Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/433 E. 2019/836 K. 02.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/433 Esas
KARAR NO : 2019/836

DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 09/05/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TTALEP; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Sigortalı ” …AŞ”e ait muhtelif emtia, müvekkil şirket nezdinde …Nakliyat… Sigorta poliçesi ile nakliye muhataralarına karşı sigortalı olduğunu, davaya konu polyester iplik emtiası davalı tarafından düzenlenen… Faturasına istinaden Polonya’da…-….A şirketine gönderilmek üzere davalıya sağlam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, 21.06.2017 tarihinde alıcı firmaya varışına müteakip yapılan kontrollerde emtianın araç içinde ezildiği ve hasar gördüğünün tespit edildiğini, meydana gelen zarardan kaynaklı müvekkil şirkete müracaat edildiği ve müvekkil şirketin… sayılı hasar dosyası açarak ekspertiz incelemesi yaptırdığını ve 2033,74 USD hasar tespit edildiğini ve müvekkil şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, taşıyıcının malı teslim alındığı andan teslim edilene kadar hasar ve ziyadan sorumlu olduğunu, davalının 2.033,74 USD’yi müvekkil şirkete ödemesi gerektiğini, sürücünün kusurlu olduğunun aşikar olduğunu, müvekkil şirket tarafından, emtianın davalının sorumluluğunda zarara uğramasından dolayı davalı şirkete müracaat edilmiş ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek davalı şirketin mal varlıklarının dava sonuçlanıncaya kadar 3 kişilere devrinin önlenmesi bakımından teminatsız olarak ihtiyati tedbir karar verilmesi ve 2.033,74 USD’nin 26.09.2017tarihinden itibaren davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının asılsız ve mesnetsiz olduğunu, dava dilekçesinin HMK maddelerine aykırı olduğunu, mahkemece eksik hususların davacıya tamamlatılması ve eksik harçın davacı vekilince yatırılması gerektiğini, davanın zamanaşımı süresinin dolduğunu ve davanın ikamesinin mümkün olmadığını, davaya konu olaydaki hasarın müvekkil şirketin taşıması sırasında değil ara taşımada meydana geldiğini, emtianın ambalajlanması ve yüklenmesindeki sorumluluğun göndericiye ait olduğunu, hasara ilişkin müvekkil şirket tarafından imza altına alınmış bir belge bulunmadığını, davacı tarafından talep edilen tutarın sorumluluğunun üst sınırı aşmakta olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, sigorta poliçesi geçerliliğinin de incelenmesi gerektiğini belirterek icra ve dava zamanaşımı bakımından davanın reddine karar verilmesini mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava;…’ye tabi taşıma nedeniyle oluşan hasar bedelinin nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında rücuen tazmini istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış ve tarafların delilleri toplanmıştır.
Poliçe ve hasar dosyasının ibraz edildiği görülmüştür.
Davaya konu olay teknik bilgiyi gerektirdiğinden alanında uzman bilirkişiler… ve …’den 03/01/2018 tarihinde bilirkişi raporu alınmış ve alınan raporda özetle; “… Davacının sigortalısına ödemesinin, davalının dava dışı sigortalıya düzenlenlediği taşıma faturasının ticari kayıtlarda gereği gibi işlenmiş olduğu, davacının ödemesinin dosya kapsamında mevcut ödeme dekontu ile teyit edildiği, ödeme miktarı ile sınırlı olmak üzere; sevk evrakı ile sigorta ekpspertiz raporuna göre, sigortalısına TTK M 1472 gereği halef olduğu ve iş bu rücuen tazmin talepli davayı ikamet etmek bakımından aktif husumete ehil olduğunu, davalı yana süresi içinde noter aracılığıyla hasar ihbarı yapıldığının gözetilmesi gerektiğini, meydana gelen hasarın, yükleme-boşaltma-istifleme-sabitleme süreçelerindeki gerekli özenin gösterilmemesinden kaynaklandığının değerlendirildiği, yükün…-TOPLAMA-PARSİYEL olarak taşımaya alındığı gözetilerek davalının aktarma ve yükleme, istifleme olası risklerden sorumlu olduğunu, meydana gelen hasarın yol açtığı CMR m 25 m 23 hükümlerine uygun hesaplandığı, davalının 2073,74 USD tazminatı davalıdan rücu edebileceğini, hükmedilecek tazminata dava tarihinden itibaren yıllık %5 faiz uygulanmasının yerinde olacağını… ” mütalaa ettikleri tespit olunmuştur.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; nakliyat sigorta emtia poliçesiyle sigortalanan emtiada uluslararası karayolu ile taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeni ile dava dışı sigortalı şirkete ödenen tazminatın davalı akdi taşıyan şirketten rücuen tahsili isteminin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
Karayolunda Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkında (CMR) Konvansiyon’un uygulama alanı başlıklı 1. maddesinde, taşıma sözleşmesinde yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin, en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında karayolundan yapılacak taşımalarda Konvansiyon hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmekle somut olaydaki uyuşmazlığın Karayolunda Uluslararası Eşya Taşıma Sözleşmesi Hakkında Konvansiyon (CMR) hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından cevap dilekçesiyle her ne kadar zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de anılı savunma yönünden tatbiki gereken CMR Konvansiyonu’nun 32. maddesi gereğince uluslararası kara taşıma yoluyla eşya taşıma işinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğu, ayrıca yine Konvansiyonun 39/4 maddesi gereğince taşımacılar arasındaki davalarda 32.madde hükümlerinin uygulanacağının, bununla beraber, zamanaşımının ya bu anlaşma gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tespit eden son mahkeme kararı tarihinden yahut böyle bir karar yoksa, ödeme tarihinden itibaren başlayacağının hüküm altına alındığı, somut olayda ise davacı … tarafından ödemenin 26/09/2017 tarihinde yapılması ve davanın 09/05/2018 tarihinde ikame edilmesi karşısında 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı, bu hali ile savunmanın yerinde olmadığı anlaşılmakla yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı taraf mahkemeniz huzurunda görülmekte olan iş bu davayı sigortalısının kanuni halefi sıfatıyla açmıştır. TTK md 1472 düzenlemesine göre, sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren kimse yerine geçecek olup, sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak da tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal edecektir. Bu düzenleme çerçevesinde sigortacının kanuni halef sıfatını kazanabilmesi için, öncelikli olarak geçerli bir sigorta ilişkisi çerçevesinde sigortalısına sigorta tazminatı ödemiş olması gerekmektedir. Dosya kapsamındaki EFT işlem dekontuna göre de sigorta tazminatı 2.033,74 USD olarak dava dışı sigortalıya ödenmiş olup dosyada mübrez Nakliyat Emtia Sigorta Poliçesi, sigortalıya yapılan ödeme, ibraname dikkate alındığında, hasarın sigorta poliçesi kapsamında ve süresinde olduğu anlaşılmıştır.
CMR hükümlerine tabi taşımalarda taşıyıcının, eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim edildiği tarihe kadar meydana gelen hasar ve kayıplardan sorumlu olacağının esas olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, anılan konvansiyonun 17/4-b maddesinde ambalajlanmadıkları veya fena ambalajlandıkları zaman, mahiyetleri icabı fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması yahutta hatalı ambalajlanmış olması, c bendinde ise, malların gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden şahıslar tarafından taşınması yüklenmesi, istif edilmesi veya boşaltılması hallerinde hasardan taşıyıcının sorumlu olmayacağı öngörülmüştür. Fakat, bu halde de taşıyıcının yükün sağlıklı taşınabilmesi için yükleme ve istiflemeye gerekli özeni gösterme, nezaret etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bahse konu yükümlülüğün ihlali, taşıyıcı bakımından kusur oluşturmaktadır. Taşınan emtianın ambalajlanması, araca yüklenme ve istiflenmesi gönderene ait ise de, yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için taşıyıcının yükleme ve istiflemeyi gözetmesi hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri alması gerekmektedir. Bu kapsamda somut olay üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda taşımaya konu emtianın ambalaj şeklinin yüke uygun olmasına rağmen üzerine ağır yük istiflenmesi nedeniyle hasarın meydana gelmiş olduğu, bu durumdan davalı taşıyıcının sorumlu olduğu, davalı taşıyıcının aksini yani kusurlu olmadığını ispata elverişli delil ibraz etmediği, CMR Konvansiyonu’nun 23 ve 25. maddeleri gereğince hasarlı emtianın kg başına 8,33 SDR hesaplaması kapsamında (1.517,72 kg) sınırlı sorumluluk miktarının 12.642,61 SDR olarak hesaplandığı, böylece gerçek zarar miktarı olan 2.033,74 USD’nin üst sınır içerisinde kaldığı, dolayısıyla davacı yanın 2.033,74 USD’nin rücuen tahsili isteminin yerinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır. Son olarak faiz istemi yönünden yapılan inceleme kapsamında tatbiki gereken CMR Konvansiyonu’nun 27. maddesinin; ” Hak sahibi, ödenecek tazminat için faiz isteyebilir. Yılda % 5 üzerinden hesap edilecek, bu faiz, ödeme isteğinin yazılı olarak, tasımacıya gönderildigi tarihten başlar. Böyle bir istekte bulunulmamıs ise, tahakkuk dava açıldıgı tarihten itibaren yapılır.” şeklinde düzenleme altına alınması karşısında davacı tarafın davalıya rücu talepli bildirim yaptığını gösterir herhangi bir deliline rastlanılmadığı tespit edilmekle dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Ayrıca yine CMR Konvansiyonu’nun 27/1. maddesi uyarınca somut olayda olduğu gibi yabancı para üzerinden hüküm kurulması hallerinde hak sahibine ödenecek tazminat miktarı için yıllık %5 oranı üzerinden temerrüt faizine hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
2.033,74-USD’nin CMR’nin 27. maddesi gereğince dava tarihinden itibaren işleyecek yıllık %5 oranında temerrüt faizi uygulanmak suretiyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Karar tarihi itibariyle kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 596,80 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 149,21 TL harcın mahsubuyla eksik kalan 447,59 TL harcın davalıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL başvurma harcı, 149,21 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından 1400,00 TL bilirkişi ücreti ve 88,00 TL tebligat giderleri olmak üzere toplam 1488,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/10/2019

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır