Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/192 E. 2019/1063 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/192
KARAR NO : 2019/1063
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı … arasında 09.07.2009 tarihinde, acentelik sözleşmesinin tanzim edildiğini, davalı … tarafından müvekkiline 03.05.2017 tarihinde ”Acentelerin üretim performansı hakkında” konulu bildirim yazısı ve ekinde 2016 yılı poliçe üretimi, 2017 poliçe hedeflerini gösterir rapor yazısının ulaştırıldığını, daha sonra ise aradan 5 gün gibi kısa bir süre geçmesine rağmen ve herhangi bir sebep gösterilmeksizin, davalı … şirketinin … Bölge Müdürlüğü’nden … referans no.lu ve 08.05.2017 tarihli acentelik sözleşmesinin 3 ay sonra hüküm ifade etmek üzere feshini bildirir ihbarın ulaştığını, fesih ihbarının müvekkiline ulaştırılması akabinde, bu sefer de müvekkili acentenin 06.06.2017 tarihinde, trafik sigortası poliçesi kesmemesi için trafik poliçelerine ilişkin ekranın kapatıldığım, bu durumun müvekkilinin zarar uğramasına neden olduğunu, bu sebeple müvekkili tarafından davalı … şirketine trafik ekranın açılması için … Noterliğinin 16.06.2017 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderilmesi üzerine davalının müvekkilinin trafik ekranını açmak zorunda kaldığını, bu işlemlerin vukuundan sonra davalı şirket tarafından müvekkili acenteye … Noterliğinin 28.08.2017 tarih ve … yevmiye no.lu Azilname ve Fesih İhbarnamesinin 29.08.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, çalıştıkları 8 yılı aşkın süre boyunca müvekkili acentenin, 3.903.061,79 TL net prim tutarında poliçe kestiğini, son 5 yıllık faaliyet sürecinde ise, toplam 3.099.378,03 TL net prim tutarında poliçe kestiğini belirtdiğini, belirsiz alacak davası niteliğinde açılan 1.000 TL portföy tazminatının fesih tarihinden itibare işleyecek ticari avans faiziyle birlikte tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin dava tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin TTK 121/1. Maddesi gereğince tebliğden itibaren 3 ay sonra hüküm doğurmak üzere sözleşmenin feshedildiğini 08.05.2017 tarihli yazı ile bildirdiğini, belirtilen sürenin geçmesi sonucunda ise … Noterliğinin 28.08.2017 tarih ve … yevmiye numaralı azilnamesi keşide ve tebliğ edilerek sözleşmenin sonlandırıldığını, davalı tarafça müvekkili şirkete bir müşteri portföyü kazandırması ve bu portföy sayesinde gelir elde etmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafın hangi müşterisinin poliçesinin müvekkili şirket tarafından doğrudan yenilenerek kazanç elde edildiğinin ortaya konulması gerektiğini, portföy tazminatının sigortacılık alanında uzun vadeli(bireysel emeklilik, uzun süreli hayat sigortası, birikimli hayat sigortası, kritik hastalıklar sigortası) gibi sigorta branşlarında söz konusu olabileceğini belirttiğini, davalı taraf, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 19/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı … tarafından 28.08.2017 tarihinde gerçekleştirilen feshi TTK’nun 121/1 maddesi ve Acentelik Sözleşmesinin 19. Maddesi hükmüne uygun olarak “3 ay önceden ihbarda bulunmak” suretiyle yapıldığı görüldüğünü, ancak acenteye verilen hedeflerin gerçekleştirilememesi, portföyün verimli olmaması gi hallerin “acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceği ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı ve bunların gerekçe gösterilmek sureliyle acentenin denkleştirme talebinin yok sayılamayacağını, TTK’nun 122/II.-4 maddesine göre “denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemeyeceği” denkleştirme/portföy tazminatı tutarının üst sınırının (en fazla) 68.067,90 TL olabileceğini: ancak portföy tazminatının ödenmesine ilişkin şartlardan birisi olan: ”Müvekkil, acentenin müşterileri sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa” şartının tespitine ilişkin bir bilgi/belgenin dava dosyasına ibraz edilememesi nedeniyle acenteye portföy tazminatının ödenip ödenmemesine yönelik bir kanaatinin hasıl olmadığı, bu konudaki nihai kararın Mahkememizin takdirinde olduğunu mütalaa etmiştir.
Dosya kapsamına alınan 19/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı … Şirketince 28.08.2017 tarihinde gerçekleştirilen feshin, TTK’nın 121/1 maddesi ve Acentelik Sözleşmesinin 19. maddesi hükmüne uygun olarak “3 ay önceden ihbarda bulunmak” suretiyle yapıldığı görüldüğünü, ancak Acenteye verilen hedeflerin gerçekleştirilememesi, portföyün verimli olmaması gibi hallerin “acentenin kendi kusuruvla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceğini, bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı ve bunların gerekçe gösterilmek suretiyle acentenin denkleştirme talebinin yok sayılamayacağını, denkleştirme/Portföy tazminatı şartlarından birisi olan “Müvekkil, acentenin müşterileri sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa” şartının sağlanmış olduğu yönünde kanaat hasıl olması sebebiyle acentenin denkleştirme talebinde bulunabileceğini, kök raporda da belirtildiği üzere denkleştirme/Portföy tazminatı tutarının üst sınırının (en fazla) 68.067,90-TL olarak hesaplandığını mütalaa etmiştir.
Davacı vekilinin talep artırım dilekçesinde özetle; Belirsiz alacak davası olarak açtığı ve fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tuttuğumuz 1.000,00-TL portföy tazminatı alacağının, 29.000,00-TL arttırarak 30.000,00-TL’ye çıkarttığını, 8 yılı aşkın süredir Sultanbeyli İlçesinde davalı … şirketinin acenteliğini sorunsuz olarak yürütmesine rağmen sözleşmenin feshinden önce zorbalıkla trafik ekranı kapatılan, akabinde haksız, hukuksuz ve mesnetsiz olarak acentelik sözleşmesi feshedilen müvekkilin portföyünden yararlanılarak, fesihten sonra 275 adet poliçe kesilmesi ve 44.848,58-TL prim üretimi gerçekleştirilmesi göz önüne alınarak; haklı davamızın kabulü ile hakkaniyet gereği 30.000,00-TL portföy tazminatının ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; Taraflar arasında düzenlenen sigorta acenteliği sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle denkleştirme tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı yanca; taraflar arasında 09.07.2009 tarihinde acentelik sözleşmesi akdedildiğini, davalı … tarafından 03.05.2017 tarihinde ”Acentelerin üretim performansı hakkında” konulu bildirim yazısı ve ekinde 2016 yılı poliçe üretimi ile 2017 poliçe hedeflerini gösterir rapor yazısının davacı acenteye bildirildiğini, bu bildirimden 5 günlük süre geçmesine rağmen ve herhangi bir sebep gösterilmeksizin davalı … şirketinin … Bölge Müdürlüğü’nün … referans numaralı ve 08.05.2017 tarihli acentelik sözleşmesinin 3 ay sonra hüküm ifade etmek üzere feshini bildirir ihbarın gönderildiğini, akabinde davacı acenteye … Noterliği’nin 28.08.2017 tarih ve … yevmiye numaralı Azilname ve Fesih İhbarnamesinin 29.08.2017 tarihinde tebliğ edildiğini, bu bağlamda davalı yanca acentelik sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanmadığından bahisle belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00-TL portföy tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalı taraftan tahsili talepli eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmalık; acentelik sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının portföy tazminatı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 122. maddesinde; “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.” hükmü düzenlenmiş olup, denkleştirme tazminatı talep koşulları belirlenmiştir. Ayrıca, fesih tarihi itibariyle yürürlükte bulunan ve uyuşmazlığa uygulanması gereken 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesinin sigorta şirketinden tazminat talep edebileceği düzenlenmiştir.
Dosya kapsamına alınan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarında da belirlendiği üzere; Taraflar arasında düzenlenen 09.07.2009 tarihli acentelik sözleşmesi ile davacının davalı tarafın acenteliğini üstlendiği, davacı tarafa gönderilen 08.05.2017 tarihli ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 3 ay sonra hüküm ifade etmek suretiyle sonra erdirildiği, davalı tarafça, davacı tarafa gönderilen fesih ihtarnamesinde herhangi bir fesih nedeni bildirilmediği; ancak dosya kapsamına sunulan davalı … tarafından 03.05.2017 tarihinde ”Acentelerin üretim performansı hakkında” konulu bildirim yazısı ve ekinde 2016 yılı poliçe üretimi ile 2017 poliçe hedeflerini gösterir rapor yazısının davacı acenteye bildirilerek acentenin üretimini artırması yönünde uyarıda bulunulduğu, davalı yan cevap dilekçesinde ise; Kanun hükümlerine uygun olarak ve ihbar sürelerine uyularak sözleşmeyi feshettiklerinden haksız fesihten söz edilemeyeceği, yine denkleştirme tazminatı talep koşullarının oluşmadığının savunulduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda; davalı … tarafından 28.08.2017 tarihinde gerçekleştirilen feshin 6102 sayılı TTK’nın 121/1 maddesi ve Acentelik Sözleşmesinin 19. maddesi hükmüne uygun olarak; “3 ay önceden ihbarda bulunmak” suretiyle gerçekleştirildiği, ancak acenteye verilen hedeflerin gerçekleştirilememesi, portföyün verimli olmaması gibi hallerin “acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceği ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı ve bunların gerekçe gösterilmek sureliyle acentenin denkleştirme talebinin yok sayılamayacağı, TTK’nın 122/II-4 maddesine göre; denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemeyeceği, diğer yandan portföy tazminatı verilmesinin hakkaniyete de uygun olmasının arandığı, her somut olayda hakkaniyet koşulunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesi gerektiği ve sözleşmenin hangi sebeple sona erdiği, sona ermede acentenin bir kusurunun bulunup bulunmadığı hususları ile sözleşme süresi ve bu süre boyunca acentenin göstermiş olduğu gayretin de nazara alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu bağlamda; dosya kapsamına alınana ek bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; Taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden sonra da davacı acentenin portföyünden yararlanılarak davalı … tarafından 275 adet poliçe kesilmesi ve 44.848,58-TL prim üretimi gerçekleştirilmesi göz önüne alındığında; davalının, acentenin faaliyeti sonucu önemli menfaatler elde ettiğinin belirlendiği, yine davalı tarafın TTK’nın 122/1-(a) bendinde belirtilen; “… Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa..” şartının somut olayda gerçekleşmesi ve 5684 sayılı Sigorta Kanunu’nun 23/16. maddesi uyarınca davacı tarafın portföy tazminatı talep edebileceği belirlenmiştir. Dosya kapsamına alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında; son 5 yıla ait gelir ve kazançların ortalaması esas alınarak yapılan hesaplama sonucunda en fazla 68.067,90-TL portföy tazminatının hesap edildiği, davacı yanca talep artırım dilekçesi ile talep edilen 30.000,00-TL portföy tazminatı talebinin hakkaniyet gereğince yerinde olduğu nazara alınarak, dava tarihinden önce davalı yanın temerrüde düşürüldüğü belirlenemediğinden, dava tarihi olan 22.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine dair, davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
30.000,00-TL portföy tazminatının dava tarihi olan 22.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2- Kabul edilen dava değeri üzerinden hesaplanan 2.049,30-TL karar-ilam harcından, davacı tarafça peşin yatırılan 531,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.517,40-TL harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3- Davacı tarafça yapılan 2026,75-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
4- Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 3.600,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya ödenmesine,
5- Dava tam kabul ile sonuçlandığından, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
6- Taraflarca yatırılan avansların kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde, istek halinde ilgili tarafa iadesine,
7- Davacı tarafça yatırılan 35,90-TL peşin harç, 496,00-TL tamamlama harcı, 35,90-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 567,80-TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2019

Katip …

Hakim …