 tarihinde sürücü … … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı kamyonetin, yaya olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışan müvekkili … … ve kucağındaki oğlu … …’a çarpması sonucu meydana gelen yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik neticesinde yaya konumunda bulunan müvekkillerinin her biri için ayrı ayrı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50’şer TL kalıcı iş göremezlik tazminatı ve 50’şer TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren başlayacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın 26/10/2016 – 24/10/2017 yılları arasında Karayolları zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeye göre sigortalılarının kusurlu olması halinde limit kişi başı 310.000 TL olduğunu, kusur ve maluliyet durumunun tespiti için dosyanın ATK’ya gönderilmesi gerektiğini, davacının geçici iş göremezlik, bakıcı ve tedavi giderlerine ilişkin taleplerinin ZMMS Genel Şartları A.5. Kapsama giren teminat türleri b) Sağlık Giderleri Temitanı başlıklı maddesi gereğince reddinin gerektiğini, faiz talebine itiraz ettiklerini, kabul anlamına gelmemek şartıyla işletilmesi gereken faizin dava tarihi itibariyle yasal faiz olması gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER:
… ‘nden gelen hasta evrakları ve CD’ler, … Hastanesi’nden gelen hastanın kaydına rastlanmamıştır şeklindeki cevabi yazı, … SGK’dan gelen yazı cevabı, … Sigorta’dan gelen hasar dosyası örneği, … CBS dosyası örneği, Adli Tıp Kurumu Maluliyet Raporu, bilirkişilerce hazırlanan kusur ve aküerya hesap raporu celp edilerek dosyamız arasına alınmıştır.
Davacı vekili bila tarihli dilekçesi ile, müvekkili … … yönünden davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.
… Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu 06/09/2021 tarih ve … nolu raporunda özetle;
“Mevcut belgelere göre;
… kızı 18.07.1985 doğumlu … …’ın 28.10.2016 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması sebebiyle;
A.03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri yönetmenliği ile bu yönetmenlik kapsamında yer almayan bölüm, cetvel ve listeler için,11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmamış olduğundan maluliyet tayinine mahal olmadığı,
B.30.03.2013 tarih, 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümlerine göre değerlendirildiğinde; Kas İskelet Sistemi, Üst Ekstremiteye ait Yaralanmalarda Özürlülük, Şekil 2.6’ya göre %2 ve %2, Üst Ekstremite Özürlülük Yüzdesi %4, Tablo 2.3’e göre,
A.Kişinin tüm vücut engellilik oranının %2 (yüzdeiki) olduğu,
C.Özürlülük kavramıyla meslekte kazanma gücü kaybı, çalışma gücü kaybı kavramlarının farklı kavramlar oldukları, farklı tüzük ve yönetmeliklerin, farklı bölümlerinde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı, aralarında çelişkiden bahsedilemeyeceği,
D.İyileşme (iş göremezlik) süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği,
E.11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin, 15. Maddesi kapsamında başka birinin sürekli veya geçici olarak bakımına muhtaç durumda olmadığı” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
Mahkememizce taraf talepleri ve dosya kapsamı çerçevesinde, tüm kayıtlar incelenmek suretiyle ayrıntılı ve denetime elverişli rapor aldırılmak üzere dosyanın kusur bilirkişisi … ile aktüerya bilirkişisi …’a tevdii ile rapor alınmış ve konuya ilişkin 06/05/2022 tarihli rapor teminle dosyamız arasına alınmıştır.
Bilirkişiler anılı raporunda özetle;
“Kusur Mütalaası:
Kaza mahalli yerleşim yeri içinde olup yol bölünmüş, 10 genişlikte iki şeritle, vakit gündüz, hava ve görüş açıktır.
Olay yeri basit kroki tutanağında çarpışmanın iki şeritli bölünmüş yolda şerit çizgisi üzerinde olduğu görülmektedir.
Kamyonet sürücüsü … … dava dosyasında bulunan ifadesinde; kaza mahallinde 30-35 km/saat hızla seyir halinde iken yolun sağında duran bir aracın ön kısmından aniden yola çıkan bir bayan gördüğünü, hemen frene basarak direksiyonu da sola kırı ancak kadın yola hiç bakmadığından aracın sağ aynasına çarptığını ve elindeki bebeği ile birlikte yere düştüğünü belirtmişti Davacı yaya … … dava dosyasında bulunan ifadesinde; kaza mahallinde, kucağında | yaşındaki oğlu ile karşıya geçmek istediğini, ayrıca kendisinin de 2 aylık hamile olduğunu, refüjü geçtikten sonra aracın çok hızlı şekilde geldiğini, kendisini ve oğlunu kurtarmak istediyse de ancak araç çok hızlı olduğundan kurtaramadığını ve kendilerine çarptığını, kaldırıma savrularak yaralandıklarını belirtmiştir.
Dava dosyasında bulunan 14.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda kaza yerinde yapılan keşfe de dayanarak kaza irdelenmiş ve davacı yaya … …’ın 2918 sayılı KTK’nın yayaların karşıdan karşıya geçişleri ile ilgili 68/b-3 maddesinde ve KTY 138. Maddesinde belirtilen kuralları ihlal etmiş olması nedeniyle birinci dereceden kusurlu olduğu, kamyonet sürücüsü … …’ın ise aynı kanunun 52(1-b maddesi ile tanımlı hızını şartlara uygun düzeyde tutma kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle tali kusurlu olduğu kanaati ifade edilmiştir.
Dava dosyasında mevcut, rapor, ifade, kroki ve fotoğraflar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde, yaya geçidi veya kavşak bulunmadığı anlaşılan mahalde yayanın araçları kontrol etmeden ve bir aracın arkasından yola çıkmış olmasının etkili olduğu, sürücünün yerleşim yeri içinde her an durabileceği bir hızla seyretmemesinin ikinci dereceden etkili olduğu görüşüne varılmıştır.
Dolayısıyla davacı yaya … … yaya geçidi veya kavşak olmayan mahalde yolu geçmek istediğinde, gelen araçları kontrol etmesi, araçlara geçiş önceliği vermesi, ancak yol tamamen müsait olduğundan en seri şekilde yolu geçmesi gerekirken, kontrolsüz olarak yola çıkmış olması ile 2918 sayılı KTK’nın yayaların uyacakları kurallarla ilgili MADDE 68 ile tanımlı “Yayaların uyacakları kurallar aşağıda belirtilmiştir. (.) b) Taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu, yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasaktır. (.) Ancak, yüz metre kadar mesafede yaya geçidi veya kavşak bulunmayan yerlerde yayalar, taşıt trafiği için bir engel teşkil etmemek şartı ile ve yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa doğrultuda ve en kısa zamanda taşıt yolunu geçebilirler. c) Yaya yollarında, geçitlerde veya zorunlu hallerde taşıt yolu üzerinde bulunan yayaların, trafiği engelleyecek veya tehlikeye düşürecek şekilde davranışlarda bulunmaları veya buraları saygısızca kullanmaları yasaktır. (.)”kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle 9675 oranında asli kusurlu olduğu, davalıya sigortalı kamyonetin sürücüsü … …’ın ise yerleşim yeri içindeki seyrinde yeterince dikkatli ve tedbirli araç kullanmaması, yayayı gördüğünde etkili fren ve direksiyon tedbiri alamamış olması ile KTK’nın hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamakla, ilgili MADDE 52 ile tanımlı “Sürücüler; (.) b) Hızlarını kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak, (.) zorundadırlar.” Kuralını ihlal etmiş olması nedeniyle 9625 oranında tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki incelemeye göre dava konusu kazada;
1. Davacı yaya … …”ın %75 (yüzde yetmişbeş) oranıda asli kusurlu,
2. Davalıya sigortalı kamyonetin sürücüsü … …’ın *425 (yüzde yirmibeş) oranında tali kusurlu olduğu kanaatine varılmıştır.
Maddi Zarar Hesabı Yönünden İnceleme:
1-Hesaplamada İzlenecek Yöntem;
Anayasa Mahkemesinin 2019/40 sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesine ilişkin verilen iptal kararından sonra verilen Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2019/3292 E sayılı emsal kararında özetle; “…Bu durumda mahkemece, ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, 96 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nun 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, Dairemiz Yargıtay’da uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirdiği ancak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için 96 10 artırılıp 96 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması için bilikişilen ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi için yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…” demekte olup, buna göre de 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarında ki hesap ilkelerinin uygulanma imkanı da ortadan kalkmıştır.
Her ne kadar 7327 sayı ve 09.06.2021 tarihli Kanunun 18.maddesi ile Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesinde: “..c) Sürekli sakatlık tazminatı, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında yüzde 2’yi geçmemek üzere belirlenen iskonto oranı ve sürekli sakatlık oranı esas alınarak hayat anüiteleri ile genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun olarak, hesaplanır..” şeklinde düzenleme yapılmış ise de;
Anılan yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/14963 E,
2021/2953 K ve 14.06.2021 tarihli kararında özetle; “… Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tar 2019/40-2020/40 sayılı iptal kararı da gözetilerek, tazminat hesaplamalarında 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’ndaki düzenlemelerin değil Borçlar Kanunu ve Karayolları Trafik Kanunu düzenlemelerinin esas alınması, hesaplamaların TRH 2010 Tablosuna göre ve progresif rant yöntemiyle yapılması ilkeleri Dairemizce benimsendiğinden, tazminat hesap biçimine ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmemesine göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.. demektedir. Bu durumda;
Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere işbu kazanın 09.06.2021 tarihli yasal düzenlemeden önce meydana gelmiş olması ve yasal düzenlemeden sonra verilen Yargıtay kararı dikkate alınarak; Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri TRH 2010 yaşam tablosuna göre, bilinmeyen dönem kazançlar ise Yargıtay kararlarındaki gibi 9610 artış ve iskonto esasına (progresif rant yöntemine) göre belirlenerek hesaplama yapılacaktır.
2-Sorumluluk Durumu
Kusur değerlendirmesinde davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün %25 ve davacının %75 kusurlu olduğu belirlenmiş olmakla işbu raporda davalının %25 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre hesaplama yapılarak takdire sunulacaktır.
3-Davacının Geçici İş Göremezlik Durumu
a)Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda davacının iyileşme süresinin(iş göremezlik) 4 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Bu durumda;
b)Davacının 4 aylık geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı %100 malul gibi hesaplanacaktır.
4-Davacının Sürekli İşgücü Kaybı Ve Maluliyet Durumu;
a)Yargıtay 17. ve 4. Hukuk Dairesinin bu konudaki emsal kararlarında özetle; Maluliyete ilişkin alınacak raporlarda *… kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeli 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir…” demektedir.
b)Adli Tıp Kurumu tarafından 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının maluliyet oranı % 0,
30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre tüm vücut engel oranının % 2 olduğu belirlenmiştir.
c))Nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye aitı olmak üzere; İşbu kazanın 28.10.2016 tarihinde meydana gelmiş olması ve bu konudaki Yargıtay kararları birlikte değerlendirildiğinde ATK tarafından 30.03.2013 tarih ve 28603 sayılı Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre belirlenen % 2 maluliyet oranı üzerinden davacının sürekli iş göremezlik dönemindeki zarar tutarı belirlenerek takdire sunulacaktır.
5-Maddi Zarar Hesabı
A)Davacının Yaşı Ve Bakiye Ömür Süresi:
a)18.07.1985 doğumlu davacı, 28.10.2016 olay tarihinde 31 yıl, 3 ay, 10 günlük olup, 31 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye ömrü (48) yıl ve muhtemelen (78) yaşına kadar yaşayacaktır.
b)Yargıtay’ın bu konuda yerleşmiş içtihatlarında aktif çalışma yaşı sonu 60 olarak kabul edilmekte olup buna göre kazalının aktif çalışma hayatının (60)yaşına kadar süreceği kabul olunarak, olay tarihinden (60) yaşına kadar bakiye aktif hayat süresi (60-31)- 29 yıl ve pasif devresi (79-60)=19 yıldır.
B)Kazanç Durumu İle Bilinen Dönem Kazanç Tespiti
a)Dava dosyasında davacının yaptığı iş ile elde ettiği ücret ve kazançları gösterir belge bulunmadığından zorunlu olarak hesaplamalar asgari ücretlere göre yapılacaktı. Buna göre;
b)Kazalının 28.10.2016-28.10.2022 tarihleri arası 6 yıllık bilinen dönemdeki net kazançları;
Kazalının geçici iş göremezlik dönemindeki net kazanç toplamı; 5.403,23 TL,
Kazalının %2 oranında malul olduğu bilinen dönemdeki kazanç toplamı 161.680,08 TL.’dir.
C)Bilinmeyen Dönem Kazanç Tespiti:
Davacının işlemiş ve bilinen devredeki net kazançları yukarıdaki esaslara göre belirlenmiş olup, herhangi bir artış ve iskontoya tabi tutulmaksızın aynen esas alınacaktır. Ancak;
a)İşleyecek ve bilinmeyen bakiye devre sonuna kadar geçecek süre içinde Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarında belirtilen hususlar nazara alınarak her yıl için ayrı ayrı %10 artış ve %10 iskontolama esasına göre hesaplama yapılacaktır. Bu duruma göre,
b)Kazalının işleyecek aktif devre başındaki net bir yıllık geliri;
4.253,40 x 12 Ay = 51.040,80 TL. olup, anılan tutar işleyecek aktif devre maddi zarar
hesabına esas alınacaktır. Diğer yandan;
c)Kazalı aktif devre sonunda pasif dönemde de emsallerine göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceğinden Yargıtay’ın bu konudaki kararları dikkate alınarak pasif dönem zarar hesabına net asgari ücretin yıllık tutarı olan (4.253,40×12=) 51.040,80 TL esas alınacaktır. Buna göre;
Kazalının 42 yıllık işleyecek iskontolu aktif ve pasif devre kazanç kaybı peşin değer toplamı: 2.143.713,60 TL.’dir.
D)MADDİ ZARAR HESABI
A)Kazalının geçici iş göremezlik dönemindeki maddi zararı: 1.350,81 TL
Kazalının sürekli iş göremezlik dönemindeki maddi zararı: 11.526,97 TL.’dir.
6-Davalının Sorumluluk Kapsamı ve Temerrüt Tarihi:
a)28.10.2016 kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalının şirketinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti ölüm/sakatlık ve sağlık giderleri bakımından ayrı ayrı 310.000 TL.’dir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/16455 ile 2013/2073 esas sayılı kararlarında açıkça geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında ve sakatlık teminatı limitine dahil olduğu belirtilmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/7731 esas sayılı başka bir kararında ise geçici iş göremezlik zararının zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında, tedavi gideri klozundan talep edilebileceği belirtilmektedir. Bu durumda;
Davacının yukarıda belirlenen maddi zararları poliçe limiti içinde kalmaktadır.
B)Karayolları Trafik Kanunun 99. Maddesinde; ” … Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar…” demektedir.
Davacı tarafından davalıya 22.12.2017 tarihinde başvuruda bulunulmuş olup, başvuru tarihinden 8 iş günü sonrası 04.01.2018 tarihinde mesai saati bitimi sona ermektedir. Bu durumda temerrüt bir sonraki iş günü olan 05.01.2018 tarihinde gerçekleşmiş olacaktır.
C)Dava dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir.
Sonuç olarak;
Davacı yaya … …’ın 9675 (yüzde yetmişbeş) oranıda asli kusurlu,
Davalıya sigortalı kamyonetin sürücüsü … …’ın *425 (yüzde yirmibeş) oranında tali kusurlu,
Davalının 9625 kusur oranındaki sorumluluk durumuna göre olayda yaralanarak malul kalan davacı … …’ın;
a)Geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının =1.350,81 TL,
b)Sürekli iş göremezlik dönemine ait %2 maluliyeti ile ilgili maddi zararının = 11.526,97 TL. olduğu,
c)Davacının maddi zararının poliçe limitini aşmadığı,
d)Başvuru tarihine göre temerrüdün 05.01.2018 tarihinde gerçekleşmiş olacağı,
e)Dava dilekçesinde yasal faiz talep edildiği,
f)… … hakkındaki davadan feragat edilmiş olunması nedeniyle anılan davacı bakımından işbu raporda her hangi bir değerlendirmede bulunulmadığı” şeklinde mütaalada bulundukları görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizde görülmekte olan dava; davacıların 28/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeni ile yaralanması sonucu sürekli iş göremezlik maddi tazminat taleplerinin ZMSS’yi düzenleyen davalı sigorta şirketinden tahsili isteminden ibarettir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi; “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 50. maddesi; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığıönlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51. maddesi; “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını gözönüne alarak belirler.Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesi;”Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56./1 Maddesi; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. ” şeklinde düzenlenmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinin; ”Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” şeklinde, Kanun’un 85/son maddesinin ise; ”İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” şeklinde düzenlendiği görülmüştür.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” şeklinde düzenlemiştir.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yukarıda anılan kanuni düzenlemeler ışığında davacı … … için dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekili bila tarihli tarihli feragat dilekçesinde özetle; işbu huzurdaki davadan davacı küçük … … yönünden feragat ettiğini bildirmiştir. Davacı vekilinin sunduğu feragat dilekçesi doğrultusunda dosya ve kapsamının incelenmesinde, davacı vekilinin dosyada bulunan vekaletnamesinde feragat yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekilinin bila tarihli dilekçesi ile davacılara ödeme yapıldığını beyan ettiği anlaşıldı.
Mahkememizce dosyanın incelenmesinde; davacı vekilinin davacı küçük … yöhühdeh dilekçesi ile davadan feragat ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 307, 309 ve 311.maddeleri gereğince davacı vekilinin davadan feragat etmesi ve davadan feragatın kesin hüküm sonuçlarını doğurduğu mahkememizce tespit edilmekle, davacı …’nin açtığı davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
Yukarıda anılan kanuni düzenlemeler ışığında davacı … … için dosya kapsamı incelendiğinde; somut olayda davalı sigorta şirketinin ZMSS ile sigortaladığı aracın, dava dışı sürücü idaresinde iken 28/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası neticesinde kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan yönetmelik hükümlerinden (Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik) yararlanılarak ATK marifeti ile yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor kapsamında, davacının tüm vücut engellilik oranının %2 olduğu ve 4 aylık geçici iş göremezlik dönemi olduğu tespit edilmiş olup raporun ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olması nedeni ile itibar edilir olduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun tanzim edilmekle mahkememizce itibar edilir bulunan 06/05/2022 tarihli kusur raporu içeriği, kaza tespit tutanağı (KTT) ve maddi tespitler ışığında; somut olayda davacı yaya … …’ın kazanın oluşumunda % 75 oranda asli kusurlu olduğu, davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün ise %25 oranında tali kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Anılı tespitlerin aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olan KTT, mahkememiz dosya kapsamı ile çelişmediği gibi aksi yönde delil ibraz edilmediği anlaşılmakla, usul ekonomisi ilkesi ışığında kusur yönünden yeniden inceleme yapılması yoluna gidilmemiştir.
Yargılama sırasında Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihli, 2019/40 esas ve 2020/40 karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin; “…Bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümünde yer alan “…Ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…Ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiş olup aktüerya raporlarına ilişkin olarak genel şartlar ile getirilen 1,8 teknik faizin ve bu genel şartlarla belirlenen vergilendirilmiş belgeli gelir, olmadığı takdirde asgari ücretin kazanç olarak nazara alınacağı düzenlemesinin anılı iptal kararı neticesinde tatbiki mümkün görülmediğinden Yargıtay nezdinde uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirilmesi nedeniyle, TRH 2010 tablosunun esas alınması ancak hesaplamalarda pregresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle hesaplama yapılması gerektiği anlaşılmıştır. (Emsal ilam: Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/15277 esas, 2022/4707 karar sayılı ilamı.) Anılı kriterlere uygun olarak ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun hazırlanmakla itibar edilir bulunan aktüerya raporu kapsamında davacı yanın sürekli ve geçici iş göremezlik dönemine ait maddi zararının 1.350,81 TL geçici ve 11526,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olarak hesaplandığı görülmüştür. Davacı vekili bila tarihli ıslah dilekçesi ile; müvekkil … … için 100 TL olan geçici iş göremezlik talebini 1.300,81 TL arttırarak 1.350,81 TL’ye, 100 TL olan sürekli iş göremezlik talebini 11.476,97 TL arttırarak 11.526,97 TL’ye yükselterek toplam talebini 12.877,78 TL olarak ıslah etmiştir. Yapılan açıklamalar ve ıslah doğrultusunda davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
Temerrüt tarihinin tespiti ile faiz istemi yönünden yapılan değerlendirmede; 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği buna göre davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi 05/01/2018 olarak belirlenmiştir. Davacı vekilinin yasal faiz talep etmiş olması nedeniyle taleple bağlılık ilkesi gereğince yasal faize hükmedilmiş ve davanın kabulüne, sürekli iş göremezlikten kaynaklı 1.350,81 TL geçici ve 11526,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 12.877,78-TL maddi tazminatın davalıdan belirlenen temerrüt tarihine göre işleyecek yasal faizi ile tahsiline ve davacıya ödenmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM/: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı … … adına açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı … … adına açılan davanın KABULÜ İLE,
Geçici iş göremezlik tazminatı 1.350,81 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı 11.526,97-TL olmak üzere toplam 12.877,78-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 05/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 879,68 TL karar harcından 80,30 TL peşin harcın (ıslah harcı da dahil olmak üzere) mahsubu ile arda kalan 799,38 TL bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı ve 44,40 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 116,20 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
5-Davacı … …, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 9.200 TL ücret-i vekaletin davalıdan tahsili ile davacı … …’a verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 1.868,75 TL bilirkişi ücreti, posta masrafı ve 1.070,00 TL ATK fatura masrafı olmak üzere toplam 2.938,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı … …’a verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin (e-duruşma) yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle … Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2023

Katip … Hakim …
e-imza e-imza