Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/15 E. 2018/307 K. 03.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
ESAS NO : 2018/15 Esas
KARAR NO : 2018/307
DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/02/2015
KARAR TARİHİ: 03/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili 09/02/2015 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin hamili olduğu …. Bankası …. …. Şubesi’ne ait …. seri numaralı 2.600,00 TL bedelli 25.11.2014 vade tarihli çekin, 04.07.2014 günü müvekkilinin işyerinde yaşanan hırsızlık olayı nedeni ile çalındığını, müvekkilinin yaşanan hırsızlık olayı neticesinde şikâyette bulunduğunu, … Cumhuriyet Başsavcılığının …. soruşturma numaralı dosyası bulunduğunu, ayrıca söz konusu çeke ilişkin olarak İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası ile iptal davası açılmış olup davalının elinde bulundurduğu çeke ödeme yasağı konulduğunu, dava konusu çeke ilişkin ödeme yasağı konulması ve çekin ibraz edilip edilmediğine ilişkin bilgi verilmesi için İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından …. Bankası …. …. Şubesine müzekkere yazıldığını, banka tarafından verilen cevabi yazıda çekin takas aracılığı ile ibraz edilmiş olduğu ve ödeme yasağı nedeni ile ödeme yapılmadığını, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.01.2015 tarih ve 1 no.lu ara kararı ile huzurdaki dava konusu …. Bankası …. …. Şubesi ‘ne ait … seri numaralı 2.600,00 TL bedelli 25.11.2014 vade tarihli çeke ilişkin istirdat davası açmak ve tedbir kararı getirmek üzere kendilerine 2 haftalık kesin süre verilmesine karar verildiğini, aksi halde bu çeke ilişkin ödeme yasağının kaldırılacağının ihtar edildiğini, müvekkilin dava konusu çekin yetkili ve meşru hamili olup dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığını, dava konusu çeke ilişkin olarak İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasından teminat yatırılmış olduğundan ve aynı çeke ilişkin olarak birden fazla teminat yatırılması hakkaniyete aykırılık teşkil edeceğinden, davaya konu çekin meşru hamil müvekkile iadesine, haksız ve kötü niyetli zilyet davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, mahkememize vermiş olduğu 10.3.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle, dava konusu çekin, fatura ibrazı karşılığında müşteri … Makina Metal Tekstil İmalat San. ve Tic. – …’ den ciro yoluyla 08.07.2014 tarihinde alındığını, kanun hükümlerine uygun olarak üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getiren müvekkili şirketin, ciro silsilesinin muntazam olduğunun da tespiti üzerine dava konusu çeki ciro yolu ile aldığını, davacı tarafın çekte hak sahibi olmadığını, ayrıca çeklerin çalındığı iddiası ile ilgili olarak olay yerinde kolluk kuvvetleri tarafından tanzim edilen tutanakta “Odada dağınıklık olmadığı ve herhangi bir zorlamaya rastlanılmadığı’ hususunun açıkça tespit edildiğini, bu nedenle davacının öncelikle çeklerde hak sahibi olduğu ispat etmesi ve hangi suretle çeklerin çalındığının açıklığa kavuşturulması gerektiğini, 6361 Sayılı Kanun ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak işlemlerini yapan müvekkili şirket’e karşı açılan davanın reddi gerektiğini, ciro edilerek … Makina Metal Tekstil İmalat San. ve Tic. … firmasına verilen dava konusu çekin, … Makina Metal Tekstil İmalat San. ve Tic. – … firması tarafından ciro edilerek müvekkilim Şirket’e verildiğini, davacı tarafın müvekkili şirket’in senedi iktisap ederken kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava konusu çekin iktisabında kötü niyetli veya ağır kusurlu olduğunun düşünülemeyeceğini, ciro silsilesi düzgün olan ve 63 61 Sayılı Kanun hükümlerine uygun hareket eden müvekkili şirketin kötü niyetli ve kusurlu olduğunun iddia edilemeyeceğini, haksız ve kötü niyetli açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
TAHKİKAT, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Mahkememizce delillerin ibrazını müteakip, celbi gerekli deliller celp edilerek dosyamız arasına girmiştir.
Mahkememiz dosyasının delillerini, İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dava dosyası, … CBS’ nin …. soruşturma dosyası, cevabi yazılar, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporu, oluşturmaktadır.
Mahkememizce dosya üzerinde iddia ve savunma doğrultusunda Ticaret ve Borçlar Hukuku Öğretim Üyesi Y.Doç. Dr. …; Mali Müşavir … marifeti ile inceleme icra edilerek konuya ilişkin 08/02/2016 tarihli rapor teminle dosyamız arasına katılmıştır.
Bilirkişilerden alınan 08/02/2016 tarihli raporda özetle;
“Davacı, davalı ve dava dışı … ( …) Ticari Defterlerinin tetkikinde; tarafların 2014 ticari defterlerinin 6102 SY 64.md.sinin 3.fıkrası son cümlesi kapsamında 06 Haziran 2013 Tarihli Resmi Gazete Sayı: 28669 ile yapılan değişikliğin 15/a md.si kapsamında tasdiklerinin süresi içersinde yapıldığı görülmüştür. HMK 222.maddesi kapsamında lehe delil vasfına haiz olduğu bu kapsamda değerlendirilmiştir. Davacının ticari defterlerinin incelenmesi neticesinde;davacının kayıtlarında … … Matbaa hesabı incelendiğinde, davacı ile … Matbaa arasındaki ticari ilişkinin 21.04.2014 tarihinde davacının tanzim etmiş olduğu fatura ile başlamış olduğu, 2014 yılında davacının … Matbaa firmasına 10.039,61 TL tutarında 9 adet fatura tanzim etmiş olduğu, … matbaa firmasının dava konusu çekin veriliş kaydına kadar 6.202,69 TL tutarında çek ve kart ödemelerinin mevcut olduğu, … firmasının borcu 3.502,56 TL iken 25.06.2014 tarihinde 2.600 TL tutarındaki davaya konu çekin davacıya verildiğine ilişkin kaydı olduğu görülmüştür. Dava dışı şirket tarafından sunulan cari hesap dökümleri ve ticari defterlerin tetkikinde ise, sunulan …. … Reklam hesabı incelendiğinde davacı şirket kayıtları ile aynı olduğu, davaya konu çekin 25.06.2014 tarihinde davacı şirkete verildiğine ilişkin kayıtların mevcut olduğu görülmüştür. … ile … Makine Metal Tekstil İmal.San.Tic. … arasında faktoring sözleşmesi akdedildiği, 25.7.2013 tarihinde ve 26.03.2014 tarihinde Faktoring Limiti Artırım Sözleşmesi yapılmış olduğu, müşterek Borçlu Müteselsil kefillerin … ve … Tekstil Metal San.Paz. İç ve Dış Tic. Ltd.Şti. olduğu ve diğer hususlar mevcuttur. Alacak Bildirim Formu (08.07.2014)’ nun incelenmesinde, … Makine tarafından 08.07.2014 tarihli Alacak Bildirimi Formundan, 3.7.2014 tarihli faturanın 88.660,22 TL olduğu, alınan temlik tutarının ise 62.830,00 TL olduğu, … Makine tarafından 08.07.2014 tarihinde çek çıkış bordrosu ile davaya konu çekle birlikte 14 adet çekin faktoring şirketine verildiği, çeklerin davalı kayıtlarında 08.07.2014 tarih ve … referans no ile … yevmiye nolu kayıtla kayıtlara alınmış olduğu, Faktoring işlemine ilişkin faiz, komisyon, masraf tutarının 5.329,86 TL olarak iskonto raporun mevcut olduğu, 84.000,14 TL net tutar hesaplandığı, 20.000 TL tutarındaki kısmın diğer faktoring işlemlerinden kaynaklı karşılıksız çeklere karşılık mahsup edildiği ve 84.000,14 net tutar hesaplandığı, 20.000 TL’lik kısmın eft ödemesi mevcut olduğu (Ödeme dekontu mevcut) (Yevm.No:…) hususları mevcuttur. Davaya konu edilen 2.600 TL tutarındaki çekin davalı kayıtlarındaki akıbeti incelendiğinde, 09.07.2 014 tarihinde bankaya gönderildiği, 26.11.2014 tarihinde karşılıksız kayıtlarının yapıldığı,01.12.2014 tarihinde şirkete iade, 9.12.2014 tarihinde çalıntı çek ters kayıtları ve en son 13.03.2 015 kanuni takip hesabına aktarıldığı görülmüştür. ….bankası tarafından 20.03.2015 tarihli yazı ile; … Nak.Tur.İnş.ve Tem.Hiz.Tic.Ltd.Şti. firmasının keşide ettiği 25.11.2014 keşide tarihli … adına verilen 2.600 TL’lik …. seri nolu çek takas merkezince ödenmediği için arakasının yazılmış olduğu bildirilmiştir. Müşteki Tutanaklarında, … … …. Polis Merkezinde … tarafından verilen 04.07.2014 tarihli ifade tutanağında, … Mahallesi … Sitesi ….Cadde … numarada faaliyet gösteren … Reklam unvanlı işyerinde bulunan masanın çekmecesinde kendilerine ciro edilen 34 adet müşteri çeki, 4 adet senet, 11 adet boş çek koçanının olmadığını gördüğünü, kamera kayıtları incelendiğinde 03.07.2014 tarihinde saat 17:50 sularında bir erkek şahsın işyerine girerek işyerine girip kolaçan ettikten sonra girip çıktığının görüldüğünü, bu şahsın işyerine daha önce gelmediğini, çek ve senet toplamının 287.418,67 TL olduğunu, kimliği meçhul kişiden şikayetçi olduğu hususları mevcuttur. Yine 08.07.2014 tarihli ek ifade tutanağında diğer firmalara vermiş olduğu ve geri aldığı 40 adet teminat çeklerinin de kayıp olduğu, hususlarının bildirildiği görülmüştür. … Cumhuriyet Savcılığının … sayılı dosyasında; … tarafından savcılığa 03.12.2014 tarihinde ifade tutanağı ile şikayette bulunmuş olduğu görülmüştür. Mali incelemeler neticesinde, davacının yukarıdaki tespit edilen kayıtlarıyla çek üzerinde ciranta olan … Matbaa kayıtlarında çekin … Matbaa’nın davacıyla olan ticari ilişkisinde mevcut borcu kapsamında 25.06.2014 tarihinde verildiği tespit edilmiştir. Davacı … Reklam Şirketi’nin 03.07.2 014 tarihinde işyerinden çalındığını bildirdiği işbu çeki belirtilen ilişki kapsamında elinde bulundurduğu belirlenmiştir. Çek üzerinde … Matbaa firmasından sonra … olarak okunan ciro ve sonraki … Tekstil cirolarında görülen isimlerle ilgili davacı kayıtlarında borçlandırıcı alacaklandırıcı bakiye kaydı görülememiştir. Davalı … şirketinin 08.07.2014 tarihinde çekle ilgili işlemleri yaptığı, müşterisi … Makine … tarafından … Firmasına tanzim edilen 03.07.2012 tarihli irsaliyeli faturayı sunduğu hususları tespit edilmiştir. HUKUKİ DEĞERLENDİRME ; Dava, dava konusu çekin çalınmış olduğu bu nedenle iadesi istemine ilişkindir. Davalı, dava konusu çeki ciro yoluyla devralmıştır. İlke, kambiyo senetlerinin temel ilişkiden bağımsız (soyut) olması ve borçlunun temel ilişkiden doğan defi ve savunmalarını senedi ciro ile devralan hamile karşı ileri sürememesidir. TTK. m. 687/1 hükmü, bu kuralın istisnasını “hâmilin poliçeyi (çeki) iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması” şeklinde ifade etmektedir. Diğer bir anlatımla hamil, çek kendisine ciro edilirken bu ciro sonucunda borçlunun (keşidecinin) cirantaya karşı sahip olduğu bazı savunmaları kaybedeceğinin bilincinde olmalıdır. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu 13.12.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 9/3 maddesinde de, Ticaret Kanunu’nda yer alan hükümlere paralel olarak “faktoring şirketi bile bile borçlunun zararına hareket ederek kambiyo senedi iktisap etmemiş ise şahsi def’ilerin faktoring şirketine karşı ileri sürülemeyeceği” belirtilmiştir. Buna göre faktoring şirketleri, fatura tevsiki ile birlikte, çeki ciro yolu ile temlik alabilecektir. Faturadaki malların teslim edilip edilmediği, malların bedellerinin ödenip ödenmediği veya çekin teminat amaçlı verilmiş olup olmadığı gibi iddialar faktöring şirketine karşı ileri sürülemeyecektir. Bunun istisnası ise faktöring şirketinin bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olması halidir. Çeki faktoring şirketine ciro edenin kötü niyetli olması önemli değildir. Önemli olan faktoring şirketinin bunu bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması gerekir. Buna göre mevcut davada, faktoring işlemlerinde davalı 3f faktöring şirketinin davacının bile bile zararına hareket ettiğinin de ispatlanması gerektiği açıktır. Hukuk Genel Kurulu vermiş olduğu bir kararında bu hususu şu şekilde dile getirmiştir: “…Basiretli bir tacirin ciro edilip imzalanmış vaziyette bir müşteri çekini bu şekilde araç içinde bırakmasının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, başka bir anlatımla, inandırıcılığı üzerinde durulmamıştır. Davalı çeke ciro yoluyla hamildir. TTK.nun 599. maddesi uyarınca kötü niyetli hamil olup olmadığı, diğer bir anlatımla çekin çalıntı olduğunu bilerek eline geçirdiği hususunda da araştırma ve inceleme yapılmamıştır. O halde mahkemece bu yönler üzerinde durulup tartışılarak, yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir (HGK’nın E. 2012/19-185, K. 2012/386 sayı ve 13.06.2012 tarihli kararı). Somut olayda olduğu gibi çekin çalıntı olduğuna ilişkin bir iddia da kişisel bir def’i oluşturup bu yöndeki iddianın da cirantaya karşı ileri sürülebilmesi için cirantanın kötünüyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Gerçekten de, yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere, çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 686/1 hükmüne göre: ” Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”. Davalı … şirketinin dava konusu çek üzerindeki hakları müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşılmaktadır. Yine çekte de uygulama alanı bulan TTK. m. 687/1 hükmüne göre: “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hami 1, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun”. Bu durumda, davacı tarafından, çekin çalıntı olduğunun ve bu hususun da davalı … şirketi tarafından bilindiğinin, buna rağmen bile bile çeklerin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiğinin, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğunun ispat edilmesi gerekir. Bir Hukuk Genel Kurulu kararında da “… Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle dava konusu çekin lehtar kısmında yazılı “Ç. Ticaret” ibaresinin geçerli bir ticaret unvanı olup olmadığı tartışılmış ve sözkonusu ibarenin geçerli bir ticaret unvanı olmadığı, bu nedenle çekin hamiline yazılı çek olarak kabulü gerektiği, hamiline yazılı çekte de ciro imzasının sahte olmasının bir öneminin olmadığı, ciro silsilesinin görünüşte düzgün olmasının yeterli olduğu ve davalı … şirketinin çeki ilgili yönetmeliğin hükümlerine uygun olarak elinde bulundurduğu anlaşıldığına göre yetkili hamil sayıldığından, davacının çekin istirdadı isteminde bulunamayacağı oyçokluğu ile kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, dava konusu çekin geçerli bir ticaret unvanı emrine düzenlenmediğinden hamiline yazılı çek olduğu ve söz konusu çekte ciro silsilesinin görünüşte de olsa düzgün olduğu, davalı … şirketinin usulüne uygun olarak çeki elinde bulundurmakla yetkili hamil olduğunun kabulü ile davacının çekin istirdadına yönelik davasının reddedilmiş olması; sonucu itibariyle usul ve yasaya uygun olup; bu nedenle karar onanmalıdır…” denilerek varılan sonuç teyid edilmiştir (HGK’nın 2011/19-228 E., 2011/328 K. sayı ve 08.05.2011 tarihli kararı). Davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususun da davalı tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötüniyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilememiştir. Yakarıda, mali inceleme bölümünde de ifade edilmiş olduğu üzere, davalının dava konusu çeki bir faktoring sözleşmesine istinaden aldığı, faktoring sözleşmesine konu hizmetleri fatura karşılığında ifa ettiği de anlaşıldığından, davalının kötüniyeti olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Sonuç olarak; a) Ticaret Kanunu ve 6361 sayılı Finansal Kiralama Kanunu hükümlerine göre ciro yoluyla dava konusu çeki devralan davalı … şirketine karşı davacının çek keşidesine mesnet teşkil eden borç ilişkisine ait defileri ileri süremeyeceği, b) Davalı Factoring şirketinin iyi niyetli yetkili hamil olduğu, dava konusu çeki iktisap ederken bile bile borçlu zararına hareket ettiği hususunun kanıtlanamadığı, bu nedenle davacının talebinin kabulüne olanak bulunmadığı,” hususunda mütalaa ve beyanda bulunmuşlardır.
Dava, dava konusu çekin çalınmış olduğu bu nedenle iadesi istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra edilen yargılama ve tekmil dosya münderecatından edinilen vicdani kanaat gereğince, dosyada mübrez raporla; davacı tarafından, çekin çalıntı olduğu ve bu hususun da davalı tarafından bilindiği, buna rağmen bile bile çekin devir alınarak tahsil için bankaya ibraz edildiği, dolayısıyla da bir kötü niyetin bulunduğu hususları geçerli delillerle ispat edilememiştir. Yapılan, mali inceleme bölümünde de ifade edilmiş olduğu üzere, davalının dava konusu çeki bir faktoring sözleşmesine istinaden aldığı, fakto ring sözleşmesine konu hizmetleri fatura karşılığında ifa ettiği de anlaşıldığından, davalının kötü niyeti olduğunun kabulüne olanak bulunmamaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında, davacı tarafından davalı aleyhine açılan dava yerinde görülmediğinden reddine dair hüküm davacı vekilinin vaki temyizi üzerine Yargıtay ….. Hukuk Dairesi’nin …. esas, …. karar sayılı ilamı ile;
“Uyuşmazlık, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri nitelikte olup davadan feragat hüküm kesinleşinceye değin yapılabilir ve karşı tarafın kabulüne bağlı olmadığı gibi yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur. Davacı vekilinin HMK’nın 74. maddesi çerçevesinde verilen özel yetkiye binaen davadan feragate (vazgeçmeye) ilişkin beyanının HMK’nın 307 vd. maddeleri uyarınca sonuç doğurucu nitelikte olduğu kanısına varılmış, Yargıtay İBK’nun 11.04.1940 gün ve 70 sayılı ve HGK’nun 21.11.1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca, öncelikle, davadan feragate ilişkin bir hüküm verilmesini teminen yerel mahkeme kararının bozulmasına, davacı vekilinin hükmün temyizinden feragatine ilişkin olarak bu aşamada bir karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. “gerekçesi ile bozularak mahkememize devrolmuş, … esasına kaydedilmiş ve yargılamaya mahkememizce devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan açık yargılaması sonucunda; usul ve yasaya uygun bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, bozma ilamı doğrultusunda davanın vaki feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda yazılı nedenlerle,
1-Davanın vaki feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 44,41 TL peşin harçtan 31,40 TL‘nin mahsubu ile arda kalan 13,01 TL‘nin karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 1.800,00 TL ücret-i vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 günlük kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/04/2018

Katip

Başkan