Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/40 E. 2020/479 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/40
KARAR NO : 2020/479
DAVA : Limited Şirkette Hisse Devrine ilişkin Sözleşmenin Aynen İfası
DAVA TARİHİ : 09/01/2018
KARAR TARİHİ : 08/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Limited Şirkette Hisse Devrine ilişkin Sözleşmenin Aynen İfası
davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinnde özetle;müvekkilinin davalılarla 02.07.2016 tarihli sözleşmeyi imzaladıklarını, halen sahibi bulunduğu … … şirketini fiili olarak sözleşmeye itimadı sebebiyle davalılara teslim ettiğini, müvekkilinin davalılara teslim ettiği şirketin yıllarca emek vererek inşa ettiği temel üzerinde ve onun sağladığı olanaklardan faydalanılarak büyüdüğünü, davalı tarafın müvekkilini oyalayarak ödeme yapmadığını, kira sözleşmelerinde dahi halen kefil durumunda olduğunu, kendisine dair sözleşmede kararlaştırılan her türlü yükümlülüğünü yerine getirdiğini, davacının çok ciddi mağduriyetlere ugradığını, davalı şirket ve diğer davalının malvarlıklarının devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir konulmasına, davalı şirketin idaresi için dava süresince mahkemenin kayyum atayarak şirket idare ve kontrolünü kayyuma devretmesini, sözleşmenin akdedilmesinden şimdiki zamana yaklaşık olarak müvekkiline ödenmeyen tüm kar paylarından sonradan ıslah edilmek üzere şimdilik 10.000,00-TL’lik kısmının, yargılama gideri ve avukatlık ücretlerinin de davalılardan alınarak taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sahibi olduğu … şirketinden müvekkiline veya şirketine devredilmiş bir hisse veya mal bulunmadığını, … ‘nun böyle bir sözleşmeden haberi olmadığı gibi devredilmiş bir hisse de bulunmadığını, sözleşme tarihi olarak belirtilen 02.07.2016 tarihinden sonra bir şirket kurulmadığını, müvekkilinin sahibi olduğu … Ltd. Şti’nin kuruluş tarihinin 16.10.2015 olduğu, sözleşmede sözü edilen …’un bu sözleşmeden habersiz olduğu gibi herhangi bir şekilde hisse verilmediğini, müvekkili şirketin kiracı olarak bulunduğu gayrimenkkule davacının hiçbir ilgisinin olmadığını, davacının iddia ettiği gibi bir kefilliğinde söz konusu olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Dosya kapsamına alınan 08.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı …, Davalı … ve dava dışı … arasında 2015 yılında yapılmış olan sözleşme ve sonrasında 02.07.2016 tarihinde yapılan protokolün kısmen uygulanmış olduğu, sözleşme ve protokolün davacı …’ye yüklediği yükümlülüklerine yerine getirilmiş olduğu ancak davalının kurulan …’ne ait hisselerin 1/3’ünü davacıya devretmesi gerektiği halde devretmediğini, davacı defterlerine göre 29.01.2016 tarihinde 15.120,00-TL + KDV tutarında fatura düzenleyerek sözleşme gereği teslim etmesi gereken menkul malları teslim ettiğini, davalı yan vekili 24.12.2018 tarihli incelemede şirketin defter ve belgelerinin yerinde incelenmesini istemiş ise de şirketin tek ortağı ve yetkilisi Davalı …’ın … no’lu telefonunu da iletişim bilgisi olarak vermiş olmasına karşın bu numaranın defalarca aranmasına karşın iletişim kurulumadığından davalı defterlerinin incelenemediği, davalı defterleri incelemediğinden şirketin 2016 ve 2017 yıllarında kar edip etmediği, etmiş ise ne kadar kar payı dağıttığının tespit edilemediği hususlarındaki iş bu tespitleri takdirinin mahkememizin takdirinde bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 18.11.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; Davacı …, Davalı … ve dava dışı … arasında 2015 yılında yapılmış olan sözleşme ve sonrasında 02.07.2016 tarihinde yapılan protokolün kısmen uygulanmış olduğu, dosyadaki sözleşme ve protokolün davacı …’ye yüklediği yükümlülüklerin yerine getirilmiş olduğu ancak davalının kurulan …’ne ait hisselerin 1/3’ünü davacıya devretmesi gerektiği halde devretmediğini, davacı defterlerine göre 29.01.2016 tarihinde 15.120,00-TL + KDV tutarında fatura düzenleyerek sözleşme gereği teslim etmesi gereken menkul malları teslim ettiğini, bu fatura karşılığında davacının ticari defter kayıtlarına göre 17.841,60-TL alacaklı olan davacının 5.500,00-TL’lik kısmını tahsil ettiğini ve bakiye olarak 12.341,60-TL halen alacaklı olduğunu, davacının davalıya devrettiğini ileri sürdüğü şubelerin devir edildiğine ilişkin veya davalılarca işletildiğine ilişkin somut kanıtların dosyaya sunulu olmadığı hususlarındaki iş bu tespitleri takdirinin mahkememizin takdirinde bulunduğunu mütalaa etmiştir.
Dava; Davalı … şirkete ait hisselerin %33’ünün davacı adına tescili ile kar payı istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; Davacı ile davalı … arasında 14.09.2015 tarihinde bir sözleşme yapılarak bu sözleşme kapsamında davacıya ait “… – …” işletmesini davalı yana teslim edildiğini, bu işletmenin 4 adet şubesi olduğunu, davacı yanın bu sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına karşın davalı yanın edimlerini yerine getirmediğini, davalı şirketin Mecidiyeköy şubesi için zaman zaman ödemelerin de yapıldığını, sözleşmenin yapılmasından bu yana davacıya yeni kurulan şirketin hisseleri verilmediği gibi herhangi bir ödemede yapılmadığını, sonrasında davacı ile davalı arasında 02.07.2016 tarihli bir protokol yapıldığından bahisle sözleşmenin aynen ifası, bu mümkün değilse tazminat ile kar payı istemli eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesine ekli “Ortaklık” başlıklı tarihsiz adi yazılı belgede; yeni bir şirket kurulacağı, kurulacak şirketin davalı adına ve hisse yapısı olarak 3 eşit ortağın bulunacağı, mevcut borçların davacı üzerinden şirketçe ödeneceği, ortaklığa ilişkin bir ortaklık sözleşmesi yapılacağının kararlaştırıldığı, yine davacı yanca dosya kapsamına 02.07.2016 tarihli başlıksız belgenin ibraz edildiği ve şubeler yönünden kar payına ilişkin protokol olduğu hususunun iddia edildiği anlaşılmıştır.
Limited şirket pay devrinin ne şekilde yapılacağı TTK.’nın 595. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, pay devri veya devir vaadi hakkındaki sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve imzaların da noterce tasdik edilmesi, ortaklarca maddede gösterilen nisapla devre muvafakat edilmesi ve devir hususunun pay defterine kaydedilmesi gereklidir. Belirtilen şekil şartı, ispat için değil, sözleşmenin geçerliliği için zorunludur. İmzaları noterce tasdik edilmeyen limited şirket pay devrini öngören adi yazılı sözleşmeler geçersizdir. Somut uyuşmazlıkta limited şirket hisse devir vaadine ilişkin olduğu iddia edilen “ortaklık” başlıklı belgenin adi yazılı olarak yapıldığından TTK.’nın 595/1 maddesi gereğince devir vaadinin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Yine akabinde de yapılması gerekli resmi merasimin de yerine getirilmediğinden söz konusu sözleşmenin davacı yana davalı şirket hisselerini devir hakkı vermeyeceği gibi tazminata da hak kazandırmayacağı ve taraflar arasında hak ve borç doğurmayacağı açıktır. Kaldı ki söz konusu adi yazılı belgeye ilişkin olarak davacı kendi üzerine düşen edimleri yerine getirdiğini iddia etmişse de; dosya kapsamına alınan bilirkişi raporunda belirtilen bir kısım menkullere ilişkin fatura düzenlenmesinin kendi edimini yerine getirdiğine ispata elverişli olmadığı açıktır. Hisse devir vaadine ilişkin adi yazılı belge yukarıda açıklanan gerekçelerle geçersiz olup, somut olayda taraflarca resmi şekil şartlarının da bilahare yerine getirilmediğinden yan edimleri içerdiği iddia edilen 02.07.2016 tarihli başlıksız belge gereğince şubeler yönünden kar payı talep etme hakkı doğurduğundan da bahsedilemeyeceği anlaşılmış olup davalı … yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş, davalı şirket davacı yanca dayanılan adi yazılı belgelerde taraf olmadığından şirket aleyhine açılan davanın da pasif husumet yokluğundan reddine karar vermek gerekmiş, buna ilişkin aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle ;
1-Davanın davalı şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle, diğer davalı yönünden esastan REDDİNE,
2-Davacı tarafça peşin yatırılan 170,78-TL harçtan, 54,40-TL karar harcının düşümü sonucu başkaca harç alınmasına yer olmadığına, kalan 116,38-TL ‘nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Dava ret ile sonuçlandığından, davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına
4-Davalı tarafça yapılan 36,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınıp davalıya ödenmesine,
5-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, reddedilen talep üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/10/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …