Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/183 E. 2018/343 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/183 Esas
KARAR NO ” : 2018/343

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/06/2013
KARAR TARİHİ : 17/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Kapatılan ve mahkememizle birleştirilen dava dilekçesinde özetle ; müvekkili şirketin sigortalısı …Şti .’ne ait … adresindeki iş yerinin ,bayram dolayısı ile kapalı olduğu bir saatte iş yeri önündeki kaldırımda bulunan 2 farklı atık su tesisatının tıkanması sonucu atık suyun geri tepmesi neticesinde işyerine sızan suların hasara sebebiyet verdiğini, ekspertiz raporunda hasarın …’ nin gerekli bakım ve onarımı yapmamasından dolayı kanalların tıkanması neticesinde meydana geldiğinin belirlendiğini, hasar miktarından 1.400 TL sovtaj indirimi yapılarak 5.657,36 TL hasar tazminatının sigortalıya ödendiğini , sigortalının haklarına halef olunduğundan zararın ödenmesi için davalı idareye 04/01/2013 tarihinde rücu yazısı ile müracaat edildiğini, davalı idarenin zararı kabullenmediğini belirterek 5.657,36 TL zararın ödeme tarihi olan 18/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zarar ile davalı idarenin eylem ve işlemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmadığını , su baskınları ve dışarıdan gelecek su sızıntılarına karşı ilgililer tarafından betonarme tecrit duvarının yapılması, perde beton, ızgara v.b tedbirlerin alınmış olması ve muhtemel su baskınlarına karşı tahliye pompasının bulundurulması gerektiğini, fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanlarn uğranılan zararların tazminini isteyemeyeceklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Kapatılan ve mahkememizde birleştirilen … Asliye ticaret mahkemesi davanın haksız fiil temeline istinaden açıldığından bahisle görevsizlik kararıyla dosyayı İstanbul asliye hukuk mahkemesine aktarmıştır.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava dosyasının, aktarıldığı … ‘inci asliye Hukuk Mahkemesi’nce yapılan yargılama neticesinde:
Dava, sigortalanan işyerinde su basması sonucu oluşan ve sigortalıya ödenen zararın rücuen tahsili isteminden ibaret alacak davasıdır.
Davanın ilk açıldığı …Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas-… Karar sayılı ilamla; taraflar arasında sigorta sözleşmesi bulunmayıp davanın haksız fiile dayalı olarak açıldığından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görev nedeniyle usulden ret kararı vermiş , temyiz edilmeden kesinleşmesi üzerine dosya mahkememize gönderilmiştir.Bu görevsizlik kararındaki gerekçe doğru ve yerindedir.
Dosya kapsamına göre ; davacı şirketin sigortalısı …Şti .’ne ait iş yerini su basması sonucu hasar meydana geldiği, 24/08/2012 tarihli ekspertiz raporunda hasarın …’ nin gerekli bakım ve onarımı yapmaması nedeniyle kanalların tıkanmasından kaynaklandığı belirtilince 5.657,36 TL hasarın sigorta şirketince 18/10/2012 tarihinde sigortalıya ödendiği , rücuen davalıdan tahsili için eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Üçüncü şahıs durumundaki …Şti .’ne ait iş yerine atık sularının girmesi sonucu zarar verdiği , sigorta poliçesi bulunan iş yerinin hasar bedelinin sigorta şirketince ödendiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık , sigortalının uğradığı gerçek zarar miktarı ve davalının bu zarardan sorumlu tutulup tulumayacağı hususundadır.
Mahallinde yapılan 16/10/2015 tarihli keşiften sonra uzman bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda ; gayrimenkul bodrum katlarının döşeme kotu, şebeke kanalındaki en yüksek su seviye kotunun altında kalıyor ve kanalizasyon kendiliğinden akış sağlamıyorsa bu gibi düşük kotlu binaların bodrum katlarının atık sularının idare tarafından onayı uygun bir pompaj sistemi ile parsel çıkış bacasına yükseltilip diğer katların atık suları ile birlikte bağlantı kanalı vasıtayla kanalizasyon şebekesine verilmesi gerektiğini , birleşik sistem kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık suları , yer çekimi ile akıtılabilmesi dahi taşınmaz sahibi parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbir almak mecburiyetinde olduğunu, aksi takdirde binaların uğrayabileceğini , somut olayda ki gibi zarardan … idaresinin sorumlu olamayacağını , üretilen atık suları kanalizasyon şebekesine bağlayan atık su kaynağının sahibi bağlantıyı ve bağlantı üzerindeki diğer özel tesisleri iyi bir şekilde muhafazaya, parsel bacasını ve diğer ölçüm tesislerini her zaman kontrole hazır halde tutmaya mecbur olduğunu, parsel sınırındaki atık su parsel bacası ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan rabıt bağlantı kanalının bakımının gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğunda olup ev bağlantısındaki tıkanıklarından dolayı oluşabilecek her türlü zarar ve ziyandan mal sahiplerinin sorumlu olduğunu belirtmişlerdir.
Davalı …’nin sorumluluğu mahmekemizce 2560 sayılı … Kanunu 2 ,25 ve devam eden maddeleriyle 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiş, özellikle 2560 sayılı …nün kuruluş ve görevleri hakkında kanunun 25. Maddesine göre atık su nedeniyle bu anlamda meydana gelen zarar ile yasal düzenlemelere ve bilirkişi raporuna göre davalının sorumlulukları açısından illiyet bağı bulunmadığı , sigortalı işyeri ve diğer kat maliklerinin kusurundan zararın kaynaklandığı anlaşılmakla davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine dair hüküm davacı vekilinin vaki İstinaf Başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … esas, … karar sayılı ilamı ile;
“Yargıtay Hukuk Genel Kurul’nun 2012/168 esas, 2012/397 karar ve 15.06.2012 tarihli ilamında, davalı … Genel Müdürlüğü’nün, kuruluşu, işleyiş ve yapısı ile görevlerinin 23.11.1981 tarih ve 17523 sayılı Resmî Gazete ‘de yayınlanarak yürürlüğe giren 2560 sayılı …’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunla düzenlenen, …’ne bağlı bulunan bir kamu kuruluşu olduğu, 2560 sayılı kanunda yer alan düzenlemeler ile …’nin, genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlükçe yönetileceği ,denetçileri vasıtası ile denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve raporlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun tasvibine sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşekküllerinde uygulanan formüle göre tanzim olunacağının belirtildiği, 6762 sayılı( mülga TTK Yen’i 6102 sayılı TTK 16. maddesi )TTK 18/1. maddesinde ” Ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmü şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler dahi tacir sayılır” hükmünün yer aldığı ve yaptığı işler itibarı ile ticarethane sayıldığı ve çok açık biçimde tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmiştir.Benzer bir çok içtihatta benzer gerekçelerle tacir olduğu açıklanmıştır.
Halefiyet 6102 sayılı TTK nun 1472. maddesinde düzenlenmiştir.Maddede, sigortacının sigorta tazminatını ödediğinde ,hukuken sigortalının yerine geçeceği , sigortalının gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya geçeceği belirtilmiştir.22.03.1944 tarih ve 37 E-9K sayılı kararında, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı davanın sigorta poliçesinden doğan bir dava olmadığı , bu nedenle halefiyet davasının bir ticari dava sayılamayacağı , bu davanın aynen sigortalı kimsenin sorumluya karşı açmış olduğu bir dava gibi olduğu , sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hakkın sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası içinde söz konusu olacağı vurgulanmıştır.Diğer taraftan , 6102 sayılı TTK nun 4/1-a maddesinde ,her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olacağı düzenlenmiştir.Somut olayda, davacı sigorta şirketine sigortalı olan şirkete ait iş yeri atık su basması sonucu hasarlanmıştır. Davalının hizmet kusuruna dayanılmıştır.Davalı kurum yukarıda açıklandığı gibi tacirdir.Bu durumda uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu ve davaya bakmakla görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olduğunun kabulü gerekecektir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir ve kamu düzenindedir.Taraflarca ileri sürülmese dahi ,mahkemenin görevli olması dava şartları arasında yer aldığından mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir.Somut davada, Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından da görevsizlik kararı verilip, temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş olduğu gözetilerek, mahkemenin göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeni ile dava dilekçesini 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114 ve 115. maddeleri gereğince usulden reddedilerek, görevli mahkemenin tayini ve görev uyuşmazlığının çözüme ulaştırılması ve merci tayini için Dosyanın re’sen Yargıtay’ın ilgili hukuk Dairesine gönderilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmiş olması doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin görevsiz mahkemede davanın görülerek sonuçlandırılmış olması nedeni ile kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur. “gerekçesi ile kaldırılarak mahkememiz tevzi olmuş ve 2018/183 esasına kaydı yapılarak yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
…. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin gerekçesinde de izah edildiği üzere; Üçüncü şahıs durumundaki …Şti.’ne ait iş yerine atık sularının girmesi sonucu zarar verdiği, sigorta poliçesi bulunan iş yerinin hasar bedelinin sigorta şirketince ödendiği ihtilafsızdır. Uyuşmazlık, sigortalının uğradığı gerçek zarar miktarı ve davalının bu zarardan sorumlu tutulup tulumayacağı hususundadır.
Mahallinde yapılan 16/10/2015 tarihli keşiften sonra uzman bilirkişi kurulu rapor ve ek raporunda; gayrimenkul bodrum katlarının döşeme kotu, şebeke kanalındaki en yüksek su seviye kotunun altında kalıyor ve kanalizasyon kendiliğinden akış sağlamıyorsa bu gibi düşük kotlu binaların bodrum katlarının atık sularının idare tarafından onayı uygun bir pompaj sistemi ile parsel çıkış bacasına yükseltilip diğer katların atık suları ile birlikte bağlantı kanalı vasıtayla kanalizasyon şebekesine verilmesi gerektiğini, birleşik sistem kanalizasyon şebekesine bağlı veya bağlanacak olan binaların bodrum katlarının atık suları, yer çekimi ile akıtılabilmesi dahi taşınmaz sahibi parsel çıkış bacasında atık suyun geri gelmesini önleyecek tedbir almak mecburiyetinde olduğunu, aksi takdirde binaların uğrayabileceğini, somut olayda ki gibi zarardan … idaresinin sorumlu olamayacağını, üretilen atık suları kanalizasyon şebekesine bağlayan atık su kaynağının sahibi bağlantıyı ve bağlantı üzerindeki diğer özel tesisleri iyi bir şekilde muhafazaya, parsel bacasını ve diğer ölçüm tesislerini her zaman kontrole hazır halde tutmaya mecbur olduğunu, parsel sınırındaki atık su parsel bacası ile kanalizasyon şebekesi arasında kalan rabıt bağlantı kanalının bakımının gayrimenkul sahiplerinin sorumluluğunda olup ev bağlantısındaki tıkanıklarından dolayı oluşabilecek her türlü zarar ve ziyandan mal sahiplerinin sorumlu olduğunu belirtmişlerdir.
Davalı …’nin sorumluluğu mahmekemizce 2560 sayılı … Kanunu 2 ,25 ve devam eden maddeleriyle 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiş, özellikle 2560 sayılı … nün kuruluş ve görevleri hakkında kanunun 25. maddesine göre atık su nedeniyle bu anlamda meydana gelen zarar ile yasal düzenlemelere ve bilirkişi raporuna göre davalının sorumlulukları açısından illiyet bağı bulunmadığı, sigortalı işyeri ve diğer kat maliklerinin kusurundan zararın kaynaklandığı anlaşılmakla davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda; davanın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 2.180 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalının tarafından yapılan 128 TL giderin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/04/2018

Katip …

Başkan …