Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/397 E. 2020/541 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/397 Esas
KARAR NO : 2020/541
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/04/2018
KARAR TARİHİ : 28/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile müvekkil arasında imzalanan 26/04/1998 tarihinde vefat eden dava dışı … ile elektrik aboneliği sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde … Mah. … Cad. … Apt. No: … Fatih adresine bulunan dükkana ait … tesisatta elektrik enerjisinin kullanılmaya başlandığını, yazı ekinde abonelik sözleşmesi ve ödenmemiş faturaların birer suretlerinin verildiğini, elektrik tarifeleri yönetmeliği elektrik kullananlara uygılanacak tarifesi gereğince davalı tarafın asıl alacak borcunun 2.579,47-TL takip tarihine kadar olan gecikme zammının 8.422,04-TL olduğunu ve 3065 sayılı KDV göre gecikme zammının 1.515,97-TL olduğunu, dava dışı … 11/03/2005 tarihinde vefat ettiğini, …’ün mirasçıları eşi … ve kızı …’ün ödenmeye borçtan hukuken sorumlu olduklarına haklarında …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı borçluların icra takibine haksız bir şekilde itiraz ederek takibin durduklarını, davalıların icra dosyasına mirası red ettiklerine dair herhangi bir delil sunmadıklarını, icra dosyası incelendiğinde davalı tarafın yaptığı itirazın müvekkil şirkete tebliğ edilmediğini, davalıların müvekkilin tesisatını kullanarak elektrik borcunu meydana getirdiğini, davalılar tarafından, borca ferilerine haksız ve hukuksuz olarak itiraz edildiğini, iş bu dava ile davalı borçlu tarafından takibe yapılan kötü niyetli itirazın kaldırılarak takibin devamının sağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar cevap dilekçesinde özetle; Muris …’ün borca konu olan dükkanı 20/03/1995 tarihinde açtığını, 31/12/1996 tarihinde kapattığını, dükkan açılış ve kanış vergi dairesi belgeleri, … ATM Hakimliğinin 2015/… Esas yaılı dosyasına sunulduğunu, mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda da borcun tarafla bir ilgili olmadığı sonucuna varıldığını, borcun tarafa ait olmadığını, dolayısı ile icra takibi ile ilgili asıl alacağa, faiz ve tüm ferilerine haklı olarak itiraz edildiğini ve icra takibinin durdurulmasının istenildiğini, aleyhe başlatılan icra takibine karşı sunulan itirazların yasanın ön gördüğü çerçevede olduğunu, borcun tahakkuk ettiği tarih dikkate alındığında dahi zaman aşımı süresinin fazlasıyla dolduğunu, açılan davanın haklı ve hukuki temellere dayalı olmadığı tüm dosya münderecatı ile sabit olduğunu, bu nedenle her türlü delil ve belgeden yoksun açılan iş bu davanın tümünden reddine karar verilmesini, yargılama sırasında ortaya çıkacak sair nedenlerle, her türlü delil ve belgeden yoksun açılan iş bu davanın tümünden reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; davacı şirket ile davalıların murisi arasında akdedilen elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklı alacak istemi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/… E. Sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davacı şirkete müzekkere yazılarak davaya konu tesisat abonelik sözleşmesi, abonelik işlem dosyası, kullanım detay/ tüketim föyleri, tesisat numarasına ait dava ve takibe konu faturalar celp edilmiştir.
İtirazın iptali istemine konu … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… E. sayılı dosyası celp edilmiştir. Anılı takip dosyasının tetkikinde; davacı tarafından davalı aleyhine 2.579,47-TL enerji bedeli, 8.422,04-TL gecikmiş gün faizi ve 1.515,97-TL faizin KDV’si olmak üzere toplam 12.517,48-TL asıl alacağın takip tarihinden (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %16,80 oranında gecikme faizi ve işleyecek gecikme faizine ilişkin %18 KDV oranında avans faizi ile birlikte tahsili talebinde bulunduğu, davalının itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 06/05/2019 tarihli kök bilirkişi raporunda özetle; ”…Taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinde de borç meydana geldiğinde elektriğin kesileceğinin açıkça belirtildiğini, verilen yönetmelik maddesine göre elektrik enerjisinin kesilmesinin esas olduğunu, davacı … idaresi elektrik enerjisini kesmediğinden Yargıtay kararlarına göre müterafik kusur işlemiş olduğunu, bu durumda yönetmelik maddesine göre elektriğin kesilmesi gereken tarihin tespit edilmesi gerektiğini, bu tarih ödenmeyen ikinci faturanın son ödeme tarihi olan 17/08/1999 tarihi olduğunu, ilk iki adet fatura için, icra tarihine kadar geçen süreler dikkate alınarak gecikme zammı ve KDV hesabı yapılması gerektiğini, davalı tarafa basit bir müracaat ile Bedaş’a başvuru yapmayıp elektrik aboneliğini iptal ettirmediğinden sonraki dönem ödenmeyen faturaların asıl alacak meblağlarından her halükarda sorumlu olduğunu, bu faturalar için …’ın elektriği kesmemesinden doğan müterafik kusuruna karşılık gecikme zammı ve KDV’leri toplamı kadar toplam borçtan indirim yapılabileceğini, … nolu tesisatta meydana gelen borçtan aboneliğini iptal ettirmeyen ve 11/03/2005 tarihinde vefat eden …’ün mirasçıları … ve …’ün sorumlu olduğunun mahkeme tarafından uygun karşılanması halinde, davacı tarafın itirazın iptali davasında elektriği kesmemesinde dolayı yönetmelikten doğan müterafik neticesince kısmi haklı olduğunu, takibin 2.698,48-TL üzerinden devam etmesi gerektiğini…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 13/07/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; ”…Taraflar arasında imzalanan abonelik sözleşmesinde de borç meydana geldiğinde elektriğin kesileceğinin açıkça belirtildiğini, verilen yönetmelik maddesine göre elektrik enerjisinin kesilmesinin esas olduğunu, davacı … idaresi elektrik enerjisini kesmediğinden Yargıtay kararlarına göre müterafik kusur işlemiş olduğunu, bu durumda yönetmelik maddesine göre elektriğin kesilmesi gereken tarihin tespit edilmesi gerektiğini, bu tarih ödenmeyen ikinci faturanın son ödeme tarihi olan 17/08/1999 tarihi olduğunu, ilk iki adet fatura için, icra tarihine kadar geçen süreler dikkate alınarak gecikme zammı ve KDV hesabı yapılması gerektiğini, davalı tarafa basit bir müracaat ile Bedaş’a başvuru yapmayıp elektrik aboneliğini iptal ettirmediğinden sonraki dönem ödenmeyen faturaların asıl alacak meblağlarından her halükarda sorumlu olduğunu, bu faturalar için …’ın elektriği kesmemesinden doğan müterafik kusuruna karşılık gecikme zammı ve KDV’leri toplamı kadar toplam borçtan indirim yapılabileceğini, raporda ayrıntılı olarak sunulmuş olan tabloda anlaşılacağı üzere 1. Ve 2. Faturaya ait gecikme faizleri toplamının 100,85-TL ve 1. Ve 2. Faturaya ait KDV’lerin toplamının 18,16-TL olduğunu, 2.579,47-TL asıl alacak borcu toplandığında davacı tarafın icra takibi itibariyle talep edebileceği miktar 2.698,48-TL olarak hesaplandığını, davacı tarafın icra takibi itibariyle talep ettiği miktarın 12.517,48-TL olduğunu, 12.517,48 – 2.698,48 = 9.819,00-TL meblağın davacı tarafın elektriği kesmemesinden dolayı müterafik kusuru olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Davalılar tarafından cevap dilekçesi kapsamında zamanaşımı defi ileri sürülmüş ise de sözleşme ilişkisinden kaynaklı alacak isteminin TBK’nın 146. maddesi kapsamında 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hüküm altına alınmış olup ayrıca 6098 sayılı TBK’nın 154. maddesinde zamanaşımını kesen nedenler gösterilmiş olup aynı maddenin 2.fıkrası uyarınca, dava açılması veya icra takibinin yapılması zamanaşımını kesen nedenler olarak belirtilmiştir. Kanunun 156. maddesinde ise, zamanaşımının kesilmesi halinde yeni bir sürenin işlemesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu kapsamda yapılan inceleme neticesinde; somut olayda 2005 yılına kadar devam eden tüketim ilişkisi kapsamında davacı tarafından ilk olarak …. İcra Müdürlüğü’nün 2012/… esas sayılı takip dosyası ile (itirazın iptali istemine konu edilen …. ATM’nin 2015/… esas sayılı celp edilen dava dosyasının açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.) 26/09/2012 tarihinde 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadan icra takibinin başlatılması nedeni ile zamanaşımının kesildiği ve yeniden işlemeye başladığı, iş bu davanın ise 27/04/2018 tarihinde ikame edilmekle zamanaşımının huzurdaki davada dolmadığı anlaşılmakla yargılama devam olunmuştur.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacı kurum ile davalıların murisleri arasında akdedilen elektrik abonelik sözleşmesinden kaynaklı olarak düzenlenen faturaların tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafların itirazının iptaline karar verilip verilemeyeceği hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Bilindiği üzere abonelik sözleşmesini imzalayan abone, sözleşme sona erinceye kadar tahakkuk edecek olan tüketim bedelinden, dağıtım yapan kuruma karşı sözleşme gereğince sorumludur. Somut olayda ise davalıların Türk Medeni Kanununun 599. maddesi gereğince miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olup bu kapsamda davalı tarafların abonelik ilişkisi kapsamında ödendiği ispatlanamayan fatura bedellerinden sorumlu olduğu anlaşılmıştır. Bununla birlikte 09/11/1995 tarih ve 22458 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği 50. maddesinde; ”Abonenin kullanım yerine bırakılan veya posta ile gönderilen faturanın veya bildirimin, üzerinde yazılı son ödeme tarihine kadar ödenmesi esastır. Ancak, bu fatura bedeli son ödeme tarihine kadar ödenmediği takdirde, 20 (yirmi) gün (dahil) içinde aboneye, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılır. Bu tebligattan sonra fatura bedeli 10 (on) gün içinde ödenmediği takdirde abonenin elektriği kesilir. Teşekkül veya şirket tarafından fiilen elektriği kesilmeyen aboneden açma-kapama bedeli talep edilmez.” 01/03/2003 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 24/2. maddesinde ise; ” Müşterinin perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmalar kapsamında öngörülen ödemeleri zamanında yapmaması halinde, nihai tüketicilere enerji tedarik eden lisans sahibi şirketlerin bildirimi üzerine, en az 5 iş günü içerisinde dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiler tarafından elektriği kesilir. Söz konusu durum iki gün içerisinde dağıtım şirketi tarafından ilgili tedarikçiye bildirilir.” şeklindeki düzenlemelerin mevcut olduğu görülmüştür. Dolayısıyla 09/11/1995 tarihli Elektrik Tarifeleri Yönetmeliği ve 01/03/2003 tarihli Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin ilgili hükümleri gereğince zamanında ödenmeyen faturalardan dolayı davacı dağıtıcı şirket tarafından elektriğin kesilmesinin amir hüküm olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenlerle; elektrik tüketim bedeline esas faturaların uzun bir süre ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmesi gerekirken, emredici hükme aykırı davranarak elektriği kesmemesinin davacı açısından müterafik kusur teşkil ettiği soncuna varılmıştır. Ancak; bu kusur, tüketilen enerji bedelinin aslından davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır. Bu durumda davalının normal tüketim bedeli dışında, gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim yapılması gerekmektedir. Hal böyle olunca, dava konusu alacak döneminde yürürlükte bulunan yönetmelik ve abonelik sözleşmesinin ilgili maddeleri uyarınca, elektriğin kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi , bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı için gecikme zammından indirim sağlayacağı, bu indirimin ise en fazla yasal faize kadar olacağı gözetilerek davacı yanın takip tarihi itibariyle davalılardan 2.579,47-TL asıl alacak , 100,85-TL gecikme zammı, 18,16-TL KDV ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/7-690 esas, 2011/617 sayılı kararında da belirtildiği üzere; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu (KDVK) ‘nun 1.maddesinin 1 ve 2. fıkralarında; “her türlü mal ve hizmet ithalatı” ile “diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler”in katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra; aynı Kanunun 2.maddesinin 3.bendinde; “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri şekillerdeki dağıtımların da” mal teslimi olarak kabul edildiği, Sözü edilen Kanunun 5.maddesinde yer alan “vergiye tabi bir hizmetten, işletme sahibinin, işletme personelinin veya diğer şahısların karşılıksız yararlandırılması hizmet sayılır.” hükmü ile “hizmet sayılan haller” düzenlendiği; Kanunun 10.maddesinin (g) bendinde “su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların bedellerinin tahakkuk ettirilmesi” vergiyi doğuran olay olarak kabul edildiği, Elektrik faturalarından alınması gereken katma değer vergisinin (KDV) düzenlendiği, bu hali ile kullanım bedeline KDV eklenmesinin yasal bir zorunluluk olduğu gözetilerek) olmak üzere toplam 2.698,48-TL alacaklı olduğu, bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı takip borçlularının vaki itirazının haksız olduğu, dava konusu asıl alacak miktarının faturaya dayalı likit bir alacak olduğundan icra inkâr tazminatına asıl (esas) alacak üzerinden hükmedilmesi gerektiği, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/10709 esas, 2015/14030 karar sayılı ilamı.) bakiye kısmın ise likit olmadığı ve yargılama sonucu belirlendiği sonuç ve kanaatine varılmakla; davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. (Emsal karar; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/14617 esas, 2016/1322 karar, 2015/16643 esas, 2017/1530 karar ve 2018/3275 esas, 2018/6189 karar sayılı ilamları)
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün 2016/… esas sayılı takip dosyasında, (…. İcra Müdürlüğü’nün 2012/… E. Sayılı takip dosyası yönünden tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) takip tarihi itibari ile davacının davalılardan 2.579,47-TL asıl alacak, 100,85-TL gecikme faizi, 18,16-TL KDV olmak üzere toplam 2.698,48-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin, asıl alacak 2.579,47-TL’ye takipten itibaren takipte belirtilen oranlarda takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına, fazlaya dair istemin reddine,
2-Davalıların asıl alacak olan 2.579,47-TL’nin % 20’si üzerinden hesaplanan 515,89-TL icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmalarına,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 213,77-TL ilam harcından peşin alınan 184,33-TL’nin mahsubu ile bakiye 29,44-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 213,77-TL peşin harç ve 35,90-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 249,67-TL’ nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 2.698,48-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça yapılan 954,20-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 205,70-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı asil …’ün yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/10/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır