Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/289 E. 2021/617 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/289
KARAR NO : 2021/617
DAVA : İflasın Ertelenmesi
DAVA TARİHİ : 08/07/2014
KARAR TARİHİ : 23/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İflasın Ertelenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketler … A.Ş ve … Ltd. Şti.’nin grup şirket olarak aynı adreste ve aynı ortaklık yapısı içinde iplik üretiminde faaliyet gösterdiklerini, davacı şirketlerin son yıllarda yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle borca batık durumda olduklarını, sunulan iyileştirme projesinin uygulanması halinde borçlarını ödeyerek borca batıklıktan kurtulmalarının mümkün olduğunu beyanla davacı şirketlerin iflasının 1 yıl süre ile ertelenmesine, bu süre zarfında İİK’nın 179, 179/a ve 179/b maddeleri gereğince malvarlıkları ile ilgili tedbir kararı verilerek şirketlere kayyım atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, İcra ve İflas Kanunu’nun179 ve Türk Ticaret Kanunu’nun 376. maddesinde düzenlenen iflas erteleme talebine ilişkindir.
7101 sayılı kanun ile İİK’ya eklenen geçici madde 14- (Ek: 28/02/2018-7101/46 md.)’de “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur.” hükmü yer almakta olup, mahkememizce bu hüküm çerçevesinde yargılama yapılmıştır.
Mahkememizce İİK’nın 179. maddesindeki tedbirlere hükmedilerek davacı şirketlere kayyım atanmıştır. İflas erteleme talebi ve iflas erteleme tedbirlerine ve kayyım atanmasına ilişkin karar İİK’nın 179/a-2 maddesi uyarınca aynı yasanın 166. maddesindeki usul ile ilan edilmiştir. İlanlar üzerine davaya müdahale talebi ile başvuranların müdahale talepleri kabul edilerek davaya katılmaları sağlanmıştır. Kayyım tarafından dosyaya faaliyet raporları düzenli olarak sunulmuş, bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış ve yapılan yargılama neticesinde 2014/647 Esas ve 2015/1033 Karar sayılı karar ile; “Davacı şirketler grup şirketi olup aralarında organik bağ mevcuttur. Dosyada mübrez mali müşavir … , İşletme iktisatçısı Prof.Dr. … , İcra Hukukçusu Prof. Dr. … ve Tekstilci Prof. Dr. … ile gayrimenkul değerleme uzmanı İnşaatçı… ile İnşaat Mühendisi …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 28/04/2015 tarihli raporda sunulan iyileştirme projesi ile revize iyileştirme projesinin net satış ve karlılık hedefleri ve gerekse ek kaynak sağlama hedefleri itibariyle ve sayısal yönden ciddi ve inandırıcı olmadığı; davacı … ‘in mali yapısındaki düzelmenin diğer … ‘in mali yapısındaki düzelmeye bağlı bulunduğu, …’nun 7 aylık dönemde 947.397,05 TL tutarındaki borçlarındaki azalmanın 765.616 TL ‘sinin davacı şirkete ait taşınmazı ile ilgili değerleme farkından kaynaklandığı rapor edilmiştir.
Davacı vekilince sunulan 02/10/2015 tarihli dilekçede de beyan edildiği üzere davacı … Tekstil’in aktifine yansıyan alıcılar ve alacak senetleri hesabında yer alan 10.996.665,10 TL alacağın tahsil kabiliyeti bulunmayan batık alacaklar olduğu, davacı vekilinin beyanı doğrultusunda hesapta 340 hesaptaki mahsuplaşmanın yapılmadığı kabul edilse ve mahsuplaşma yapılsa dahi 5.506.185,16 TL borca batıklıkta artış meydana geleceği görülmüştür.
Davacı şirket ortaklarınca davacı şirkete bu süreçte 1.932.000 TL sermaye desteği sağlanmış ve bilahare sermaye artışına ilişkin işlemler yapılmıştır. Davacı şirketler açısından borçluluk hali genel olarak stabil kalmış ve borçlanma gayrimenkul değerleme farkı ve ortaklarca şirketlere sağlanan sermaye desteği ile azaltılmaya çalışılmıştır. Ancak; davacı … Tekstil’in aktifine yansıyan alacakların tahsil kabiliyetlerinin de olmadığı nazara alındığında borca batıklıktan çıkılması için yeterli değildir. Davacı şirketler tarafından ticari faaliyet alanlarına ilişkin olarak istihdam ve üretime dayalı net satış ve karlılığı hedefleyen, somut veriler içeren ciddi ve inandırıcı iyileştirme projesi ve revize iyileştirme projesi sunulamamıştır. İflas erteleme de temel amaç ekonomik darboğaza düşen şirketlere yakın vade borçlarının çevrilebilmesinde imkan sağlayarak istihdam ve üretime, dolayısıyla ticari hayatına devam etmesi ve müesseselerin milli ekonomiye kazandırılmasıdır. Davacı şirketlerin tek ticari faaliyetleri fabrika binası olup bir kısmı kiraya verilmiş, bir kısmıında ise günümüz teknolojisi ile yenilenmesi gereken iplik makinaları bulunmaktadır. Davacı şirketlerin üretime ve istihdama dayalı, net satış ve karlılığı hedefleyen ve devamlılık arz eden bir ticari faaliyeti revize projelerle de ortaya konabilmiş değildir. Davacı şirketlerin bir kısım müdahillerle varılan uzlaşı ve imzalanan protokollerle borçlarını ödemeye çalışması ve ortaklarca sağlanan sermaye desteği ile sermaye artışı yoluna gidilmesi borca batıklıktan kurtulma ve iflasının ertelenmesini gerektirecek nitelikte değildir. Aksine sürecin uzatılması ve tedbirin devamı öncelikli alacaklar haricindeki alacaklılar arasındaki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmekte ve iflas erteleme müessesesinin ruhuna uygun düşmemektedir. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince; davacı şirketlerin ekonomik durum analizlerine ilişkin bilirkişi raporlarında; davacı şirketin ilk borca batıklık tespitinin yapıldığı, sunulan revize projenin de özellikle net satış hedefleri itibariyle inandırıcı projeksiyonları içermediği, karşılaştırmalı olarak yapılan analizlere dayalı olarak, sunulu iyileştirme projesinin gerek net satış ve karlılık hedefleri, gerekse ek kaynak sağlama hedefleri itibarıyla ve sayısal yönden inandırıcı görünmediği yönünde bilirkişi raporu ile sabit bulunduğundan, her iki şirket arasındaki organik bağda nazara alınarak İcra İflas Kanunu’nun 179/a maddesi gereğince davacılar … A.Ş. (sicil no 141675 ) ile … Ltd. Şti. (sicil no …) ‘nin iflaslarının ertelenmesine ilişkin davaları yerinde görülmediğinden” gerekçesi ile davalı şirketlerin iflas erteleme taleplerinin ayrı ayrı reddine, mahkememizce verilen tedbir kararlarının kaldırılmasına, kayyımun görevine son verilmesine, davacı şirketlerin iflas koşulları oluşmakla ayrı ayrı iflaslarına, iflasın 24/12/2015 günü saat 15:40 itibariyle açılmasına, iflasın İstanbul İflas Müdürlüğü’ne derhal bildirilmesine karar verilmiştir.
Mahkememizce verilen kararın davacılar vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/… Esas ve 2017/… Karar sayılı, 08/03/2017 tarihli bozma ilamı ile; “1-Davacı şirketlerin grup şirketler olduğu dikkate alındığında, grup şirketler açısından kefalet ilişkisi borca batıklığın tespiti açısından kötüye kullanabilmekte ve bir borca ilişkin kefaletin birden fazla şirketin pasif hesabında gösterilmesi nedeniyle bir borçtan dolayı grup şirketlerin tamamı kayden borca batık hale gelmektedir. Bu durumda, grup şirketlerde borcun asıl borçlu şirket pasifinde gösterilmesi, ayrıca borca kefil olan grup şirketin pasifinde kefil olunan bu borca yer verilmeden borca batıklığın hesaplanması gerekli olup, davacılardan … A.Ş.’nin diğer davacı … Ltd. Şti’nin borcuna ilişkin (-) 3.412.785,08 TL kefaletinin bulunduğu, bu miktarın davacı … A.Ş.’nin pasif hesabında gösterilmemesi halinde bu davacının borca batık olmadığı nazara alınarak bu yönüyle … A.Ş. açısından iflas erteleme dava şartı olan borca batıklık unsurunun gerçekleşmemiş olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davacının iflasına karar verilmesi doğru olmamıştır.
2-Davacı … Ltd. Şti’nin dava dosyası kapsamındaki bilirkişi ve kayyım raporları doğrultusunda borca batık olduğu sabit olup, 10.09.2015 tarihli kayyım raporunda şirket ortaklarının şirkete bir kısım finansman desteği sağladığı belirtilmiş, ancak mahkemece bu konuda inceleme yapılmamıştır. Bu durumda mahkemece, 10.09.2015 tarihli kayyım raporunda belirtilen gelişmeler nazara alınarak şirket ortaklarının şirkete ne şekilde nakit girişinde bulundukları, karşılığında şirket aleyhine borç yazılıp yazılmadığı, mahkemece İİK’nın 179/a-3. maddesi uyarınca yargılama aşamasında tedbir kararı verildiği andan itibaren şirketin aktif ve pasif dengesinde lehe bir iyileşmenin bulunup bulunmadığı konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde iflasa karar verilmesi doğru olmamış” denilmek suretiyle bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamı davacı taraf ile müdahillere tebliğ edilmiş, davacı tarafın karar düzeltme talebinin, Yargıtay … Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2017/… Esas ve 2018/… Karar sayılı kararı ile reddedilmesi ile dosya Mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedilerek yargılamaya devam edilmiş, bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 05/12/2018 tarihli raporunda özetle; dava dosyası yanında İflas Müdürlüğündeki ticari defter kayıtları ile sınırlı olarak ve davacı … Şirketi yönünden yapılan incelemeler çerçevesinde; raporda gösterilen finansal tablolara göre, davacı şirketçe raporlanan yıllık net zarar miktarında 2014 yılına göre önemli bir azalma görülmekle birlikte bunun temel nedeninin, faaliyetlerin durma noktasına kadar gerilemiş olmasından kaynaklandığını, 2015 yılında düşük miktarda da olsa dönem net zararı raporlanan davacı şirketin, negatif düzeydeki öz kaynaklarında 31/12/2015 tarihi itibariyle kaydi değerlerden bir iyileşme gözlenmekte olduğunu, bunun nedeninin ise 2015 yılında sermaye niteliğinde 580.648,55 TL’lik özel fon tahsisinden kaynaklandığını, her ne kadar öz kaynaklarda 580.648,55 TL’lik olumlu bir gelişme gerçekleşmişse de raporlanan dönem net zararı nedeniyle kaydi değerler üzerinden iyileşmenin 373.513,19 TL olduğunu, şirketin ödenmemiş sermayesinin değişmediğini, 1.000.000 TL’lik sermaye artırımının gerçekleşmediğini, şirketin aktifinde 31/12/2015 tarihi itibariyle raporlanan duran varlıklar toplamından 240.359,21 TL olarak raporlanan gelecek yıllara ait giderler bakiyesi düşüldüğünde kalan net tutarın kaydi olarak 29.954,33 TL olduğunu, buna karşın 31/12/2014 tarihi itibariyle raporlanan borcun 5.239.379,24 TL’ye gerilediğini, davacı şirketçe en son sunulu iyileştirme projesindeki iyileşme önlemlerine dayalı olarak, gerek satış ve kârlılık, gerekse nakdi sermaye artırımı ile ilgili hedeflerin gerisinde kalındığını, bu süreçte öz kaynaklarda doğrudan ve olumlu yönde katkı sağlayan özel fon tahsisine rağmen, raporlanan net dönem zararı ile birlikte sağlanan iyileşmenin de sınırlı düzeyde kaldığını, sonuç itibarıyla ise salt kaydi değerlerden hareketle şirketin borca batıklık miktarındaki azalmanın çok sınırlı kalması ile birlikte şirket faaliyetlerinin durma noktasında seyrettiği de dikkate alındığında, en son sunulu iyileştirme projesinin uygulama kabiliyetinin bulunduğundan söz edilemeyeceğini, diğer yandan şirket aktiflerinin güncel durumları ile varlık ve kaynak yapısına ilişkin olarak bir tespit ve analize ise olanak bulunmadığını tespit ve mütalaa etmiştir. Bu aşamada davacıların talebi nedeniyle Vakıflar Bankası ve … Bankası’ndan davacı şirketlere ait kredi borçlarının yapılandırılmış olup olmadığı ayrıca, SGK ve bağlı oldukları vergi dairesinden güncel borç miktarları sorulmuş, müdahillere güncel alacak miktarlarını bildirmek üzere süre verilmiş ve bilirkişi heyetince son sunulan ek raporda yapılan finansal analizin davacı şirketlerin güncel durumlarını yansıtmaması nedeniyle güncel aktif ve pasiflerinin belirlenerek iddia edildiği gibi borca batıklıktan çıkıp çıkmadıkları, iflas şartlarının ve iflas erteleme şartlarının bulunup bulunmadığı, dayanılan iyileştirme projesi ve revize iyileştirme projelerinin uygulanıp uygulanmadığı hususunda ek rapor alınmıştır.
Bilirkişi heyeti 09/08/2021 tarihli ek raporunda özetle; davacı şirketlerden … A.Ş.’ye ait İstanbul İli, … İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın 31/03/2021 tarihi itibariyle arsa ve bina değeri toplamının 16.689.978,05 TL olduğunu, davacı şirketlerin finansal durumlarındaki seyrin ortaya konulması ve karar tarihine en yakın güncel verilerden hareket edilmesi yönünden 31/12/2020 ve 31/03/2021 tarihleri itibariyle değerlendirme yapıldığını, borca batıklık ile ilgili tespitlerin hem işletmenin devamlılığı hem de muhtemel satış değerleri üzerinden yapıldığını, davacı … Tekstil A.Ş.’nin 31/12/2020 tarihi itibariyle öz kaynaklarının sırasıyla işletmenin devamlılığı esasına göre 14.177.380,21 TL negatif ve muhtemel satış değerleri esasına göre 81.435.147,55 TL pozitif olarak hesaplandığını, davacının TTK’nın 376/3 maddesi uyarınca borca batık olmadığını, davacının 31/03/2021 tarihi itibariyle öz kaynaklarının sırasıyla işletmenin devamlılığı esasına göre 14.201.300,37 TL negatif, muhtemel satış değerleri esasına göre 105.701.895,20 TL pozitif olduğunu, bu tarih itibariyle de TTK’nın 376/3 maddesi uyarınca borca batık olmadığını, davacı … Ltd. Şti.’nin 31/12/2020 tarihi itibariyle öz kaynaklarının sırasıyla işletmenin devamlılığı esasına göre 581.097,03 TL negatif ve muhtemel satış değerleri esasına göre 110.910,28 TL pozitif olarak hesaplandığını, davacının TTK’nın 376/3 maddesi uyarınca borca batık olmadığını, 31/03/2021 tarihi itibariyle öz kaynaklarının sırasıyla işletmenin devamlılığı esasına göre 583.106,48 TL negatif, muhtemel satış değerleri esasına göre 201.988,03 TL pozitif olduğunu, bu tarih itibariyle de TTK’nın 376/3 maddesi uyarınca borca batık olmadığını tespit ve beyan etmiştir.
TTK’nın 376 ve İİK’nın 179 vd. maddeleri uyarınca şirketlerin aktifleri borçlarını karşılamaya yetmediği takdirde yönetim kurulu bu durumu derhal mahkemeye bildirmeye mecburdur. Bu durumda şirketin doğrudan doğruya iflasına karar verilir. Ancak idare ve temsil ile yetkili kimseler ya da alacaklılardan biri şirket veya kooperatiflerin mali durumunun iyileştirmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa iflasın ertelenmesine karar verir. Sermaye şirketlerinin iflasının ertelenmesine karar verilebilmesi için şirketin borca batık durumda olması (TTK 324/2, İİK179), fevkalade mühletten yararlanmamış olması (İİK 329/a), iyileştirme projesinin mahkemeye sunulmuş olması, projenin ciddi ve inandırıcı olması, şirketin ıslahının bu proje ile mümkün olması (İİK 179/1-son cümle) gerekir. İyileştirme projesi ise, sadece şirketin mevcut işleyişinin devamı ve tedbir kararlarıyla borca batıklıktan kurtulabileceğine ilişkin olmamalı, TTK’nın 376/2. maddesindeki nakit sermaye konulması, dış kaynaktan nakit girişi, sermaye artışı, yeni ortak alınması, şirketin mevcut işleyişi sonucu şayet mümkün ise kâr ve nakit akışı gibi nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri içermeli, İİK’nın 179. maddesinde aranan ciddî ve inandırıcı özellikleri haiz olmalıdır. Mahkememizce açıklanan yasal düzenlemeler, bozma ilamı, son alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davacı … A.Ş. yönünden Yargıtay bozma ilamı ile iflas kararı verilebilmesi için gerekli borca batıklık şartı oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş olmakla, bozma ilamı doğrultusunda davanın usulden reddine, davacı … Ltd. Şti.’nin iyileştirme projesinde gerçekleştirmeyi hedeflediği tutarları yakalayamadığı, sermaye artışının gerçekleştirilemediği, iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olmadığı, iyileştirme projesinin uygulanabilirliği ve alacaklıların menfaatlerini korumaya ilişkin şartların gerçekleşmediği ancak borca batık durumda da olmadığı, alınan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere 31/03/2021 tarihi itibariyle borca batıklıktan kurtulduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar yönünden davanın usulden Reddine,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’den peşin alınan 25,20 TL harçtan mahsubu ile kalan 29,20 TL’nin davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/09/2021

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır