Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1198 E. 2021/640 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2018/1198 Esas
KARAR NO:2021/640

DAVA:Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:13/12/2018
KARAR TARİHİ:29/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Trafik kazasında müşterek çocuklarını kaybeden davacıların, 6100 sayılı HMK’nın 107. Maddesi uyarınca toplanacak delillere göre, destekten yoksun kalma tazminat tutarları belirlenerek, destekten yoksun kalma tazminatının sürücü-işleten davalı yönünden kaza tarihinden, sigortacı davalı yönünden poliçe limitini aşmamak kaydıyla dava tarihinden itibaren işletilecek avasn faizi, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesini, her bir davacı için ayrı ayrı 100.000-TL olmak üzere toplam 200.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek olan yasal faizi ve yargılama giderleriyle birlikte sürücü işleten davalı …’dan tahsilini, Davalı …’a ait olan ve trafik kazasına karışan … plaka sayılı aracın üzerine üçüncü kişilere devir ve temlikinin önlenmesi için taktiren teminatsız olarak İhtiyatı tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların huzurdaki davadan önce müvekkil şirkete yaptığı başvuru üzerine … numaralı hasar dosyasının açıldığını, davacıların ibraz ettiği evraklar üzerinden yapılan inceleme neticesinde; TRH-2010 tablosuna göre aktüer hesaplama yaptırıldığını, sigortalının kusuru oranında %100 davacılar için toplam 72.849,49-TL destekten yoksun kalma tazminat 02/11/2018 tarihinde davacıya vekilinin hesabına ödendiğini, müvekkil şirket tarafından davacıların zararı tamamen karşılandığını ve huzurdaki davanın reddinin gerektiğini, davacının avans faizi istemi yasaya aykırı olduğunu, hiçbir hukuki temeli bulunmamakta olduğunu, dava konusu araç hususi olarak kullanılmakta olup ruhsatına bu şekilde işlendiğini, davacının bakiye tazminat talebinin reddini, mahkeme aksi kanaatte ise kusur raporu alınması için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne sevkini, bakiye tazminata ilişkin hesaplama yapılması halinde, ödeme tarihi verileri dikkate alınarak TRH-2010 tablosuna göre hesaplama yapılmasını, yapılacak hesaplamadan hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle ayrı ayrı indirim yapılmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı müvekkilin kaza sonucunda gerekli özen yükümlülüğünü yerine getirerek arkadaşı …’a ilk müdahalesinde bulunduğunu ve olay yerine ambulans çağırdığını, bu esnada ağır yaralı olan …’a sağlık ekipleri tarafından müdahalede bulunulurken, personellere gerekli bildirimlerde bulunduğunu ve …’ın bir takım ilaçlar kullandığını ve beraber alkol aldıklarını beyan ettiğini, müvekkil kaza sonrasında alkollü olduğunu kolluk kuvvetlerine kendisinin beyan ettiğini, beyanı neticesinde yapılan alkol muayenesinde 0,69 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, müteveffanın ise kaza sonrası kaldırıldığı … bulunan … Hastanesinde, polislerce alınan ve ATK incelenmek üzere teslim edilen kanında 0,93 promil alkol tespit edildiğini, davacının davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretlerinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; ölümlü trafik kazasından kaynaklı destekten yoksun kalma hukuki sebebine dayalı maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılara ait mirasçılık belgesi, poliçe / hasar dosyası, araç tescil kayıtları celp edilmiştir.
SGK’ya yazı yazılarak davacılara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmıştır.
… ASCM’nin … esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacılar ile davalı asilin ekonomik ve sosyal durum araştırmasına yönelik belgeler tetkik edilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişiler … ve … marifetiyle hazırlanan 22/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; ”…Kaza yeri başlangıcında hafif sola viraj bulunakta olup daha sonra sonrasında yol düz ve 3 şeritli olarak devam etmekte olduğunu, yolun sağında banket ve sonrasına yaya kaldırımı bulunmakta olduğunu, yol üzerinde virajdan sonra 55 metre düşmeksizin orta refüje sürtme izi tespit edildiğini, davalı … polis merkezinde verdiği ilk ifadesinde arkasında müteveffa olduğu halde … caddesinde … yönünde seyir halinde olduğunu, Orman Bölge Müdürlüğünden 50-100 metre gerideki hafif virajda sağa dönüş yaptığında arkadaşı …’ın muhtemelen uyuması nedeniyle ters yöne doğru gittiğini, bu esnada uğraşmasına rağmen direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve kaldırıma çarptığını ve motosikletten atladığını, arkadaşını tutmaya çalıştığını, daha sonra arkadaşını yerde yatar vaziyette gördüğünü, kendisinin hareket etmediğini görünce kaskını çıkardığını, nabzını yokladığını, nabzının attığını görünce 112’ye haber verdiğini beyan ettiğini, incelenen CD kaydında ise en sol şeritte seyreden motosikletin bir anda kontroldan çıkıp yolun sol tarafında bulunan kaldırıma çarptığı ve devamında davacı yolcunun motosikletin altında kalarak ileri doğru yaklaşık 50 metre gittiğini, yolcu …’ın yerde yatar vaziyette olduğunu gördüğünü, hemen kaskını çıkararak yaralının yanına gittiğini beyan ettiğini, müteveffanın Adli Tıp Kurumuna gönderilen kanında 0.93 promil alkol bulunduğu tespit edildiğini, hastanede yapılan ölçümde sürücünün ise kanında 0.69 promil alkol bulunduğunu, davalı sürücü … Ceza davasındaki savunmasında maktulün arkadaşı olduğunu, olay günü beraberce eğlenip alkol aldıklarını, o gün orada kalacaklarını, ancak dönmek zorunda kaldıklarını, motosikleti kedisinin kullandığını, maktulün arkasında oturduğunu, yola çıktıktan kısa süre sonra tali yola çıktıklarını hızının 40-50 km/s civarında olduğunu, virajı dönmek için direksiyonu sola doğru çevirip motoru hafifçe sola doğru yatırdığında motorun istediğinden fazla sola yattığını ve kaldırıma fazla yanaştığını, motor sola fazla yaklaşınca sol bacağının motorla kaldırım arasına sıkıştığını ve kontrolu kaybettiğini, direksiyonunu bıraktığını, yatar vaziyette kaldırıma çok yakın olduğundan kendisini kaldırıma bıraktığını, motosikletin savrulup gittiğini, ayağa kalktığında 4-5 m. geride arkadaşını yerde yatarken gördüğünü, yanına gidip konuşmaya başladığını, bilincini açık tutmaya çalıştığını, ancak arkadaşının konuşamadığını sadece söylediklerine tepki verdiğini beyan ettiğini, adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafında verilen ek raporda kazanın sabaha karşı meydana gelmesi, maktulün olay sırasında uyuyarak düştüğü ve bu esnada motosikletin dengesini bozduğu yönündeki iddia değerlendirildiğini ve sanığın alkollü olan müteveffanın durumunun kendisinin seyir güvenliğini olumsuz etkileyebileceğini öngörüp bu durumun yaratabileceği tehlikeyi dikkate almadığını, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, viraja hızlı giriş yapıp orta refüje fazla yaklaştığı ve kendisinin ve motorun sol yanını orta refüje sürttüğünü, bu arada arkasında yolculuk yapan arkadaşının düşmesine neden olduğu olayda, arkadaşının uyuduğu ve bunun motorun kontroldan çıkmasında etkili olduğu yönünde bir kanaat oluşmadığını, davalı sürücü … yönetimindeki motosiklet ile yol şartlarına uygun hızda seyretmediği, viraj girişinde yavaşlamadığı, hızının fazla olması nedeniyle direksiyon hakimiyetini kaybettiği, refüje çarpmadan yol alması mümkün iken, dikkat ve özen yükümlüğün aykırı davrandığı, orta refüje çarparak arkasında oturan arkadaşının refüje sürterek ve motordan düşerek yaralanmasına ve sonra da ölümüne neden olduğu, böylece TK 52/b maddesine aykırı davrandığı ve olayda asli kusurlu olduğu mütalaa olduğunu, olayda kask takan motorun arkasında yolculuk yapan ve motosikletin refüje çarpası ile dengesini kaybettiği anlaşılan müteveffa yolcu olayda kusursuz olduğunu,
Yukarıdaki inceleme ve tespitlere göre olayda:
1.Davalı sürücü … asli ve 8/8 oranında kusurlu olduğunu,
2.Müteveffa yolcu … kusursuz olduğunu,
Zorunlu trafik sigorta poliçesi 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarındaki değişiklikten sonra düzenlendiğini, Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E, 2020/40 K ve 17.07.2020 tarihli kararı ile;
Aşağıda tam metni yer alan Karayolları Trafik Kanunun 90.maddesindeki “ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ile “ve genel şartlarda” hükümler iptal edilmiştir.
(Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır)
Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin bu konudaki kararlarında “….2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu … limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür….” demektedir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe şartları halen yürürlükte olup, Borçlar Kanun’unda tazminat hesabının hangi ilkelere göre yapılacağı yönünde açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda;
Söz konusu iptal kararında önce oluşan Yargıtay kararlarında 01.06.2015 tarihinden sonra düzenlenen poliçeler bakımından 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartları ve ekleri dikkate alınarak Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam tablosu+1,8 teknik faiz) göre hesap ve değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmekte olduğunu,
İptal kararından sonrası için ise henüz oluşmuş bir uygulama ve Yargıtay kararı bulunmadığından nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere;
1.seçenekte; 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren poliçe genel şartlarında belirtildiği şekilde Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam tablosu+1,8 teknik faiz) göre,
2.seçenekte; Yargıtay kararlarında belirlendiği gibi Progresif rant yöntemine(PFM yaşam tablosu+%10 artış ve iskonto) göre davacının bilinmeyen dönem kazançları tespit edilerek belirlenen maddi zararı tutarları takdire sunulacağını,
17.06.1995 doğumlu olan müteveffa …, 25.07.2018 vefat tarihinde (23)yıl, (1)ay, (8)günlük olup, 23 yaşında kabul edilerek, TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü (51) yıl ve muhtemelen (74) yaşına kadar yaşayacağını, Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş içtihatlarına ve uygulamalara göre kural olarak aktif çalışma yaşı sonu (60) olarak kabul edilmekte olduğunu, müteveffanın aktif çalışma hayatının (60) yaşına kadar süreceğinin kabulü ile bakiye ömründe zarar gördüğü aktif hayat süresi (60-23)=37 yıl ve pasif devresi (14) yıl olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan poliçe genel şartları dikkate alınarak bilinmeyen dönem hesabında kazançlar an,x = Nx – Nx+n / Dx formolüne göre belirleneceğini, formüle de iskonto oranları %1,8 teknik faiz esas alınarak TRH-2010 yaşam tablosuna göre belirlenen sayılar uygulanacağını, hak sahiplerinin destek paylarının değiştiği dönemler bakımından bilinmeyen dönem kazançları ayrı ayrı belirlenerek destek zararında bu kazançlar esas alınacağını,
Müteveffanın bilinmeyen aktif dönem başında 1 yıllık geliri ; 1.603,12 x 12 = 19.237,44 TL olup, anılan tutarlar bilinmeyen aktif dönem hesabına esas alınacağını,
Müteveffanın bilinmeyen pasif dönem başında 1 yıllık geliri ; 1.450,91 x 12 = 17.410,92 TL olup, anılan tutarlar bilinmeyen pasif dönem hesabına esas alınacağını,
a)Davacıların ödeme tarihindeki verilere göre toplam zararı (43.495,31 +34.303,14)= 77.798,45 TL çıkmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından ise toplam 72.849,49 TL ödeme yapıldığını, Bu durumda; davacıların zararı ile ödeme arasında (77.798,45 – 72.849,49)= 4.948,96 TL fark bulunmakta olduğunu, bu durumda ödeme ile borcun sona erip ermediği hususundaki takdir Sayın Mahkemeye ait olmak üzere ayrıca günümüze kadar bilinen verilere göre maddi zarar hesabı yapılarak ödemenin güncel tutarı davacıların maddi zararından tenzil edileceğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/4-824 E, 2012/134 K. ve 14.03.2012 tarihli bu konudaki en son kararında özetle; ödemenin, ödeme tarihinden rapor tarihine kadar işlemiş yasal faizi ile güncellenerek güncel tutarın hesaplanan tazminattan indirileceği yönünde olduğunu, davacı taraf hangi hak sahibine ne kadar tutar ödediği yönünde bir bilgi sunmadığından yukarıda belirlenen zararın orantılanması sonucu her bir hak sahibine aşağıdaki tutarların ödendiği kabul edileceğini, kaza tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre davalı sigorta şirketlerinin zorunlu trafik sigorta poliçesine istinaden sorumluluk limiti sakatlık/ölüm ve tedavi gideri bakımından kişi başı ayrı ayrı 360.000,00 TL olduğunu, ödemenin tenzili sonucu bakiye sorumluluk limiti (360.000,00 – 72.849,49 )= 287.150,51 TL üzerinden devam etmekte olduğunu, davacıların her iki seçenekte de belirlenen maddi zararları zorunlu trafik poliçe limitinin içinde kalmakta olduğunu, talep dikkate alındığında temerrüt tarihi davalı sigorta şirketi bakımından 13.12.2018 dava, araç sürücüsü bakımından 25.07.2018 vefat tarihi olacağını, sigortalı aracın kullanım amacı hususi gözükmekte olduğunu , avans faizi talebine ilişkin takdir Sayın Mahkemeye ait olduğunu, kusur durumuna ilişkin olarak; davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalanmış bulunan … plakalı aracın davalı sürücüsü …’ın asli ve 8/8 oranında kusurlu olduğunu, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacılar desteği müteveffa yolcu … kusursuz olduğunu, Destek tazminatına ilişkin olarak; %100 kusur durumuna göre belirlenen destek zararından %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra bu kaza nedeniyle 25.07.2018 tarihinde vefat eden …’ın geride kalan hak sahiplerinin;
A)Ödeme Tarihindeki Verilere Göre;
1.Seçenekte; Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre; davacıların ödeme tarihindeki verilere göre toplam zararı (43.495,31 +34.303,14)= 77.798,45 TL olarak belirlendiğini, davalı sigorta şirketi tarafından ise toplam 72.849,49 TL ödeme yapıldığını, bu durumda; davacıların zararı ile ödeme arasında (77.798,45 – 72.849,49)= 4.948,96 TL fark bulunmakta olduğunu,
2.Seçenekte; Progresif rant yöntemine(Yargıtay kararlarına) göre; davacıların ödeme tarihindeki verilere göre toplam zararı (48.574,54 +40.329,92)= 88.904,45 TL belirlendiğini, davalı sigorta şirketi tarafından ise toplam 72.849,49 TL ödeme yapıldığını, bu durumda; davacıların zararı ile ödeme arasında (88.904,45 – 72.849,49)=16.054,96 TL fark bulunmakta olduğunu, buna göre; ödeme ile ödeme tarihindeki verilere göre belirlenen zarar arasında açık fark bulunup bulunmadığı ve buna göre ödeme ile borcun sona erip ermediği hususundaki hukuki durumun takdir ve değerlendirmesinin Sayın Mahkemeye ait bulunduğu; günümüze Kadar Gerçekleşen Veriler Esas Alınarak Belirlenen Zarar Tutarından, Ödemenin Güncel Tutarın Tenzili Sonucu;
1.Seçenekte; Aktüeryal yönteme(TRH 2010 yaşam+1,8 teknik faiz) göre;
a)Davacı Anne Sibel Göktaş’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 25.105,41 TL.
b)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 21.125,00 TL. olduğunu,
2.Seçenekte; Progresif rant yöntemine(Yargıtay kararlarına) göre yapılan hesaplama
a)Davacı Anne Sibel Göktaş’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 34.803,46 TL.
b)Davacı Baba …’ın destekten yoksun kalma sebebiyle bakiye maddi zararının = 28.612,97 TL. olduğunu,
III-Poliçe kapsamı ve temerrüt tarihine ilişkin olarak;
a)Davacıların yukarıda her iki seçenekte de belirlenen zararlarının poliçe limitleri içinde kaldığını, talep dikkate alındığında temerrüt tarihinin davalı sigorta şirketi bakımından 13.12.2018 dava, araç sürücüsü bakımından 25.07.2018 vefat tarihi olacağını, sigortalı aracın kullanım amacı hususi gözüktüğünden, avans faizi talebine ilişkin takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğunu…” mütalaa ettiği görülmüştür.
Davacılar vekilinin değer arttırım dilekçesi ile destekten yoksun kalma maddi tazminat istemine yönelik netice-i taleplerini rapordaki (TRH 2010 ve 1,8 teknik faize göre yapılan) hesaplama miktarına yükselttiği, dava ve vefat tarihinden itibaren faiz talep ettikleri, dilekçenin davalılar vekillerine tebliğ edildiği görülmüştür.
Huzurdaki davada uyuşmazlığın; 25/07/2018 tarihinde tarihinde meydana gelen ölümlü trafik kazası nedeniyle davacıların (vefat eden desteğin anne ve babası olup) destekten yoksun kalma sebebine dayalı olarak ileri sürdüğü maddi ve manevi tazminat isteminin yerinde olup olmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Somut olayda ileri sürülen talepler kapsamında tatbiki gereken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49. maddesinde hüküm altına alındığı üzere; haksız bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1.maddesi uyarınca; “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesi gereğince ; “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklindeki düzenleme gereğince Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasa gereğince yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu açıktır.
Destekten yoksun kalma tazminatı ise 6098 Sayılı TBK’nın 53. maddesinde düzenlenmiştir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kişilerin anılan düzenleme gereğince uğradığı zararın tahsilini talep hakkı bulunmaktadır. Ancak destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için öncelikle ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekmektedir. Esasında destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, düzenli bir yardımı ifade etmektedir. Mevcut olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak kimse destek olarak kabul edilmektedir. Huzurdaki davada trafik kazası neticesinde vefat eden …’ın davacıların oğlu olduğu, ölenin, ölüm meydana gelmese idi anne ve babasına destek olacağı açık olduğundan davacıların desteğini yitirdiği ve zarara uğradığı kabul edilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı KTK’nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmekle birlikte ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellere göre (devre başı ödemeli belirli rant yöntemi, % 1,8 teknik faizle) tazminat hesabının yapılmasına ilişkin olarak KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişikliğin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi ile birlikte uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirildiği ancak hesaplamalarda pregresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması yönünde ilamların mevcut olduğu görülmekle birlikte davanın TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz yöntemine göre yapılan hesaplama esas alınarak talebin arttırımına yönelik dilekçe verilmekle taleple bağlılık ilkesi gereğince davacı annenin gerçek maddi zararının 25.105,41-TL, davalı baba yönünden ise 21.125-TL olarak saptanması gerekmiştir. Davalı sigorta şirketi tarafından ZMSS kapsamında sigortalanan ve davalı sürücünün sevk ve idaresinde olup desteğin yolcu olarak bulunduğu aracın karıştığı tek taraflı trafik kazasının meydana gelmesinde yolcu olan desteğe atfı kabil kusur bulunmadığı gibi davacıların talebinin doğrudan kendileri üzerinde doğan destekten yoksunluk zararına ilişkin olması, bu zararın oluşumundaki desteğin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla desteğin kusurlu olmasının, onun desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği anlaşılmış olup davalı sürücünün ceza dosyası kapsamında ve mahkememizce alınan raporlar kapsamında da tam kusurlu olduğu saptanmıştır. Anılı tespitler ve kanuni düzenlemeler uyarınca davalı (ZMSS) sigorta şirketinin ve davalı araç sürücüsünün desteğini kaybeden davacı anne ve babanın maddi zararını tazmin ile yükümlü oldukları sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Davacılar aynı zamanda davalı sürücü aleyhine manevi tazminat isteminde bulunmuş olup talep ettikleri manevi tazminatın nedeni olarak TBK 56/2 maddesinde ifadesini bulan ölüm nedeniyle uğradıkları manevi zarara dayanmışlardır. Davacıların müteveffanın annesi ve babası olması nedeni ile vefat nedeniyle manevi olarak zarara uğradıkları tartışmasızdır. Ölüm halinde yaşanılan olayın ağırlığı ve verdiği sıkıntının bir nebze olsun telafisi bakımından meydana gelen olayın oluş şekli, kazanın meydana gelmesindeki kusur durumu, olaydaki hatır taşımasının değerlendirilmesi, tarafların mali ve sosyal durumları dikkate alınarak ölüm nedeniyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı anne ve baba yönünden 15.000’er-TL manevi tazminat bedeli taktir edilmiştir.
Son olarak temerrüt tarihinin tespiti yönünden inceleme yapılmış olup davalı sürücü yönünden temerrüt haksız fiil tarihi olan 25/07/2018 tarihi itibari ile oluşmuştur. 2918 sayılı KTK’nın 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrütün gerçekleşeceği düzenlenmekle birlikte dosya kapsamında temerrüt halinin taleple bağlılık ilkesi gözetilerek davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi (13/12/2018) itibari ile başladığı anlaşılmıştır. Kazaya neden olan sigortalı aracın hususi nitelikte olması nedeni ile yasal faize hükmedilmesi gerektiği, değer arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat talepleri yönünden de HMK’nın 26. maddesi uyarınca haksız eyleme dayalı talebin tümü yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin gerektiği kanaatine varılmakla; davanın maddi tazminat istemi yönünden kabul, manevi tazminat istemi yönünden kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davanın maddi tazminat istemi yönünden KABULÜ ile,
A-Davacı … yararına 25.105,41-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden, davalı … yönünden 25/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteslsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
B-Davacı … yararına 21.125,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihinden , davalı … yönünden 25/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteslsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
2-Davanın manevi tazminat istemi yönünden KISMEN KABULÜ ile
A-Davacı … yararına taktiren 15.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’dan 25/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
B-Davacı … yararına taktiren 15.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’dan 25/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan miktar üzerinden hesaplanan 5.207,30-TL ilam harcından peşin alınan 841,10-TL’nin mahsubu ile bakiye 4.366,20-TL ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından yatırılan peşin harç ve ıslah harcı 841,10-TL ve 35,90-TL başvurma harcı olmak üzere toplam 876,91-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 1.567,40-TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 485,25-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
6-Maddi tazminat yönünden; davacılar kendini vekille temsil ettirdiğinden , karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.809,95-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden; davacılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.500,00-TL vekalet ücretinin davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,
8-Manevi tazminat yönünden; davalı … kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. Göre hesaplanan 4.500,00-TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
9-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333. maddesi ile Yönetmeliğin 207. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine,
Dair; davacılar vekili ile davalı … vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.29/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır