Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1200 E. 2021/745 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1200
KARAR NO : 2021/745

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ : 13/12/2018
KARAR TARİHİ : 04/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2014 yılında kurulduğunu, davalının müvekkili şirketin kurucularından olduğunu, 08/05/2017-18/12/2017 tarihleri arasında şirket müdürlüğü görevinde de bulunduğunu, şirket ortaklığı ve müdürlük görevinin 06/12/2017 tarihinde yapılan pay devri ve buna ilişkin ortaklar kurulu kararının 18/12/2017 tarihinde tescil ve ilan edilmesi ile son bulduğunu, Sağlık Bakanlığı tarafından tıbbi ürün ve cihazların piyasa arz koşullarının belirlendiğini ve buna uygun denetimlerin gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket nezdinde 27/09/2017, 03/08/2017, 09/05/2017 ve 06/06/2017 tarihlerinde Sağlık Bakanlığı tarafından fiili denetimlerin gerçekleştirildiğini ve ilgili denetimler sonucu Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun 10/04/2018 tarihli idari yaptırım ve para cezası konulu yazısı gereğince müvekkiline 52.762 TL tutarında idari para cezası kesildiğini, denetim tarihlerinde şirketi münferit imzasıyla temsil ve ilzam etmek üzere yetkilendirilmiş olan davalının, şirketin üst düzeyde yönetilmesi ve yönetimi ile şirket menfaatlerinin gözetilmesi yükümlülükleri çerçevesinde müvekkili şirket tarafından piyasaya arz edilen ve satışı devam eden ürünlerin ilgili mevzuata uygun olup olmadığını değerlendirme, denetimler esnasında idari makamlara bilgi ve belgeleri sağlama ve bu anlamda olası riskleri tespit ve önleme yükümlülüklerini ihlal etmiş olduğunu, bu sebeplerle müvekkilinin uğradığı 52.762 TL tutarındaki idari para cezasından ilgili dönemde diğer ortaklar gibi kendisinin de sorumlu olması gerektiğini, nitekim denetim tarihlerinde şirket ortağı ve müdürü olan … ve halen şirket ortağı ve müdürü olan …’in davanın açılmasından önce idari para cezasının 1/3’ü olan 17.587,33 TL’yi ödediklerini, müvekkili şirketin kuruluşundan beri şirket ortağı olan davalının şirketin kuruluş tarihinden itibaren piyasaya arzına karar verilen ürünler, ilgili regülasyonlar, tıbbi cihaz ve ürünlerin satış koşulları ve şartları hakkında bilgi sahibi olduğunu beyanla idari para cezasının 1/3’ü olan 17.587,33 TL’nin davalı tarafından dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllardır inşaat sektöründeki firmalarda kurucu ve ortak olarak faaliyette bulunduğunu, şahsen medical işlerle finansal ortaklıktan başka fiziki bir ilgisi, bilgisi ve yönetimsel bir faaliyetinin bulunmadığını, eski ortaklığının bulunduğu davacı şirketin, “…” sektöründe faaliyet göstermekte iken yönetici ve müdür olan, bu sektörü tanıyan ve bilen … tarafından yönetildiğini, halen de onun tarafından yönetilmeye devam edildiğini, müvekkilinin ortaklığının olduğu dönemde de tüm yönetim yetkilerinin …’de olduğunu, kendisinin aldığı kararlar ve işlerle şirketin faaliyetlerinin devam ettirildiğini, davacı şirketin iştigal alanı yurtdışı bağlantılı olup tüm işlerin İngilizce dil bilgisi ve medical sektör bilgi ve tecrübesini gerektirdiğini, belirtilen vasıf, bilgi ve tecrübesi olmayan müvekkilinin süreçteki ortaklığının sadece finansal destek sağlamaktan ibaret olduğunu, alınan ve satılan mallar ve içerikleri ile herhangi bir ilgisi ve bilgisinin de bulunmadığını, müvekkili geçici bir dönem (3.5 ay) için müdür olarak atanmış ise de tüm yönetim, işleyiş ve sorumluluğun fiilen …de kaldığını, davacı tarafın dava dosyasına ibraz ettiği dava konusu tutanakların tamamında …’in imzasının bulunduğunu, bunun da şirketin fiilen …tarafından yönetildiğinin ispatı olduğunu, müvekkilinin davacı şirkete gelen inceleme evraklarından bilgisinin olmadığını, haberdar dahi edilmediğini, şirket ortakları arasında yazılı olarak düzenlenen 17/08/2017 tarihli protokol ile ortaklığın sonlandırılması, kar ve zarar ortaklığı vs. husuların ayrıntılı olarak düzenlendiğini, protokolün 3. maddesinde açıkça belirtildiği üzere; “sirket ortaklarından … ve … 31/07/2017 tarihinden itibaren şirketin kar ve zararına ortak olmayacaklardır.” denildiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen denetimlerden 27/09/2017 ve 03/08/2017 tarihli olanların, protokolde kararlaştırılan 31/07/2017 tarihinden sonrasına tekabül ettiğini, diğer tutanakların kabulü anlamını taşımamak üzere; anılan protokol gereğince bu iki tutanak ve devamından müvekkiline herhangi bir sorumluluğun atfedilemeyeceğini beyanla haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 553. maddesi uyarınca limited şirketin uğradığı zararın şirket müdüründen tazmini talebine ilişkindir.
Mahkememizce taraflarca sunulan deliller incelenmiş, Sağlık Bakanlığı İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan dava konusu edilen idari para cezasına ilişkin kayıtlar ile davacı şirketin ticaret sicil kayıtları celp edilmiş, davacı şirket genel kurulunda davalı aleyhinde sorumluluk davası açılmasına dair karar alındığı anlaşılmış, tarafların tanıkları duruşmada dinlenmiş, dosya davacı şirketin ticari defterleri ile sunulan deliller üzerinde inceleme yapılarak rapor tanzim edilmek üzere bilirkişi heyetine tevdi edilmiştir. Mali Müşavir Bilirkişi … 28/02/2020 tarihli raporunda özetle; davacı şirket ile ilgili olarak tespite konu işlemlerin tarihleri olan 17/05/2018 ve 17/08/2018 tarihlerine ilişkin yevmiye, defter-i kebir ve envanter defterlerinin yasal süreleri içerisinde oluşturulduğunun tespit edildiğini, Sağlık Bakanlığı’nın 10/04/2018 tarihli idari yaptırım ve para cezasına konu 52.762 TL’nin davacı tarafından ödendiği ve muhasebe kayıtlarına alındığını, … ve …’in davacı şirkete gönderdiği toplam 35.174,66 TL’ye dair muhasebe kayıtlarının şirket ortaklarını şirketten alacaklandıracak şekilde oluşturulduğunu, dekontlara konu 35.174,66 TL’nin şirkete gelir olarak kaydedilmediğini veya sermaye/sermaye avansı olarak şirkete aktarılmadığını, ortaklara borçlar hesabında yer alan … ve…’in şirketten alacaklı olduğu 35.174,66 TL tutarın bugün itibariyle güncel durumuna dair detayın ise taraflarına bildirilmediğini, davacı şirketin 331 ortaklara borçlar hesabına kaydedilen 35.174,66 TL kadar … ve …’e borçlu durumda olduğunu ve raporda yer alan mevcut veriler ışığında, 52.762,00 TL idari para cezası tutarının hukuken ve muhasebesel olarak ortaklarca karşılanmış olmadığını tespit ve mütalaa etmiştir. Mahkememizce, 08/07/2019 tarihli bilirkişi inceleme kararında, mali müşavir bilirkişi ile hukukçu bilirkişiden oluşan heyet tarafından rapor düzenlenmesine karar verilmiş olmasına rağmen raporun, yalnızca mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlendiği anlaşılmakla bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti 10/06/2021 tarihli raporunda özetle; dava dışı iki müdürden … ve …’in davacı şirkete kesilen 52.762 TL idari para cezasının 1/3’nü ayrı ayrı ödedikleri halde, bu tutarların adı geçen kişiler adına borç olarak muhasebe kaydı geçmesinin gerçek manada bir ödeme yapıldığı anlamına gelmediğini, 6102 sayılı TTK çerçevesinde limited şirket müdürlerinin sorumluluğuna gidebilmek için davacı tarafın, davalının hangi eylem nedeniyle sorumlu olduğunu ve kusurunu ispatlaması, limited şirket müdürleri arasında cari olan farklılaştırılmış teselsül ilkesi gereğince müdürün sorumluluğunun Mahkememizce takdir edilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir. Raporlar taraflara tebliğ edilmiş, Mahkememizce denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.
Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 644. maddesinde yer alan atıf nedeniyle 553. maddesi uyarınca limited şirket müdürüne karşı şirketin zararı nedeniyle yöneltilmiş sorumluluk davasıdır. TTK’nın 553. maddesi uyarınca kusurlu davranışlarıyla yasadan ya da şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ihlal eden müdürler verdikleri zararı şirkete, ortaklara ve şirket alacaklılarına karşı tazminle yükümlüdürler. Limited şirket müdürlerinin sorumluluğu hususunda TTK’nın 557. maddesi uyarınca farklılaştırılmış teselsül hükümleri geçerli olmakla, birden fazla müdür olması halinde her bir müdürün sorumluluğu zararın oluşmasındaki payı kadardır. Davacı şirket 22/08/2014 tarihinde kurulmuş ve medikal ürünlerin satışını yapmakta olan bir limited şirkettir. Davalı 11/04/2017 tarihinde şirket müdürlüğüne seçilmiş ve 18/12/2017 tarihinde payını devrederek şirketten ayrıldığı tarihe kadar müdürlük görevinde bulunmuştur. Davalı ile birlikte dava dışı … ve … de aynı dönemde müdür olarak görev yapmışlardır. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından davacı şirket nezdinde 06/06/2017, 03/08/2017 ve 27/09/2017 tarihlerinde gerçekleştirilen denetimler neticesinde, davacı şirkete; 16/09/2015 tarihinde piyasaya arz edilen “…” marka “…100 mg…” etiket adlı ürünün Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’ne ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunu’nun 5/1 maddesine aykırı olması nedeniyle 8.381 TL; 18/09/2015 tarihinde piyasaya arz edilen “Saç Aşısı Uygulama Kiti” etiket adlı ürünün Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’ne ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunu’nun 5/1 maddesine aykırı olması nedeniyle 8.381 TL; 07/08/2017 tarihinde piyasaya arz edilen “…” etiket adlı ürünün Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’ne ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunu’nun 5/1 maddesine aykırı olması nedeniyle 36.000 TL olmak üzere toplam 52.762 TL tutarlı ve 10/04/2018 tarihli idari para cezasının düzenlenmiştir: Davacı şirket denetimlerin yapıldığı tarihlerde davalının şirket müdürü olduğunu ve bu nedenle zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek söz konusu cezanın diğer müdürlerle birlikte davalı tarafından şirkete ödenmesi gerektiğini iddia ederek iş bu davayı açmıştır. Alınan mali müşavir bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere davacı şirket tarafından idari para cezası ödenmiş, dava dışı … ve …tarafından davacı şirkete ayrı ayrı cezanın 1/3’ü oranında ödeme yapılmış ise de, ödemelerin davacı şirketi borçlandırma şeklinde kayıtlara alındığı, dolayısıyla davacının diğer müdürler tarafından zararın paylarına düşen kısımlarının ödendiği beyanına itibar edilemeyeceği, kaldı ki davalının sorumluluğuna gidilmesi halinde TTK’nın 557. maddesi uyarınca sorumluluk miktarının Mahkememizce takdir edileceği ancak bundan önce davacı şirketin davalının kusuru ile bu zararın oluşmasına sebep olduğunu ispat etmesi gerektiği anlaşılmıştır. 10/04/2018 tarihli idari para cezasına konu iki adet ürünün piyasaya 16/09/2015 ve 18/09/2015 tarihlerinde arz edildikleri, her ne kadar denetim tarihi daha sonra ise de zararı doğuran eylemlerin bu tarihlerde gerçekleştiği, davacının iddia ettiği şekilde, denetimlerin davalının müdür olduğu tarihte yapılmış olmasının davalının, bu ürünlerin 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanunu’nun 5/1 maddesine aykırı şekilde piyasaya arz edilmesinden sorumlu hale getirmeyeceği, idari para cezasının 36.000 TL’lik kısmına konu ürünün ise 07/08/2017 tarihinde piyasaya arz edildiği, her ne kadar davalı bu tarihte şirket müdürü ise de, 17/08/2017 tarihinde yapılan toplantıda, davalının 31/07/2017 tarihinden itibaren davacı şirketin kar ve zararına ortak olmayacağının karar altına alındığı, ürünün piyasaya arz edilmesi ile oluşan zararın tarihinin 31/07/2017 tarihinden sonra olduğu, dolayısıyla davacının bu ürün nedeniyle kesilen idari para cezasını davalıdan talep edemeyeceği, ayrıca dinlenen tanık beyanları ile davacı şirketin fiili olarak yönetim işlerinin, davalının dışındaki diğer iki müdür tarafından yerine getirildiği, davalının kısa bir dönem kağıt üzerinde müdür olarak yer aldığının anlaşıldığı, davalının somut olarak idari para cezasına konu ürünlerle ilgili kusura dayanan bir eyleminin ispat edilemediği, bu nedenlerle davanın haksız olduğu anlaşılmakla reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar ve ilam harcı 54,40 TL’nin peşin alınan 300,36 TL harçtan mahsubu ile kalan 245,96 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,

Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
04/11/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır