Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/309 E. 2018/1240 K. 28.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/309
KARAR NO : 2018/1240
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/03/2018
KARAR TARİHİ : 28/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 28.10.2016 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalının işyerine … abone numarası ile indirimli elektrik enerjisi sağlandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre belirlenen fatura ödeme günlerinde davalının borcunu ödemediğini, sözleşmenin 4.maddesi uyarınca ödenmeyen 13.03.2017 tarihli bir adet elektrik enerjisi tüketim faturası esas alınarak davalı aleyhine … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyasıyla ilamsız icra takibinin başlatıldığını, davalının 17.10.2017 tarihinde takibe itiraz ederek durdurduğunu, davalının borçlu olmadığına ilişkin itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; itirazın iptalini, takibin devamını, davalının %40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmcsini, yargılama ve vekalet ücretlerinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği borcun kendisine ait olmadığını, enerjinin verildiği adreste 15 kişinin elektriği ortak olarak kullandığını, fatura ödeme yükümlülüğünün şantiyede oturan daire sahibi ve kiracılara ait olduğunu, şantiyede oturan kişilerin elektrik kullanımından dolayı bir fatura ödenmemesi durumunda enerjinin kesilmesi hususunda davacı şirket yetkililerinin elektriği kesecekleri hususunda anlaşma sağlandığı halde şantiye elektriğini kesmediklerini ve enerji kullanımına devam etmelerine seyirci kaldıklarını belirterek; davanın reddini, yargılama ve vekalet ücretlerinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; elektrik aboneliği ilişkisinden kaynaklı kullanım bedeline yönelik alacak talebi ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından taraflar arasındaki elektrik enerjisi satış sözleşmesi, takibe dayanak faturanın ibraz edildiği anlaşılmıştır.
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Davalı/ takip borçlusu tarafından öncelikle icra müdürlüğünün yetkisine itiraz edilmiş ise de İİK’nın 50. maddesinin HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıf yaptığı, kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 17. maddesi bağlamında taraflar arasında itiraza uğramayan taşıma sözleşmesi kapsamında yetkili mahkeme ve icra müdürlüklerinin İstanbul olarak kararlaştırılmış olması nedenleriyle İstanbul icra müdürlüğünün yetkili olduğu anlaşılmakla, davalı yanın yetki itirazının yerinde olmadığına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen elektrik mühendisi bilirkişi … marifetiyle hazırlanan 25/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… Davacı ile davalı arasında 28.10.2016 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, davacı şirketin, elektrik satışından kaynaklanan; 2017-02 dönemine ilişkin 13.03.2017 son ödeme tarihli, … numaralı, 1.090,92 TL bedelli elektrik faturası tanzim ettiğini, davaya konu olan faturada tüketilen elektrik enerji miktarları … kayıtlarında yer aldığından davalının söz konusu faturadaki elektrik enerjisini kullandığının anlaşıldığını, davacının sözleşmenin 3,1. Maddesindeki; “Tedarikçi elektrik satışından kaynaklı olarak kendisine mevzuat gereği … tarafından yansı i ilan piyasa maliyetlerini (Sıfır hakiye, YEK bedeli gibi) aboneye faturalama hakkına sahiptir” hükmünü gerekçe göstererek YEK bedelini de fatura kalemlerine dahil ettiğini, ancak tüketici faturaları, enerji bedeli, dağıtım bedeli, Enerji Fonu, TRT payı, BTV ve KDV’den oluştuğunu ve tüm maliyet unsurlarının YEK bedeli dahil bu bedellerin içerisinde yer aldığını, bundan dolayı fatura kalemlerine YEK bedeli ilave edilemeyeceğini, bu nedenle fatura bedeli YEK bedeli hariç tutularak yapılan hesaplamanın tablo şeklinde sunulduğunu, davacı kayıtlarında yapılan incelemede; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4,8. maddesi uyarınca davacının davalıya 13.03.2017 tarihli Şubat-2017 dönemine ait faturayı e-posta ile 13.03.2017 tarihinde gönderdiği tespit edildiğinden temerrüt tarihi faturanın son ödeme tarihi olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4.2 maddesindeki; “Vadesinde ödenmeyen faturaların son ödeme tarihinden sonra aylık %5 gecikme zammı uygulanacağı” hükmüne göre gecikme zammı, gecikme zammı KDV’sinin hesaplanarak tablo şeklinde sunulduğunu, davacının asıl alacağı 763,19 TL, faturanın son ödeme tarihi 20.03.2017, icra takip tarihi 18.04.2017, gecikme 29 gün, 763,19 TL/l,18= 646,77 TL, aylık gecikme zammı oranı %5 olduğundan; gecikme zammının (646,77 TL x 29gün x 0,05)/30gün= 31,26 TL olduğunu, gecikme zam KDV’si 31,26 TL x0,18=5,63 TL olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 4,2 maddesindeki; “Abonenin icra takibine sebebiyet vermesi durumunda; ödenmeyen her faturanın %12’si icra ceza bedeli olarak talep edileceği” hükmüne göre; icra ceza bedelinin 763,19 TL x 0,12= 91,58 TL olduğunu, davacının icra takip tarihi itibariyle toplam alacağının hesaplanarak tablo şeklinde sunulduğunu ve toplam 891,66 TL olduğunu, davalının elektriği 15 kişiyle ortak olarak kullandığını, faturadaki borcun tamamının kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü, ancak bu konuda dosyada bulgu ve belgenin olmadığını, ayrıca abonman sözleşmesinin davalı adına olduğunu, bundan dolayı fatura bedelini, gecikme zammını, KDV’sini ve icra cezasını davalının ödemesi gerektiğini, sonuç olarak; taraflar arasında akdedilen elektrik enerjisi satış sözleşmesi kapsamı içerisinde, davacı … A.Ş.’nin icra takip tarihi itibariyle, davalı …’dan alacağının tablo şeklinde sunulduğunu, davacı … A.Ş.’nin icra takip tarihi itibariyle, davalı …’dan toplam alacağının 891,66 TL olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Yargılama kapsamında toplanan tüm delillerin değerlendirilmesi ve tüm dosya kapsamında edinilen vicdani kanaat sonucunda; taraflar arasında 28/10/2016 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığı ve abonelik ilişkisinin tesis edildiği noktasında uyuşmazlığın bulunmadığı, davalı tarafça abonelik ilişkisinin reddedilmediği yalnızca fiili kullanıcı yönünden itirazda bulunduğu, ancak sözleşme ilişkisi gereğince davalı abonenin davacı şirkete karşı sorumlu olmaya devam edeceği, davacı şirketin, elektrik satışından kaynaklanan; 2017-02 dönemine ilişkin 13/03/2017 son ödeme tarihli, … numaralı, 1.090,92-TL bedelli elektrik faturası tanzim ettiği, davaya konu olan faturada tüketilen elektrik enerji miktarlarının … kayıtlarında yer aldığı, bu hali ile davalının söz konusu faturadaki elektrik enerjisini kullandığının anlaşıldığı, davacının sözleşmenin 3,1. maddesindeki; “Tedarikçi elektrik satışından kaynaklı olarak kendisine mevzuat gereği … tarafından yansıtılan piyasa maliyetlerini (Sıfır bakiye, YEK bedeli gibi) aboneye faturalama hakkına sahiptir.” hükmünü gerekçe göstererek YEK bedelini de fatura kalemlerine dahil ettiği, her ne kadar bilirkişi raporunda davalı tüketici kabul edilerek YEK bedeli hariç tutularak hesaplama yapılmış ise de davalının ticarethane aboneliği kapsamında tacir olup Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında tüketici olarak kabulüne yasal olanak bulunmadığı, ticari abonelik kapsamında tarafların basiretli bir tacir olarak sözleşme hükümleri ile akde vefa ilkesi kapsamında bağlı oldukları, bu nedenle sözleşmenin 3 ve 4. maddeleri gereğince Yek bedeli dahil edilerek davacının alacak isteminde haklı bulunduğu, tüm bu nedenlerle davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 1.090,93-TL asıl alacak, 130,91-TL cezai şart, 54,55-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 1.276,39-TL alacaklı olup bu tutar yönünden başlatılan icra takibine davalı yanın itirazının haksız olduğu anlaşılmakla; davanın kabulüne dair karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar kısa kararda davacı yararına sehven icra inkar tazminatına dair hüküm kurulmuş ise de kısa karar ile gerekçeli kararın çelişemeyeceğine dair usuli ilke gereğince bu hatanın gerekçe içerisinde belirtilmesi gerekmiştir. Nitekim İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması da gerekmektedir. Alacağın gerçek miktarının belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte olup borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Somut uyuşmazlıkta ise dava konusu alacak miktarının açıklığa kavuşturulması yargılamayı ve bilirkişi incelemesini gerektiğinden koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine dair karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile,
… İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 1.090,93-TL asıl alacak, 130,91-TL cezai şart, 54,55-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 1.276,39-TL alacaklı olduğunun tespiti ile bu miktara vaki itirazın iptali ile takibin asıl alacak üzerinden, 1.090,93-TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren takipte belirtilen oranlarda faiz uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla aynen devamına,
2-Alacağın % 20’si oranındaki 218,18-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 87,19-TL harçtan peşin alınan 35,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 51,29-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan 35,90-TL başvuru harcı, 35,90-TL peşin harç, 500-TL bilirkişi ücreti, tebligat ve posta masrafından oluşan 113-TL olmak üzere toplam 684,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre 1.276,39-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Tarafların yatırmış olduğu gider avansından kullanılmayan kısmının, hükmün kesinleşmesinden sonra resen ilgili taraflara iadesine; iade giderinin ilgili tarafça yatırılan avanstan karşılanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, dava miktarı itibari ile kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.28/12/2018

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza